Taha Akyol
İstanbul Şehir Üniversite’nden bahsediyorum tabii. Hepimiz ülkemizde yaşanan garabetleri, keyfi tasarrufları her gün görüyoruz. İktisat tarihçiliğimizin büyük isimlerinden Mehmet Genç hocamızın feryadını okuduğumda büsbütün içim yandı. Hocaların hocası Mehmet Genç, bizim üniversitelerimizde genelden Batı’dan bilgi aktarıldığını, “yeni bilgiler üretme”nin nadir olduğunu belirterek şöyle diyor:
“Şehir Üniversitesi yeni bilgiler meydana getirmek üzere 10 senedir bu yöndeki sebatı ısrarla sürdüren bir üniversitedir. Bilgilerimize yenilerini katmak istiyorduk. Bu haddini aşmak sayıldı. Onun için kapatmaya yöneldiler.“
Şehir Üniversitesi on yıl önce Bilim ve Sanat Vakfı tarafından kuruldu. Vakfın kurucularından biri Ahmet Davutoğlu’dur. Kendisi siyasete girdi fakat üniversiteyi siyaset dışı tutmak, bilimde yüksek kaliteye ulaşmasını sağlamak için çok dikkatli davrandı.
Üniversite bir defa olsun siyasi koku verecek bir faaliyette bulunmadı. Akademik çalışmalarıyla dikkat çekti.
SESLERİ DUYULMUYOR
Şerif Mardin’e ahir ömründe sahip çıkan üniversite, Şehir Üniversitesi oldu. Yine hocaların hocası Engin Akarlı bu üniversitededir.
Hem Mehmet Genç, hem Engin Akarlı Cumhurbaşkanlığı Kütür Sanat Büyük Ödülü’nü almış isimler. Şimdi kimseye seslerini duyuramıyorlar.
Başka değerli öğretim üyeleri de var, ben sadece “hocaların hocası” durumundaki iki âlimden bahsettim.
Üniversitenin halen rektörü Prof. Ömer Dinçer’dir. AK Parti’nin reformist olduğu yıllarda Başbakanlık Müsteşarı olarak Kamu Yönetimi Reformu’nu başlatan isim. Aynı iktidarın bir süre Milli Eğitim Bakanı.
Akademik kitaplarından başka iki kitabı var ki isimleri içeriklerini anlatıyor: Biri “Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar zor?”, öbürü “Bilirken Susmak!”
Bütün kitaplarında kuvvetler ayrılığını, kamu kurumlarının şeffaf, inisiyatifli ve hesap verir olmasını savunur. “Reformlar 2007’den sonra durdu, verimlilik de durakladı” diye yazıyor.
O da sesini duyuramıyor. Onun açıklaması da bir feryat niteliğinde:
“Sorunun hukuki değil, siyasi olmasından endişeleniyoruz… Mali zafiyete düştükten sonra muhtemeldir ki eğitim-öğretim aksasın ve YÖK müdahalesine açık hale gelelim diye bekleniyor olabilir. Ama bütün bunlara gerek yok… Daha sonra kayyuma devredildiği zaman üniversiteyi olumsuz etkileyecek bir husus. Eğer böyle bir plan varsa; karar versinler.”
HACİZ ÇÖZÜM DEĞİL
Şehir Üniversitesi’nin Halk Bank’a borcu var ama kat kat fazlasıyla verdiği ipotek ya da taşınmaz rehni de var. Bilirkişi raporuna göre rehin bedeli borçtan kat kat fazla.
Banka, Üniversitenin sunduğu ödeme planını müzakere ederek çözüme ulaşabilirdi. Sık sık yapılan bir işlemdir bu.
Fakat banka başka bir bilirkişi raporu hazırlatıyor ve bu taşınmazların “müşteri bulamayacağını”, yani değersiz olduğunu ileri sürüyor.
Böyle durumlarda mahkemeler, tarafların uzlaşacağı isimlerden veya kendisi tespit ederek yeni bir bilirkişi raporu hazırlattırmalıdır. Hayır, mahkeme haciz kararı verdi!
Halbuki yeni bir bilirkişi heyeti atanması lazımdı, bu bir… İkincisi, kanundaki “önce rehine müracaat” ilkesi gereği satış işlemine başlanılması lazımdı…
Mahkeme bunları yapmadı, Üniversite’nin bütün banka hesaplarına haciz koydu, Üniversite maaş ödeyemez hale geldi…
KAMU HİZMETİ
Kamu bankası deyince ister istemez ‘ticari’ nitelikten önce kamu hizmeti ve siyasi tercih kavramları akla geliyor. Nitekim Türkiye’de kamu bankaları, asli faaliyet alanlarının dışında mesela medya sektöründe büyük kredilerle mülkiyet yapısını değiştirdiler.
Şehir Üniversitesi’nin sorunu, “kayyım atama” siyasetine gitmeden, kamu hizmeti anlayışıyla bir “ödeme planı” hazırlanarak çözülmelidir.
Hele de Türkiye’nin uluslararası akademik atıf indekslerinde 2010 yılından itibaren İran’ın gerisine düştüğünü dikkate alırsak vasıflı ve üretken üniversiteleri desteklemenin ne kadar gerekli olduğu açıktır.
Devlet ve vakıf, üniversitelerimizin sayısı 200’ü aştı ama bilimsel yayın sıralamasında İran’ın önündeyken gerisine düştük.
Kalabalık değil, vasıf önemli.
Vasıflı üniversitelerin, bu arada Şehir Üniversitesi’nin özerkliğine, akademik kalitesine, sorunlarının çözümüne azami dikkat göstermeliyiz.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.09.2025
24.09.2025
23.09.2025
21.09.2025
19.09.2025
17.09.2025
16.09.2025
14.09.2025
12.09.2025
10.09.2025