Yıldıray OĞUR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanan olaylarla ilgili başlattığı soruşturmada 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.
Soruşturmanın nosu 2014/146757. Yani bu 2014 yılında başlatılmış altı yıllık bir soruşturma, yeni değil.
Yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasına göre 82 şüpheliden 20’si gözaltına alınmış durumda.
Gözaltına alınanlar arasında Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, eski milletvekilleri Altan Tan, Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Nazmi Gür de var.
Aralarında Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da olduğu dört kişi zaten hapiste ve halen milletvekili olan Pervin Buldan, Garo Paylan, Meral Danış Beştaş, Sezai Temelli, Hüda Kaya, Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay hakkında da fezleke hazırlandı.
Peki 82 kişinin geri kalanları kimler?
Başsavcılık açıklamasından okuyalım:
“Yakalanamayan (61) şüphelinin bir kısmının PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosunda yer aldıkları bir kısmının da yurt dışında olduğu tespit edilmiştir.”
Neden PKK’nın dağ kadrosundan isimlerin de bu soruşturmada olduğu sorusuna cevabı yine başsavcılık açıklamasının girişi veriyor:
“06-07-08/ Ekim 2014 tarihlerinde, Ülkemiz genelinde “KOBANİ” olayları olarak bilinen terör amaçlı eylemlerde; PKK/KCK terör örgütü sözde örgüt yöneticileri, örgütün gençlik yapılanması, kadın yapılanması ve şehir silahlı yapılanması ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyeleri ve eş başkanlarınca sosyal medya hesapları ile PKK/KCK terör örgütünün bazı basın yayın organlarında “Fırat Haber Ajansı ve Gençlik Yapılanması, Kadın Yapılanması v.b” üzerinden halkı sokağa çıkıp terör eylemleri gerçekleştirmeleri yönünde çok sayıda yaptıkları çağrılar üzerine…”
Yani Başsavcılık dünden beri herkesin zannettiğinin aksine, 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili sadece HDP’nin yaptığı bir çağrı olmadığını söylüyor.
Çağrılara geçmeden 6-8 Ekim’in hemen öncesine bakalım.
Her şeyi 15 Eylül’de IŞİD’in Türkiye sınırında, Suruç’un tam karşısında bulunan YPG’nin kontrolündeki Kobani’ye saldırısı başlatmıştı.
Türkiye, saldırılar artınca sınırını kapatmış, Kobani’deki siviller Türkiye sınırına yığılmıştı. Karşı tarafta Suruç’ta da HDP’liler toplanmış, Türkiye’nin sınırı açması için gösteriler yapılmış, göstericilere polis müdahale etmişti. Gergin bir bekleyiş sürüyordu.
Dört gün sonra Türkiye 19 Eylül’de sınırlarını açtı. Ama bu dört günlük gecikme Kobani konusunda hükümete karşı öfkeyi artırmış, “sınırda YPG yerine IŞİD’i istiyorlar” algısına neden olmuştu.
Çözüm süreci sürüyordu ve Kobani meselesi çözüm sürecini bitirebilecek bir krize dönmüştü. Hükümet yetkilileri ve HDP’liler arasında sürekli görüşmeler yaşanıyordu. HDP’liler sık sık Kobani’ye geçip oradakilerin taleplerini Türkiye’ye iletiyorlardı.
1 Ekim’de Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel başkanı Selahattin Demirtaş’la görüştü.
HDP’lilerin talebi Türkiye’nin Kobani’de IŞİD’e müdahale etmesi ya da Suriye’deki diğer kantonlardan YPG’nin Kobani’ye geçebilmesi için koridor açmasıydı.
Bu talepler için 4 Ekim’de PYD başkanı Salih Müslim Ankara’ya geldi.
Ama bu görüşmeden de bir sonuç çıkmadı, Türkiye, YPG’ye bu koridoru açmadı.
