Yıldıray OĞUR
Elinde sigarasıyla poz veren yaşlı adamın adı Mehmet Salih Akdeniz.
68 yıllık hayatı muhtemelen bir nüfus memurunun icadı olan soyadından yüzlerce kilometre uzakta Diyarbakır-Muş sınırındaki Kulp’un yayla köylerinde geçti.
Köyün muhtarıydı. Devlet görevlileri, askerler sık sık evine gelip misafir oluyordu.
Hayvancılıkla uğraşıyordu, okuma yazması pek yoktu. Ama torunlarının okuması için onlara ilçede özel ev tutmuş, dersler aldırmıştı.
Torunlarından Kenan Akdeniz mühendis oldu, iş hayatına atıldı, bir süre DEVA Partisi’nde siyaset yaptı.
Bugünlerde İzmit’teki fabrikasında televizyondan haberleri izlerken gözü bazen odasındaki dedesinin fotoğrafına kayıyor.
Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı, Adalet Bakanı, CHP lideri, CHP lider adayı, İYİ Partili, MHP’li siyasetçiler, gazeteciler Sezgin Tanrıkulu’ndan bahsettikçe aslında dedesinden de bahsediyorlar.
Ama dedesinin adı hiç geçmiyor.
“Gözbebeğimiz TSK’ya alçak bir iftira” deniyor, “yargılanacak, hesap sorulacak, parti kurularında görüşülecek” diye meydan okunuyor, “liberallerin, bölücülerin CHP’yi ele geçirdiğinden” bahsediliyor ama kimse en son 1993’de gördüğü, ailesinin ve çevresinin gözbebeği dedesine ne olduğuyla ilgilenmiyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 68 yaşındaki muhtar dedesine ne olduğu, son 30 yıldır olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç umurunda değilmiş gibi görünüyor.
Neyse ki dedesinin akıbetiyle binlerce kilometre uzaklıkta ilgilenen birileri var.
Türkiye’de kimsenin anmadığı dedesinin adı, Strasburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin arşivlerindeki bir dosyasının kapağında yer alıyor:
“Mehmet Salih Akdeniz ve diğerleri vs Türkiye”
Bugün siyasetçiler, televizyonlara çıkan vatansever uzmanlar, gazeteciler ilgilenmese de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin görevlendiği üç hukukçu; İrlandalı Jane Liddy, Finlandiyalı Matti Pellonpää ve Danimarkalı Peer Lorenzen 30 Eylül ile 4 Ekim 1997 ile 4 – 9 Mayıs 1998 tarihleri arasında Ankara’ya geldi ve 1993 yılından bu yana haber alınamayan Mehmet Salih Akdeniz ve 10 köylüye ne olduğunu soruşturmak için aralarında Bolu Tugay Komutanı, dönemin jandarma komutanları, askerler, köylüler, memurların da olduğu bütün tanıklarla görüştü, bütün delilleri inceledi.
Ve 1993 yılının Ekim ayında Kulp’un mezra köyü Alaca’da ne yaşandığını raporlarına yazdı.
1999 yılında yazdıkları rapordaki bilgilere göre olaylar şöyle yaşanmıştı.
‘Alaca köyü, bazı insanların göçebe hayat tarzı yaşadığı ve meyve ve ceviz ağaçları bulunan Şenyayla Yaylası yakın bir köydü.
Alaca köyünün güneyinde biraz uzakta İnkaya bulunmaktaydı ve Mehmet Salih Akdeniz buranın muhtarıydı.
1993 yılında terörist eylemler bu bölgede önemli bir sorundu. Alaca köyünün civarında bazı PKK kampları bulunmaktaydı. Panak Karakolu’nun komutanı karakola pek çok saldırı düzenlendiğini söylemişti.
Devletin resmi raporunda Şenyayla yaylası PKK’nın en büyük eğitim sahası olarak tanımlanmıştı.. Bu rapora göre bölgedeki köy ve mezraların %90’ı PKK yanlısıydı ve buradaki köylüler PKK’ye barınak ve yiyecek sağlamaktaydı.
