Kurtuluş TAYİZ
Diyarbakır'da, dağa çıkarılan çocuklarını geri isteyen annelerin başlattığı oturma eylemi devam ediyor. İlk günden refleks gösteremeyip annelerin sorunlarına çözüm üretemeyen BDP, giderek annelerin karşısında yer almaya başlıyor. Bu hatayı düzeltmeye çalışacaklarına şimdi de oturma eylemi yapan aileleri zabıta zoruyla belediye önünden sürmeye çalışarak olayın büyümesine sebep oluyorlar.
Ailelere karşı alınan bu yanlış tutum, sürdürülebilir değil ve sorunu büyüterek içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. BDP'nin bir an önce durduğu yeri değiştirmesi gerekiyor; annelerin karşısına değil, annelerin yanına geçmesi şart. Zabıtalara talimat vererek ailelerden kurtulmaya çalışmanın ahlaklı bir yanı olamaz.
Bu saatten sonra yapılacak tek şey, evlatlarını isteyen ailelerle çocuklarını kavuşturmak olmalı.
Abdullah Öcalan'ın çocuklarla ilgili gönderdiği talimatın özü de bir an evvel bu sorunun çözülmesi yönündedir. Çözüm süreci tarihi bir evreden geçerken, BDP ve KCK'nın çocukları dağa çıkararak yeni problemler üretmesi ancak büyük bir körlük, talihsizlik olarak değerlendirilebilir. Düne kadar BDP çevreleri belediye önünde toplanan ailelerin direnişini AK Parti'nin çözüm sürecini zora sokmak için organize ettiğini ileri sürüyordu. Ancak son İmralı görüşmesinden de anlaşıldığı gibi hükümetin bütün çabası, çözüm sürecini ilerletme yönündedir. Süreci zora sokan bir gelişmeden bahsedilecekse o da Lice çevresinde günlerdir "Kalekol" bahanesi adı altında üretilen provokatif olaylardır. Şunu kabul edelim ki barış isteyenler dağa çocuk çıkarmaz; dağdaki gençlerin eve dönüşü için çözüm sürecini ilerletmeye koyulur.
Abdullah Öcalan'ın son mesajlarına bakılırsa Kürt barışında ikinci aşamaya geçiliyor. Hükümet belirli bir takvime göre yeni adımlar atacak. Beşir Atalay'ın duyurduğu bu gelişmeyi Abdullah Öcalan da teyit etti. Sırrı Süreyya Önder'in aktardığı bilgilere göre “Sürece ilişkin yasal çerçeve, PKK’nın dağ kadrosunun büyük bir bölümünü de kapsayacak şekilde, demokratik siyasetin önünü açacak yasal bir düzenleme olacak. Dolayısıyla hasta mahkûm ve hükümlülerin tahliyesine olanak tanıyan düzenlemeler ve Terörle Mücadele Yasası’nın yeniden ele alınması” konularında hükümet adım atmaya hazırlanıyor. Ayrıca görüşmelerin niteliğinde de bir değişimin olduğu veya olacağı anlaşılıyor. Görüşmelere siyasi heyetler de katılacak.
18 ay önce başlayan çözüm süreci, ilk günden itibaren itibarsızlaştırılmaya ve provoke edilmeye çalışıldı. Paris suikastı bunların ilkiydi; süreci başlamadan bitirmeyi hedefliyordu. Gezi ayaklanması ve 17-25 Aralık darbesi ise süreci başlatan hükümeti devirmeyi amaçlıyordu. Sürecin bozulması için dışarıdan ve içeriden iki tarafa da büyük baskı yapıldı. Abdullah Öcalan'ın çözüm sürecini Sırat Köprüsü'nden geçmeye benzetmesi boşuna değil; sürecin bu tip engellere ve kışkırtmalara maruz kalabileceğini ima ediyordu.
Bu provokasyon ve engelleme çabalarına rağmen çözüm sürecinin ikinci aşamaya geçmesi büyük bir başarıdır. Ortadoğu cehenneminde barışın filizlenmesi mucizevi bir gelişmedir. Bunun değerini bugün takdir edemiyor olabiliriz; ama yanı başımızdaki Suriye'ye bakalım, binlerce insan öldü sınırımızda, milyonlarcası da yaşadığı toprakları terk ederek büyük bir sefaletin pençesine düştü. Hayatları, gelecek umutları yok oldu. Çözüm süreci olmasaydı bu topraklardaki savaş yangını büyüyerek devam ediyor olacaktı. Hiçbir siyasi hesap ve çıkar barıştan daha değerli olamaz. Çözüm sürecinin değerini takdir etmeden değil bu ülkede siyaset yapmak, konuşmak bile sorunlu bir zihniyete işaret eder.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Ad Soyad Giriniz...
Marylandda Siyaset ve Yönetim Bilimi, Bilkentte yüksek lisans ve doktora”, butun bunlar ilgili zatın kişisel nitelikleri hakkında yeterli veri sunmaz. burada maryland a nasıl kabul aldığı daha açıklama değeri olan birsey olabilir. biraz dil ögrenince arkası rahatlıkla gelmiştir. aynı dil becerisi kendisini ummi, keçiye a çelebi denilen katmanlarda mevcut yerine taşımış pekala olabilir. kast sistemi argumanı bu kişinin haksızlığa ugradığı savı için yeterli dayanak sağlamaz.