Mensur Akgün
Kimimiz karşı karşıya kaldığımız duruma çare bulmak, kimimiz yaşadığımızı durumu anlaşılır kılmak için sebeplerini bulmaya çalışırız. Açıklama çözüm de getirir, rahatlama da sağlar. Bazen duruma razı olmamıza yardımcı olur, bazen de durumu değiştirmemize.
Korona salgınında da buna benzer bir süreç yaşıyoruz. Biyologlar, doktorlar, kimyagerler, hatta istatikçiler salgının sebeplerini bulup hastalığa çare üretmeye çalışırken, felsefeciler dünya dengelerinin insan hakimiyeti yüzünden bozulduğunu anlatırken, iklim bilimciler Koronanın öngörülebilir bir felaket olduğunu söylerken, bazılarımız da komplolarla ve kaderle avunuyor.
Hangi “açıklamanın” daha işlevsel olduğuna doğrusu çok emin değilim. Bana öyle geliyor ki hem rahatlamaya, hem de çare üretmeye ihtiyacımız var. Zaten kimse kimsenin aklına ipotek koyamayacağı için salgınları lanet ve kader olarak görenlere de saygı duymamız gerekiyor. Nihayetinde bu bir tür inanç sorunu. Yeter ki çare üretilmesine engel teşkil etmesin, kadercilik toplumsal sorumsuzluğa dönüşmesin.
***
Gerçi onun da çaresi var. Tercih bireye değil dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de toplum adına devlete bırakılıyor. Kabul edelim ki devlet de var olan koşullar altında sorunu en makul şekilde yönetiyor. Bir yandan hastalığın yayılmasını önleyecek tedbirleri alırken, diğer yandan panik ve kaosun oluşmaması için çaba harcıyor. Bundan sonra alınacak tedbirler de muhtemelen ekonomiyi ve etkilenen sektörleri ayakta tutmaya yönelik olacak.
Taşımacılığın, özellikle de hava taşımacılığının bu krizden etkilendiği ve bir süre daha etkileneceğini söylemek için sanırım iktisatçı olmaya gerek yok. Aynı şey turizm ve restoran sektörü için de geçerli. Milyarlarca dolarlık bir endüstri, yüzbinlerce insanın iş bulduğu, geçimini sağladığı büyük bir sektör krize girecek. Salgın yatıştıktan sonra da insanlar bir süre seyahat etmekte, dışarıda yemekte tereddüt edecek. Otomotiv, inşaat ve bir sektör olarak eğitim de krizden kaçınılmaz olarak etkilenecek.
Türkiye’nin ve aslında dünyanın hemen hemen tamamının karşısında önemli bir sınama var. Hiçbir ülke bu sorundan azade değil. İçeriye kapanarak hastalığın yayılmasını önleyebiliriz ama doğuracağı sonuçları ortadan kaldıramayız. Entegre olduğumuz dünya kapitalist sistemini yeniden canlandırmak için hem ülke bazında, hem de küresel çapta çaba harcanması gerekiyor. Tek başına Türkiye’nin alacağı hiçbir tedbir salgın sonrası karşımıza çıkacak sorunları çözmeye yetmez.
Belli başlı birkaç sektörü kurtardık diyelim ürettiğimiz malları dünyaya satamadıktan sonra verilecek hiçbir teşvik, ertelenecek hiçbir vergi bizi düzlüğe çıkartamaz. Dolayısıyla Türkiye’nin bir yandan kriz sırasında alınacak önlemleri planlarken, diğer yandan kriz sonrası küresel ekonominin işlevsel hale gelmesi için yapılacakları düşünmesi gerekiyor. Unutmayalım ki biz G 20’nin, IMF’in, DTÖ’nün, Dünya Bankası’nın da üyesiyiz. Kendimiz kadar onların alacağı önlemler için de söyleyecek sözümüz olmalı.
***
Ayrıca IMF’den borç almaktan, Dünya Bankası kredilerinden yararlanmaktan da kaçınmamamızda yarar var. Ben bir de kendimizi büyük beklentilerden kurtarmakta yarar görüyorum. Her krizden sonra dünyanın kökten değişeceğini, hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını hayal etmekten vazgeçelim. Popülist filozoflardan, şöhret peşinde koşan sosyal medya fenomenlerinden, her fırsatta büyük kehanetlerde bulunan sosyal bilimcilerden medet ummayalım.
Bazı şeyler mutlaka değişecek ancak değişim köklü olmayacak, dünya devrimi ya da yeni bir jeolojik çağ yaşanmayacak. Dünyanın veya tarihin sonu gelmeyecek. Bence alıştığımız düzeni koruyalım, korumak için hazırlık yapalım. Kaosa ve popülizmin batağına sürüklenmeyelim.
Tıpkı sebepte kader ya da komplo aramak gibi sonuçta radikal değişim aramak da rahatlatıcı olabilir. Ama ne yazık ki çözüm üretici olmuyor. Bizim statükoyu değiştirmeye değil eski statükoya geri dönmeye, eskisini rehabilite etmeye ihtiyacımız var. İçinde yer aldığımız sistemin ve ülkenin daha insani, daha adil, hukuka daha yatkın olmasını sağlamaya çalışalım.
Daha az savaş olsun, insanlar birbirinden daha az nefret etsin. Yaratılan zenginlikler ülkede de, dünya da daha adil paylaşılsın. Çevreye saygı duyulsun, iklim değişimi kontrol altına alınsın. Krizden en çok etkilenecek insanlara, işsiz kalacaklara çözümler üretilsin…
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
7.12.2025
3.12.2025
12.11.2025
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025