1993 yılı Ekim ayı itibariyle, Alaca köyü ve civarından pek çok kişi, uzak dağlık bölgede yaşamanın zorluğu ya da güvenlik durumu nedeniyle Alaca köyünü terk etmişti ya da terk etmek üzereydi. Mehmet Salih Akdeniz, hayvanlarının peşinde göçebe bir hayat sürmekteydi.
8 Ekim 1993 tarihinden başlayarak bölgede Bolu Tugayı tarafından yoğun bir operasyon başlatıldı.
Operasyona komutanlık eden General Yavuz Ertürk’ün beyanına göre operasyona 2.500 asker ve helikopterler katılmıştı. Operasyonun amacı, Şemdin Sakık komutasındaki PKK militanlarını yakalamak, karargahlarını ele geçirmekti.
Operasyon başladıktan kısa süre sonra askerler, PKK sığınaklarının ve depolarını yerlerinin belirlenmesi için rehberlik yapmaları, PKK ile ilişkileri konusunda sorgulamak için köylüleri bir açık alanda toplamaya başladılar.
Köylüler ilk önce 9 Ekim günü Şenyayla’da ya da yakınında gözaltına alındı; askerler 10 Ekim civarı Gurnik, Mezire ve Licik’e geldi.
Bazı köylüler isim isim arandı. Diğerleri genel olarak kimlik kontrolü için toplandı. Askerler Gurnik mezrasına yakın Kepir’de kamp kurdu ve malzeme getiren helikopterler buraya indi.
Muhtar Mehmet Salih Akdeniz, anlaşıldığı kadarıyla rehber olarak kullanılmak üzere askerler tarafından alındı. Yaklaşık bir ya da iki gün sonra Mehmet Salih Kepir’de kurulan kampta tutuldu.
Akrabaları onlara yiyecek götürmek için tutuldukları yere gidiyor, onlarla konuşuyordu.
Kepir’de köylüler ayrı gruplar halinde tutuldular. Bu gruplara farklı kısıtlamalar uygulandı. On bir kişi (daha sonra kaybolan kişiler) tek bir grupta tutuldu. Bu 11 kişi Mehmet Salih Akdeniz harici bağlandı; anca ziyaretçileri geldiğinde, yemek yedikleri sırada ya da ihtiyaçlarını giderirken bağları çözüldü.
Gündüz ve gece dışarıda tutuldular (soğuktan etkilenen Mehmet Şah Atala’nın yüzünün kızarık olduğu, titrediği ve dudaklarının birbirine çarptığı görüldü); – askerler tarafından sorgulandılar; – bir ölçüde acı ve endişe hali içerisindeydiler.
16-17 Ekim civarında bir tarihte on bir kişi hariç Kepir’de gözaltında tutulan herkes serbest bırakıldı.
Gözaltında tutulmaya devam edilen 11 kişinin ise helikopterlere bindirildiği görüldü.
Bir daha görülmediler.
Akrabaları, Kepir’de kaybolan on bir kişinin akıbetini öğrenmek amacıyla yetkili makamlara başvuruda bulundu. Salih Akdeniz’in kardeşi ANAP’lı bir İl Encümen üyesiydi. Ankara’ya giderek 23 Kasım 1993 tarihinde Başbakan ve İnsan Hakları Bakanı ile görüştü. 27 Kasım’da İçişleri Bakanı ile temas kurdu ve yeniden İnsan Hakları Bakanını görmeye gitti. Ama bir haber alamadı.’