IŞİD de Kobani’ye yüklenmeye devam etti.
Bu sırada 26 Eylül’den itibaren hükümetin Kobani politikasını protesto için sokaklarda gösteriler başlamıştı.
Gösterilerde sahneye PKK’nın şehir yapılanması olan YDGH çıktı.
26 Eylül’de Viranşehir’de, 1 Ekim’de Cizre’deki gösterilerde YDGH’li gruplar polisle karşı karşıya geldi, taşlı saldırılara, gaz ve tazyikli suyla karşılık verildi.
http://www.iha.com.tr/haber-cizrede-olayli-isid-protestosu-396174/
https://www.haberturk.com/gundem/haber/994079-ceylanpinarda-gerginlik
6-8 Ekim’de yaşanacak olaylarla ilgili ilk açıklama ise, soruşturmalarda hiç bahsedilmese de 6 Ekim günü İmralı’da Öcalan’la görüşen kardeşi Mehmet Öcalan’dan geldi.
6 Ekim akşam üstü PKK’nın haber ajansı ANF sitesinde Mehmet Öcalan’ın ağzından Öcalan’ın şu sözleri yansıdı:
“IŞİD’in olduğu yerde ve Kürtlerin yaşadığı bölgede nerede bir IŞİD varsa sonuna kadar direnilecek. Sonuna kadar direneceğiz. IŞİD’e hiçbir taviz verilmeyecek.”
Ve o günün akşamı toplanan HDP MYK toplantısı sırasında altı yıldır soruşturulan o çağrı yapıldı.
Bu çağrı önce akşam 20.30’da HDP’nin Twitter hesabından paylaşıldı.
“Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK’dan halklarımıza acil çağrı! Kobane’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere haklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz”
Bunu daha uzun bir çağrı izledi:
“Halklarımıza ACİL EYLEM ÇAĞRISI!
Kobanê'de yaşanan katliam girişimine karşı 7'den 70'e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Bütün uluslararası kurumlar, demokratik kitle örgütleri, emek ve meslek örgütleri, kadın ve gençlik örgütleri, demokratik güçler Kobanê'de yaşanan vahşete karşı harekete geçmelidir. Bundan böyle her yer Kobanê'dir! Kobanê'deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar SÜRESİZ DİRENİŞE çağırıyoruz!”
Gergin bir ortamda bir partinin kitlesini akşam saatinde acil kodlu bir açıklamayla “alan tutmaya” çağırmasının, hukuken açık bir şiddet çağrısı olmasa da siyaseten, ahlaken büyük bir sorumsuzluk olduğu açık.
Burada bir parantez açıp o akşam HDP MYK’da bu çağrı kararının nasıl alındığıyla ilgili Selahattin Demirtaş’ın mahkemedeki savunmasında anlattıklarına bakalım:
“6 Ekim akşamı olağanüstü MYK toplantımız vardı. Tek gündem Kobani değildi, başka gündemlerimiz de vardı. Fakat biz o toplantıyı sürdürürken Suruç sınırındaki arkadaşlarımız aradı.
Soru: Saat kaçta, kimler vardı?
Kimler vardı isim isim hatırlamıyorum, ama MYK’nın karar alma çoğunluğu vardı. Zaten resmi alınması gereken kararları deftere yazarız. Toplantı halindeyken Suruç’ta bulunan arkadaşlarımız bir MYK üyemizi aramış, demiş ki, Mürşitpınar Sınır Kapısı düşmek üzere, şimdi ne yapacağız?
Başbakan konvoyun Türkiye topraklarından geçmesini kabul etti, ama Mürşitpınar Sınır Kapısı düşerse o konvoyun artık geçme ihtimali de kalmayacak. Orada birkaç bin sivil kalmıştı, büyük bir çoğunluğu Türkiye tarafına alınmıştı. Onlar da bir kaç saat sonra katledilmiş olacaktı.
