Kurtuluş TAYİZ
Fidan Ada’ya cevapları götürdü
9.02.2013
4056
MİT Müsteşarı Hakan Fidan geçen hafta İmralı’ya giderek Kandil ve Avrupa’nın sürece onayını iletti
İmralı süreci işliyor. Bunu en üst düzeyde Başbakan Erdoğan geçen günlerde kamuoyuna açıkladı. Ancak esas kritik aşamaya ne zaman geçileceği merak ediliyor. Bu aşamayı, Öcalan’ın PKK’ya yapacağı sınırdışına çekilme çağrısı oluşturuyor.
Bu konuda önemli gelişmeler yaşandığına dair ipucunu, Başbakan Erdoğan Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya gezisinden sonra Türkiye’ye dönerken verdi. Erdoğan, “MİT Müsteşarım İmralı’ya gitmiş olabilir” dedi. Başbakan’ın kesinlik içermeyen bir ifadeyle gündeme getirdiği bu ziyaret, geçen hafta içinde gerçekleşti.
Hakan Fidan’ın ziyaret nedeni ise Kandil ve örgütün Avrupa kanadının daha önce Öcalan’ın gönderdiği mesajlara verdiği yanıtlar. BDP’li Ayla Akat ile Ahmet Türk’ün 3 ocakta İmralı’ya yaptığı ziyarette Öcalan, ateşkes, sınırdışına çekilme, silahlı mücadeleyi tümden bitirme konularını da içeren yeni bir sürecin başlayacağı mesajını vermiş, PKK’nın görüş ve tutumunu kendisine bildirmesini istemişti.
Bu mesaj Kandil ve Avrupa’ya gitti ancak cevaplar İmralı’ya gidecek BDP’li heyetin gecikmesi üzerine bir türlü Öcalan’a ulaşamadı.
İşte MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Kandil ve örgütün Avrupa kanadının yanıtlarını İmralı’ya götürerek, Öcalan ile bundan sonraki atılacak adımları tartıştı. Edindiğim bilgiye göre, Kandil ve Avrupa kanadı, İmralı sürecine “evet” yanıtını verdi. PKK ya da bugünkü popüler adıyla KCK, Öcalan’ın tek muhatap olarak görüşmeleri sürdürmesini kabul ederek, İmralı’dan gelecek talimatlara uyacağını bildirdi.
Kandil’in bu yanıtı İmralı sürecinde yeni bir evreye girildiği anlamına da geliyor. Bundan sonraki adımda Öcalan’ın sınırdışına çekilme çağrısı gelecek. Daha önce yine bu köşede çekilme çağrısının on gün içinde gerçekleşeceği bilgisini vermiştim. Bu süre, İmralı’ya gidecek heyet üzerinde bir anlaşmaya varılmasına göre kısalabilir veya uzayabilir. Fakat göründüğü kadarıyla birkaç gün içinde heyet konusunda anlaşılacak. Eğer heyet krizi aşılamazsa, Öcalan, sözkonusu çekilme çağrısını başka bir yöntemle de verebilir. Bu konuda sürprizlere açık olmak gerekiyor.
Kamuoyunda ve siyaset çevrelerinde Öcalan’ın örgütü tarafından dikkate alınıp alınmayacağına dair kuşkular var. Hatta çekilme çağrısına Kandil’in uymayacağı şüphesi üzerine Öcalan’ın açıklama yapmaktan çekindiği iddiaları da söz konusu.
Ancak Kandil ve BDP’nin İmralı’ya itiraz gibi görünen birtakım açıklamalarının, başlayan yeni barış sürecinin önünde engel teşkil edecek kadar ciddi nitelikte olmadığı belirtiliyor. Kandil’in itirazları daha çok şekil yönünden öne çıkıyor. Başbakan’ın işi sadece İmralı üzerinden bitirme isteği, örgütte rahatsızlık uyandırıyor.
BDP cephesinde ise, hükümetin kendilerini yeterince dikkate almadığı yönünde bir duygu var. Eşbaşkanların her fırsatta dile getirdiği, “Biz posta güvercini değiliz, basit bir aracı olmayız, sürece aktör olarak katılmalıyız” sözleri bu durumu ifade ediyor. Kandil ve BDP’nin zaman zaman yaptıkları sert çıkışların arkasında bu rahatsızlıklar bulunuyor.
Fakat ne PKK’nın ne de BDP’nin İmralı’dan gelecek çağrı ve talimatlara karşı çıkmaları bekleniyor. Hakan Fidan’ın İmralı’ya götürdüğü mesajın özü bu.
[email protected]
Bu konuda önemli gelişmeler yaşandığına dair ipucunu, Başbakan Erdoğan Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya gezisinden sonra Türkiye’ye dönerken verdi. Erdoğan, “MİT Müsteşarım İmralı’ya gitmiş olabilir” dedi. Başbakan’ın kesinlik içermeyen bir ifadeyle gündeme getirdiği bu ziyaret, geçen hafta içinde gerçekleşti.
Hakan Fidan’ın ziyaret nedeni ise Kandil ve örgütün Avrupa kanadının daha önce Öcalan’ın gönderdiği mesajlara verdiği yanıtlar. BDP’li Ayla Akat ile Ahmet Türk’ün 3 ocakta İmralı’ya yaptığı ziyarette Öcalan, ateşkes, sınırdışına çekilme, silahlı mücadeleyi tümden bitirme konularını da içeren yeni bir sürecin başlayacağı mesajını vermiş, PKK’nın görüş ve tutumunu kendisine bildirmesini istemişti.
