Kurtuluş TAYİZ
Türkiye’de çözüm karşıtı iki güçlü cephe var. Sürecin başladığı günden beri siyasal iktidara yoğun pres uyguluyorlar. Birinci cephe mütemadiyen hükümeti adım atmamakla, Kürt hareketini oyalamakla suçluyor. Çözüm sürecini de seçim yatırımı olarak gözden düşürmeye çalışıyor. İkinci cephe ise iktidarın PKK lideri Abdullah Öcalan ile anlaşarak ülkeyi bölünmeye sürüklediğini savunuyor. Bu iki cephe de birbirine zıt noktada görünse de aslında ilk günden beri nöbetleşe bir halde süreci başlatan iradeyi vuruyorlar. Bir gün soldan geliyorlar, sonraki gün sağdan; tek amaçları devrim niteliğinde adımlar atan siyasal iktidarı yıpratmak, zayıflatmak ve mümkünse devirebilmek.
Diyarbakır’daki tarihi randevu öncesinde soldan geldiler; AK Parti’nin seçim yatırımı yaptığını, Barzani’yi çağırarak Güneydoğu’daki oyları iktidar partisine yönlendirmek istediğini, PKK ve Öcalan’ı da tasfiye etmeye çalıştığını savundular. “Çözüm sürecinin bittiği” kara propagandasını ise dillerinden hiç düşürmediler. Diyarbakır’daki atmosfer bu suçlamaları daha ilk dakikasında yerle bir etmeye yetti. Diyarbakır’daki ortaya çıkan tablonun karşısında sessizliğe gömüldüler.
Diyarbakır sonrası ise sağdan gelmeye başladılar; Başbakan Erdoğan’ın “Kürdistan” kelimesini kullanmasını, “Türkiye bölünüyor” yaygarasına dönüştürmeye çalıştılar. “Kürdistan” sözünün yurdum üzerinde nasıl bir heyula gibi dolaştığını bilmelerinden olsa gerek Erdoğan’ı da korkutacaklarını, geri adım attırabileceklerini ve bir daha “Kürdistan” kelimesini kullanmaya yanaşmayacağını düşündüler. Hatırlanacağı üzere geçmişte Turgut Özal’a “federasyon” sözünü yedirmişlerdi, Tansu Çiller’e “Bask modeli”ni, Mesut Yılmaz’a da “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözünü… Erdoğan’a da “Kürdistan” sözünü yedireceklerini sandılar.
Ancak bu kez Erdoğan’ın sağlam iradesine takıldılar. Diyarbakır’daki konuşmasının arkasında duran Başbakan Erdoğan, “Osmanlı döneminde Doğu ve Güneydoğu’nun Kürdistan eyaleti olduğunu” hatırlattıktan sonra Meclis zabıtlarında Mustafa Kemal’in de Doğu ve Güneydoğu için “Kürdistan” kelimesini kullandığını söyledi. Ve ardından muhalefete sordu: “Kürdistan diyen Mustafa Kemal de mi bölücüydü?”
İnanıyorum ki Başbakan Erdoğan, bu konuyu geçiştirmeye çalışsa ve bu saldırılar karşısında sessiz kalsa yarın daha büyük bir “bölünüyoruz” kampanyasıyla karşı karşıya kalacaktık. Diyarbakır’ın rövanşını “Kürdistan”la alacaklardı. Kalpaklı Atatürk bayraklarıyla yeri göğü inleteceklerdi. Ancak Erdoğan sadece “Kürdistan” sözüyle bile tabuları yıktı, sessiz bir devrim daha gerçekleştirdi.
Çözüm sürecinin başından beri ya soldan, ya sağdan gelen/köpürtülen medya operasyonlarıyla karşı karşıya kaldık. Bazen ayrı cepheden geldiler bazen de aynı havuzda birleşerek ortak operasyon düzenlediler. Fakat bu kez karşılarında kolayca sindirebilecekleri bir lider yok. Diyarbakır randevusu tarihe damgasını vuran bir buluşma olarak geçecektir. Tarihin çarkları ileri doğru büyük bir hızla dönüyor. Bu tarihi geri durdurmak veya geri döndürmek mümkün değil. Yeni Türkiye’ye direnmek boşuna çaba.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019