Ne yapacağımızı tartışırken dedim ki, ben Başbakan ile bir görüşeyim, durumun kritikliğini, vahametini anlatayım... en toplantıdan çıktım. Toplantıya ara verdik, çıktım. Tam 11 veya 12 dakika, telefondan bakmıştım, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile konuştum.... Telefon görüşmesi bitti ve morali bozuk bir şekilde toplantıya geri döndüm, arkadaşlara anlattım. “Budur” dedim.
Arkadaşlar da dedi ki, “Biz de bu arada yazılı kısa bir açıklama yapmışız.” Davaya konu açıklama budur. Bir anayasal haktır, demokratik protesto hakkı. Bunun kullanılması konusunda, daha doğrusu hükümete siyasi olarak tavır koyduğumuz konusunda.
Çünkü çözüm sürecindeyiz, görüşme yürütüyoruz. Öyle kolay kolay, Hükümet ile çatışacak bir pozisyona girmemeye dikkat ediyoruz. Hükümet de bizimle ilişkilerde buna dikkat ediyor. Çözüm sürecini yürüten iki partiyiz.
Ama o gün, siyasi bir tavır açıklamamız gerekir düşüncesiyle o açıklama yapıldı. Öyle gösteriler olacak, insanlar sokağa çıkacak, provokasyonlu gösteriler olacak, beklenti de bu değildi.
Hakim: Yani siz o açıklamanın yapılmasından haberdar değilsiniz özetle. Böyle mi anlıyorum?
Demirtaş: Benim de içinde bulunduğum toplantıda alınmış bir karardır. Öyle haberdar değilim falan değil. Ben sadece açıklama basına geçilirken, yazıldığında Başbakan ile görüşme halindeydim diyorum. Sonuna kadar ben o açıklamanın meşruiyetinin, haklılığının arkasındayım.
Hakim: Basın açıklamasının yapılma kararı alınmıştı siz çıktığınızda?
Demirtaş: Tabii ki, tabii ki. Alınmıştı, hiçbir tereddüt yok o konuda.”
Yani Demirtaş savunmasında bu çağrının kendisi Başbakan’la telefon görüşmesi yaparken, arkasından yapıldığını anlattı. Parantezi burada kapatalım.
HDP’nin açıklamasına dönelim. Açıklamadaki dikkat çekici cümlelerden biri “sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz”du.
Bu cümleden açıklamadan önce sokakta olanlar olduğunu anlıyoruz.
O günün internet sitelerindeki habere bakıldığında da HDP’nin çağrısından saatler önce İstanbul’un çeşitli ilçelerinde, Bismil’de, Adıyaman’da, Eskişehir’de Kobani için yürüyüş ve protesto haberleri görülüyor.
Ama bu acil kodlu, alan tutmalı çağrının gerilimi artırdığına, gösterileri büyüttüğüne şüphe yok. Ama HDP’nin çağrısının yapıldığı 6 Ekim akşamından 7 Ekim günü öğleden sonraya kadar herhangi bir ölüm olayı yaşanmadı.
Bu noktada Başsavcılığın açıklamasındaki soruşturmaya konu olan diğer çağrılara bakalım. Yani “PKK/KCK terör örgütü sözde örgüt yöneticileri, örgütün gençlik yapılanması, kadın yapılanması ve şehir silahlı yapılanması” nın çağrılarına.
Bunlardan en kritiği KCK’nın yani Kandil’in çağrısı. 7 Ekim sabahı saat 08.50’de ANF’de yayınlanan PKK’nın çağrısı açık bir şiddet çağrısıydı:
“Kuzey halkımız İŞİD çetelerine, uzantılarına ve destekçilerine hiçbir yerde yaşam şansı tanımamalıdır. Tüm sokaklar Kobani sokaklarına dönüştürmeli, tarihin bu eşsiz direnişine denk bir direniş gücü ve örgütlülüğü geliştirilmelidir. Bu saatten itibaren milyonlar sokaklara akmalı, sınır insan seline dönüşmelidir. Her Kürt ve onurlu her insan, dostlar, duyarlı kesimler bu andan itibaren eyleme geçmelidir. An direniş eylemini geliştirme ve büyütme anıdır.”
