Namık ÇINAR
Gizem ve kendisinden birkaç yaş büyüğü İrem, abla-kardeş birlikte, şofbenden zehirlenmişler. Hoş, İrem ölmemiş, durumu ağırmış; ama hiçbir tv, hiçbir gazete ondan bahsetmiyor, şöyle doğru dürüst. O adeta yok. Bu yüzden de, bizim için pek bir şey ifade etmiyor. Kardeşi olmasa, belki de haber değeri dahi olmayacak. Kabına sığmaz hevenkli konuşmalarıyla, bize sempatik hâle getirilmiş olan; ötekisi, çünkü.
İşte bu, Türkiye’deki medyatik kurgunun her şeyini gözler önüne sermeye yetiyor.
Meselâ, bu ülkede sanki Mustafa Balbay’dan başka haksızlığa uğrayan kimse yokmuşçasına bin gündür yayın yapılıyor. Amaç haksızlıkların izini sürmek olaydı, ona gelene kadar daha neler neler vardı; lâkin, kazın ayağı pek öyle değil çünkü.
Aslında, çapanoğlu niyetlerle simgeleştirilen o Balbayların, Özkanların, Şenerlerin, Şıkların, Yalçınların üzerlerinden, tüm darbecilerin, tüm derin devlet sanıklarının mağdurlara dönüştürülmek istendiklerini, görmüyor muyuz sanıyorsunuz? Böylece bu yurdun başına çoraplar örmüş faşizmlerin günümüzdeki sürdürümcüleri, özgürlük savaşçıları hâline gelmiş olacaklar, öyle mi? Sevsinler sizi.
Demek ki, Balbay figüründen yola çıkarak, tıpkı bir film kurgusundaki simgesel karakterin temsil edeceği grubu, gerçeğinden saptırarak, dilediğiniz yerde gösterebileceksiniz. Allayıp pulladığınız bu zevattan giderek, askerî darbeleri aklayabileceksiniz.
Sorumlusu olduğu Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara bürosunda, üç koca yıl boyunca çalıştırdığı genç gazetecileri sigortalı dahi yapmayacak kadar sıradan sömürgenliklerdeki bu adamı, haketmediği ölçülerde yücelttiniz ya, yuh olsun size!
Solculuğun, neredeyse anlamı da kalmadı, sayenizde. Sözde sol, hiçbir döneminde faşizmle bu kadar benzeşmemişlerdi. Baksanıza, Çetin Doğan bile, “ben yanmazsam... sen yanmazsan... biz yanmazsak” diyesi olduğu martavalları atabilmişti meselâ, tv’lerde. Bu dalga-dümenleri kavrayamayanlar bakımından, yavanlaştırıp ucuzlatarak, her şeylerin içine ettiniz, sizin anlayacağınız. Ama yemezler.
Her ideolojinin salkımıyla götürenleri sayıca az; fakat üç kuruşluk ucuzluklara tav olup, o kadarıyla yetinenleri çok olur. Durum, kendilerini “beyaz Türk” zanneden bu cenahtaki piyonlar bakımından da öyledir. Önemli olan, bu amigoların gaza getirilip, kamuoyu dedikleri bir ortamın yaratılmasıdır.
İşte bu fasulyeden beyaz Türkler, resmî ideolojiler çerçevesinde aldıkları eğitimlerin koşullandırmasıyla, aslında içlerinden devşirildikleri geniş halk kitlelerinin, yaşama biçimlerinden ve özellikle de dinsel anlayış ve ritüellerinden acayip tiksinti duymaya başlarlar.
Hayır... meselâ hep beraber kalkıp Hıristiyan olsalar, hadi bir başka inancı temsil ediyorlar, diyerek; onları daha dürüst bulacağım. Nihayet aralarında rekabetler ve enikonu derin farklar var, falan diye düşüneceğim.
Ama öyle de değil ki, be birader! Onlar da, tıpkı bunlar gibi, Müslümanlar. Onlar da oruç tutuyorlar, kurban kesiyorlar; yaşları biraz ilerleyince, mevlit dahi okutuyorlar.
O zaman, bu zevzekliklere yol açan fark ne? Örneğin, bu farkın kaynağı din olsaydı, İslâm olmamaları gerekmez miydi? Onları ayıran, demek ki din yahut dinin içeriği değil. Ya ne, pekiyi?
Onları ayırt eden faktör, toplumsal hayattaki öznenin, siyasal ekonomik ve kültürel olarak, kendilerinin olup olmadığıdır. Her ne yapılacak ise, bunu onlar yapmalıdırlar. Nasıl bir din... nasıl bir düzen... nasıl bir politika... nasıl bir ekonomi... Sofra onlara göre kurulmalı, yalnız onlar doymalıdırlar.
İşte şimdi onları çileden çıkaran şey, kendileri bakımından umut kırıcı bir şekilde, bütün bu değerlerin yeniden işlenmek üzere, ilk kez halkın eline geçmiş bulunmasıdır.
Cumhuriyet tarihi boyunca, ilk kez bir darbe teşebbüsünün ve derin devlet ilişkilerinin ortaya çıkartılıp hukukun önüne getirilmesini, ahlâksızca önemsizleştirenler ya da saptıranlar; halk düşmanlarını, özgürlükleri adeta ellerinden alınmış masumlar gibi göstermek için, canhıraş çalışanlar; bu ülkeye ve bu halka en büyük kötülüğü yapmaktadırlar.
Kaba saba gördükleri bu halkın eline geçeceğine, iktidara faşizmin dahi gelmesine rıza gösterenler, sözde solculuklarda ve ilericiliklerdeki bu bağnazlardır.
Son 20-30 senenin Genelkurmay Başkanları, Kuvvet ve Ordu Komutanları, ellerini kollarını sallayarak dışarılarda dolaşırken; zaten bu işlerin içine sokulmaları başından beri doğru görünmeyen zurnanın son deliği, dış kapının mandalı konumlarındaki küçük rütbelilerin tutuklanma yanlışlıklarını kullanarak; lâfı, masum göstermeye çalıştıkları içerideki orgenerallerin bırakılmalarına kadar getirmektedirler.
Cezaevinden kaçırmak üzere, aday gösterilmelerindeki alicengiz oyunlarının hiç önemi yokmuş gibi; halkı iğfal ederek milletvekili seçtirdiklerini de bıraktırmak için, dökmedikleri dil, yemedikleri nane kalmamıştır.
Ayıp ayıp, utanın; bu sizinki adalet madalet aramak değil, düpedüz emrinde olduğunuz egemenlerinizi kurtarma operasyonudur.
CHP’liler ve bilcümle Kemalistler, Balbay’ın içeride geçirdiği bininci güne izafeten, dün yere bin tane karanfil bırakmışlar imiş. Ya pekiyi, Türkiye halkının onların faşizmlerinden dolayı, doksan yıldır çektikleri nice acıların anısına, hiç değilse kıyımdan geçirdikleri 14 bin Dersimli için, bir tane olsun karanfil bırakmaya yürekleri var mıdır acaba?
Olmadığını bilmezmişiz gibi, sen bendeki şu soruya da bak, yani!
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016