Kurtuluş TAYİZ
Şer’den hayır doğar mı, emin değilim; ancak böyle yaygın bir inanışın bulunması pek anlamsız olmasa gerek. Uludere’de 34 insanın “operasyon kazası”na kurban gitmesinden sonra aklımdan bir türlü çıkmıyor; yıllardır esiri olduğumuz bu savaşın artık sonu gelmeyecek mi? Uludere’de yitirdiğimiz 34 canın hemen ardından bu köşede TSK ve iktidarı eleştirmiş, Kürt siyasetine de serzenişte bulunmuştum; “Siyasetçilerin varlığı artık ölümler sayesinde fark ediliyor.Daha iyi hayatlar kurmak için varlıklarına ihtiyaç duyduğumuz siyasetçiler neden hep ölümden sonra hazır bulunuyorlar halkın yanında ve neden hep yaşatmaya geç kalıyorlar” diye.
Bu yazıdan sonra Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Aysel Tuğluk aradı ve “Siyasetçiler cenazelerin önünde yürümek yerine ölümün önüne geçmek zorunda” dedi. Tuğluk, “sorumluluk gereği” olarak da aşağıdaki bu mektubu kaleme aldı.
Bugün sözü Aysel Tuğluk’a bırakıyorum.
***
Kurtuluş Bey,
Silvan olayı nasıl ki devlet ve siyasal iktidar açısından bir “kırılma” olarak değerlendirilmiş ve uzun zamandır hazırlığı yapılmış olan entegre stratejiyi devreye koymaya bahane edilmişe; aynı düzeyde Roboski Katliamı da Kürtler ve Kürt siyaseti için bir kırılma anlamındadır.
Kırılmanın ana özü şudur: “birlikte çözüm” arayışının, kararının ve iradesinin sorgulanmasıdır. Bazıları “zaten esas gündemleri buydu” önyargısı ve art niyetiyle sahne alabilir. Ancak demokratik Kürt siyaseti olarak son yıllarda ve her vesileyle en başta bu kırılmanın yaşanabileceğine dair kaygı dolu uyarılarımızı yapıyorduk. “kötü şeyler olacak” derken dahi işaret edilen hissiyatı ve öngörüyü değil, sözün kastedilmemiş çağrışımlarını anlamakta ısrar edildi. Oysa yaşanan sürecin, yapılan tartışmaların, biriken umutsuzluk ve öfkenin yarattığı gerilime dikkat çekmiştik. Her olay, her ölüm, her tutuklama, her hakaret, her baskı, her ayrımcılık, her adaletsizlik, her oyalama, her “tek millet, tek dil” ısrarı Kürtlerle Türklerin arasına biraz daha mesafe biraz daha ayrılık, biraz daha uzaklık yerleştiriyordu.
O gün için anlamamakta ısrar edenlere sözümü güncelleyip yeniden söylüyorum; kötü şeyler oluyor, farkında mısınız?..
Devlet ve siyasi iktidar elbette ki esas sorumlusudur bu sürecin. Ancak Öcalan’ın çabalarını ayrı tutarak belirtmeliyim ki, demokratik Kürt siyasetinin ve Kürt hareketinin yanlışlıkları da oldu. Sorumluluğu herkes- hepimiz paylaşmak durumundayız. Sadece siyaset kurumu değil, meslek etiğini, vicdanını, ilkelerini, bağımsızlığını, cesaretini yitirmiş ve özellikle de operasyon kışkırtıcısı, Emniyet bülteni düzeyine düşmüş şehzade medya da sorumludur ve iktidarın siyasi ve ekonomik “cazibesine” angaje olmuş ya da bir şekilde kendini işlevsizleştirmiş STK’lar da imza almak dışında bir risk, bir rol üstlenmeyen aydını da, Ergenekon ve Silivri dışında bir gündemi olmayan muhalefeti de KCK denilen siyasi ve nokta-askeri operasyonlarla bu toplumsal meseleyi halledebileceğini düşünen ve bunu pahalıya satan strateji kurumları da, paralel devlet hayalinin mucidi Emniyet’i de yeni stratejinin entegre kurumu bağımlı yargısı da 1000 yıllık birlikteliğini omurga kemiğinden çatlattık sonunda vaziyet harika!
