Yıldıray OĞUR
Önce çok kısa bir özet:
Dağın başında vakur, sinematografik, çok iyi organize edilmiş bir silahlara veda töreni izledik.
Şimdi ayrıntılar…
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Talabani’nin kontrolündeki Süleymaniye’ye bağlı, bir safiye yeri olan Dukan Gölü’nden yukarıya doğru kıvrılan yolda ilerleyen onlarca siyah minibüsten oluşan konvoyda DEM Partililer, KDP ve KYB yöneticileri, Türkiye’de Ahaber’den Birgün’e Yeni Şafak’tan Halk TV bütün medyadan üst düzey yöneticiler, Mazlumder, İHH, Vatan Partisi’nin de aralarında olduğu STK’lardan isimler vardı.
Nihayet artık telefonların bile çekmediği bir kanyonda durduk.
İşte 50 yıl sonra PKK burada silah bırakacaktı.
İlk göze çarpan dağ başında ulaşılması zor bir kanyonda bu tören için yapılan çok iyi organizasyondu.
Girerken herkes arandı. En çok aranan alana girişi yasak olan telefon, fotoğraf makinesi ve kameralardı.
Çünkü bu törenin sürece zarar vermemesi için azami bir özen vardı.
Bütün çekimler Talabani’ye ait Channel 8 tarafından yapıldı.
Gazeteciler olarak sadece kağıt ve kalemle tören alanına alındık.
Közde kahve, su, kurabiye, şekerleme ikramlarının olduğu bir ikram diskinden sonra törenin yapılacağı platforma vardık.
Tuvaletler de dahil gördüğümüz hemen her şey bu tören için inşa edilmişti.
Üzerine rüzgara karşı tüylü mikrofonlarının konduğu bir masa ve dört sandalyenin olduğu sahnenin arkasına portatif bi duvar konmuştu
Hemen ilerisinde ise başka bir platformun üzerine yerleştirilmiş olimpiyat meşaleleri için yapılanlara benzeyen dev beyaz bir kase dikkat çekti.
Onu görünce silahların orada yakılacağı anlaşıldı
Törenin dibinde yapıldığı dağın içine doğru, tırabzanları olan bir taş merdivenden yukarıdaki mağaraya çıkılıyordu.
PKK’lıların kullandığı bir mağara değildi ama yol boyu tabelasını gördüğümüz bu mağaranın tarihi bir önemi vardı. Üstelik sadece Süleymaniye’deki Kürtler için değil, hepimiz için.
Casene Mağarası ya da Matbaa Mağarası 1922’de İngilizlere karşı krallığını ilan edip isyan başlayan Şeyh Mahmud Berzenci’nin sığınağı ve cihad çağrılarını yaptığı gazetesini bastığı matbaasının mekanıydı.
Peki, Berzenci’nin İngilizlere karşı isyanında müttefiki kimdi?
Tabii ki Ankara Hükümeti ve Mustafa Kemal’in Lozan’da, İngilizlerle Musuş kavgası verilirken Kürt isyanı çıkarmak için Süleymaniye’ye gizli bir görevle gönderdiği Teşkilatı Mahsusa subayı Özdemir Bey.
Şeyh Mahmud Berzenci’nin yeşil bir zemin üzerine kırmızı bir hilal yerleştirilmiş bayrağı ve cihad çağrısı yapan Bangi Hak (Hak’ın Sesi) adlı gazetesi vardı.
Gazetesini işte bu mağarada çıkarıp, isyanını buradan yönetti.
Ama sonra Özdemir Bey görevden alındı, Lozan imzalandı. Berzenci, dağlara çekilip 30’lara kadar İngilizlerle savaştı.
İşte tören için bu mağaranın önü seçilmişti
İzleyiciler PKK’lıların o dağdaki merdivenlerden inmesini beklemeye başladılar.
40 dereceyi bulan sıcak havaya karşı dev klimaların etrafında dört tarafı açık çadırın altına yaklaşık 300 kişilik davetli için deri sandalyeler yerleştirilmişti.
Bu usta işi organizasyonun dikkatle bakınca bir işbirliğiyle hazırlandığı açıktı
Talabani’nin peşmergeleri güvenliği sağladı, sivil görevliler organizasyonun önemli bir parçasıydılar. Ama törenin bütün ayrıntıları MİT, DEM Parti tarafından hazırlanmıştı.
Siyah şapkalı MİT mensupları organizasyonun planlandığı gibi ve planlanan çizgiler içinde gitmesi için dikkatle çalıştılar.
Herkesin en hassas olduğu konu törenden Türkiye’yi rahatsız edecek bir görüntü çıkmamasıydı.
O yüzdem ilk anons çekim yapılmaması, slogan atılmaması uyarısı oldu.
Sonra sahnedeki duvarda Öcalan’ın son Lacoste tshirtli fotoğrafı belirdi.
Ve birazdan dağdaki merdivenlerden PKK’lılar inmeye başladı.
KCK yöneticisi Bese Hozat’ın öncülüğünde 15 kadın ve 15 erkek militan tek sıra halinde hafif ve ağır silahlarıyla inip sahnedeki yerlerini aldılar.
Ve Bese Hozat, metni dağıtılan açıklamasını okudu.
Silah bırakan grup kendine “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” dedi.
Hozat “sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz” dedi ve ekledi:
“Önder Abdullah Öcalan’ın “Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum” ifadesine yürekten katılıyor ve bu tarihi ilkenin gereğini yerine getiriyor olmaktan büyük gurur ve onur duyuyoruz.”
Sonra açıklamamın Kürtçesi okundu.
Onun sonunda Bese Hozat, tekrar söz aldı ve biraz tedirgin ve tutuk bir şekilde “ Hukuki ve anayasal düzenlemeler gereklidir” dedi.
Bu tutukluk ve tedirginlik sanki sürece zarar vermekten duyduğu bir endişeyle, bu cümleyi söyleyerek topun hükümette olduğunun altını çizme gayretinin bir sonucuydu.
Konuşmalar çok güçlü olmayan alkışlar ve birkaç sloganla bitti.
Sonra sinematografik kısım başladı.
Bese Hozat ve 30 PKK’lı silahlarını ve palaskalarıyla sırayla çıkararak hazırlanan dev kaseye koydular.
Bu arada hafif ve ağır tüm silahların envanter bilgilerini bir militan, Irak istihbaratı, Kürdistan istihbaratı, İHD, TİHV, ÖHD başkanlarından oluşan heyete yazılı olarak sundu.
Ve Bese Hozat, eline meşaleyi aldı, silahları tutuşturdu.
Sonra da sessizce merdivenlerden tırmanarak yukarıdaki mağaraya geri döndüler.
Bu kısımda ağlayanlar oldu. Çocukları PKK’da olan anneler, aralarında Leyla Zana’nın da olduğu bazı siyasetçiler gözyaşlarını tutamadılar.
Ne kimse militanların yanına gitti, ne kimse onlarla tokalaştı. Slogan yasağına genelde uyuldu.
Tören vakur bir biçimde tamamlandı.
50 yılda yaşanan tüm acılara saygılı bir tören izledik.
Bu iki saatlik törende Türkiye’de yaşayan kimseyi rahatsız edecek tek bir saniye bile yaşanmadı.
Ve törenin sonunda dağın başında bir olimpiyat ateşi gibi yanan ateş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı tek bir kişinin bile aleyhine değildi.
Kimse kaybetmedi, kimse yenilmedi. Herkes kazandı. Devamı gelirse de kazanmaya devam edecek.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025