Kurtuluş TAYİZ
Günlerdir çözüm sürecinde yaşanan sorunları tartışıyor ve bu kritik kavşağa nasıl geldiğimizi sorguluyoruz.
Hükümetin Kürt hareketine verdiği sözleri tutmaması nedeniyle mi? Türkiye'nin Kobani'ye kayıtsızlığı mı? 6-7 Ekim olaylarında 40 insanın hayatının yitmesi mi? Yoksa çarşı iznine çıkan üç askerin alçakça öldürülmesi mi? Bunlardan hangisi çözüm sürecini açmaza soktu?
Hiçbiri çözüm sürecinde karşı karşıya olduğumuz sorunun asıl nedeni gibi gelmiyor bana. Sorun, oyuna dışarıdan başka büyük güçlerin dahil olmasından kaynaklanıyor. Çözüm sürecini kendi içinde kotarmaya çalışan Türkiye'ye karşı dünya açık-örtülü müdahalede gecikmedi. Kürt sorunu demek, Ortadoğu demek. İmralı üzerinden bütün Ortadoğu'nun anahtarını eline alan Erdoğan'a bu fırsatı tanımayacaklarını kısa sürede, peş peşe gelen darbe denemeleriyle gösterdiler.
ABD ve İran, IŞİD faktörü üzerinden Kandil ve PYD'den yana ağırlık koyarak, Erdoğan ve Öcalan'ı dengelemeyi başardı. ABD'nin iki yıldır PYD ile -dolayısıyla Kandil ile- görüştüğünün ortaya çıkması, PYD'ye silah yardımı yapması, İran'ın Kandil ile ilişkileri üst düzeye çıkarması çözüm sürecinin başlamasını sağlayan dengenin bozulmasını getirdi.
Bugün cereyan eden olayları tek tek ele alıp yorumlamaya kalktığımız için bu gerçeği ıskalıyoruz.
Çözüm sürecini, Abdullah Öcalan'ın Erdoğan'a gönderdiği bir mektubun başlattığını burada hatırlatmanın yararı var. Öcalan, o mektubunda "Ortadoğu'daki güç mücadelesinin hedefinde Erdoğan ve kendisinin olduğunu" belirtiyordu. Paris suikastı, Gezi ayaklanması, 17-25 Aralık darbesi ve son olarak Kobani provokasyonu, Ortadoğu'daki büyük güç mücadelesinin bir yansıması sadece. Hedefte ise sürecin aktörlerinin ortaya koyduğu 'çözüm vizyonu' var.
Çözüm sürecinin başladığı günden beri neredeyse gün gün, hafta hafta, ay ay bu iki aktörü hedef alan büyük bir sürek avı yürütülüyor. Bu sürek avı, son iki yılda ulusalcıların ayaklanması, Alevi-Sünni savaşı, Yargı darbesi ve Kürt mahallesinin karışması biçiminde tezahür etti. Değişik cephelerden doğduğu, çeşitli şekillere büründüğü görülse de aslında bu enerji, çözüm sürecini şekillendiren özneyi etkisiz kılmaya programlı ve onu bertaraf etmek istiyor.
Kobani rüzgarı, güçlü bir darbe rüzgarıydı. Kobani üzerinden Türkiye'ye taşırılmak istenen darbeyi hem hükümet hem de İmralı gördü. Irak ve Suriye'de biriktirilen kaos, çatışma ve yangını Kobani rüzgarıyla Türkiye'nin içine taşıdılar. Ankara, bu rüzgarın yaratacağı siyasi sonuçları görerek tedbir almaya çalıştı; Kobani konusunda hükümeti sıkıştıran PKK-PYD-HDP üçlüsünü boşa düşürdü; bunu hem kamuoyuna hem dünyaya gösterdi.
İmralı ise devreye girerek Suriye sınırında "gösteriler" biçiminde başlatılan, gittikçe Güneydoğu'nun kalbine, Diyarbakır'a yayılan kaos ve çatışmaya set çekmeye çalıştı. Ankara'nın 'Kobani Tsunamisi'ni, İmralı ile birlikte durdurduğu görüldüğü sırada, infial yaratacak daha büyük provokatif bir eylem geldi. Yüksekova'da çarşı iznine çıkan üç asker sokak ortasında öldürüldü. Bu eylemle, Ankara ve İmralı arasında Kobani olaylarına rağmen bozulmayan ve süren uzlaşmaya, ortak akla büyük bir darbe daha indirilmek istendi.
ABD, İran ve başka devletlerin de desteğini kazanan Kandil'in, bu eylemlerle çözüm sürecinde ağırlığı kendisinden yana değiştirmek istediği ortada. Çözüm sürecinin Ankara-İmralı arasında sağlanan mutabakata göre yürümesini istemiyorlar. Amerikan desteğini alan, Ortadoğu'da silahlı-siyasi büyük bir merkeze dönüşen Kandil, masaya yeni koşullarda, daha fazla taviz verileceği sözünü alarak oturmak niyetinde! Öcalan'ın da kendisine "ayak uydurması"nı bekliyor.
Ne var ki oyun daha üst bir akıl tarafından kurulduğu için yarın başlarına nelerin geleceğini de kestiremiyorlar. Kürtleri nasıl bir maceraya sürüklediklerinin farkında bile değiller. Oysa Kürt hareketinin aklını başından alan milliyetçi coşkuyu ABD kontrol ediyor. Bunu anlayacak ve onunla baş edecek aklı da -yani İmralı'yı- hükümet değil, Kandil devre dışı bırakmak üzere. ABD, büyük olayları yaratma ve onlara yön verme gücüne sahip olduğu için burada özne konumunda, Kandil ise sadece kendisini özne sanmakta.
Büyük hararetle İmralı ve Kandil arasında herhangi bir görüş ayrılığı veya sorun olmadığını savunan kesimler, Kandil'in arkasındaki işte bu gücü ve ne yapmak istediğini gözlerden gizlemeye çalışıyor. "Erdoğan, İmralı ile Kandil arasında görüş farkı olduğunu öne sürerek böl-yönet taktiği uyguluyor" diyen Cengiz Çandar'ın, Kobani olaylarının ardından (geçen pazar kaleme aldığı yazıda), hükümete "PKK lideri ile birlikte 'çözüm sürecini', tüm Kürtleri aldatmadan nasıl 'barış' yolunda ilerletirsiniz' diye sorması ibretliktir. Öcalan'ı, hükümet ile birlikte Kürtleri 'çözüm süreci' adı altında kandırmaya çalışmakla suçlayıp, ardından "İmralı ile Kandil arasında herhangi bir ayrılığın söz konusu olmadığını" söylemek büyük bir sahtekârlık değilse nedir? Köprüyü geçene kadar (Siz bunu 'Öcalan bertaraf edilene kadar' biçiminde okuyun) Kandil'i korumaya almak, darbeyi gizlemek değil midir? 17-25 Aralık'ta nasıl ki Yargı darbesini görmezden geldiler, paralel devletin varlığını "safsata, yok öyle bir şey" diye geçiştirdilerse, şimdi de ABD'nin arkaladığı Kandil'in çözüm sürecine indirdiği darbeyi gizlemeye çalışıyorlar.
Çözüm sürecinin bundan sonraki gidişatını, Ankara-İmralı hattı ile ABD-İran-Kandil hattı arasındaki mücadele belirleyecek. Çözüm süreci "milli" bir proje olsa da ortaya konulacak akıl bölgesel boyuttaki sorunlarla baş edecek nitelikte olmalı. Yoksa gizli özneyi ya da bu üst aklı aşmak çok zor olabilir.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019