Kurtuluş Bey,
Uzun süredir hem şahsım hem de demokratik Kürt siyasetinin diğer sözcüleri Kürt-Türk ilişkisinin demokratik, eşit ve özgür bir hukuk ile tarihsel karakterine ve ruhuna uygun olarak yeniden tanımlanması gerektiğinden söz ediyoruz. Bunun yapılmaması halinde bu ilişkinin sorgulanacağı, dahası bu ilişki demokrasi, özgürlük, adalet değerleriyle yeniden sistematize edilmezse “1000 yıllık kardeşlik” edebiyatını dayanarak bunun sürdürülemez olacağını pekâlâ farklı öneri ve seçeneklerin varedilebileceğini endişe ile ifade ediyorduk. Zira bu ilişki bu denli eşitsiz, bu denli gerilimli-çatışmalı, bu denli dengesiz bir arada tutulamazdır.
Söz konusu ettiğim kırılma bir süredir duygu zemininde yaşanıyordu. Son Roboski Katliamı’ndan sonra “kopuş” giderek zihinsel ve siyasal bir düzeyde akmaya başladı. Ve daha kritik bir hal aldı. Ayrılık söylemleri ve tartışmaları gitgide yaygınlaşıyor. Ki, entegre strateji dedikleri “yok edici” yeni dönem uygulamalarıyla bu kaçınılmaz olarak gündeme gelecekti.
Devlet ve siyasi iktidar şiddetin en dehşet verici biçimini Kürtlere yöneltirse, herkesi en hukuksuz en siyasi biçimde tutuklarsa, tehdit ve baskı ortamını her gün biraz daha dozu artan düzeyde hâkim kılarsa; her türlü haksızlığı, adaletsizliği, eşitsizliği, demokrasisizliği otoriter biçimde sürdürürse –ki tümü şu an uygulamadadır. Bir de üstüne yazılı ve görsel medyada aşağılamanın nefretin diliyle onur kırıcı propaganda militarist biçimde tuz-biber olursa, Kütler de kendisine reva görülen ölüm- tutsaklık- teslimiyet dışında onurlu bir yaşam ve gelecek arayışına yönelecektir. Bunun olmaması eşyanın tabiatına da, insanın gerçeğine de aykırıdır. Nitekim Kürt coğrafyasında ve siyasetinde güncel gündem bu tartışma ekseninde şekillenmektedir.
Siyasi iktidar yeni stratejiyle Kürt meselesinde kıyıya yaklaştığını düşünüyor ve gemileri yakıyor. Olmayacağını biliyoruz. Ya geri dönüş nasıl mümkün olacak?.. BDP’nin büyük görevinin tam burada olduğunu düşünmenin zamanıdır. Yeniden...
Sayın Tayiz,
Roboski Katliamı üzerine birçok yorum-analiz yapılıyor. O masum “hata”nın BDP’ye ve PKK’ye yarayacağını düşünüp yeni stratejinin yara aldığını söyleyip kahrolanlar da var, komplo teorilerine sarılıp faili Ergenekon’a bağlayanlar da... bu minvaldeki değerlendirmeleri geçiyorum. “Hata, kusur, yanlış” vs. taktiksel-teknik kavramlar etrafında daha “naif” değerlendirme yapanlara şu hakikati hatırlatmakta fayda var:
Kürtlere dönük askeri, siyasi, hukuki, psikolojik tüm operasyonlar bir devlet stratejisi olarak devreye konulmaktadır. Siyasi iktidarlar bunun farklı söylem ve imajla yürütücüsüdürler sadece. Zorunlu ya da heveskâr hiç farketmiyor. Sonuç itibariyle bunun hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. AKP iktidarı için fazladan birkaç söz söylenebilir. Egemenliğin, bir şeyler yapıyormuş ya da yapmak istiyormuş haline indirgenmiş başka bir veçhesidir. Özgünlüğü bu noktada su yüzüne çıkar.
