İbrahim Kiras
Terörle mücadelenin yalnızca sopayla olmayacağı, yerine göre havuç ikramını da içermesi gerektiği muhakkak. Ne var ki terör örgütünün terörün çare olmadığını kabul edip pişmanlık göstermediği sürece sorun tam olarak çözülmüş olur mu?
Şu da var: Terörsüz Türkiye hedefi uğruna ne yapmak gerekirse yapalım derken, terörün haklılığını kabul etmiş gibi de görünmeyelim. Bu noktada “aydın” dediğimiz kesim ile “sokaktaki adam” diye kodladığımız kesimin yaklaşımlarında keskin bir farklılık var.
İster solcu ister İslamcı isterse de liberal olsun, aydınlarımızın çoğu ülkedeki terör sorununun çözülmesi için önce Kürt sorununun çözüme kavuşması gerektiğini düşünüyor. Kürt sorununu da devletin bazı hatalı politikalarının doğurduğu konusunda aydınlarımız hemfikir.
İster solcu ister İslamcı isterse de liberal olsun, aydınlarımızın çoğu sorunun tırmanışında 12 Eylül rejiminin Diyarbakır cezaevinde yaptıkları başta olmak üzere devlet adına uygulanan yanlışların ciddi bir rol oynadığını ifade ediyorlar.
Bununla beraber, ister solcu ister İslamcı isterse de liberal olsun, aydınlarımızın çoğu PKK’nın veya Öcalan’ın niçin toplumun nefret objesi olduğunu anlayamıyor. Çünkü aydınlarımız meseleye kitabi bakıyorlar ve ayrılıkçı hareketin kavramlarını kullanıyorlar konuşup yazarken. “Ulus devletin imha, inkar ve asimilasyon siyaseti Kürt silahlı hareketini doğurdu” gibi cümleler kurabiliyorlar terörün kaynağını açıklama sadedinde.
Sokaktaki adam ise konuya öyle bakmıyor. Her şeyden önce PKK’nın işlediği cinayetlerin haklı bir gerekçesi olabileceği düşüncesi sokaktaki adamın zihninde karşılık bulamıyor. Sokaktaki adam Kürt denildiği zaman da kendi komşusuna bakıyor, mesai arkadaşına bakıyor, müşterisine bakıyor, ustasına bakıyor, çırağına bakıyor, öğretmenine bakıyor, öğrencilerine bakıyor, hatta gelinine veya damadına bakıyor ve PKK’yı bu kişilerin temsilcisi olarak görmüyor. Daha önemlisi bu kişilerin durumunun devlete isyan etmeyi, terör yapmayı, insan öldürmeyi gerektirdiğini düşünmüyor sokaktaki adam.
Sokaktaki adamın ruh ve akıl dünyasını anlayabilmek için -ister solcu ister İslamcı isterse de liberal olsun- aydınlarımızın şu soruya cevap verebilmesi lazım: İnsan öldürmek ne zaman haklı bir eylem olur?
PKK elli yıldır insan öldürüyor... Karakol basıp Mehmetçikleri öldürdü, otobüse patlayıcı yerleştirip masum yolcuları öldürdü, kahvehane tarayıp orada oturanları öldürdü, sokaklarda bomba patlatıp gelip geçen insanları öldürdü, Kürt köylerinde devlet yanlısı dedikleri bazı aileleri yediden yetmişe bütün fertleriyle öldürdü, Sivas katliamının misillemesi diye Başbağlar’da camiden çıkan 33 kişiyi kurşuna dizip öldürdü…
Bütün bunları “Kürt halkının varlığı ret ve inkar edildiği için” yaptı. Bu haklı bir sebep kimilerine göre. Yalnızca etnik Kürt milliyetçileri değil bunu savunan. Kimi sosyalistler, kimi İslamcılar, hatta kimi liberaller de öyle düşünüyor. Sen adamların dilini yasaklarsan onlar da eline silah alıp hakkını ararlar kardeşim, demeye getiriyorlar.
