Murat BELGE
Son birkaç yıldır sıkça üstünde durduğum bir konu, Tayyip Erdoğan önderliğinde AKP iktidarının Türkiye’nin siyasi yapısında yapmak istediği ve önemli ölçüde yapmayı başardığı değişim. Yani Jakoben özlemli küçük bir seçkinler zümresinin, “pozitivist” bir iradeyle kurduğu “otoriter-Bonopartist” yönetim tarzından “halk adına ve halk desteğiyle” kurduğu iddia olunan bir “çoğunlukçu dikta” yönetimine geçişten söz ediyorum.
Bunlarının ikisinin de ortak özelliği demokrasiye yer vermemeleri. Seçkinler yönetiminin katıksız taraftarları zaten “halkın demokrasiyi özümlemeye” hazır olmadığını savunurlar. “Plebisiter diktatörlük”te ise halkın kendisi değil, adı vardır. Önder zaten halkın cisimleşmiş halidir, kararlarını halka danışmaya gerek duymaz. Birincisi çoğunluğu, ikincisi azınlığı hiçe sayma eğilimindedir.
Böyle anlatıldığında, bu iki rejim birbirinin karşıtı gibi görünüyor. “Görünme”nin ötesinde evet, gerçekten “karşıt” oldukları da söylenebilir. Ama siyaset dünyasında yapılar arasında çıplak gözle görülmeyecek bağlantılar, ilişkiler olduğunu da unutmayalım. Örneğin, “elitist rejim” kurduğu yapılarla, başlangıçta ortalıkta görünmeyen muhalefetin ortaya çıktığı zaman nasıl bir biçim alacağını belirlemiştir. Bu koşullarda muhalefet, “popülizm” adıyla tanıdığımız ideolojiyi ve stratejiyi benimseyecektir.
Cumhuriyet tarihinde öyle olmuştur. Tek-parti anlayışına muhalefet edenler genellikle aynı “kaymak” tabakadan gelen, yani “Batıcı-seçkin” bireylerdir ve tek parti diktasına karşı görece “liberal” bir rejimi savunurlar. Serbest Fırka bunun çok belirgin bir örneğidir.
Ancak Serbest Fırka sahneye adım atar atmaz, taban olarak “liberal” gibi kavramlardan haberi olmayan geleneksel kitleyi bulmuştur. Demokrat Parti böyle olduğu gibi ondan kopan Hürriyet Partisi de aynı durumla karşılaşmıştır. Ama hep CHP karşısında biçimlenen bu “sağ” partiler arasında, popülizmi Tayyip Erdoğan’ın getirdiği yere getireni olmamıştır. Onlar hepsi, irili ufaklı revizyonlarla, Cumhuriyet’in ana çatısına bağlıydılar. Erdoğan öyle değil. Onun idealindeki işleme de revizyon denemez.
Gelgelelim, Erdoğan şimdi “Avrasyacı-ulusalcı” kesimle bir tür ittifak içinde. Tedirgin ve herhalde “geçici” bir ittifak bu. Ama icraatıyla tabanını sürekli eriten ve gün geçtikçe yalnızlaşan Erdoğan, bunun açtığı imkânı elinin tersiyle itecek değil. Öbür tarafın ezeli ihtiyacı da iktidara bir yerinden tutunmak . İki taraf da, Batı’nın Batı’nın demokrasisiyle uyuşmuyor. Bu önemli bir ortaklı zemini oluşturuyor. Erdoğan, Kürtlerle ilgili yaklaşımını da bu “ulusalcı” kesimin refleksleriyle aynı noktaya getirdi.
Tabii bir de konjonktürel oluşum var: FETÖ savaşında, Ergenekon yargıç ve savcılarının düşman ilan edilmesi eski düşmanları da otomatikman dost satına çekiyor. Onların da buna -şimdilik- bir itirazları yok. Birlikte Batı düşmanlığı, liberal demokrasi düşmanlığı, sivil toplum ve örgütleri düşmanlığı yapabiliyorlar. Ancak, genel koşullar değişmedikçe buradan kalıcı bir ittifak çıkmaz. Çok daha fazla ortak değere sahip olan Gülen/AKP ittifakının, iktidarın gerçek anlamda sahiplenilmesi aşamasına gelince ne hale girdiğini hep birlikte gözlemledik.
Her iki rejim anlayışının da başta gelen özelliği demokrasiyi reddetmesi, zararlı saymasıdır. Yani ikisi de baskıcı olmak durumunda ve zorundadır. Baskıcı olmanın da geniş bir yelpazesi yok. İş, yapılan baskı kendisine geldiğinde, tepedeki rejimin mahiyeti ne olursa olsun ancak ayrıntılar değişirse değişir. En yaygın uygulama insanları olur olmaz hapse atmaktır. Hapse atmak için uygulanan yöntemler (talimatla çalışan mahkemeler, hukuktan koparılan yasalar, karakuşi yargılar v.b.) uzun boylu değişmediği gibi, bu rejimlerin birinde hapishane hücresine çiçek koymak gibi âdetler de yoktur. Baskı, aynı fiili baskıdır.
Bu çerçevede bakıldığında ilginç bir manzara çıkıyor: Erdoğan önderliğinde AKP plebisiter diktatörlüğü, şimdiye kadar seçkinci otoriter çizginin yapmadığı herhangi bir şey yapmadı. Ama aynı zamanda hukuk dışı davranışlarını, seçkinci otoriter çizginin hiçbir zaman yanına yanaşmadığı derecelere getirdi. Basit bir örnek: 27 Mayıs üniversitelerde bir tasfiyeye kalkışmış, bundan “147’ler” dediğimiz tarihi olay çıkmıştı. Bugün bu 147 rakamı çocuk oyuncağı gibi geliyor, çünkü o yıllardan bu yana nicelikler büyüdü.
Dolayısıyla bu yani niceliklerin belirlediği ortamda ve iklimde “Böylesini görmemiştik” diyebiliyoruz ve gerçekten de görmemiştik.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025