M.Şükrü HANİOĞLU
Geçtiğimiz hafta yayınlanan "1915 Olaylarına İlişkin Mesaj" pek çok açıdan ezber bozucu bir metindir. Bu önemli açıklama üzerine yurt içi ve dışında çok sayıda yorum yapılmıştır. Bunların neredeyse tamamı mesajın "1915'te ne oldu?" sorusuna verdiği cevabın geleneksel resmî yaklaşımla gösterdiği farklılığa dikkat çekmektedir.
Ancak bu açıklama sadece yirminci yüzyılın büyük trajedilerinden birisine yönelik devlet yorumundaki değişikliği yansıtmamaktadır.
Kamuoyuna sunulan metin bunun yanı sıra farklı bir "tarih" algısının benimsendiğini de ortaya koymaktadır. Kâğıt üzerinde bırakılmaması halinde bu yeni algı Türkiye'yi tarihin "her konuda günceli belirlediği" bir toplum olmaktan kurtararak onun tartışılmasını mümkün kılacaktır.
TARİHSEL ZAMAN
Yirminci yüzyılın önde gelen tarih metodolojisi kuramcılarından Reinhart Koselleck, Heidegger ve Hans-Georg Gadamer'den etkilenerek geliştirdiği "tarihsel zaman" kavramsallaştırmasıyla, "geçmiş" ile "güncel"in modernlik sonrasında iç içe geçmesine dikkat çekmişti. Koselleck bunun da ötesinde Roland Barthes ve Foucault gibi tarihin bir "disiplin" olmaktan ziyade bir "söylem" olduğunu vurgulayarak onun "yalın gerçeklik"i ortaya koyma iddiasının anlamsızlığına işaret etmişti.
Bu çerçeveden bakıldığında "tarih"in on sekizinci yüzyıl sonlarına değin zamandan bağımsız bir "ahlâkî dersler deposu" olarak algılanarak, güncellikle fazla ilişkilendirilmediğini vurgulamak gereklidir. Kendi yazımımıza bakacak olursak, Osmanlı tarihçiliği, İslâm tarihinde gerçekleşmiş olayları "günceli doğurmuş ve geleceği belirleyecek" bir çizgiyi kavrayabilme amacıyla değil "ders alınacak örnekler" ve "kıyas malzemesi" olarak kullanırdı.
Koselleck'in de belirttiği gibi tarihin "ileriye doğru" giden, yaşanan gerçekliği doğurmuş ve geleceği belirleyecek bir çizgi olarak kavramsallaştırılmaya başlanması on sekizinci yüzyılda, bilhassa Fransa ihtilâli sonrasında gerçekleşti. Aynı dönem "zaman"ın da bütünüyle farklı bir biçimde değerlendirilmeye başlandığı bir zaman dilimi oldu.
Bu büyük değişim sonrasında tarih yaşanan gerçekliğin ve geleceğin temel belirleyicisi olarak algılanmaya başlandı. Modernlik sonrasının önde gelen ideolojileri de tarihe bu algı çerçevesinde yaklaştılar.
Marksizmin başını çektiği tarihselci (historicist) yaklaşımlar tarihte yaşananların insanlığın uzun gelişim çizgisini anlatmakla kalmayarak geleceğin toplumsal düzenini de belirleyeceğini savunuyordu.
Benzer şekilde milliyetçi tarih yazımı tarihi, "ulus"un doğuş ve evrimi ile günümüze nasıl ulaştığını açıklayan bir araç haline getirdi. Bu yaklaşımlar bununla da kalmayarak "tarih"e "amaç" yükleyerek onu özneleştirdiler.
Bu ise bir yandan "tarih"e büyük bir önem kazandırırken öte yandan da "tarihte ne olduğunun" tartışılmasını çok daha zor hale getirdi. Kendimize ait bir örnek verecek olursak Türk Tarih Tezi çerçevesinde "ulus"un oluşumunu açıklayan çizgiye itiraz eden yaklaşımların özgürce gündeme getirilmesine izin verilmedi. Büyük "Türk göçü"ne neden olduğu ileri sürülen kuraklıkları sorgulamaya cüret eden profesörler kongrelerde hakaretlere maruz bırakılarak ülkeyi terke mecbur edildi.
Çünkü tarihin çok eski evrelerinde dahi "ne olduğu" ulusun bugününü anlama açısından büyük önem taşıyordu. Bu, geçmiş ile güncel arasında düz ve belirleyici çizgi olduğunu varsaymayan bir on yedinci asır tarihçisinin anlamakta fazlasıyla zorluk çekeceği bir yaklaşımdı.