Daha açık ifade etmek istiyorum. Kürtlere dönük her türlü şiddet daima bir strateji meselesi olarak ele alınmıştır. Biraz tarih bilinci, biraz siyaset aklı olan herkes bu sonuca ulaşabilir. Kürtlere dönük bu uygulama amaçlıdır, ideolojiktir ve operasyoneldir. Öyle 34 Kürdün öldürülmesinde çokça söylendiği gibi bilmem “hataymış, kusurmuş, istihbarat yanlışlığıymış, işaret fişeği atılmışmış” türü argümanlar uyduruk ve ciddiyetsiz gerekçelerdir, geçersizdir! Özür dahi dilenmemesi çok şeye işaret eder ama anlayana. Siyasi operasyonlardan yargı kararlarına, parti kapatmaktan N.Ç. kararına kadar; depremden sonra Van halkının aç ve açıkta, donarak-yanarak ölüme terk edilmesinden, çocuk döven, sokakta gençleri infaz eden polislerin aklanmasına kadar herşey bir devlet stratejisi dâhilindedir. Geçmişten bu güne 1924’ten 2012’ye kadar bu böyledir. Devletin Kürt meselesine dönük yaklaşımı hep stratejik işleyiş dâhilindedir. AKP’nin bunu değiştirmeye niyeti görünmemektedir.
Dolayısıyla “geçmiş iktidarlar yapmış, bu iktidar yapmaz” vs. propagandalar da aynı stratejinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir. 2002’den bu güne “ihlaller” skalasına bakmak bile yeterlidir olup biteni anlamak için.
Tam bu bağlamda yeni strateji denilen şey, yöntemlerin- tekniğin- söylemin- siyasetin güncellenip zamana ve koşullara uyarlanmasından başka bir şey değildir. Toplumda 90 yıllık devlet stratejisinin farklı taktiklerle sürdürülmesidir. Hepsi bu. Ve strateji, bugüne kadar ne sonuç elde ettiyse bundan sonra da varacağı düzey odur ayırt edici tek özelliği, Kürtlerin bu kanlı, katliam dolu, ölümlü, baskı, hakaret, ayrımcılık ve adaletsizlik yüklü “kader”e artık razı olmayacağı gerçeğidir! Eşit, özgür, demokratik ilişki ve birlikte yaşam talep edilen, tercih edilendir. Ama mevcut durum devam ederse, olmazsa olmaz da değildir. Kürtlerin psikolojisindeki yeni fay hattı tam buradan kırılmaya başlamıştır.
Kurtuluş Bey,
Kürtlerin duygu, zihin dünyasında nasıl ki bir kırılma yaşanıyorsa, buna koşut olarak Türkiye siyasetinde Roboski Katliamı’ndan sonra bazı çatışmalar, kırılmalar, yeniden düzenlemeler söz konusu olacaktır. Kürt meselesi kapsamında şimdiden bu tespitleri yapabiliriz.
1- Yeni entegre stratejinin siyasi, ideolojik ve askeri konsepti (enstrümanları) çökmüştür. Sürdürülmesi mümkün değildir. Zaten meşruiyeti yoktu. Sonuç alıcılığı da kalmamıştır, ısrarla, inatla sürdürme gayretleri kopuşu büyütecektir.
a) KCK adıyla başlanan siyasi operasyonlarla hedeflenen baskılama dinamik Kürt siyaseti ve kitlesini pasif konumda tutup mobilize olmaktan çıkarma, psikolojik inisiyatifi ele geçirip kentlere, alanlara hâkim olma gayretinin etkili olmadığı anlaşılmıştır. Son yılların en kitlesel, en sert ve en hızlı organize olabilen eylemsellikleri günlerce sürmüştür. Bundan sonra da devam edecektir.
b) Askeri operasyonlarda kamuoyuna sunulduğu gibi (abartılı rakamlarla) sonuç elde edilmemektedir. Kış koşullarının sağladığı tek taraflı avantajlar değerlendirilmeye çalışılmaktadır.
2- Birlikte yaşama ve ortak gelecek iradesi gitgide zayıflamaktadır. Kürt-Türk birlikteliği sorgulanır hale gelmiş-getirilmiştir. Neredeyse zoraki birlikteliğe dönüştürülmüştür. Acilen demokratik adımlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Öcalan’a uygulanan tecridin devamı ve aleyhine düzenlenmesi düşünülen yasa ile iyice zayıflamış olan barış-çözüm umudu ve inancı dibe vuracaktır.
Karamsar ya da umutsuzluk içinde değilim ancak vaziyette hiç iç açıcı değil. Demokratik ve özgür birlikteliğe inanan, bunun için siyaset yapan ve mücadele eden biriyim. Çözüm sanıldığı kadar uzak değil.