Bu mesaj Kandil ve Avrupa’ya gitti ancak cevaplar İmralı’ya gidecek BDP’li heyetin gecikmesi üzerine bir türlü Öcalan’a ulaşamadı.
İşte MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Kandil ve örgütün Avrupa kanadının yanıtlarını İmralı’ya götürerek, Öcalan ile bundan sonraki atılacak adımları tartıştı. Edindiğim bilgiye göre, Kandil ve Avrupa kanadı, İmralı sürecine “evet” yanıtını verdi. PKK ya da bugünkü popüler adıyla KCK, Öcalan’ın tek muhatap olarak görüşmeleri sürdürmesini kabul ederek, İmralı’dan gelecek talimatlara uyacağını bildirdi.
Kandil’in bu yanıtı İmralı sürecinde yeni bir evreye girildiği anlamına da geliyor. Bundan sonraki adımda Öcalan’ın sınırdışına çekilme çağrısı gelecek. Daha önce yine bu köşede çekilme çağrısının on gün içinde gerçekleşeceği bilgisini vermiştim. Bu süre, İmralı’ya gidecek heyet üzerinde bir anlaşmaya varılmasına göre kısalabilir veya uzayabilir. Fakat göründüğü kadarıyla birkaç gün içinde heyet konusunda anlaşılacak. Eğer heyet krizi aşılamazsa, Öcalan, sözkonusu çekilme çağrısını başka bir yöntemle de verebilir. Bu konuda sürprizlere açık olmak gerekiyor.
Kamuoyunda ve siyaset çevrelerinde Öcalan’ın örgütü tarafından dikkate alınıp alınmayacağına dair kuşkular var. Hatta çekilme çağrısına Kandil’in uymayacağı şüphesi üzerine Öcalan’ın açıklama yapmaktan çekindiği iddiaları da söz konusu.
Ancak Kandil ve BDP’nin İmralı’ya itiraz gibi görünen birtakım açıklamalarının, başlayan yeni barış sürecinin önünde engel teşkil edecek kadar ciddi nitelikte olmadığı belirtiliyor. Kandil’in itirazları daha çok şekil yönünden öne çıkıyor. Başbakan’ın işi sadece İmralı üzerinden bitirme isteği, örgütte rahatsızlık uyandırıyor.
BDP cephesinde ise, hükümetin kendilerini yeterince dikkate almadığı yönünde bir duygu var. Eşbaşkanların her fırsatta dile getirdiği, “Biz posta güvercini değiliz, basit bir aracı olmayız, sürece aktör olarak katılmalıyız” sözleri bu durumu ifade ediyor. Kandil ve BDP’nin zaman zaman yaptıkları sert çıkışların arkasında bu rahatsızlıklar bulunuyor.
Fakat ne PKK’nın ne de BDP’nin İmralı’dan gelecek çağrı ve talimatlara karşı çıkmaları bekleniyor. Hakan Fidan’ın İmralı’ya götürdüğü mesajın özü bu.
[email protected]
Yorum Yap
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yorumlar (1)
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Psikologlar ile tedavi gormesi gereken sadece "Beyaz Turk" diye tanimladiginiz insanlar degil. Toplumun butun kesimlerinde tedaviye muhtac on milyonlarca insan var bu ulkede. Buna basbakan da dahil. Daha bir hafta once, Almanyayi ziyaret edereken, Aleviler hakkinda olumsuz sozler sarfetti. Kendisini elestiren Turk asilli Yesiller parti baskanina verdigi cevap? "Sen kimsin ya. Sozde Turkmus..."vs. Bu ulkede her kesimden insanda olan zaaflardan soz ediyoruz. Uste cikan, kendini guclu goren "Sen kimsin, sen benim kim oldugumu biliyor musun?" diye tehdid eder . Kimin ne zaman kendini "Beyaz", ne zaman "Siyah" gordugu de icinde yasadigi doneme, iktidarda veya zengin, imtiyazli olup olmamasina bagli bir sanal durum. Birlikte yasadiklari insanlari otekilestirmek, siyah gormek Sunni Muslumanlarin da yaptiklari birsey bu donemde. Bakin, birkac gun once Ayasofia kilisesinin onunde namaz kildi onbinlerce dindar, Hukumetten herhangi bir tepki geldi mi? Ya siz? Otobuste iki hanimefendi konusurken ingilizce, Fransizca kelimeler kullaniyor diye elestirmediniz mi? (Bakiniz: "Beyaz Turklerin Entegrasyonu" baslikli yaziniz). 35 sene once Belediye otobusunde annemle Ermenice konustugum iicin " vatandas Turkce konus" diye azarlandigim geldi aklima. isteyen konusurken ingilizce, Fransizca kelimeler kullanir, istiyen Arapca, Farsca. Size ne kardesim? Kaldi ki siz de yazilarinizda arasira ingilizce, Fransizca, Latince, Yunanca kelimeler kullanmiyor musunuz? Bu yazida yapmaya calistiginiz "Beyaz Turk" tanimi, sizin sahsi kanaatinizden ibaret. Kendine Beyaz Turk diyenlerin bu tanimi kabul edeceklerini hic sanmiyorum.