1999 yılında yazılan bu rapor üzerine AİHM, diğer bütün delilleri, ifadeleri, hükümetin resmi açıklamalarını dinledi ve 2001 yılında kararını verdi:
“9 ile 12 Ekim 1993 tarihleri arasında ya da civarında gözaltına alınmış olmalarına rağmen gözaltı işleminin hiçbir gözaltı tutanağına kaydedilmediğini gözlemlemektedir. Başvuranların ve diğer köylülerin sağladığı kanıtlar, bu kişilerin yaklaşık 17 ile 19 Ekim 1993 tarihine dek Kepir’de tutulduklarını ve bu noktada en azından bir kısmının helikoptere bindirilirken görüldüğünü göstermiştir. Kayıp kişilerden o tarihten bu yana hiçbir haber alınamamıştır. Mahkeme, aradan geçen sürenin uzunluğundan –yedi yılı aşkın süre-, bu kişilerin gözaltı işlemine ilişkin herhangi bir belge bulunamamasından ve bu kişilerin akıbetleri hakkında Hükümetin tatmin edici ve makul bir açıklama getirememesinden çok güçlü sonuçlar çıkartmaktadır. Mahkeme, ayrıca, 1993 yılında Türkiye’nin güneydoğusundaki durumun genel yapısı bağlamında kayıt dışı gözaltına alınan kişilerin yaşamlarının tehdit altında olduğunun hiçbir şekilde göz ardı edilemeyeceğini gözlemlemektedir. Mahkeme, yakın tarihli iki kararında, bu davaya yakın bir dönemde güneydoğu bölgesinde ceza hukuku güvencesinin etkililiğini azaltan kusurların güvenlik güçlerine mensup kişilerin eylemlerinden dolayı sorumlu tutulmadıkları bir ortama izin verdiğini ya da bu ortamı güçlendirdiğini saptamış olduğunu hatırlatır. Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı Mahkeme, on bir kişinin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmalarının ardından öldüğünün tahmin edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Sonuç olarak, davalı Devletin bu kişilerin ölümlerinden kaynaklanan sorumluluğu bununla bağlantılıdır”
AİHM, bu davada Türkiye’yi, kaybolan 11 kişinin ailesine toplam 311 bin sterlin ödemeye mahkum etti.
AİHM kararından iki yıl sonra 2 Kasım 2003 tarihinde Alaca Köyüne 500–600 metre mesafedeki bir dere yatağında toprak yüzeyine çıkan bazı kemik ve bez parçaları bulundu.
Köylüler, 1993’den beri kayıp olan akrabalarına ait olduğunu düşündükleri kemik ve eşyaları incelemesi için savcıyı çağırdı.
Ama savcı güvenlik nedeniyle gelemeyeceğini söyledi. Köylüler kemik ve diğer eşyaları çuvallara doldurup savcıya götürdü.
Soruşturma açıldı. Köylülerden DNA örnekleri alındı.
Kafatası bulunmayan kemikleri inceleyen Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi kemiklerin en az dokuz kişiye ait olduğunu ve bunlardan iki tanesinin Mehmet Salih Akdeniz ile Behçet Tutuş’a % 99,99 oranında ait olabileceğini tespit etti.
Bu iki isim 1993 yılında Kulp’ta kaybolan 11 kişi içindeydi.
2004 yılında TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun görevlendirdiği alt komisyonun üç üyesi; AK Partili Cavit Torun ve Hakan Taşçı ve CHP’li Mesut Değer bölgede incelemeler yaptı.
İncelemeleri sonucunda olayla ilgili rapor yazdılar:
“Gözaltına alındıktan sonra kaybolan kişilerin PKK ile resmi ve özel anlamda herhangi bir ilgilerinin olduğu tespit edilememiştir. Gözaltında kaybolan kişilerin çoğunun yaşlı, evli ve çoluk çocuk sahibi olmaları dikkate alındığında, örgütsel irtibatlarının söz konusu olmadığı, resmi kayıtlarda da böyle bir irtibata rastlanmadığı ve hatta böyle bir iddianın olmadığı ortaya çıkmıştır.
Kulp ilçesi Alaca köyü Kepir bölgesinde hadisenin cereyan ettiği, kaybolanların yakınlarının ve tanıklarının beyanları ile ortaya çıkmış, toplu mezarın da aynı yerde bulunmasının bu iddiaları doğrulayıcı nitelikte bulunduğuna heyetimizce kanaat getirilmiştir.
Delillerin toplanması sırasında Kulp Cumhuriyet Savcılığı'nın yeterli özeni göstermediği, olaydan haberdar olduktan sonra olay mahallinde maktullere ait kemik ve diğer eşyaların köylüler tarafından toplanarak getirilmesini istediği, köylülerce bu delillerin çuvallara konularak getirilmesinden sonra ulusal basın eşliğinde olay mahalline gittiği anlaşılmıştır.
