Yıldıray OĞUR
Çözüm Süreci için kurulan Akil İnsan Heyeti’nin Karadeniz grubu, Samsun’da salonun hem içinde hem dışında protesto edilmiş, ulusalcı bir kadının beddua seansı bu çözümden pek de hoşlanmayan medyada da geniş yer almıştı.
Bir sonraki durak Tokat’tı. Heyet şehre gelmeden, ilde geleneksel olarak güçlü olan MHP’nin İl Başkanı “Akilleri şehre sokmayacağız” açıklaması yapmıştı.
Heyet şehre girdi ama her gidilen yerde küçük ama öfkeli gruplar tarafından protesto ediliyordu.
Organizasyonu yapan resmi yetkililer tedirgin olunca onları Tokatlı olan Kürşat Bumin şakayla teskin etti: “Korkmayın bize bir şey yapmazlar. Ben Süleyman Bumin’in oğluyum.”
Öğretmen Süleyman Bumin, Türkeş’in bile henüz genç bir subay olarak yargılandığı Irkçılık-Turancılık davasından itibaren ülkücü hareketin öncü isimlerinden biri olmuş Tokatlı bir öğretmen ve gazeteciydi.
Çıkardığı Anavatan Gazetesi ilk milliyetçi mecmualardan biriydi. “Orta Anadolu’nun Başbuğu” adıyla anılıyordu. Oğluna da bu yüzden uğruna yargılandığı dava arkadaşı Nihal Atsız’ın Bozkurtların Ölümü’nden Kürşat adını vermişti.
Ama Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Felsefe okuyan ardından Fransa’ya giden Kürşat Bumin, bütün hayat hikayesinde tekrarlanacak ilk sürüden ayrılma tecrübesini ailesine karşı gerçekleştirdi ve “Orta Anadolu’nun Başbuğu”nun hiç hoşuna gitmeyen bir yoldan giderek solcu oldu.
Ama orada da sürünün bir parçası olmamıştı. Türkiye’de solun ve Stalinizm’in yükseldiği 1972 ile 1980 arası dönemi, Prag’ı kana bulayan Sovyet tankları sonrası Stalinist solun yerden yere vurulduğu Avrupa’da ve Fransa’da geçirmişti.
1981’de döndüğü Türkiye ise artık devletin tankıyla tüfeğiyle toplumu ezdiği bir Türkiye’ydi. O yıl, Türkiye’de adını çok az insanın bilip, kıymetini teslim ettiği sivil toplum kavramı üzerine yazılmış ilk kitap olan Sivil Toplum ve Devlet kitabını yazdı.
En sert eleştirileri de hala devrimle devleti ele geçirme hayallerinden vazgeçmemiş, sivil toplumu, “Amerikancılık ve revizyonizm” olarak gören sol çevrelerden aldı.
Ardından yine çok az kimsenin devletin ideolojik aygıtları, okul iktidar ilişkileri üzerine düşündüğü zamanlarda 1983’te “Batı’da Devlet ve Çocuk” kitabını çıkardı.
Sonra ilgisini devletin, özellikle de Türkiye’de devletin en önemli ideolojik aygıtı haline gelmiş medyaya çevirdi.
Yine sürüden ayrılma zamanı gelmişti.
1995 seçimlerinden birinci parti çıkan Refah Partisi’ne öcü muamelesi yapılıyordu. Bu şeytanlaştırmanın başını da medya çekiyordu. Kürşat Bumin, kendi mahallesini karşısına alma pahasına Kanal 7’de Ahmet Hakan’ın Haber Saati programlarına yorumcu olarak çıkıp, medyanın bu hakkaniyetsizliklerini zarif ama sivri bir dille eleştirmeye başlamıştı.
Herkesin sustuğu, İslamcı bazı isimlerin bile kendilerini edebiyata, şiire verdikleri bir zamanda cesaretle o günlerin meşhur tabiriyle “merkez medyayı ve statükoyu” karşısına alma pahasına öne çıkmıştı.
28 Şubat günlerinde 1997’de Yeni Şafak’a yazar oldu. Gazetenin mahallenin dışından ilk yazarlardandı. Orada da hem köşe yazılarıyla hem de Alper Görmüş’le birlikte hazırladıkları Medyakronik sayfasıyla militarist, anti-demokrat, taraflı medyayı deşifre etmeye devam ettiler.
Henüz herkes bu kadar hoşgörüsüz değildi. Eleştirilerinden kendi gazetesi ve muhafazakar gazeteler de nasibini almaktaydı.
Bugün inanması güç ama gazete manşetlerinin “taraflı” olduğu için eleştirilebildiği zamanlardı. Medyakronik sayfasında merkez medyanın yalan haberleri deşifre ediliyor, oklar her gün gazetelerde yapılan linçler, yargısız infazlara yöneltiliyordu.
Her gün tam sayfa medya eleştirisine yetecek kadar malzeme vardı; Merkez medyanın iktidar, sermaye ve ordu ile ilişkileri, Ertuğrul Özkök’ün frapan dili, Ankara temsilcilerinin militarizmi, siyasetçilerle mesafesizlikleri ve militanlıkları, laiklerin başörtüsü faşizmi, Kemalist ve milliyetçi aşırılıklar, Kürt meselesine bakış...
Muhafazakarların gücünü haklılıktan alan ahlaki üstünlüğüyle, Kürşat Bumin’in sükûnet ve bilgelikle kurduğu mizahi dili birleşmişti.
