Yıldıray OĞUR
“Gezegendeki en aktivist yargıya sahibiz”
“Yüksek Mahkeme başkanının sözleri bir kamu görevlisinin değil, bir siyasetçinin sözleri. Demek ki ülkemizde seçimlere girmeyen, mecliste temsil edilmeyen bir siyasi parti daha varmış.”
Bu cümleleri son iki gündür Yargıtay’ın AYM üyelerine suç duyurusu skandalını “milli yargı” “halk devrimi” gibi tezlerle meşrulaştırmaya çalışan Beştepe’deki Carl Schmitt ya da Andrey Vışinski heveslisi hukukçular, diplomasız hukuk heveslileri ya da Anayasal denetimi obamızın törelerine aykırı bulan MHP sözcüleri kurmadı.
İlk cümle İsrail Başbakanı Netanyahu’ya ait.
İkinci cümle ise İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin’e.
Son bir yılda her ikisi de içinde “yargısal aktivizm”, “yargı vesayeti”, “kendisini yasamanın yerine koyan yüksek mahkeme”, “juristokrasi” geçen çok sayıda cümle kurdu.
Çünkü en iyi bildiği Filistinlileri öldürüp, kaçırmak işine geri dönmeden önce Netanyahu’nun başındaki aşırı sağcı hükümetin birinci gündemi İsrail Yüksek Mahkemesi’nin yetkilerini budamak, ‘yargı vesayeti’ ve ‘yargısal aktivizmi’ bitirmek için hazırladıkları reformu çıkarmaktı.
Anayasa Mahkemesi değil, İsrail Yüksek Mahkemesi.
Çünkü İsrail’in yazılı bir anayasası yok. Aslında şöyle demek daha doğru; Yoktu. Ta ki 1995’e kadar.
1948’de Filistinlilerin topraklarına konarak kurulmasından bu yana İsrail, Knesset’ten geçen 12 Temel Yasa ile yönetiliyordu.
Bu Temel Yasalar, kuvvetler ayrılığı, Knesset, hükümet ve Cumhurbaşkanı, Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini düzenliyordu.
Temel vatandaşlık hakları ve özgürlüklerini düzenleyen ayrıca bir yasa yoktu.
1992 yılında Knesset’ten bir anayasa hukukçusu milletvekilinin girişimiyle Meslek Özgürlüğü ve İnsan Onuru ve Özgürlüğü: adlı iki temel yasa daha geçti. Yasalardaki bir maddenin ne kadar devrimci sonuçları olabileceğini Knesset üyeleri farketmemişti. Madde, yasaların ve tüzüklerin bu temel yasalarla uyumlu olması gerektiğini söylüyordu.
1995 yılına kadar bu maddenin somut bir sonucu olmadı. Ama 1995 yılında İsrail Yüksek Mahkemesi, United Mizrahi Bank v. Migdal davasında, temel yasaların olağan yasalardan üstün olduğunu ilan etti.
İçtihadın arkasında daha sonra uzun yıllar Yüksek Mahkeme başkanlığını yapacak 1995 ile 2006 yılları arası Yüksek Mahkemede görev yapmış Başyargıç Aharon Barak’ın hukuki yorumu vardı.
Barak, bu kararla İsrail’de anayasal devrimin başladığını ilan etti.
Yüksek Mahkeme 22 yasayı bu içtihatla değerlendirdi.
Peki, bu yasaların çoğunluğu kimlerle ilgiliydi?
Tabii ki Filistinliler.
Mahkeme, İçişleri Bakanına, ülkeye yasadışı yollardan giren sığınmacıları yargılamadan uzun süreler boyunca (üç yıla kadar) gözaltında tutma yetkisi veren bir yasayı, sığınmacılara işverenleri tarafından ödenen maaşın bir kısmının ülkeyi terk edene kadar emanet olarak tutulmasını öngören bir kanunu, Gazze’ye yakın bir Yahudi kasabasında yaşayanlar için daha düşük bir vergi oranı öngören ancak yakındaki bir Arap köyünde yaşayanlar için bunu uygulamayan yasayı, yürürlükteki planlama ve imar kanununa aykırı olarak inşa edilmiş olsalar bile, üzerine yerleşimciler ev inşa ettiyse hükümete Filistinlilere ait özel arazileri kamulaştırma yetkisi veren “yerleşim düzenlemesi” kanununu, Filistinlilerin güvenlik güçlerinden gördüğü zarar için tazminat talep etmesinin yasaklanması gibi ayrımcı başka bir yasayı, Ortodoks cemaatlere askerlikten muafiyet, özel burs gibi ayrıcalıklar getiren yasayı Temel Yasalara aykırı bularak iptal etti.
