Ümit KIVANÇ
Türkiye dışına gitmek, o süre içinde gazeteleri görmemek, televizyona bakmamak başlı başına bir tedavi aracı, biliyorsunuz, muhterem okurlar. Bu tedaviden yararlandım ve döndüm. Gerçi gezmeye gitmemiştim ve aslında epeyce de yoruldum ama vallahi dinlenmiş döndüm.
Acaba üzerime emanet battaniye gibi örtülmüş iyimserlik havasında, giderayak şahit olduğum birtakım hadiselerin payı var mıdır, bilemem doğrusu.
Bu hadiselerin başında, Mazlum-Der ile İHD’nin “Roboski Platformu” girişimi geliyordu. İki dernek, Roboski’de (Uludere) hava kuvvetleri tarafından bombalanarak öldürülen insanların “34 kişi” başlıklı bir hesap programı kutucuğu olmayıp otuz dört ayrı insan olduğunu anlatmaya koyuldular. Çünkü öldürülenler, elli lira - yüz lira için kaçakçılık yapan yoksul köylülerdi ve onların hunharca katledilmesi bile yılbaşı eğlencelerine engel olmayan vatandaşlar, karlar arasında parça parça olmuş yananların aslında birer insan olduğunun farkında değildi.
Bu girişimle eş zamanlı olarak, genel olarak hükümete angaje gözüken TV kanallarında ardarda Uludere programları izledim. Gidilmiş, görülmüş, acayip etkilenilmiş, gelinmişti, anlatılıyordu. Vicdanlar bu kadarını kaldırmamış, katliamdan sonra genelkurmay başkanına teşekkür eden hükümet, kendisini destekleyenler tarafından da ayıplanır olmuştu. Katliam, bir vicdan ve insanlık meselesi olarak ele alınıyordu.
Hrant’ın, devlet görevlilerinin de katıldığı bir organizasyonla öldürülmesi ve cinayetten sonra adaletin yolunu tıkamak için devletin elbirliğiyle gösterdiği meşum faaliyetin bizzat Devlet Denetleme Kurulu tarafından teşhir edilmesi, kurulun bununla yetinmeyip, pek çok bürokratı alenen şaibeli ilân etmesi, sivillerle beraber Ağır Ceza’da yargılanmalarını önermesi, bir başka hayırlı hadiseydi. Beş senedir dilimizdeki bütün tüyleri tüketerek sayıp döktüğümüz ne varsa, fazlasıyla, en üst düzeyden devlet kayıtlarına geçen bir resmî raporda yeralıyordu.
Döndüğümdeyse, bir grup Müslüman aydının Hrant için adalet çağrısı yapıp imza topladığını gördüm ve sevindim. Otuzu aşkın insan, okkalı bir metin kaleme almışlar, harekete geçmişlerdi. Umarım bundan böyle beraberce hak-adalet aramak mümkün olur. Böyle bir durumda, geçen beş yılın muhasebesiyle uğraşmak abes.
Bütün bunları vesile ederek, nâçizane, bu memlekette hak-adalet mücadelesi yapan ve yapacak kardeşlerime bir defa daha hatırlatmak isterim:
Hepimiz, başkalarını kendimize benzetmeye ve bizden farklı olanlara bir şekilde tahakküm etmeye eğilimliyiz. Bizim toplum çoğunluğumuzun temel hastalığı olan milleti hâkime psikolojisi, çeşitli kılıklar altında, eline azıcık güç geçirme ihtimali bulunan bütün azınlıkları da esir almıştır. Oysa hepimizin aslî derdine deva, farklı olanla buluştuğun yerde, başkasını kendine eşit gördüğün durumda bulunuyor. Bu memleket insan gibi yaşanan bir yer olacaksa tek anahtarı bu.
İktidar mevkiinde bulunmayanlar için, bastırılanlar, ezilenler, kenara itilenler, horlananlar için adalet ve ahlâkın dinlisi dinsizi olmaz. Şunu kabul edelim: daha uzun bir süre, tepemizde “onlar” bulunacak. Onlar... Hükmedebilenler... Gücü nereden aldıklarının hiçbir önemi yoktur. Silahtan, paradan, korku yaratabilme kabiliyetlerinden, şundan bundan... hiç önemi yok. Çünkü bütün bunlar sonunda zaten biraraya gelir. Sosyalistim diye iktidar olanların bıraktığı miras, Rusya’nın haşin, kaba, görmemiş, vicdansız kapitalistleri oldu. Güç, el değiştirebilen, devredilebilen bir şeydir. Dindarım diye hükmünü meşru kılanlar üç yüz- beş yüz liraya çalıştırdığı işçilerin sırtından zengin olanların sözcülüğünü yapacaklardır. Yaparlar. Aslında adalet çağrısından başka bir şey olmayan dinleri hep böyleleri eğdi büktü, bu hale getirdi.
İnsanlar ikiye ayrılır: iktidar sahipleri ve ötekiler.
Ötekiler, gerçek iktidar sahipleriyle uğraşmayı bırakıp, ama ufak ama büyük, kendi iktidar alanlarına tav olunca düzenin ömrü uzar. Ve içinde yaşadığımız düzen, her şeyden önce, hakikaten başka her şeyden önce, eşitsizliğin kutsanmasına dayalıdır. Ekonomi hakkında, toplum hayatı hakkında konuşulan, yapılan, tasarlanan her şey, birilerinin başkalarının sırtına basarak yükseleceğini baştan varsayar. “Bu zaten işçilerin iktidarı!” yalandı, “işçisine hakkını veren, Allah’tan korkan patron”, kuyruklu yalandır.
Mevzuyu yaymayayım. Bu memlekette bizim çok daha basit, çok daha ilkel meselelerimiz var. “Aşkımı istemedi” diye kadın öldürenlerin ülkesi burası. “Sevdiğine gitti” diye kızların öldürüldüğü bir yer. 2012 yılında yüzbininci araştırmayı yapıp, “Aa! Erkek çocuklarını dövüyormuşuz, onlar da ondan böyle yapıyorlarmış, hay allah!” denebilen bir yer. Devletin siyasî hesaplarla şimdiye kadar öldürdüğü insanların sayısını bilemediğimiz bir yer. Milyonlarca insanın, sorun çözme yöntemi olarak öldürmeyi onayladığı bir yer. Şehit cenazeleri planlanmış bir faşizan seferberliğe alet edilirken kimsenin çıkıp, “Çocuklarımız niye ölüyor” diye sormadığı, “Kürtleri ezelim, olay bitsin”ci taşkafaların hâlâ seçimde Meclis’e girecek kadar oy alabileceği bir yer. Ermenilere ne yapıldığını gizlemek için, elkonmuş mal-mülkün yanısıra, o büyük yalanla yaşamayı içine sindirmiş bir toplumuz. Çok hastayız. Hava kuvvetleri 34 Kürt çocuğunu bombalayarak öldürdüğünde bunun haberini vermek için devletin ağzından çıkacak lafı bekleyen basınla, iki gün sonra yılbaşı eğlencesine koşan ahaliyle, yılbaşı eğlencelerine gösterdiği tepkinin yüzde birini katliamcı devlete göstermeyen muhafazakârlarımızla, kendi katilleriyle aynı safta buluşan güya solcularımızla, hepimiz çok hastayız.
Hrant için, Roboski için hep beraber adalet aramak, umuyorum, hepimiz için çok ciddi bir tedavi başlangıcı olacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024