Yalçın AKDOĞAN
Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun tarihi bir misyon gördüğü muhakkak. Özellikle AK Parti’nin 12 Eylül halkoylamasında kabul edilen anayasa değişikliğiyle başlattığı ‘darbelerle yüzleşme’ sürecinde, bu komisyonun yaptığı çalışma, siyasi farkındalık oluşturma açısından büyük önem taşıyor.
Özellikle yakın dönemdeki müdahale girişimlerinde iyi sınav veremeyen partilerin bu yüzleşme sürecinde kafaları karıştıracak manipülasyonlara ve çarpıtmalara başvurduğunu da görüyoruz. Kendi partilerinin darbe süreçlerindeki tavırlarını ve duruşlarını eleştiremeyenler, farklı çarpıtmalarla darbelerin mağduru olan kesimleri zan altında bırakmaya veya bugün darbelerle yüzleşen AK Parti’ye yönelik istifhamlar uyandırmaya çalışıyorlar.
“AK Parti, 28 Şubat sürecinin ürünüdür, Erdoğan’ın siyasi yasaklı hale getirilmesi onu büyük lider yapmak içindir, 27 Nisan AK Parti’nin oylarını artırmak için tertiplenmiştir” gibi hayal ürünü iddialar, diğer partilerin bu süreçte sergiledikleri darbeci tutumu örtmeye yetmiyor. Darbelerin içinde veya arkasında olan, darbelere alkış tutan siyasi zihniyetlerin, darbelerle yüzleşme sürecini başlatan AK Parti’yle ilgili kafa karıştırmaya çalışması üzerinde bile durulmaması gereken bir pespayelik ortaya koyuyor.
***
Bu süreçte beni rahatsız eden iki noktayı da vurgulamak istiyorum.
Birincisi, merhum Özal’ın da ‘darbeci’ şeklinde yansıtılmasıdır. Özal’ın 12 Eylül öncesinde ‘bürokrat’ olarak üstlendiği görevler veya siyasetçi olarak 12 Eylül darbesinin ardından gerçekleştirdiği görevler bir işbirlikçilik olarak takdim edilebilir mi?
Darbelerin sermaye, medya, bürokrasi, sivil toplum ayakları bulunan bir konsorsiyum şeklinde gerçekleştiği, bu kesimlerin farklı düzeylerde darbelere çanak tuttukları biliniyor. Ancak bu durum, sürecin içindeki tüm aktörleri darbeci veya işbirlikçi haline getirmez. Bürokrasi içinde darbe senaryolarına gönülden destek veren, ‘muzır’ rol oynayan bürokratlar olduğu gibi, zararı en aza indirmeye ve toplum kesimlerini korumaya yönelik hayırlı rol oynayan bürokratlar da vardır. Özal’ın eleştirilecek birçok yönü olabilir, ancak asker-sivil ilişkilerinin demokrat bir görünüm kazanmaya başlamasında ve sistemin demokratikleşmesinde Özal’ın önemli katkıları olmuştur. Türkiye’nin bu badirelerden en az hasarla çıkmasında, dünyaya açılmasında, sistemin liberalleştirilmesinde Özal yapıcı roller oynamıştır. Nitekim ‘zehirlenme’ tartışmaları da Özal’dan duyulan rahatsızlığı yansıtmaktadır. Açıkçası günahı sevabıyla Özal’a darbeci yaftası yapıştırmak haksızlık olur, bu yafta onun üzerine yapışmaz, onun demokrat karakterini ortadan kaldırmaz.
Bu tür iddiaların üzerine yakışmayacağı diğer bir isim de Fethullah Gülen’dir. Bir CHP milletvekili, Başbakan Erdoğan’ayönelik sorduğu sorularda AK Parti’nin 28 Şubat ve 27 Nisan olaylarından yararlandığını, Fethullah Gülen’in ise 28 Şubat sürecine destek verdiğini ifade ediyor. 28 Şubat sürecinde Hocaefendi’nin bir kısım konuşmalarını ve Zaman gazetesinin haberlerini örnek göstererek böyle bir yakıştırmada bulunulması insafla bağdaşmadığı gibi, hakikatle de örtüşmez. Sürecin mağduru olan kesimleri ve aktörleri, sürecin işbirlikçisi gibi göstermek tutmayacak bir kara çalmadır. Hakkında davalar açılan, yurtdışına gitmek durumunda bırakılan ve sempatizanları türlü zulümlere uğratılan bir kişiyi darbe destekçisi gibi lanse etmek, alçakça bir hezeyana saplanmaktır. Doğrusu sorumluluk sahibi kişiler şahıslarını değil kendisine gönül veren kitlelerin maslahatını düşünerek hareket ederler. Bu maslahatı, bir taviz olarak görmek de doğru değildir, bir destek olarak görmek de...
Darbeci odaklarla başından bu yana mücadele veren ve sayısız illegal girişimlere maruz kalan AK Parti iktidarı bu süreçte kapatılmak istenmiş, Cumhurbaşkanı seçmesine engel olmaya çalışılmıştır. Müdahalelerin mağduru olduğu kadar müdahalelere karşı mücadelenin de bayraktarlığını yapan çevrelere yönelik, darbelere çanak tutan kesimlerden gelen suçlamalar elbette ciddiye bile alınmayacak durumdadır. AK Parti iktidarı ve onunla birlikte darbeci ve vesayetçi anlayışla mücadele eden herkes, demokrasi tarihine geçecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019