İnceleme imkânı bulduğumuz Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki dosya, mağdur yakınlarının Avrupa Komisyonu'na ve AİHM'ye yaptıkları başvurular sonucunda verilen karardaki belirlemeler, olayın Bolu'dan gelen General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Komando Dağ Taburu'nun operasyonu sırasında gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Kulp ilçesi Alaca köyü Kepir bölgesinde bulunduğu bilinen toplu mezara ait kemik parçalarının ve diğer delillerin Adli Tıp Kurumu'nca yapılacak incelemede kaybolduğu söylenen kişilere ait olduğunun belirlenmesi, hadiseye tam bir açıklık kazandıracaktır. Ancak yapılacak inceleme neticesinde bu kemiklerin ve bulunan diğer eşyaların maktullere ait olmadığının ortaya çıkması halinde bile durumun değişmeyeceği, zira Şemdin Sakık'a karşı yapılan bir operasyon sırasında bu kişilerin gözaltına alındıktan sonra kayboldukları kanaatine varılmıştır.”
AİHM kararı, TBMM raporuna rağmen dava ancak Çözüm Süreci atmosferinin etkisiyle 2013 yılında açılabildi. Ama emekli general Yavuz Ertürk’ün de sanıkları arasında davada karar havanın tam tersinden estiği 2018’de tüm sanıkların beraatiyle kapandı.
Beş yıl sonra 2023 yılında iktidar, muhalefet hep birlikte aslında böyle bir olay yaşanmadığını, bunun ordumuza atılmış bir iftira olduğunu söylüyor.
Bunu söylemek için de ne dava dosyasına, ne AİHM kararına ne de TBMM raporuna ihtiyaçları yok.
Siyaseten ya da ideolojik olarak öyle demek istiyorlar ve öyle diyorlar.
Kenan Akdeniz ise günlerdir bir televizyonlarda konuşulanlara, bir de 1993’den beri izini bulamadıkları dedesinin fotoğrafına bakıyor.
Orada söylenen doğruysa peki 30 yıldır dedesi nerde?
Torun Akdeniz, olan biteni anlatıyor:
“Dedem Mehmet Salih Akdeniz 68 yaşındaydı. Diyarbakır Kulp ilçesi İnkaya köyü muhtarıydı. Bizler tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorduk. Yaz aylarında su kaynaklarımızın tükenmesinden dolayı yaylalarımıza çıkar ve Ekim ayının başlarına kadar yani soğuklar başlayana kadar yaylalarımızda kalırdık .Dedemin devlet ricali ile ilişkileri çok iyiydi. Kaymakam, jandarma komutanı, hakim, savcı evimizde sürekli misafir olurdu.
Dedem, bölgemizde yaşanan problemlerin çözüm bulunması noktasında ciddi sorumluluk alan bölgemizin önemli kanaat önderlerindendi. Okul okumamıştı ama eğitime ciddi manada önem veren, bizlerin okuması için ilçe merkezinde bize ev tutup özel dersler aldıran ileri görüşlü bir insandı.
Çatışmalrın yoğun olarak yaşandığı dönemde olabildiğince köyümüzü ve aşiret mensuplarını bu şiddet sarmalının dışında tutmaya çalışırdı. Yaşanan çatışmalı süreçler bizleri ciddi manada etkilemekteydi.
Bir tarafta PKK şiddeti diğer tarafta devletin akıl almaz şiddet yöntemleri arasında bölge vatandaşları kendilerini korumaya çalışmaktaydılar.
Böyle bir ortamda 93 yılının Eylül ayı ortalarında Bolu Tugay Komutanlığı’na ait büyük bir operasyonun bölgede başlamıştı.
Bizler o dönemde artık yavaş yavaş soğuklar da başladığı için yaylalarımızdan köye inme hazırlıklarına başlamıştık.
Okullar açıldığı için ben, kardeşlerim ve okul okuyan akrabalarımızı dedem ilçe merkezine göndermişti. Başlayan büyük operasyon ile beraber dedem bütün köyü hemen yola koyup aşağıya yani İnkaya Köyü’ne göndermek için çalışmaktaydı.
Bütün köyü bir şekilde gönderdikten sonra babaannem (merhume Pembe Akdeniz) ve amcamın eşi merhume Zekiye Akdeniz ile beraber Şenkaya Yaylası’ndan çıkıp Alaca köyünde bulunan Panak Jandarma Karakolu civarına kadar gelmişler.
O dönemde yol olmadığı için araç trafiği orada başlamaktaydı. Görgü tanıklarının ve otobüs şoförünün anlatımı şöyleydi: “Araç tıklım tıkıştır, çoluk çocuk çatışmalardan kaçmaktaydı. Salih Amca, otobüsün ön tarafında oturmaktaydı araba tıka basa dolduğu için binemeyen insanlar vardı. Çocuklu bir ailenin de dışarda kaldığını gören Salih Amca yerini onlara verdi ve dolmuştaki herkesin ücretini ödedikten sonra ben sonraki sefer ile gelirim diyerekten otobüsten indi”
İndikten kısa süre sonra dedem Bolu Tugay Komutanlığı askerleri tarafından akrabamız Celil Aydoğdu ile beraber göz altına alındı. Babaannem Pembe Akdeniz ve amcamın eşi Zekiye Akdeniz yaklaşık bir hafta boyunca göz altında olan dedem ve diğer 10 köylüye yemek götürmek için ziyaret etmeye çalışmışlar.
Dedem Zekiye yengeme “Bizi bugün helikoptere bindirip götürecekler, Mehmet Emin ( Dedemin kardeşi ve dönemin ANAP il genel meclis üyesi ) ve Mizbah’a (Babam) haber verin” diyor.
O günden sonra dedem ve 10 kişiden haber almadık. Görgü tanıkları helikopterden atıldıklarını söylediler.
Helikopterden atıldıktan sonra bir kavak ağacının altına cesetlerini toplayıp yakılmış. Operasyon sırasında asker olan Adanalı bir asker merhum amcam rahmetli Mehmet Emin Akdeniz’e bir şekilde ulaştı.
Uzunca yıllar vicdan azabı çeken asker “11 köylüyü bir derenin yamacında uzun bir kavak ağacının altında cesetlerini yaktıktan sonra kemiklerini gömdük. Ben o ağaca bir işaret bıraktım” demiş.
Helikoptere bindirildikten sonra haber alınamayan dedem ve 10 kişinin kemikleri 2004 yılında bir yamacın ve uzun kavak ağacının altında bulundu. Ağaç büyümüştü ama askerin bıraktığını söylediği yarık izi hala görünebiliyordu.
Babamdan ve diğer yakınlardan alınan DNA örnekleriyle kemiklerin, 1993'te gözaltına alındıktan sonra kaybolan dedem ve 10 11 köylüye ait olduğu kesinleşti.
O yıllarda TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda olan AK Partili Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun çok uğraştı.
Babam yıllarca babasının izini sürdü. Hatırlarım, bir gün; Diyarbakır, diğer gün Elazığ başka bir gün Muş ilinde babasını sürekli arayıp durdu.
Sık sık dedemin evine gidip gelen, onu çok seven dönemin Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ve Diyarbakır Bölge Asayiş komutanı Behçet Özdemir komutanların ağzından çıkan ifadelerdir: ” Salih Akdeniz bölgenin önemli bir değeriydi. Ormana ateş girdi mi kuruyu da yaşı da yakar. Mehmet Salih Akdeniz ve 10 köylünün başına gelen Yavuz Ertürk’ün hukuk ve sınır tanımaz eylemlerinin sonucuydu”
2004 yılında bulunan kemiklerin arasında bir de sigara tabakası bulundu.
“Dedem evimize gelen her misafire kendi özel tabağından sardığı tütün ile sigara ikramında bulunurdu. Hala gözlerimin önündedir dizlerinin üstüne oturur (misafire verilen değerdir) özel tütününden ikram ederdi. Dedemin kemikleri ile beraber meşhur sigara kutusunu da paslanmış bir şekilde toprağın arasında bulduk.”
Mehmet Salih Akdeniz’den geriye kalanlar birkaç parça kemik, bir sigara tabakası ve bir AİHM kararının adı: “Mehmet Salih Akdeniz ve diğerleri vs Türkiye.”
Vs. Yani versus. AİHM dosyalarında “karşı” anlamında kullanılan bir ifade.
Dağ köylüleri ömürleri boyunca Türkiye’yle karşı karşıya gelmemişti.
Türkiye’nin onlara karşı olup olmadığını ise açılan yeni soruşturmalarla göreceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025