Yıldıray OĞUR
Şükür ki önceki günkü yazım üzerine Rasim Ozan’ın başına gelen benim başıma gelmedi ve Başbakanlığa ait bir UFO beni alıp Meksika Körfezi açıklarında denize bırakmadı.
Başıma gelen en kötü şey şimdilik Başbakan’ı kendisinden bile daha çok seven, ortalıklarda önümüze gelene bir tekme, 10 bin baloncuk komplo teorisi diye dolaşan yazarların hassas radarlarına takılmak oldu.
Yine de sonuç Pasifik ortasına düşmekten çok da parlak değil.
Bu her türlü söz sanatı, dolaylı anlatım, sosyolojik tesbit malulü yazarlar ve onların bir telefon uzağındaki “fena çaktı” manşetleri bellerinde dolaşan yarı mafyatik siteleri insana kâbusta bağırmak isteyip bağıramama hâli yaşatıyor.
Bu yazıyı yazıp yazmamayı düşündüm. Ama sonra “Önümüze gelen başbakanımızı eleştirene bir tekme” diye omuz omuza vermiş ergen veletler gibi dolaşan ve her konuda sürpriz bir şekilde iktidarla aynı düşünme alanında tesadüf rekorlarını altüst edenlerin “usta yer mi bunu” lümpenliğine doğru yuvarlanan üsluplar beni Kürt meselesinden bile daha acil bir sorunumuz olduğuna ikna etti: Bu ülkede hakikat karşısında eğilip bükülmemenin bedeli gittikçe büyüyor.
Herkes unutmuş gibi ama benim hâlâ aklımda. Ali Akel hadisesinden sonra o gazeteler takımyıldızında uzay boşluğuna fırlatılmanın formülü artık çok açık..
Galaksi konseyi başkanının adını diline dolarsan, başka gezegenlerdeki hayatı merak edersen ilk karadelikte indiriliyorsun ve uzay gemisinin yuvarlak camından kimse de sana el sallamıyor. Ali Akel sessizliğini karşı cepheye doğru hiçbir boş taarruz gümbürtüsü bozabilmiş değil henüz.
Yıllarını bir gazetenin mutfağına vermiş dindar bir kaleme bile yer olmayan iktidar cephesinin ön safları ise aynı işi birkaç yıl öncesine kadar karşı cephe için yapan profesyonel tetikçilerle güçlendirilmiş.
Üç beş yıl önce televizyonlardan hepimize darbenin ve faşizmin faydaları üzerine Kemalist masallar anlatan, laik cephenin satış listesinde konmuş C kadrosundan yapılan transferlerin Hac’dan yeni dönmüş zampara kıvamındaki sofulukları bu yüzden tahammül fersah.
Ortam hiç tekin değil. Her an uluslararası bir komplonun ortasında bulabilirsiniz kendinizi. Sıcaktan üfleye püfleye kaşına kaşına yazdığınız bir yazı bir anda kodları çözülen bir operasyon dokümanına dönüşebilir.
O yüzden de bundan sonra bazı yazılara altyazı seçeneği koymayı düşünüyorum. İsteyen Türkçe, isteyense kumpastan, hesaptan, kitaptan, metin altı, niyet arkası okumaktan yarattıkları kendi aralarındaki Esperanto dilinden izleyebilsin diye.
İzlesin çünkü okumakla öyle yanlış anlamak mümkün değil. Bu misunderstanting şampiyonluğu ancak başbakanımıza yönelik nifak odaklarını ininde tesbit edip vurmakla programlanmış insansız hava aracı misali tepeden şöyle bir araziyi kolaçan etmekle, milli kaynaklardan aldığı istihbaratlarla Ahmet’i Mehmet’i seçemeyecek hâle gelmiş bir Heron kafasıyla mümkün.
Yoksa o kadar yanlış anlama ilkokulda Türkçeyi seçmeli ders olarak alıp öğrenerek bile mümkün değil.
İki yazımın başına gelene bakın.
“Başbakan MİT krizi için yargılanmalı” demedim.
Başbakan ve MİT Müsteşarı eğer tamamına vardırırlarsa Oslo görüşmeleri yüzünden bir gün Oslo’da Nobel Barış Ödülü bile alabilirler. Bugün tek bir kişinin ölmemesi için adım atan, risk alan herkes hatta bütün gaflarına su son adımıyla af çıkan Kemal Kılıçdaroğlu bir tarihte kahraman olarak anılacak.
Ama bunu söyledikten sonra ÖYM tartışılırken Başbakan’ın “faydasını gördük ama şimdi zararını görüyoruz” pragmatizmini tehlikeli bulmak olmuyor. Toplar kaleleri döverken buna herhâlde meleklerin cinsiyetini tartışmak muamelesi yapılıyor. Bu kadarcık bir nüansa takılıp kalmak iyi niyete işaret etmiyor. Çünkü iktidarı desteklemek her şey dâhil sistemine göre çalışıyor. Paket halinde satılıyor. Perakende yok, toptan ya destekliyorsun ya fitnenin parçasısın.
“Başbakanlar da hesap verebilmeli, bunun önü açık kalmalı, savcılar korkutulmamalı, Başbakan hesap versin diyenin ucu İsrail’e, ABD’ye bağlanmamalı, tıpkı İngiltere’de Cameron’un hesap verdiği gibi” gibi basit bir hukuk devleti ilkesini dillendirmek için bin beş yüz itham ve komployu göze almış bir kahraman olmak gerekiyor. Safını seçmek, kederde, tasada, hastalıkta sağlıkta diye yüzüğü takmak, Telatabi bebekleri gibi bundan sonra çimenlerde birlikte yuvarlanmayı kabul etmek demek.
Başına gelmeyen kalmayan ikinci yazımı Türkçe Olimpiyatları’nda horon tepen Tanzanyalı kızlardan biri bile okusa “Başbakan, ‘Fethullah Gülen Hocaefendi’ demedi o yüzden gelmiyor” dediğimi söylemezdi herhalde. Fethullah Gülen’in adının açıkça telaffuz edilemediği siyasi bir atmosferden bahsedip, belki de dönmeme gerekçesi bu adının bile telaffuz edilemediği atmosferdir analizi için en iyi yer, siyasi aktörler haline gelmiş, her konuda pozisyon bildirmekten başka bir şey yapması beklenmeyen gazete köşeleri değil, bir hakemli dergi herhalde.
İnsanın kendi yazısına altyazı yazmasından daha sıkıcı bir şey yok. Bu sıcakta bunu başardım. Katkıları için Premier vantilatörlerine teşekkür ederim. The End...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025