ULUS, GEÇMİŞ, ECDAT
Tarihçiliğimiz ve toplumumuzun tarihe yaklaşımı, modernlik sonrası tarih algısından bilhassa da milliyetçi yorumdan derin biçimde etkilendi. Milliyetçi tarihçilik "ulus"un parlak, mükemmel ve sorunsuz tarihini yaratarak onu kutsadı.
Neolitik çağdan 1930'lara kesintisiz biçimde uzanan bu tarihin Osmanlı'yı eleştirebilmesi de ancak "Osmanlı sultanlarının Türkleri sömürdükleri" benzeri bir tezle mümkün kılınmıştı. Yoksa "ulus"un tarihi "mükemmel"di, onun geçmişinde utanılacak bir gelişme yaşanmış olması mümkün değildi.
Osmanlı geçmişi ise ulus tarihinin karanlık bir paranteziydi. Osmanlı tarihinin 1938 ve bilhassa 1950 sonrasında yeniden parlak geçmişle eklemleştirilmesi "karanlık parantez" sorununu çözdü. "Osmanlı" geçmişinin de bir parçası olduğu "ulus"un bu yeni tarihinin tek farkı neolitik çağda "dünya medeniyetini kuran" proto Türklerin bir kenara bırakılması, başlangıcın Selçuklulara çekilmesiydi. Onun dışında tarihin "mükemmelliği" konusunda yaklaşım farklılığı söz konusu değildi. Artık "karanlık" bir parantez de kalmamıştı; ulusun tarihi "mükemmel"di.
Söz konusu yaklaşım tarihin tartışılmasını zorlaştırdığı kadar onun bir "söylem" değil doğa bilimlerini andıran bir "gerçeklik arkeolojisi" olduğu inancının da kökleşmesine yol açmıştır. Bu ise tarihle ilişkimizi fazlasıyla sorunlu hale getirmekle kalmayarak "ulusumuzun günümüzü doğuran tarihinin mükemmelliğinin" tartışılmasını neredeyse imkânsız kılmıştır.
Lineer bir çizgide ilerleyen monolitik bir "ulus" ve tarihin amacına ulaşmasını sağlayan kusursuz atalar (ecdat) kavramsallaştırmaları tarihsel olaylar üzerine özgür tartışma yapılmasını fazlasıyla zorlaştırmıştır. Tarihe "gerçeklik arkeolojisi" olarak yaklaşanların böylesi bir "tartışılmaz tarihsel gerçeklik" yaratmalarını mümkün kılan ise onun bir "inşa faaliyeti" olması olmuştur.
Burada ilginç olan günümüz için "monolitik" bir ulusun varolmadığını, "mükemmellik"in mümkün olmadığını kabul eden pek çok bireyin "tarihte bunun gerçekleşmiş olduğunu" düşünmeleridir. Bu kimseler buna "gerçekliğin ortaya çıkarılması" ile değil tarihin "inşa edilmesi" neticesinde ulaşıldığını görememektedirler.
Günümüzde "monolitik bir ulus"un varolmaması gibi, böylesi bir "Osmanlı" ya da "Selçuklu" da varolmamıştır. Bunun da ötesinde bu geçmişleri farklı biçimlerde inşa etmek mümkündür. Bu açıdan ele alındığında "tarih" değil "tarihler" vardır ve bunlar farklı dönemlerde ya da farklı gruplar tarafından değişik biçimlerde inşa edilirler.
Yukarıda zikrettiğimiz düşünürlerin de vurguladıkları gibi, tarih, son tahlilde, bir "söylem"dir. Onun, bir özne olarak "ulus"u yaratma ve günümüzü doğurma gibi "amaçlar"ı da olmamıştır. Bu nedenle "monolitik ulus"un "mükemmel geçmişini" inşa ederek onu kutsamak ve "gerçeklik" olarak herkese kabul ettirmeye çalışmak yerine, tarihi kutsallık zırhından çıkararak tartışmaya açmak gereklidir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde "1915 Olaylarına İlişkin Mesaj"ın önemi bunu yaparak tarihin özgürleştirilmesini savunmasından kaynaklanmaktadır.
"1915 Olaylarına İlişkin Mesaj" tarihi kutsallık zırhından çıkararak tartışmaya açmakta ve onun özgürleştirilmesini talep etmektedir. Bu yeni tarih algısı tarihi tarihselleştirebilmemizi mümkün kılabilir
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018