Hayko BAĞDAT

Hayko BAĞDAT
Hayko BAĞDAT
Tüm Yazıları
Adalet
17.05.2014
2151

 Canımız yandı.

Yüzlerce insan karanlık maden ocaklarında diri diri toprağa gömüldü.

İnsanlığın gördüğü en büyük felaketlerden biri geldi başımıza.

Yorgunuz.

Aldığımız her nefes boğazımızda sıkışıyor şimdi.

Kendini beyaz sedyeden daha az kıymetli gören çocuklarımız öldü.

Daha kârlı ticaret yapmak için bin bir sahtekârlık icat etmiş ve sırtını devlete dayamış katillerin cinayeti ile öldürüldüler.

Kendi çocuklarını kapısından geçirmeyecekleri maden taklidi yapan mezarlara en ucuza en çok işçi sokmayı başarı öyküsü olarak pazarlayanlar öldürdü onları.

Sonra DEVLET olay yerine ulaştı.

Kavunların istiflenmesi için hazırlanmış soğuk hava depolarında ölüler arasından çocuklarını arayan annelerin karşısına geçti DEVLET ve konuştu:

“İngiltere’de geçmişe gidiyorum, 1862 bu madende göçük 204 kişi ölmüş. 1866, 361 kişi ölmüş İngiltere. İngiltere’de 1894 patlama 290.

Fransa’ya geliyorum 1906 dünya tarihinin en ölümlü ikinci kazası 1099.

Daha yakın dönemlere geleyim diyorum, Japonya 1914’te 687.

Çin 1942, gaz ve kömür karışmanın neden olduğu sayılıyor ölüm sayısı 1549.

Değerli arkadaşlar yine Çin’de 1960 metan gazı patlaması 684.

Ve Japonya’da 1963’te yine kömür tozu patlaması 458.

Hindistan 375. 1975’te metan gazı alev aldı, maden çatısı çöktü ve 372.

Bakın Amerika. Teknolojisiyle her şeyiyle. 1907’de 361.

Bu ocakların bu noktada bu tür kazaları sürekli olan şeyler.

Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım.

Bunlar olağan şeylerdir.

Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var.

Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabii işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır. Bizi derinden üzmüştür. Kontrollerle de burası gerçekten gerek işçi sağlığı gerek işçi güvenliği açısından da iyi noktada kömür ocaklarından birisi olarak değerlendirmesi yapılmış ve nisan, mayısta da çalışmalarına devam etmiştir.”

Sonra DEVLET polislerin tuttuğu işçi yakınını yerde tekmeledi.

Sonra DEVLET acıyla bağıranların sesinden korkup sığındığı market girişinde işçi yakınını hırpaladı.

Sonra DEVLET memleketin her köşesinde “Ayıp bu kardeşim” diyen gençlere gaz sıktı, plastik mermi savurdu.

Kime sığınmalıyız?

Derdimizi kime anlatmalıyız

Bu acıyı nasıl taşımalıyız?

Tekmelerle vurduklarında sesimiz tükenir mi?

1800’lerin İngiltere’sinde olanlar soğutur mu yüreğimizi?

Başka bir tarih biliyoruz biz.

Başka referanslarımız da var.

Hz. Alianlatıyor:

“Bir gün Ömer’i, binekli olarak ve telaş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm;

 

Ya emire’l-müminin nereye gidiyorsun’ diye sordum.

Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum’ diye cevap verdi.

O zaman ben:

İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!’ dedim.

Bunun üzerine şöyle konuştu:

Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamı, hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa)korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!’”

Biz elbet bir yolunu bulup hesabını soracağız.

Duamdır.

Orada da sorulsun...

[email protected]

Twitter:@haykobagdat

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar