Levent Gültekin
Muhafazakar, dindar, İslamcı… nasıl tanımlarsanız tanımlayın bu camiada Erdoğan’a yönelik eleştirilerin dozu giderek yükseliyor.
Yazarlar, gazeteciler ve kimi AK Partili eski siyasetçiler gelinen son durumun vahametine dikkat çekip uyarı üzerine uyarı yapıyor.
Erdoğan’a yöneltilen bu eleştiriler içerisinde en sarih, ne dediği tam olarak anlaşılan eleştiri ve önerileri ise eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu yaptı.
Ahmet Davutoğlu özetle ‘tek adam rejiminin yanlış olduğunu, izlenen politikaların ülkeyi büyük bir yıkıma sürüklediğini, MHP ile girilen ittifakın hem Türkiye’yi hem de AK Parti’yi zehirlediğini ve bir an önce hem tek adam rejiminden vazgeçilmesi gerektiğini hem de MHP ile ittifakın bitirilmesini’söylüyor.
Erdoğan’a yöneltilen eleştirilerin haklılık payı bir hayli yüksek.
Esasında muhalif kesimde birçok kimsenin yıllardır yazıp söylediği eleştirileri, gidişata dönük itirazları destekleyecek türden eleştiriler bunlar.
AK Parti içinden yükselen bu eleştirilere bakarak “Tamam sonunda gerçeği gördüler, bizim dediğimiz noktaya geldiler”demek bana pek gerçekçi ve sağlıklı gelmiyor.
Bu nedenle müsaade ederseniz, gidişatın vahametine dikkat çeken, Erdoğan’ı eleştiren eski yol arkadaşlarına bazı hatırlatmalar yapmak ve esas sorunun nereden kaynaklandığına dikkat çekmek istiyorum.
***
Sevgili eski AK Partili yazarlar, siyasetçiler, gazeteciler,
Bugün şikayet ettiğiniz tablo bir günde ortaya çıkmadı.
Erdoğan şahsında AK Parti, nihayetinde Türkiye, Gezi süreciyle bir yola girdi. Daha doğrusu karanlık, ucunda çıkışı olmayan bir tünele girdi.
Erdoğan Gezi’de ortaya konulan itirazlara verdiği tepkiyle ülkede nasıl bir yönetim anlayışı benimseyeceğini de göstermiş oldu.
O günlerde Erdoğan’ın bu tutumunu desteklediniz.
Erdoğan’ın Gezi protestolarını bastırmak için gösterdiği yaklaşımın demokrasiyi, çoğulculuğu, özgürlüğü tahrip eden ilk adımlardan biri olduğunu görmediniz.
Sonuçta Erdoğan, sizin de desteğinizle girdiği o tünelin atmosferine uygun politikalara ağırlık vermeye başladı.
Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmişti.
Toplumu sindirmek, korkutmak, benimsediği yönetim anlayışını uygulayabilmek için medyayı dizayn etmesi gerekiyordu.
Bütün medya yeniden tanzim edildi. Gazeteler, TV’ler iktidarın lehine el değiştirildi.
Bütün bunlar yapılırken hiçbir tereddüt göstermeden desteklediniz.
Sizin yapmadığınız uyarıyı, itirazı toplum 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’ye yapmıştı.
Fakat Erdoğan sizin de desteğinizle girdiği o çıkılmaz tünelin atmosferi gereği seçim sonuçlarını tanımadı.
Demokrasiye büyük gölge düşürecek, toplum iradesini hiçe sayacak ilk adım 7 Haziran’da atıldı.
Hiçbirinizden demokratik terbiyeye sığmayan bu adıma açıktan güçlü bir itiraz gelmedi.
Hiçbiriniz “Ben yokum” deyip orayı terk edecek cesaret, sorumluluğu göstermediniz.
Hatta Erdoğan’ın seçimi tekrarlayıp yüzde 49 ile yeniden tek başına iktidarı almasını büyük bir heyecan ve zafer sarhoşluğuyla alkışladınız.
Alkışlamakla kalmayıp demokratik meşruiyetten yoksun bu seçimin sonucunda kazanılan iktidarın taraftarı, destekçisi hatta başbakanı oldunuz.
Dahası Erdoğan’ın bu gayri meşru manevrasını ‘siyasi dehalık’olarak yorumladınız ve Erdoğan’ın ‘Ben ne yapıyorsam doğrudur’ anlayışını iyice içselleştirmesine katkı sundunuz.
Bu da yetmedi.
Denge denetlemenin, kuvvetler ayrılığının olmadığı ‘tek adam rejimi’ getiren referanduma gidildi.
O süreçte de milyonlarca insan kendi imkanlarıyla kapı kapı dolaşıp ‘bu değişikliğin ülkeyi felakete sürükleyeceğini’ söyledi. Duymazdan, görmezden geldiniz.
Biliyorum kiminizin içine sinmese de yine de açıktan bir eleştiri yapmayıp kiminiz ‘dava’, kiminiz kişisel çıkar uğruna bütün bu yanlış gidişatın ortağı oldunuz.
Sonuçta sizin desteğinizle AK Parti ‘fabrika ayarları’ndan uzaklaştı, ülke de ‘tek adam rejimi’ne teslim oldu.
Dış politikada benimsenen hamasi söylem, Suriye meselesinde ülkeyi yıkıma sürükleyen yanlış politikalar, ‘üst akıl’saçmalığıyla dünyayla girilen kavgalar…
Bütün bu sürecin aktif taraftarı, destekleyici olup “Sen çok büyüksün”, “Sen siyasi dehasın”, “En iyisini sen bilirsin”, “Sen bu ülke, bu ümmet için gönderilmiş bir kurtarıcısın” gibi çocukça pohpohlamalarla realiteden kopardığınız, ‘Ne yaparsam doğrudur’ anlayışına teslim ettiğiniz insanı bir süre sonra “Ama bu kadar da olmaz ki” deyip bütün suçu onun üstüne atmak ne dürüstlüğe, ne insanlığa ne de ahlaka sığar.