Yüksek Mahkeme’nin Meclis’ten geçen çoğu Filistinlilerin aleyhine bu ayrımcı yasaları iptal etmesi ve yenilerinin önünde engel olması kimi kızdırdı peki?
Tabii ki Netanyahu’yu ve aşırı sağcı partileri.
Netanyahu’nun son koalisyonu birlikte kurduğu aşırı dinci, milliyetçi, yerleşimci partilerin; Filistinlilere ait arazilerde yeni yerleşimler kurmak, Tevrat’ta vaad edilmiş topraklara doğru genişlemek, Kudüs’te Süleyman Tapınağı’nı yeniden inşa için adımlar ve kazılar yapmak, Yahudi şeriatını uygulatmak gibi Yüksek Mahkeme’nin geçit vermeyeceği vaadleri vardı.
Ve geçen yılın başında Netanyahu hükümeti, Meclis’in ve hükümetin üzerindeki ‘yargı vesayeti’ni kaldırmak için Yüksek Mahkeme’nin Meclis’ten geçen yasaları iptal gücünü budayan bir reform tasarısı hazırladı.
Yıllardır Yüksek Mahkeme’ye karşı çıkışlarıyla tanınan Yariv Levin Adalet Bakanı olarak bu reformun başına getirildi.
Levin, Yüksek Mahkeme’yi “halk tarafından seçilen milletvekillerini etkisiz kılan elitist bir kale”, “halkın çoğuna karşı plan dar bir elitin çıkarlarını gözeten bir aktivist bir yargı”, İsrail çıkarlarına aykırı davranan solcu, Filistinci olarak suçladı.
“Araplar Celile’deki Yahudi topluluklarında daireler satın alıyor ve bu da Yahudilerin bu şehirleri terk etmesine neden oluyor çünkü Araplarla birlikte yaşamaya hazır değiller. Yüksek Mahkeme’de bunu anlayan yargıçlar olmasını sağlamalıyız” diyerek açıkça Yüksek Mahkeme’nin daha sert apartheid uygulamalarına set çekmesinden şikayet etti.
Peki, İsrailliler buna karşı ne yaptılar?
Aylarca sokaklara çıktılar.
Yüzbinlerce kişinin katıldığı mitingler düzenlediler. Bunu bir kere de yapmadılar. Her hafta bu mitingler tekrarlandı. Telaviv’den Kudüs’e yürüyüşler düzenledi.
Ama Netanyahu dediğini yaptı ve yasayı Knesset’ten geçirdi.
Son olaylardan sonra İsrail’de hukukun üstünlüğünü, Filistinlilerin haklarını savunanlara daha yüksek sesle vatan haini muamelesi yapılacak. İsrail’in Yeni Şafak gazeteleri Yüksek Mahkeme’nin yargıçlarının fotoğraflarını basıp onları Hamas’a, İslami Cihad’a yol vermekle suçlayacak.
Benzerlikler burada kalmayacak gibi görünüyor.
Anlaşılan Türkiye’de de m önümüzdeki aylarda Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin budanması tartışmaya başlanacak.
Bu krizden sonra Cumhurbaşkanı bunun işaretlerini verdi. MHP zaten mahkemenin kapatılmasını, hukukun üstünlüğüyle ilgili Kağan’ı bağlayan hükümleri Orhun Abideleri düzeyine kadar düşürmeyi savunuyor.
Peki, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri budanmaya çalışılırsa kaç kişi buna karşı İsrail’deki gibi her hafta sokağa çıkar?
CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel, bu skandala karşı net bir tutum ortaya koydu. Meclis’te CHP’liler oturma eylemi başlattı.
Davutoğlu da çok sert bir çıkış yaptı.
Barolar yürüyüşler, suç duyuruları yaptılar.
Bazı hukuk öğrencileri adliyeler önünde nöbet tutmaya başladı.
Hepsi, önemli ve değerli.
Ama hukukun üstünlüğünün bir toplum için değerinin farkında olan hukukçular, gazeteciler, siyasetçiler, genç insanlar dışında bu “skandal”, “darbe” Türkiye’de acaba kaç kişinin umurunda?
Maalesef çok fazla değil.
Çünkü, toplumun büyük bir kısmı için bu yaşananlar Ankara’da daha önce de benzerleri yaşanmış, yaşanan güç mücadeleleri.
Muhalifler kızıyor, iktidarı destekleyenler anlamaya çalışıyor ya da durup dururken hükümetin başına iş açılmasına, fitne çıkarılmasına öfkeleniyor.
Ama Ankara’da yüksek yargı kurumları arasındaki kriz doğrudan kimsenin hayatını etkilemiyor.
Başörtüsü yasağı kararı, parti kapatmalar, 367 kararı, İstanbul seçimlerinin iptali gibi son 30 yılda yaşanmış ve toplumun belli kesimlerinin hayatını doğrudan etkileyen, somut sonuçları olan hukuk skandallarını bile sessizce uzaktan izlendi, toplum en fazla sandıkta tepkisini verdi.
Ama bu son kriz milyonlarca insan için sonuçlarının sadece Can Atalay’ı etkileyeceği, kendi hayatlarında bir karşılığı olmayan bir kriz.
Siz ne kadar bunun sonrasında yaratabileceği hukuksuzlukların uzun vadede herkesin kapısını çalacağını anlatın, AYM’nin yetkilerinin tırpanlanması, bireysel başvuru hakkının elden gitmesi Türkiye’deki sıradan vatandaşlar için yaşamsal meseleler değiller.
Çünkü bu toplum hiçbir zaman zaten iyi bir hukuk devletinde yaşamadı. Gerçek bir hukuk devletinin ne demek olduğunu bilmiyor.
Az hukuklu bir ülkede yaşamanın pratik yollarını buldu ve yıllardır bu düşük hukuk normlarında yaşamaya alıştı.
Allah korusun bir gün başı mahkemeye düşerse, zamanın ruhuna ve güç ilişkilerine göre hangi davada hangi avukata gidilmesi gerektiği, hangi mahkeme için kimle konuşulmasının iyi olacağı bilgisi hızla yayılan, herkesin kolayca ulaşabildiği bir kamusal bilgi artık.
Böyle bir ülkede hukukun azalması, ekmek ve su gibi bir ihtiyaç değil, onsuz nasıl yaşayabileceğini de bu toplum öğrendi.
O yüzden Türkiye’de insanları yüksek yargıdaki tartışmalar için seferber etmek çok zor.
Bu ülkenin laik muhalifleri ancak Atatürk’e ve laik hayat tarzına doğrudan bir müdahale olursa, muhafazakarları da dine ve ümmete bir zarar gelirse harekete geçer.
Çünkü devletin içinde olmadığı günlük hayat pratiklerini, yaşam tarzlarını doğrudan etkileyen meseleler bunlar.
Diğer bütün siyasi, hukuki tartışmalar Ankara merkezli, uzaklarda yaşanan, haberlerden izlenen, en fazla sosyal medyadan “Allah kahretsin, yazıklar olsun, hakkımı helal etmiyorum” denip geçilecek büyük siyasetin konuları.
CHP, Cumhuriyetin 100. Yılının yeterince kutlanmamasına tepki için seferber olan seçmenlerini, Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri budanıyor diye seferber etmekte çok zorlanabilir.
Maalesef şartlar bu.
Bu yüzden içinde yaşadığımız şartları kabul ederek, hukuku korumak için stratejiler geliştirmek, topluma hukukun değerini anlatmak için daha fazla çaba harcamak gerek.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025