Leyla İPEKCİ
Memleketimde sıradan bir hafta daha sona eriyor.
Canlı bombaların karakol bastığı. Ölü evlatlar tek parça halinde bulunduğu için anaları tarafından şükredildiği.
Askerde işkence edilen erlerin öldürüldüğü. Kot kumlama işçilerinin teker teker ölmeye devam ettiği. Sırtına bıçak saplanmış kadının sürmanşetlerde çıplak teşhir edildiği. Sel felaketinde birkaç kişinin kayıp olduğu. Bir kız çocuğunun babası tarafından boğularak öldürüldüğü. Yabancı uyruklu kaçakların odalarda kilitli bırakılarak, yangınlarda unutularak insan tacirlerinin zulmüne maruz bırakıldığı. Bir kadının Ermeni olduğu gerekçesiyle taksi şoförü tarafından dövüldüğü. TİB'in Dink cinayetine dair vermediği telefon kayıtlarının silinmesine doksan yedi gün kaldığı. Silivri'de yargılanan bir askerin hükümet partisine oy verdiğini söylediği için salondakiler tarafından yuhalandığı. Barış müzakereleri sürecinde Habur'dan giriş yaparken serbest bırakılan PKK'lıların iki yıl sonra tutuklandığı. Kuma kavgası yüzünden çıkan çatışmada insanların öldüğü, yaralandığı. Sahipsiz bombaların, patlayıcıların, mermilerin ele geçirildiği...
Memleketimde sıradan bir hafta daha yalnızca.
Dünyada ise zalim diktatörlerinden kurtulmaya çalışan halkların 'Arap Baharı' ile vahşi kapitalizmden mustarip ABD'lilerin 'Amerikan Baharı' arasındaki benzerlik ve farklılıklarla yeni bir 'medeniyet tasavvuru'nun tartışılmakta olduğu bir dönemdeyiz. Bir hamburger, patates kızartması, domates ve marul için 3 metrekareden daha fazla yağmur ormanı kesildiği bu dünyada... Doğa felaketleri de eksik olmuyor her gün.
Dünyanın çekirdeğinde olağandışı bir hareketlilik var. Değil Marmara, tüm kıtaları etkileyecek çapta depremler olabilirmiş. Yanardağ patlamalarındaki artışın devam edeceği söyleniyor. Afetler 2013'te doruk noktasına varacakmış. Kimilerine göre, 2012 yazı, dünyanın gördüğü en sıcak yaz olacakmış. Dev böcek türleri kaplayacakmış ortalığı vesaire. 2013-2015 arasında doğa olaylarında büyük değişimler bekliyormuş bilimadamları.
Dünyanın yörüngesindeki çöp yığınını da unutmamak gerek. Uzay mekiklerinin ek motorlarının kullanılmaz hale gelmiş olan uydulardan oluştuğunu biliyor muyduk? Bazı bilgisayar modellemeleri, uzayda insanlara ait kirliliğin, uzayda çarpışmalar yaşanmasına neden olacak bir taşma noktasına ulaştığını gösteriyormuş. Yörüngedeki yığınlar arasında çarpışmalar olması birçok uyduya zarar verebilir ve çöp miktarını arttırabilirmiş.
Yanardağ patlamaları, depremler, tsunamiler, seller ve baskınlar bir yandan... İç savaşlar, terör, katliam, cinayetler diğer yandan kuşatıyor dünyayı. Antibiyotiklerin iyileştirmediği, hormonlu besinlerin kanser ettiği, sivrisinek sokmalarından insanların ölmeye başladığı... Kısacası bağışıklık sistemimizin giderek düştüğü bir dünya bu.
Vakti geçmiş veya kullanılmadan atılan hapların kaynak sularını zehirlediği, kullanılmayan elektronik aletlerin gömüldüğü dev çukurların yeraltı hayatını tehdit ettiği, sera gazı etkisinin iklim değişikliklerini tetiklediği, internet, cep telefonu gibi uydu bağlantılı 'görünmez dalgalar'ın insan sağlığını bozduğu, genleriyle oynanmış ürünlerin insanlığın fizyonomiyle birlikte psikolojisini de yapısöküme uğrattığı bir dünya...
Dünya... Düşünceler kadar sonsuz. Bir o kadar da biricik.
Şeyleri o kadar çok parçalamışız, kompartımanlara, bölümlere, parsellere ayırmışız ki, bütün'ü göremiyoruz artık. Her şey çokparçalı ve kopuk. Bütün'le ilişkisi kopmuş. Aynı şeylere sonsuz farklı tanımlar yapıyoruz. Ölçüler göreceli, doğrularla yanlışlar 'kişiye özel' artık. Baktığımıza odaklanamıyor, gördüğümüze nüfuz edemiyoruz çoğu zaman. Ve en trajiği, bunun farkına dahi varamıyoruz. Böyleymişiz ezelden beridir sanıyoruz. Ve sanki hep böyle kalacağız.
Unutuyoruz durmadan. Dalgınlaşıyoruz. Aklımız dağılıyor. Kendimizi yaptığımız işe adayamıyoruz. Veremiyoruz kendimizi. Aynı anın içinde sonsuz şeyle iştigal etmemiz gerekiyor. En yalın, en basit gerçekler dahi giderek komplikeleşiyor. İdeolojik soslarla, serbest çağrışımlı süslemelerle yapıyoruz hakikati. Kendimizi kendi içimizden çıkarmışız gibi yapay bir özgüvenle.
Kelimelerimiz delik deşik, sözlükler darmadağın. Anlamın ikinci katmanına dahi varamıyoruz. Varlık alanına çıkmış her şeyin bir 'can' taşıdığını görmüyor, işitmiyoruz. Ruh içeri kaçmış. Sentetik esintiler tarafından yutulmuş gitmiş sanıyor, görmezden geliyoruz onu.
Ve ama işte buradayız. Vadesini bilmediğimiz bir süre boyunca. Bir arada. Varoluşumuzu anlamlandırmaya çalışıyoruz. Son saate dek, aynı harflerle eğilecek kimimiz. Bazılarımız bilmediği dillerde kendini anlamaya çalışacak. Benlikten varlığa çıkmanın yolculuğu, hepimizde farklı seyirler izleyecek hep.
Penceremizin dışındaki dünya geceyle örtünüyor yine. Geceyi de içeride rüyalarla örtelim bu kez. Varoluşu anlamlandıran rüyalarla. Belki hızlanır kalp atışları ve birlikte bu sefer dünyayı güzelleştiririz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018