2002 yılından beri Türkiye siyaseti tarihsel bir açmaza saplanmıştır. 2012’de bu zaman iyice derinleşecektir. Ufukta “çözüm” yok. Ancak çıkışın tek yolu da Kürt meselesinin çözüm zeminine taşınmasıdır. Burada karar verecek irade olan irade yüzde 50 oy almış AKP iktidarı ve pek tabii Başbakan Erdoğan’dır.
Hatırlatmak isterim ki; tarihsel bir şahsiyet olarak bu ülkede Kürdüyle Türküyle herkesin cumhurbaşkanı olarak seçilmek gibi eşsiz bir fırsata sahiptir Sayın Erdoğan. Bu fırsatı kendisine ve tüm ülkeye sunan yegâne husus, Kürt meselesinin çözümüne dair ortaya koyacağı iradedir.
Ya mevcut strateji ve uygulamalarla Kürt meselesini daha da içinden çıkılmaz hale getirecek ve birlikte yaşamanın bütün dinamiklerini ortadan kaldırmış otoriter bir cumhuriyetin AKP’li cumhurbaşkanı olacak.
Ya da bu meseleyi çatışma zemininden çıkarıp, siyasi ve demokratik sürece taşıyarak barışçıl çözümü geri dönüşsüz bir biçimde sağlamış demokratik cumhuriyetin cumhurbaşkanı olacak.
100 yılda bir oluşan bir oluşan bu fırsatı başta Erdoğan olmak üzere hep birlikte değerlendirmek demokratik Kürt siyaseti olarak çözüm için ortaya konulacak iradeye her türlü desteği vermek kadar, herkesin cumhurbaşkanı olma idealine de büyük katkı sunacağımızı ifade etmek isterim. Türklerin, Kürtlerin ve kültürlerin birlikte eşit, özgür ve demokratik bir şekilde yaşadığı bir ülkenin ilanını gururla yapma fırsatı birkaç aylığına Erdoğan’ın önündedir.
Unutmayalım ki;
Özal çözerek tarihselleşmek istedi, vesayetçiler canını aldılar. Çiller yok ederek tarihselleşmek istedi, şimdilerde katillerle ve çetelerle anılıp yargılanmayı beklemektedir. Erbakan ve Ecevit ürkek davrandılar, ülke ve toplum olarak tarihsel fırsatlar kaçırdık.
Şimdi Hasan Cemal’in dediği gibi “tarihin eli Başbakan’ın omuzlarında”, çözebilecek güce, imkânlara ve deneyimlere, kudrete sahiptir. Bir karar yeter...
Son sözlerimi söyleyip bitirmek istiyorum.
2012 yılının bir çözüm yılı olacağına, olması gerektiğine inanıyorum. Çözüm devletin ve siyasi iktidarın karar almasına bakar. TMK-TCK ve antidemokratik yasaların değiştirilmesi çözümün başlangıcı, hatta yarısıdır. Vatandaşlık, yerel yönetim hakkı ve anadilde eğitimin anayasal güvencesi diğer yarısıdır. Barış için ise, Öcalan ve PKK’lileri kapsayan toplumsal uzlaşı yasasına ihtiyacımız var. Bunun için diyalog ve müzakere şarttır. Herkes özveri göstermeye riskleri üstlenmeye hazır olmalıdır. Demokratik Kürt siyaseti ve Kürt hareketi adil ve onurlu barış için sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu belirtmektedir.
Zor değil, yeni sürece başlamak adına PKK elindeki askerleri bırakmalı, devlet ve siyasi iktidar da bir rehine olarak tuttuğu Kürt siyasetçileri serbest bırakmalıdır. Bunun illa imzayla, resmiyetle olması gerekmiyor. Zımnen, karşılıklı jest biçiminde gerçekleşebilir. Bu adım öl-öldür dönemi yerine, yaşa-yaşat sürecini başlatacak kadar önemli olacaktır.
Yeni yılda tek temennim Kurtuluş Bey, her ne olacaksa demokratik bir süreçle olmasıdır.
Saygılarımla. Kolaylık ve başarılar diliyorum.
Aysel TUĞLUK
DTK Eşbaşkanı, Van Bağımsız Milletvekili
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019