Dahası Erdoğan’ın iktidarını sürdürebilmesi için yüzde 50 oya ihtiyacı var. Bunu da şimdiki şartlarda ancak MHP’yle ittifakla sağlayabiliyor.
Hem bu ihtiyacı doğuracak politikalara destek verip yani Erdoğan’ı çıkmaz bir tünele sokup hem de MHP ile ittifakından rahatsız olmak tam olarak ne dediğini, ne yaptığını bilmemektir.
***
Sevgili arkadaşlar,
Amacım eski günahlarınızı hatırlatıp sizi suçlamak değil.
Başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum
Bütün bu yanlışlara bile bile ortak olmanızın bir nedeni zihninizden bir türlü atamadığınız kimsenin tam olarak ne olduğunu bilmediği ‘dava’ dediğiniz şeydi.
Bütün bu kötülüklere, yanlışlara, yıkımlara, demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten, adaletten uzaklaşan politikalara, millet iradesini hiçe sayan yaklaşımlara, tek adam rejimi gibi çağdışı bir yönetim anlayışına destek vermenizin altında yatan şey hepimiz biliyoruz ki inandığınız o davanın zaferini görme arzusuydu.
Şimdi geldiğimiz noktada ülke adına hepimizi endişelendirecek bir sonuçla karşı karşıyayız.
Burada esasında iflas eden Erdoğan değil sizin ‘dava’ dediğiniz İslamcılıktır.
Vatandaşlık bağını değil, ümmet bağını esas alan anlayıştır.
İnanç özgürlüğüne dayalı laikliğin bu ülke için ne kadar elzem olduğunu göremeyip inancın siyasetin malzemesi yapılarak topluma, ülkeye din gömleğini giydirme çabasıdır.
Türkiye’nin değil ‘mahalle’nin kazanımını esas alan yaklaşımdır.
Din, ‘dava’ eksenli ‘biz ve onlar’ ayrımına dayalı siyasettir.
Hal böyleyken İslamcılığın iflasını Erdoğan’ın iflası gibi gösterip işin içinden çıkamazsınız.
Böyle yaparak kendinizi de ülkeyi de kandıramazsınız.
Kendinizi eleştirmeden, hayat ve ahlak anlayışınıza, demokrasi kültürünüze, özgürlük, eşitlik gibi değerlere yaklaşımınıza dönük ciddi bir özeleştiri yapmadan, ‘dava’ dediğiniz şeyi masaya yatırmadan bütün suçu Erdoğan’ın üzerine atarak bu girdaptan çıkamayız.
En zayıf anında Erdoğan’ı eleştirmek yiğitlik, aydınlık, bilgelik değildir.
Yiğitlik insanın yaptığı hatalardan ders çıkarıp cesaretle kendini eleştirmesidir.
Aydın sorumluluğu suçu başkasına atarak işin içinden çıkmayı değil gelinen süreçte kendi yanlışının farkına varıp büyük bir cesaretle bunu dile getirmeyi ve toplumun da bundan ders almasını sağlamayı gerektirir.
Ülkesini seven, düşünen siyasetçi olmak yıllarca ortak olduğu politikaların neden olduğu tahribatın bütün suçunu bu politikalara verdiği zihinsel, düşüncel katkıları görmezden gelerek başkasının üzerine yıkmak değildir.
Bütün bunları yazmamın nedeni tahmin edersiniz ki Ahmet Davutoğlu’nun yayınladığı eleştiri metni.
Fakat Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı uzunca eleştiri metninde bu minvalde tek bir satır göremiyoruz. Niçin?
Ümmetçilik anlayışıyla Suriye politikasına şekil veren, demokrasi katledilirken sesini çıkarmayan, rejim değiştirilirken açıktan en küçük bir itirazda bulunmayan, hukukun, özgürlüklerin, demokrasinin katledilme süreçlerinde aktif rol alan siyasetçinin “Bütün suçlu Erdoğan” demesi hem ahlaki değil hem de ne yazık ki kişisel siyasi hesap amacı taşıyan bir yaklaşım.
Bu ülkeyi seviyorsanız, bu ülkeyi gerçekten dert ediniyorsanız, ülkenin gidişatından endişe duyuyorsanız yıllardır adım adım ülkeyi felakete sürükleyen bu dava aşkınızı, mahalle refleksinizi masaya yatırmanız gerekiyor.
Dahası sadece dava aşkı da değil kişisel çıkar, makam, mevki, üç kuruşluk kazanım için sizi, ülkeyi yıkıma sürükleyen bu politikaların parçası yapan ahlak anlayışınızı da masaya yatırmanız gerekiyor.
Bunu yapmadan Erdoğan’dan ayrılabilirsiniz, yeni partiler kurabilirsiniz hatta toplumun bir kesimini de buna inandırabilirsiniz ama ülkeyi girdiği bu açmazdan çıkaramazsınız.
“Sistem değişsin sen cumhurbaşkanı ol, halkımız beni çok seviyor ben de partinin başına geçeyim” olarak özetlenecek bir açıklama ülke sevgisi değil, kişisel çıkar peşinde koşmak olarak yorumlanacaktır.
Derdiniz gerçekten ülkeyse Erdoğan’ı bırakıp kendinizle, yaşam felsefenizle, ahlak anlayışınızla demokrasi kültürünüzle nihayetinde o dava dediğiniz şeyle yüzleşmeniz ve hesaplaşmanız gerekiyor.
Gerisi kayıkçı kavgasından başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023