Vahap COŞKUN
Yoksa siz yolsuzluğu mu savunuyorsunuz?”
“Ne yani hırsızlığa, vurguna göz mü yumulsun?”
“Belediye Başkanı ya da Cumhurbaşkanı adayı diye yaptığı hukuksuzluklar görmezden gelinsin mi istiyorsunuz?
CHP belediyelerine ve özellikle İmamoğlu’na karşı başlatılan operasyon dalgasına karşı eleştirel bir-iki laf eden birine karşı iktidar savunucuları tarafından en çok dillendirilen argümanlar bunlar. İktidar meseleyi sadece bir yolsuzluk parantezine alıp bu süreçteki hukuksuzlukların üstünü örtmeye, onların konuşulmasını ve tartışılmasını engellemeye çalışıyor. CHP ve İmamoğlu’nu yolsuzlukla özdeş kılan bir çizgide ilerleyen iktidar, bununla psikolojik üstünlüğü ele geçirmeye çalışıyor. Kim bir yolsuzluğu savunabilir ki? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarında giderek artan yolsuzluk vurgusunun gayesi de bu.
Belediyelerde yolsuzluk olur mu?
Evet, olur. Maalesef.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olur mu?
Evet, olur, olabilir. Birçok ülkeden büyük bir şehri yöneten bir belediye burası, devasa bir bütçesi var. Belediyede her gün onlarca ihale yapılır, etrafta muazzam rakamlar dolaşır. İnsanların zihni bulanabilir, aklı karışabilir, gayri meşru olana meyledebilir. Belediyelerin rant üretme kapasiteleri de çok büyük; beri yanda Türkiye’de siyasetin finansmanı da sıkıntılı. Dolayısıyla bu rantın bir bölümünün siyasetin finansmanına ve/veya tamamen şahsi menfaatlere yönlendirilmesi, maatteessüf, Türkiye siyasetinin bir rutini.
Bu itibarla belediyelerden söz edildiğinde “hayır, asla buralarda yolsuz bir iş dönmez” denilemez, denmemelidir. Peşinen kimse için sütten çıkmış ak kaşık muamelesi yapılamaz, yapılmamalıdır. Kimseye sorgusuz sualsiz kefil olunmaz, olunmamalıdır.
Tabiatıyla, kamu kaynaklarını kullanan her kurum gibi belediyeler de sıkı bir biçimde denetlenmelidirler. Hukukun gözü her an onların üzerinde olmalı, belediyeler harcadıkları her kuruşun hesabını vermelidirler. Eğer kuralların dışına çıkmış, helalden uzaklaşmış ve harama bulaşmışlarsa, o vakit de hukuken bunun bedelini ödemelidirler.
Parti kimliğine bağlı hukuk
O halde sorun ne?
İki sorun var.
Birincisi, iktidarın hukuku seçici bir şekilde kullanmasıdır. Bir vatandaş olarak, kuralların herkes için işletilmesini isterim. Belediyenin hangi partinin elinde olduğunun benim için bir önemi yoktur. İster AK Partili ister CHP’li olsun, ister DEM Partili ister MHP’li olsun, aralarında hiçbir ayrım yapılmadan belediyelerin aynı biçimde denetlenmelerini ve aynı normlara tabi tutulmalarını beklerim.
Peki, memlekette vaziyet böyle mi?
Gerçekten emniyet ve adliye güçleri, iktidar ya da muhalefet demeden bütün belediyelere, aynı şekilde mi davranıyor, aynı işlemleri mi yapıyorlar?
Yoksa muhalefet için fal taşı gibi açılan gözleri, iktidara dokunan bir mevzu olduğunda birden kapanıyor mu?
Ne yazık ki vaziyet, iktidar temsilcilerinin söylediği gibi değil. İşler, kitapta yazdığı gibi yürümüyor. Muhaliflere karşı son derce hassas olan güçler, iktidar mensuplarına karşı ya işlemiyor ya da son derece müsamahakâr bir tavra bürünüyor. Misal, partisinin bile artık tahammül edemediği için istifaya zorladığı Gökçek’e dönüp bakan olmuyor, ama bugün onun koltuğunda oturan Yavaş’a nefes aldırılmıyor. Yavaş’ın yönetimindeki belediyenin konserleri didik didik edilirken, hukukun eli, kamu kaynaklarını har vurup harman savuran Gökçek’in yakasına yapışmıyor. En küçük muhalif belediyelere bile göz açtırılmazken, mesela yolsuzluk iddiaları halkın diline düşmüş kayyumlara ilişilmiyor.
Hâsılı, kişinin parti kimliğine bağlı olarak harekete geçen ya da geçmeyen bir hukuktan bahsediyoruz. Soruşturmalar keyfi ve seçilerek yapılıyor, muhalifler cezalandırılırken iktidar mensuplarına dokunulmuyor. Tablo böyle çarpık olunca ironik halle de karşı karşıya kalıyoruz; yolsuzluklarıyla maruf kişilerin –utanmak ve kendini unutturmak bir yana- bir de çıkıp millete ahlak dersi vermeye kalkmalarına şahitlik ediyoruz.
Tarihle inatlaşmak
İkincisi, yolsuzluk iddialarının, gerçekten bir yolsuzluğu ortaya çıkarmaktan ziyade, güçlü bir rakibi tasfiye etmek ve siyasi sahayı iktidarın ağız tadına uygun kılmaktır. Tam bu noktada insanın aklına ister istemez 17-25 Aralık Operasyonları geliyor. O operasyonda da kamuoyunun üzerine çok sayıda iddia boca edilmişti. Ayakkabı kutularında saklanan paraların görüntüleri sunulmuş, para sıfırlama kayıtları dinletilmişti.
İddialar az buz da değildi. Öyle ki dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, haklarında yolsuzluk ithamları bulunan dört bakanın Yüce Divan’a gitmelerini ve orada adil bir yargılamadan geçmelerini savunuyordu. Kafayı kuma gömmenin bir gereği yoktu; bu bakanların masum ya da suçlu olduklarına mahkeme karar vermeliydi.
Mamafih, ciddi yolsuzluk iddiaları ihtiva etse de, yapılış tarzı itibariyle bu operasyon, bir yolsuzluğu ve sorumlularını açığa çıkarmaktan çok, hükümete karşı bir darbe niteliği aşıyordu. Nitekim hükümet de toplumun ağırlıklı bir kısmı da bunu gördü ve hükümet bu darbe teşebbüsünü halkın geniş kesimlerini püskürtmeyi başardı.
Ne yazık ki bugün de benzer bir durum var. Tarihle inatlaşan, ders almamakta inat eden bir siyasi geleneğimiz var. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar temsilcileri, sürekli heybedeki daha büyük turplardan söz ediyorlar. İktidara yakın medya da iddiaları gerçekmiş gibi aktarıyor ve çarşaf çarşaf yayınlarla halkı inandırmaya çalışıyor.
Ama bütün bu gayretin altında maddi bir gerçeğin tespitine hizmet etmenin yatmadığı, amacın iktidar için tehlikeli addedilen bir siyasi aktörle hesaplaşmak, onun önünü kesmek ve mümkünse onun siyasi hayatını bitirmek olduğu biliniyor.
Binaenaleyh, bunların toplum nezdindeki etkisi de sınırlı oluyor. İnsanlar yolsuzluk iddialarından çok onun arkasındaki hesaba bakıyorlar ve ona göre pozisyon alıyorlar. Yolsuzluğun gerçekten var olup olmadığı, siyasi kutuplaşma seviyesinin yüksekliğinden ötürü, burada ikincil bir kıymet arz ediyor ve zaten belli pozisyona yatmış olanların duruşunu değiştirmiyor.
Hukuk böyle seçici ve siyasi tasarım amacıyla kullanıldığında ondan bir adalet çıkmıyor; adalet olmayınca da zaman geçiyor, isimler değişiyor ama biz hep aynı sularda debelenip durmaya devam ediyoruz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025