İsmet Berkan
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da çıkmazdan önce aylarca İstanbul’da Anadolu’ya geçtiğinde bir arada olacağı kadrosuyla toplantı üstünde toplantı yapmış, pek çok şeyi bu ekiple birlikte planlamıştı.
19 Mayıs 1919’da Osmanlı Ordusunun “Ordu müfettişi” olarak karaya ayak bastığında elinde ciddi yetki vardı. Çünkü ‘Müfettiş’ demek, bugün kullandığımız anlamda ‘Ordu komutanı’ demekti. Kazım Karabekir’in karargâhı Erzurum’da olan kolordusu da, Ali Fuat Cebesoy’un karargâhı Konya’da olan kolordusu da resmen Mustafa Kemal’in emrindeydi.
Kaldı ki iki isim de Mustafa Kemal’in İstanbul’da önce Akaretler sonra Şişli’deki evde devam eden toplantılarının müdavimiydi ve onunla aynı plan üzerinde anlaşmışlardı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığında ona gelen milletvekillerinin tamamına yakını seçim yoluyla seçilmiş insanlardı. Buna Mustafa Kemal de dahil. Bazı eksikler bir çeşit danışmalı atama yoluyla giderildi.
O Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı’nın hem ulusal hem uluslararası düzeyde en büyük meşruiyet kaynağıydı. Mustafa Kemal, 9 Eylül’de İzmir kurtarılana kadar İstanbul hükümetine ve Osmanlı sultanına tahammül etti; 1 Kasım’da saltanata son verip Osmanlı İmparatorluğu’nun tabutuna son çiviyi çakan Meclis o TBMM’dir. Bunu yapacak meşruiyeti ve yaptığını uygulayacak askeri gücü vardı.
Bugün bir demokrasi kutsaması olarak her fırsatta “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyoruz ya, bu söz Kurtuluş Savaşı’nın sloganıydı; Padişah’ın tek kişilik egemenliğine karşı milletin kendi kaderini ve egemenliğini ele alması anlamına geliyordu.
***
Suriye hakkında bir yazıya Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’le başlamamı yadırgamayın. Ertuğrul Özkök’ten öğreniyoruz. Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, Suriye’nin yeni Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’ya ‘Atatürk’ün yolunu izlemesini’ tavsiye etmiş. Atatürk’ün yolunu o yüzden özetledim.
Elbette Suriye’de yaşanan iç savaş ve sonunda gelen rejim değişikliği ile düşman işgali altında verilen Kurtuluş Savaşı ve onu izleyen Anadolu Devrimi aynı şey değil.
İki olayın kendine özgü farklı yönleri, farklı arka planlar var.
Örneğin Ahmet Şara’nın toplantıya çağıracağı bir parlamentosu yoktu. Oysa Atatürk’ün vardı.
Ahmet Şara’nın ülkesinde bir seçim ve demokrasi geleneği yoktu. Oysa Atatürk’ün vardı, 1908’deki 2. Meşrutiyet sonrası seçilen parlamento hâlâ bu ülke tarihinin en çok sesli ve en çoğulcu parlamentosudur, örnektir.
Atatürk’ün TBMM’si çatır çatır her şeyi tartışan hatta Atatürk’e muhalefet eden bir parlamentoydu. 1908 geleneği buydu. Şara’nın öyle bir parlamentosu olamayacak. Hem ülkesinde bu gelenek yok hem de sözlerin yüze karşı değil arkadan konuşulduğu bir gelenek var.
Ama yine de Şara aslında kendi kendini Cumhurbaşkanı ilan etmiş değil. Ülkede iç güçleri oluşturan ve hepsi eli silahlı birtakım grupların uzlaşması onu bu makama getirdi.
Bazılarımız bu yöntemi demokratik bulmayabilir, o uzlaşmanın çıktığı salonda bulunan üniformalı insan sayısı bizi yadırgatabilir ama bence yanlış bir ölçütle bakıyoruz. Bu ülkede bir anda İsviçre demokrasisi kurulamaz zaten.
Türkiye açısından düşününce Suriye’de önemli olanın bu ülkenin demokratik olmasından önce istikrarlı olması olduğunu unutmamak gerekir. Demokrasi de olursa ne güzel ama önce istikrarlı, güçlü, egemen bir merkezi devlet ister Türkiye orada. Etrafına savaş değil barış yayan, terör ihraç etmeyen bir Suriye ister.
1922 yılında dünyanın, Lozan’da masanın karşı tarafında oturan ülkeler dahil herkesin Atatürk’ten talebi de buydu: Demokrasiyi değil istikrarı önceliyorlardı ve Atatürk’ün başarılı olacağından şüpheliydiler.
Baktığınızda çok da abartmamak gerek, Atatürk de Türkiye’de demokrasi kurmadı, kendi iktidarını oluşturdu, muhalif seslere karşı da çok acımasızdı, kendi eski silah arkadaşlarını idamla yargılamaktan çekinmedi.
Ama Atatürk, Cumhuriyet’i kurduktan bir süre sonra şeklen bile olsa bir demokratik izlenim olmamasının hem iç hem de dış istikrara zarar verdiğini fark etti, Serbest Cumhuriyet Fırkasını arkadaşı Fethi Okyar’a bu yüzden kurdurttu ama tabiatı o partinin varlığına uygun değildi, kısa sürede anlaşıldı.
Ahmet Şara elbette eğer durum müsaitse, kendisi de başarabilecekse kendi diktatörlüğünü kurmak isteyecektir Suriye’de. “Kazanan haklıdır” prensibinden hareketle ülkesi için iyi ve doğru olanı sadece kendisinin bildiğini, geri kalanların ihanete yöneleceklerini düşünmeye kolayca başlayacaktır. Etrafında da “Evet efendim”ci yağdanlık bir kalabalık kısa sürede oluşacak, onun dış dünyaya erişimini kısıtlayacak, onu diktatör olmaya teşvik edecektir.
Umalım ki hem Türkiye’nin hem kendi ülkesinin geçmişinden yeterince ders almıştır. İsviçre seviyesinde olmasa bile bir tür demokrasinin hem içte hem dışta istikrarın sağlanmasına yardımcı olacağını görecektir.
Nasıl Esad hanedanı Suriye’yi istikrarsızlığa gömdüyse Ahmet Şara’nın kendine bir hanedan kurmaya kalkması da aynı sonuca yol açar.
Ülkesini seviyorsa, gücü paylaştığı bir model oluşturur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.12.2025
15.12.2025
12.12.2025
11.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
27.11.2025
26.11.2025
21.11.2025