Ural ATEŞER

BU BENİM SAVAŞIM DEĞİL...
21.12.2015
1784

 Generallerden, tanklardan, bombalardan, serhildandan, sokakların kazılıp ağır silahların yerleştirilmesinden, sokakları, şehirleri kapsayan kan gölünden şikayet etmeden önce, bütün bu olanlardan ben sorumlu değilim diyebilenler parmak kaldırsın... Parmak kaldırmak sözün gelişi... Aynanın karşısına geçsin ve kendini sorgulasın...

Ölümlere ağlamadan, devletin "zulmundan", "teröristlerin" "hain" pusularından vahşetten yakınmadan önce herkesin yapması gereken budur... Bu savaş benim savaşım değil diyebiliyor musunuz... Bu vahşetin tırmanmasında tuttuğunuz taraf kadar suçunuz olduğunu kabul ediyor musunuz... Yoksa hala onlar "kötü" ben "haklı" mantığıyla amigoluğa devam mı ediyorsunuz... Tahir Elçi'nin ölüm ilamı olan duruşunu kabul ediyor musunuz etmiyor musunuz...

Ne sanıyordunuz... Yürütülen savaşı bazı manyakların serbest zamanlarında boyalı kurşunlarla oynadıkları oyun mu sandınız... Şaşırıyor musunuz savaştan gelen kanlı fotoğraflara... Ne bekliyordunuz... Devlet topuyla uçağıyla, helikopteri ve silahlarıyla kenara çekilecek ve başkaldıranlara "buyurun efendim" mi diyecekti... Bu savaş tırmandırılmadan ne yaptınız hem devlet, hem de devlete başkaldıranlar nezdinde... Devlete başkaldırmak her devirde ve her ülkede yapılabilir... Buna kendini haklı görenler devletin de kendisini savunma hakkı olduğunu bilirler... Ok yaydan çıktıktan, artık savaş tırmadırıldıktan sonra, başkaldıranlar için bir tek kural vardır... Ya başarırlar ve kahraman olurlar ya da yenilirler ve yenen gereğini yapar...

Artık isteseniz de yapamazsınız her hangi bir şey... Artık savaşan tarafların kumandanları yürütüyor savaşı, emirlerindeki "sivil" kadrolarla... Onlar sivil siyasetten, barıştan anlamazlar... Ölmemeye çalışıp öldürmektir artık elinde silah taşıyanların yapacakları...

Henüz halk tamamen katılmadı bu savaşa... Ama halkın savaşan taraflardan memnun olduğu anlamını çıkarmasın kimse... Sivil siyasetin sorumlularının yapacakları bir tek şey kaldı artık... Yüz yıla yakındır birikmiş baskıcı kanunları, yönetmelikleri Avrupa Birliği standartlarında hızla düzenlemek ve "sivil siyaset hala yönetmeye yeteneklidir"in işaretini vermek... "Büyük menfaatler" söz konusu olduğunda bir kaç günde anayasa'da ya da yasalarda nasıl da hızlı değişiklikler yapılabildiğini yaşadık... Yarın çok geç olacak... Kırk senedir silahla çözülemeyen problemlerin bugün silahla çözülebileceğine inanmak yerine sivil mekanizmaların devreye girmesi lazım... Demokratik girişimlerle, başkaldırının altını oymaktır görev... Ancak bu şekilde adına hareket ettikleri halk onlara karşı çıkabilir...

Şu kadar terörist öldürdük, mahvettik, dağıttık gibi, her gün medyaya servis edilen haberlerin hiç bir kıymeti harbiyesi yok... Hayatımız böyle servis edilen haberleri dinlemekle geçti... İnsanlar, sonunda, "yahu hergün mahvediyorlar... Ama hala bitmedi... Bu ne biçim iştir..." diye sormaya başlarlar... Uzadıkça, bu sorular daha sesli sorulur... Ve senelerdir ellerini ovuşturan darbe seviciler bayram ederler...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar