Vahap COŞKUN
Hurşit Külter, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Şırnak İl Teşkilatı’nda görev yapıyordu. 27 Mayıs 2016’da sırra kadem bastı. Partisi, ailesi ve arkadaşları Külter’in gözaltına alındığını ve bir daha kendisine ulaşılamadığını iddiasındaydılar. Buna göre, özel harekât timleri tarafından kullanıldığı belirtilen bir sosyal medya hesabından Külter’in gözaltına alındığına dair paylaşımlarda bulunulmuştu. Uzun bir vakit dair bir habere ulaşılamaması Külter’in hayatından duydukları endişeyi artırmıştı.
Mesele siyasi arenaya taşındı, basında yankı buldu. DBP ve HDP içte ve dışta buldukları her platformda sözü Külter’in kaybolmasına getirdiler. Emniyet güçlerince gözaltına alınan Külter’den devletin sorumlu olduğunu söylediler. CHP’nin milletvekilleri, devletin eski alışkanlıklarının nüksettiği yönünde beyanlar verdiler. Dış dünya da konuya ilgisiz kalmadı. Gerek basın ve gerek siyasi çevreler (ABD Dışişleri Sözcüsü Kirby gibi) duyarlılıklarını esirgemediler. Aralarında benim de bulunduğum birçok kişi –hem köşe yazılarında hem de katıldıkları programlarda- Külter’in akıbetinin aydınlatılması gereğine değindiler. (http://serbestiyet.com/yazarlar/vahap-coskun/kulter-nerede-capraz-neden-tutuklu-702293)
Kaybolmasının üzerinden 133 gün geçtikten sonra Külter, Kerkük’te basının karşısına çıktı. Sağdı, salimdi, sıhhati yerindeydi. Külter’in ortaya çıkmasından sonra Türkiye’de bu konu etrafında yürütülen tartışmalar yeniden alevlendi. Tartışmanın iki boyutu var:
Kara propagandanın neferleri
Birincisi, Külter’in kendisini göstermesinden sonra, onun hakkında yazıp çizen ve Külter’in nerede olduğunu sorgulayanların eleştirilmesiyle alakalı. Deniliyor ki,“Hükümeti/devleti iç ve dış kamuoyunda zor duruma düşürmek için bir oyun/tiyatro kurgulandı. ‘Külter nerde?’ diye soranlar -bilerek ya da bilmeyerek- bu oyuna düştüler ve kara bir propaganda da kullanıldılar.”
Olabilir. Bütün yaşananlar bir oyun olarak önceden kurgulanmış olabilir. Yine de bu, Külter’i soranların hepsinin kara propagandanın bir neferi olarak damgalanmalarını haklı kılmaz. İnsan hakları, salt devletler tarafından çiğnenmez. Silahlı gruplar, şiddet yapılanmaları, terör örgütleri vb. de insanların hakları için bir tehdit oluştururlar. Ancak insan haklarını ihlal edebilecek en büyük potansiyel güç, devlettir. Eğer devlet haklar mevzuunda sabıkalı bir sicile sahipse ve bir de yoğun çatışmaların olduğu bir evreden geçiliyorsa, bu takdirde devletin/devletlerin haklarını ihlal etme ihtimali daha da büyür.
Bu sebeple devlete karşı sürekli müteyakkız olunmalıdır. Bir hak ihlali iddiası gündem düşmüşse ve muhatap olarak devlet işaret edilmişse, gerçeği ortaya çıkarmak adına devlete sual etmek meşrudur. Devletin mükellefiyeti, olayın açıklığa kavuşması için bilgileri kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine sunmaktır. Hukuk devleti iddiasını taşıyan rejimlerde işler böyle yürür.
Peki, bu kötüye kullanılabilir mi? Elbette. Bazıları kendi menfaatleri doğrultusunda toplumu manipüle etmek için insan hakları hassasiyetini sömürmek isteyebilirler. Şüphesiz bu gayri-ahlaki tavır faş edilmelidir. Böyle davranışlara tevessül edenlere karşı sert bir tutum durulmalıdır. Lakin bu, demokratik sistemlerde devletin denetim altında tutulması ve bilgi vermesi gereğini ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla hiç kimse, bir ihlal şüphesini devlete sorduğu gerekçesiyle suçlanamaz.
Toplumun aklıyla dalga geçmek
İkincisi, Külter’in anlattığı öykü ve bu olayın doğurduğu sonuçlardır. Külter’in kaçış hikâyesi özetle şöyle: 13 gün boyunca polisler tarafından yoğun fiziksel ve ruhsal işkenceye tabi tutulmuş. Kendisine sürekli infaz edileceği söylenmiş. Polislerin kendisini bir üst kata çıkarmalarından istifade ederek kaçmış. 40-45 gün boyunca şehir içinde yıkık-harabe evlerde kalmış. Sonra “direnenler” ile birlikte şehir dışına çıkmış. Güvenlik sebebiyle kaçtığını duyuramamış. Adını veremediği kişilerin yardımıyla Kerkük’e gelmiş ve tam anlamıyla emniyet sağladığına kanaat getirdiğinde hayatta olduğunu açıklama mecburiyeti duymuş. Zira kendisi için kampanya düzenleyenlere karşı kendisini sorumlu hissediyormuş.
Tamam, saf olabiliriz. Evet, insanların beyanlarına büyük bir değer biçebiliriz. Ama aklımızla da alay edilmesin lütfen! Külter’in söyledikleri akla ziyan! Herhalde buna inanan tek bir kişi bile yoktur. Külter anlattığı öyküyle, merkezinde yer aldığı olayın bulanık noktalarını durulaştırmadı tersine daha da koyulaştırdı. Tutulabilir hiçbir tarafı yok. Her yanından çelişki akıyor. Eşelendikçe alttan çok daha kötü kokular gün yüzüne çıkacaktır.
Tezgâha gelmek
Dolayısıyla ortada bir tezgâh olduğunu söylemek mümkün. Bu tezgâhın ne olduğunu, nasıl kurulduğunu ve ne biçimde yürütüldüğünü ilerleyen zamanlarda öğreneceğimizi umarım. Fakat şimdiden bu kirli tezgâhtan neşet edecek iki muhtemel neticeye değinilebilir:
Biri, kampanyanın bayraktarlığını DBP ve HDP yaptı. Bilhassa HDP, bir bütün olarak, kamuoyunu oluşmasında birincil derecede rol oynadı. Ancak HDP’nin itham ve imaları boşa çıktı. Bu sebeple artık herkes bu cenahtan gelecek iddialara çok mesafeli yaklaşacaktır.
Diğeri de, hak ihlalleri mevzuunda devlete muazzam bir gollük pasın atılmasıdır. Bundan böyle hakkın-hukukun askıya alındığına ya da çiğnendiğine dair her iddianın bir oyundan ibaret olduğu söylenecek ve bu misalden hareketle bu tür iddialar itibarsızlaştırılacaktır.
Külter olayının neden olduğu en büyük kötülük de budur.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025