Kürşat BUMİN
Osmanlı tarihini anlamaya ve anlatmaya hasredilmiş uzun bir ömür.
Ölümünün ardından tarihçi Cemal Kafadar’ın sözleriyle: “Türkiye, 20’nci yüzyılda yetiştirdiği en büyük bilim insanlarından birini yitirdi. Hem dünya 20’nci yüzyılın- hangi evrensel standardı uygularsanız uygulayın- en değerli âlimlerinden birini yitirdi.”
Kafadar’ın bu kısa ama öz değerlendirmesinden birkaç cümle daha aktaralım: “Halil Bey, çağdaş Türk tarihçiliğindeki en derin damarın, geçen yüzyılda milli tarih yazma çabalarıyla birlikte evrilen, önceleri (Hocası M. Fuad Köprülü üzerinden) Durkheim’cı, sonra Weber’ci ve hatta kısmen Marksgil sosyoloji ile ilintili bir toplumsal tarihçiliğin en özgün, en yetkin ve en derinlikli temsilcisidir.”
İnalcık’ın ardından söylenenler içinden Kafadar’ın değerlendirmesini özellikle seçtim çünkü bu değerlendirme ‘büyük tarihçi’ tekrarıyla yetinmeyip tarihçimizin içinde dolaştığı önemli alanları da (Durkheim’cı, Weber’ci, Marksgil sosyoloji, Annales Okulu…) hatırlatıyor.
Demek ki büyük tarihçimiz ‘arşiv’le yetinmeyip Batı’nın tarihi anlama ve anlatmaya yönelik farklı düşünce sistemleriyle de iç içedir.
Bu yazıdan bir tarihçi İnalcık değerlendirmesi beklemediğinizi sanıyorum. Bu iş benim boyumu aştığı için ben bu büyük tarihçimizin büyük bir‘düşünür’ olup olmadığını sorgulamakla yetineceğim. Bu çerçevede hareket edeceğim nokta da, yıllar önce (2003) yayınladığım bir köşe yazısı olacak.
Söz konusu yazı “Bunları söyleyen büyük tarihçi Halil İnalcık mı?”başlığı altında yayınlanmıştı.
İnalcık o yıllarda da tabii ‘büyük tarihçi’ idi. Bu yazıyı yayınlamamım nedeni İnalcık’ın Kültür Bakanlığı’nın 2003 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü aldığı törende yaptığı konuşmaydı.
İnalcık’ın ‘siyasal’ diyebileceğimiz kanaatlari hakkında az biraz fikrim olsa da söz konusu törende yaptığı konuşma beni gerçekten şaşırtmıştı. Büyük tarihçi İnalcık ile şimdi bir bölümünü aktaracağım konuşmayı yapan İnalcık aynı kişi miydi? Konuşmanın tam metni TÜBA’nın internet sitesinde karşımızdaydı.
Konuşmanın ana fikri şu idi: “Türkiye, dünya milletleri arasında yalnız bir ülkedir. Tarihten gelen dinmez bir husumetin daima hedefi olmuştur, olmaktadır.”
İnalcık, ortaya attığı “Avrupa’nın bugüne kadar Türk Devleti’ne karşı bu bakışı ve tutumu gerçekten değişmiş midir? Yoksa eski zihniyet ve alışkanlıklar, yeni tertipler örtüsü altında devam mı ediyor?”sorusunu bakın nasıl cevaplıyordu:
“Tarihçinin gözlemi şudur: Batı bugün de Türkiye’yi kendi politikaları çizgisinde yürümeye zorlamak için, etnik ayrılıkçıları kışkırtmak, tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi, müdahaleci, vesayetçi, baskı metotlarını başka bir kamuflaj altında devam ettirmek peşindedir. Bugün ABD dahil Avrupa politikası, Ermeni iddialarını açıkça desteklemiyor mu? Bir bölüm vatandaşımıza sahip çıkarak, dışarıda onların yıkıcı organlarını himayeleri altında tutmuyor mu? Onbinlerce vatandaşımızın hayatına kasteden bir kişiyi hapishanesinde ziyaret için daha dün bir heyet göndermedi mi? Bütün bunları, Islahat Fermanı zamanındaki gibi, Türkiye’nin Batı hukuku ve insan hakları standartlarına uygun hale getirilmesi için yapmak gerektiğine bizi inandırmak istiyor, anlaşmalar imzalatıyorlar…”
Nasıl bir şeydi bu satırlar? Bize kimi, kimleri hatırlatıyordu. Bu satırları okuduktan sonra kime “Hoş geldin” demeliydik?
Bu satırlar bir bilim adamının kalemine mi, yoksa bir ‘ideolog’un kalemine mi daha çok yakışıyordu?
Konuşmanın şu bölümüne de kulak verin: “Büyük Britanya Başbakanı Gladstone 1876’da, gayz ve kinini, ‘Türkler, ancak varlıkları yok olmakla tarihe kendilerini affettirebilirler’ diyecek kadar ileri götürmüştür. Bugün sözde Ermeni davası, Batı parlamentolarında ayakta alkışlarla benimseniyorsa, bu sadece bize tarihi husumet psikozunun asla ölmediğini göstermektedir.”
Bu şaşırtıcı konuşmanın şöyle ‘tuhaf’ yanları da vardı: “Bir bölüm genç kuşak geleneğe ve mistisizme, dünya vatandaşlığını bir çözüm gibi görürken, bir başka gençlik de her şeyi yıkan postmodernizme kendini kaptırmıştır”(!)
Sözünü ettiğim yazı yayınlanınca bir okurum şaşkınlıkla izlediğimiz bu durumun ‘belge merkezli biçimsel bir tür’ olduğunu belirtiyor ve devamla İnalcık’tan tarihe bakış söz konusu olduğunda, adlarını sıraladığı büyük tarihçilerin sahip olduğu özellikleri özümsemiş bir analiz beklemenin yanlış olduğunu söylüyordu.
Konunun bu çerçevede ve İnalcık’tan bağımsız olarak düşünülmesi gerektiğine karar vermiştim. Demek ki alanlarında çok başarılı dünyaca ünlü bilim adamlarımızın önemli bir bölümü sıra geniş anlamıyla ‘politik’meselelere ilişkin değerlendirmelere gelince hızla irtifa kaybediyorlardı.
İnalcık, eğer ‘doğa bilimleri’ ya da ‘formel bilimler’ olara nitelenen bilim alanlarından birisinde kendisini ispatlamış birisi olsa neyse…
Ama karşımızdaki kişi ‘Tarih’ gibi ‘laboratuvar’ işi olmayan bir alanın‘otoritesi’ ise durum çok daha düşündürücü oluyordu.
Toparlayacak olursak: Halil İnalcık tabii ki –bizim şahitliğimizin önemi olmasa da- çok önemli büyük bir Osmanlı tarihçisi. Ama insan -doğrusu- bu büyük birikimden bugüne, bize, hepimize dokunan sözler de bekliyor.
‘Sözler’ olmasa da olması gereken bir ‘duruş’ bekliyor. Sonuç olarak‘uzay bilimi’nden değil ‘Tarih’ten konuşuyoruz herhalde…
Hem de OHAL altında bulunduğumuz şu zor günlerde…
Ölümünün hemen ertesinde yayınlanan bu yazıya kırılmamıştır umarım.
Niyetimiz kimsenin hatırasını zedelemek değil, tartıştığımız alanda da yol almamız gerektiğini hatırlatmaktan ibaret.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018