Muhafazakar gazetelerin sayfalarından muhafazakar iktidarın da eleştirilebildiği, kimsenin bu kadar alıngan ve kırılgan olmadığı zamanlardı.
Sayfa daha sonra internete taşındı. Medyakronik popüler ve çok tıklanan bir medya eleştirisi sitesi haline gelmişti. Site, Bumin’in de hocalık yaptığı Bilgi Üniversitesi tarafından finanse ediliyordu. Bilgi’nin başörtüsü yasağını uygulamadığı aykırı ve liberal bir üniversite olduğu günlerdi. Kürşat Bumin’e tahammül edilemeyen medyada hala yazmaya devam eden, hatta AK Partililerin gezilerinde kendine yer bulabilen bir köşe yazarının tehdit ve ihbar yazıları, üniversitede hem başörtüsü yasağını başlattı hem de çokça eleştirildiği Medyakronik sitesini kapattırdı.
2007 e-muhtırası, başörtüsü krizleri, kapatma davası sırasında yine demokrasiden yana duran Kürşat Bumin, Ergenekon operasyon dalgaları sırasında ise yine sürüden ayrı hareket etmeyi tercih etmişti.
Onun yüzünü hafifçe ekşiterek söylediği o nazik tepkisini ilk o günlerden hatırlıyorum: “Bunlar çok tuhaf şeyler doğrusu.”
O sırada TVnet’te yapmaya başladığı, kanal yönetiminin adını biraz tuhaf bulduğu Diyalojik programına partner olarak, daha yeni yazmaya başlamış bir köşe yazarı olarak beni seçmişti. İlk televizyon deneyimimdi.
(Aslında ilk televizyon deneyimim 1997 yılındaydı. Kürşat Bumin, Etyen Mahçupyan ve Ali Bayramoğlu’nun daimi konuşmacı olduğu, o hafta Murat Belge’nin ağırlandığı bir tv programına, Rize’den soru soran genç izleyici olarak telefonla bağlanmış, bölük pörçük ettiğim laflar yine de Kürşat Bumin tarafından beğenilmişti)
O günlerde genel olarak devlete olan güvensizliği ve kuşkuculuğuyla Ergenekon davalarının en baştan yapılış tarzından hiç hoşlanmamıştı. Haklı çıktı.
Türkiye’de insanların birbirinden kaçmadığı, tersine yakınlaşmaların yaşandığı yıllardı. Prof. Ayşe Buğra ile İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ı birlikte televizyonlara çıkarabildiğimiz bir kaç yıl süren o programın ardından yolumuz bir kere daha bütün Karadeniz’i baştan aşağıya dolaştığımız Akil İnsan Heyeti’nde kesişti.
Hep devletle mesafeyi korumuş bir isim olarak adından pek hoşlanmadığı Akil İnsanlara katılmayı, uzun süredir epey eleştirel olduğu hükümetin Kürt meselesini çözmek için aldığı riske destek vermemeyi ahlaki olarak içine sindiremediği için kabul etmişti.
Her “Akiller” adı geçtikçe itiraz ettiği toplantılarda, bazen pek de hoşuna gitmeyen argümanları sabırla dinledi.
Sonra havalar bozuldu. Yine de nezaketle gördüğü hataları yazmaya devam etti. Çok sesliliğin o kadar makbul görülmediği zamanlardı artık.
Gazeteden ayrılmak zorunda kalmasının sebebi ise o eleştiriler değil, yıllarca merkez medyada görüp kınadığı, lümpenliğin gelip kendi gazetesinde karşısına çıkmasına verdiği tepkiydi.
16 yıl boyunca en zor zamanlarda yazabildiği, yıllarca biri tam sayfa olmak üzere haftanın her günü yazılarının çıktığı gazetesinden bir insan kaynakları telefonuyla ayrılmak zorunda kaldı.
Sonra onun “çok tuhaf şeyler doğrusu” eleştirisini hak eden çok tuhaf şeyler olmaya başladı.
Ama o tuhaf şeylerin en kötüsü ahlaki üstünlüğü ve haklılığı kaybetmek oldu.
Bir zamanlar Kürşat Bumin’in merkez medyayı eleştirdiği ne varsa bugün muhafazakar medya tarafından her gün yapılıyor. Bugün bir gazetede Medyakronik sayfası açılsa eleştirilecek malzemeden diğer haberlere yer kalmaz.
Kürşat Bey’in medya eleştirilerini yazdığı Yeni Şafak’ın yöneticilerinin kurduğu Karar’ın dünkü birinci sayfasındaki açıklama herhalde bu ahlaki üstünlüğün ve haklılığın nasıl kaybedildiğinin, başımıza ne kadar tuhaf şeyler geldiğinin son ilanlarından biriydi.
O açıklamadan bir gün sonra maalesef Kürşat Bumin’in vefat haberi geldi.
Artık ortada eleştirilmeyi hak eden bile bir şey kalmamıştı.
Kürşat Bumin’in vefat haberini duyduğumda aklıma bir zamanlar heyecanla izlediğimiz Kanal 7’nin Haber Saati programında ahlaktan, etikten, demokrasiden bahseden o nazik ve esprili hali geldi.
Artık sadece o mesafeli, zarif, entelektüel dil değil, o günlerde çok berbat şeyler yaşansa da ahlaki üstünlükle hep birlikte daha iyi bir geleceği arama heyecanı da artık çok uzaklarda...
Çok değerli hocamız Tülin Bumin’e başsağlığı diliyorum...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025