Mensur Akgün
Önce Paris’te bir öğretmen vahşice öldürüldü, ardından Nice’deki saldırılar geldi. Pazartesi günü de Viyana’da üç kişinin ölümüne, en az 15 kişinin yaralanmasına yol açan eylemler gerçekleşti. Yine Pazartesi günü bu kez Afganistan’da Kabul Üniversitesi’ne giren üç terörist 22 öğrenciyi öldürdü, onlarcasını da yaraladı. Etiyopya’da ise bir önceki gün, yani Pazar günü Gulisio bölgesindeki Amharalara karşı bir saldırı düzenlendi, BBC’nin haberine göre 32 kişi hayatını kaybetti.
Etiyopya’daki terör eylemini gerçekleştirenin bir ayrılıkçı grup olduğu, Afganistan’daki saldırının sorumluluğunu IŞİD’in üstlendiği söyleniyor. Taliban destekli olabileceği de yapılan analizlere yansıyor. Paris, Nice ve Viyana saldırılarının ardında ise muhtemelen durumdan vazife çıkartan ve El Kaide, IŞİD gibi örgütlerle bir şekilde bağlantılı olan insan veya gruplar var. Polis ve istihbarat birimleri analizlerini yaptıktan sonra ne olduğu daha iyi anlaşılacak, bağlantıları açıklanmasa dahi kayıtlara geçecektir.
Zaten gerekçesi ne olursa olsun ve faili kim olursa olsun hepsinin ortak özelliği terör eylemi olmaları. Yani devlet dışı aktörler tarafından bilinçli bir şekilde gerçekleştirilmeleri, belli bir siyasi amaca ulaşmanın aracı olarak görülmeleri, hedefin kurbanlar değil kamuoyu olması, insancıl hukukun tanımadığı, kabul etmediği eylem biçimlerini içermesi. Bu yüzden de ortak bir tanımı ve tutumu hakketmeleri.
***
Ancak ne yazık ki ortada ortak bir tutum da, ortak bir tanım da yok. Kendi deneyimimizden de bildiğimiz gibi devletler resmen terörist diye tanımladıkları örgütlerle bile işbirliği yapabiliyor, bir terör örgütünü diğerine karşı kullanabiliyor. Müttefikinin siyasi istikrarını, toprak bütünlüğünü tehdit eden bir örgüte farklı adlar takarak askeri ve ekonomik yardımda bulunabiliyor. Açıkça siyasi destek verebiliyor.
Daha da acısı tepki gösterildiğinde, askeri ve polisiye önlem alındığında önlem alınan örgüt değil alan ülke sorumlu tutulabiliyor. Bu tutum sürdüğü, birinin teröristi diğerinin özgürlük savaşçısı ya da piyonu olarak kabul edildiği sürece terör belasına küresel bir çözüm bulmak çok zor. Çünkü devletler de insanlar da ister istemez karşılaştırma yapıyor, kural dışına bir kez taşıldığında, bir örgüte istisna tanındığında işler içinden çıkılmaz hale geliyor.
Fakat terörün önlememesinin tek sebebi “tanımsızlık” değil. Sydney merkezli “Institute for Economics & Peace” tarafından yayınlanan Global Terrorism Index 2019’a katkıda bulunan konunun uzmanı Ekaterina Stepanova’ya göre teröre coğrafi önem sıralaması yapılması da mücadeleye zarar veriyor. Mesela 2000-2014 yılları arasında Batılı ülkelere yönelik terör saldırıları toplamın sadece yüzde 4.4’üne tekabül ederken ve ölüm oranları yüzde 2.6’da kalırken biz en çok Batı’da olanları biliyor ve konuşuyoruz.
Bu da genel resmi, küresel eğilimi gözden kaçırmamıza, terörizme karşı olan mücadelenin orantısız bir şekilde Batı’nın beklentilerine endekslenmesine yol açıyor. İlgi “evde yetişmiş” teröristlere, Müslüman göçmenlere, entegrasyon sorunlarına, yeteri kadar istihbarat elde edilememesine yoğunlaşıyor. Aşırı sağın gündemi ana akım siyasetin sorunsalı haline dönüşüyor. Sonuç baskı, kutuplaşma, gerekliliği tartışmalı askeri müdahale ve yeni bir terör dalgası haline dönüşüyor.
Yapılan her müdahale, çıkan her savaş da terörizm patlamasına neden oluyor. Yukarıda sözünü ettiğim ve arama motorlarından kolaylıkla indirilebilen Terörizm Endeksi raporunun 53’üncü sayfasında müdahalelerle, savaşlarla terörizm dalgaları arasındaki korelasyon altı ülke bazında gösterilmiş. Suriye dışında savaşlarda ölen insan sayısıyla ile terörizmden ölen insan sayısı arasındaki ilinti çok açık bir şekilde görülüyor.
İyi haber ise 2018 yılı itibarıyla terör eylemlerinin ve terör mağdurlarının sayısında düşüş yaşanması. Raporu kaleme alanlar bunu IŞİD’in yenilgisine bağlamış. Umarız bu eğilim sürer, son birkaç hafta içinde yaşadıklarımız tarihe açılmış kötü bir parantez olarak kalır. Ama kalmama olasılığının yüksek olduğunu, hem bizi hem de dünyanın geri kalanını tehdit eden terör için ortak tedbir almamızın şart olduğunu dikkate almamızda yarar var.
***
Türkiye kendini IŞİD, El Kaide gibi örgütlerden korumak için de, PKK’dan ve diğer örgütlerden korumak için de çalışmak, onları izlemek, kaynakları yıpratmak, önleyici tedbirler almak zorunda. Müttefiklerini müttefikliğe davet etmek, bıkmadan usanmadan gerçekleri anlatmak, onlara olan desteği kısıtlamak da şüphesiz ki yapılması gerekenler arasında. Demokrasi ve insan haklarının da terörizmle mücadeleye katkısı her halde yadsınamaz.
Ama Türkiye aynı zamanda küresel terörizmin siyasi hedefine ulaşmaması için de çalışmak zorunda. Unutmayalım ki, dünyadaki bütün ülkeler Yeni Zelanda, bütün liderler de Jacinda Ardern değil. Bugün yeniden seçilmiş olabilecek Trump’tan Macron’a kadar popülist, hatta İslamofobik, bilerek ya da bilmeden terörün amacına hizmet edecek çok lider, çok ülke var. Bizim onları ve dünyayı kültürel kopuştan, medeniyetler aksında kırılmadan korumamız gerek.
Yapabilir miyiz derseniz ben iflah olmaz bir iyimser olarak yapabileceğimize inanıyorum derim. Yeter ki isteyelim, daha önce yaptıklarımızdan dersler çıkartalım, böylesi bir pozitif gündemle dünya siyaset sahnesine çıkmanın genelde Türkiye’nin, özelde de iktidarın yararına olacağını anlayalım. Daha önce de yazdığım gibi BM şemsiyesi altındaki Medeniyetler İttifakı “projesi” birilerinin onu elinden tutmasını, hayata döndürmesini bekliyor…
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024