Mensur Akgün
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde gerçekleşen bir görüşme turu daha bitti. Genel Sekreter Guterres 10 günlük müzakere maratonunun ardından kısa bir açıklama yaparak 1963 yılından bu yana, hatta ondan da öncesinde gündemde olan Kıbrıs sorununun çözümünde başarısız olduklarını dünyaya ilan etti. BM henüz başarısızlığın faturasını kimseye kesmedi, uzlaşmazlığın sorumluluğunu kimseye yüklemedi.
Ama bu sefer de Türkiye ve Türk tarafı sorumlu tutulursa hiç şaşırmamak gerek. France 24 ve başka bazı haber siteleri Türkiye’nin garantiler konusunda yeterince esneklik göstermediğini yazdı bile. Eminim yakında diğerleri de bu minvalde yorumlar yapar, yazılar yazar, Türklerin uzlaşmaya yatkın olmadıklarını söyler. Bizim taraftan da haklı olarak karşı eleştiriler gelir. Rum tarafının uzlaşmaz tavrı, Kıbrıslı Türklerin meşru beklentileri hatırlatılır. Sonra taraflar yine iki kesimli, iki toplumlu bir ortak devlet kurmak için masaya davet edilir. Davete icabet etmeyen de çözüm istemeyen taraf olarak ilan edilir.
***
Oysa belli ki zorla güzellik olmuyor, sorun bu temelde çözülmüyor. Üç yıl önce Uluslararası Kriz Grubu’nun Kıbrıs’a ilişkin hazırladığı raporda belirtildiği gibi tarafların bundan sonra birleşmeyi değil ayrılığı konuşması gerekiyor. Fiili durumun hukuki hale gelmesi için çalışmak ve konuşmak şart. Madem ki bunca yıldır yapılan yüzlerce tur görüşmeden, harcanan milyonlarca dolar paradan sonra iki toplum bir araya gelip yaşama iradesi gösteremiyor, o zaman yan yana ve barış içinde yaşamaları için yapılması gerekenler konuşulmalı.
Eğer sorun AB üyeliğiyse, Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yeniden katılarak AB üyesi olacaklarına KKTC bayrağı altında da olabilirler. Rumlar da büyük bir olasılıkla mülkiyet başta olmak üzere beklentilerini çok daha iyi karşılayabilirler. Kimse Kıbrıs Türk halkı adına konuşmaz ama bana öyle geliyor ki devletlerinin tanınması ve AB’ye üye olması karşılığında, onlar da daha fazla fedakarlığa razı olacaklardır. Fiili durumun hukuki hale gelmesinden herkes kazançlı çıkacaktır.
Evet, devletlerin toprak bütünlüğünün korunması uluslararası sistemin en temel normlarından biridir. Ama bu genel kuralın istisnaları her zaman olmuştur. Kosova bunun en son örneklerinden biridir. Doğrudur, BM Güvenlik Konseyi’nin KKTC’nin bağımsızlığının tanınmaması yönünde aldığı kararları da vardır. Fakat bu kararların değiştirilmesi, Kıbrıs sorununun çözümünün yeni bir parametre üstüne oturtulması mümkündür. Yeter ki dünyanın belli başlı ülkeleri ikna olsun, bu konuya önem versin.
Ben BM Genel Sekreteri’nin ya da Özel Temsilcisi’nin “tamam bu iş bitti, defalarca denedik ama olmuyor” gibi bir tespitte bulunacaklarını sanmıyorum. BM sekretaryası bu donmuş ve aslında dünya barışını, güvenliğini tehdit etmeyen sorunu zamana yaymayı tercih edecek, şartların çözüm için uygun olmadığını söyleyecektir. Halbuki uygun olmayan şartlar değil çözüm yönteminin kendisi. Bu yöntemle, yani BM parametreleri çerçevesinde çözüm yıllardır, her şart altında denendi fakat başarıya ulaşamadı.
1999-2004 yılları arasında belki de tarihin en kapsamlı çözüm planlarından biri hazırlandı, şartların en uygun, Türklerin çözüm, Türkiye’nin AB üyeliği umduğu bir dönemde Rumlar çözüme razı olmadı. Planın hazırlanması için sadece BM bütçesinde 3 milyon 148 bin 500 dolar çıktı. 50 BM uzmanı müzakerelerde görev aldı. Kurulacak devlet için 1506 bayrak çizimi, 111 marş bestesi üstünde çalışıldı. Plan ekleriyle birlikte 9 bin sayfayı buldu. Yine de sonuç değişmedi. Rumlar planı dörtte üç çoğunlukla 24 Nisan 2004 referandumunda reddetti.
***
Bu kez zayıf da olsa bir umut vardı. Çözüm isteyen iki lider işbaşındaydı. Türk tarafı samimi bir şekilde çözüm bulmak arzusundaydı. Türkiye de yaşadığı onca soruna rağmen çözüme ciddi destek verdi, kendini doğrudan ilgilendiren konularda önemli açılımlar yaptı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Crans Montana’da daha fazlasını da karşı tarafın iyi niyetine endeksledi. Ancak süreç yine de çöktü, çözüm Kıbrıs’ta düzenlenen tüm destek etkinliklerine rağmen bulunamadı.
Rum tarafında da sorumluluğu Anastasiadis’e yükleyenlerin sayısı hiç az sayılmaz. Ama görünen o ki sorun kişilerin, toplumların tercihlerinin ötesinde. İki taraf da, dünya da imkansızı başarmaya, hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi yapmaya, bunca yıllık ayrılıktan sonra 1960 Ortalık Cumhuriyeti’ni diriltmeye çalışıyor. Belli ki boşuna uğraşılıyor, makul olanın yapılması gerekiyor. Bunun için de tabii ki dünyaya derdimizi anlatmak, anlatmanın yöntemlerini bulmak şart…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024