Oysa hiçbir siyasi gerekçe eline silah alıp cinayet işlemeyi meşrulaştıramaz. Kaldı ki bu memlekette Kürt etnik kimliğinden olan vatandaşlara düşmanca davranıldığını, farklı bir hukuk uygulandığını söylemek en hafif tabirle abartı olur.
İster solcu ister İslamcı isterse de liberal olsun, aydınlarımızın çoğu böylesi iddiaları benimsemeye fazlasıyla hazır gerçi ama sokaktaki adama bunu kabul ettirmek mümkün değil.
Bence de sokaktaki adam haklı: Anayasal millet anlayışının tam manasıyla yerleşmediği dönemlerde millet bütünlüğünün unsurları olan etnik kimliklerin yok sayılması yanlış bir yaklaşımdı ama düşmanca bir yaklaşım değildi. Silahlanıp cinayet işlemeyi gerektirecek bir durum hiç değildi.
Kürtçe yayın ve eğitim konusunda vaktiyle uygulanan engellemeler de insan öldürmeyi haklı kılacak bir gerekçe olamaz herhalde!
Belli dönemlerde etnik ayrılıkçılık tehlikesi karşısında bir refleks olarak -başka etnik dillerle birlikte- Kürtçe kitap gazete yayınlanmasına, Kürtçe şarkı türkü kasetlerine izin verilmemesi elbette yanlıştı. Ne var ki bu yoldaki hoyrat uygulamalardan daha sonra vaz geçildiği, hatta bugün resmi devlet televizyonunda bir kanalın Kürtçe yayına hasredildiği ortada. Aynı şekilde Kürtçenin öğretilmesi önündeki engeller de -tıpkı yayın yasağı uygulaması gibi- ülkenin demokratikleşme sürecinde zaman içinde ortadan kalktı.
Kürt etnik milliyetçiliği bundan daha fazlasını istiyor olabilir tabii ama bunu elde etmek için kan dökülmesi meşru kabul edilebilir mi?
Bu ülkede Kürtlerin bazı haklardan yararlanması önünde engeller var -veya vardı- diye eline silah alıp insan öldürmek meşru hale gelir mi?
Siyasi yollarla, sivil inisiyatiflerle, gerekirse pasif eylemler yoluyla savunulabilecek talepler adına cinayetler işlenmesi doğru mu?
“Evet, doğru” deniliyorsa hiçbir süreç ortadaki sorunu çözemez. “Hayır, doğru değil” deniliyorsa, bunun gereği yanlış yapıldığının kabul edilmesi ve milletten özür dilenmesi değil midir?
Kürt sorunu söz konusu olduğunda, devlet adına boyuna özeleştiri yapılıyor, hatta özür dileniyor ama PKK’nın özeleştiri yapması, hatalı bir yolda olduğunu söylemesi beklenmiyor. Aydınların da siyasetçilerin de böyle bir beklentisi yok.
Terör örgütü zaten haklılığının devlet tarafından kabul edildiğini düşünüyor. Çözüm arayışlarını böyle yorumluyor. Nitekim Öcalan da İmralı’dan gönderdiği mektupta örgütünün silah bırakmasını isterken, özetle uluslararası konjonktürün değişmiş olması dolayısıyla eylem tarzının değişmesi gerektiğini söylüyor, yanlış yaptık demiyor.
Devleti temsil eden taraf da muhataplarından pişmanlık, özeleştiri veya özür talep etmiyor. Bu durumda terör örgütünün hem teröre başvurma gerekçelerini hem amacını hem de yöntemlerini onaylamış, haklı görmüş olmuyor muyuz?
Terör örgütünün silah bırakması yolunda gösterilen çabalar elbette takdir edilmeli. Kürt vatandaşlarımızın kendilerini millet bütününün eşit parçası olarak görmeleri önündeki engeller de kaldırılmaya çalışılmalı. Ama bu yolda atılacak adımların terör sayesinde elde edilmiş kazanımlar olarak görülmesinin ülkenin geleceği bakımından daha büyük bir risk oluşturacağı bilinerek hareket edilmeli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025
8.03.2025