Yine aynı sitede PKK’nın gençlik, kadın yapılanmaları, şehir milisleri YDGH’den de benzer içerikli, silahlı milislerin sokaklarda “IŞİD’çi cadı avına” çıkmasına neden olan çağrılar geldi.
Bu açıklamaların Öcalan’dan gelen ilk açıklamaya benzerliği de dikkat çekici.
Aynı 7 Ekim günü Gaziantep’te bir Suriyeli mülteci kampında mültecilere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği “Havadan bombalayarak bu sorunlar çözülmez. Bununla ilgili yerde mücadele eden yapılarla işbirliği kurulmadan netice alınamaz. İşte aylar geçti ve herhangi bir netice yok. Şu anda Kobani de düştü düşüyor" sözlerinden s “Kobani de düştü düşüyor” kısmı bir sevinç ifadesi olarak algılandı, kısa sürede yayıldı.
PKK’nın çağrısıyla şiddetlenen olaylarda ilk ölüm haberi 7 Ekim günü saat: 14.00’de Muş Varto’dan geldi.
6-8 Ekim olaylarında ölenlerle ilgili en ayrıntılı dökümü yapan Hürriyet’ten Ali Dağlar’ın haberine göre “7 Ekim Muş’un Varto ilçesinde Kobani’ye IŞİD saldırısını protesto eden gruplar sokaklara barikatlar kurup, polisle çatışmaya girdi. Varto’nun Buzlugöze köyünden inşaat işçisi 25 yaşındaki Hasan Buksur, bu olaylar sırasında başına isabet eden bir kurşunla hayatını kaybetti.”
Soruşturma dosyasında 37 olarak görülen ölü sayısı, Dağlar’ın ayrıntılı dökümünde 50 kişi olarak görülüyor, bu sayının 52 olduğu da ifade ediliyor.
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/6-7-ekim-in-aci-bilancosu-50-olu-27525777
Dağlar’ın hikayeleriyle dökümünü yaptığı 50 kişi arasında Hüdaparlılar, Kobani için sokağa çıkmış göstericiler, göstericilere karşı sokağa çıkmış milliyetçiler, polisler, PKK’lılar, çatışma arasında kalmış vatandaşlar, Suriyeli göçmenler, giyimi, sakalı yüzünden hedef olanlar, korucular, saldırılan benzin istasyonu sahipleri tarafından öldürülenler var.
Yasin Börü ve arkadaşları da 7 Ekim günü Diyarbakır’da öldürülmüştü. Bayramın son günü kurban eti dağıtımından dönen Hüda- Par gönüllülerine kalabalık bir grup saldırmış, ilk saldırıda 19 yaşındaki Ahmet Dakak kesici aletler ve kurşunla öldürülmüş, buradan kurtulup kaçarak bir apartmandaki eve sığınan 16 yaşındaki Yasin Börü, 26 yaşındaki Riyad Güneş, 25 yaşındaki Hasan Gökguz sığındıkları evi basan grup tarafından üçüncü kattan aşağıya atılmış, çok sayıda bıçak darbesiyle feci bir şekilde öldürülmüş, kısmen yakılmışlardı.
Bu IŞİD’çi cadı avında Diyarbakır, Bingöl, Van’da Hüda-Par’a yakın toplam dokuz kişi öldürüldü.
Diyarbakır, Mardin ve Batman’da Hüda-Par binalarına saldırırken binalardan açılan ateş sonucu en az 7 gösterici öldürüldü.
Gösteriler sırasında en az 10 kişinin polis, jandarma ve asker kurşunu ve gazıyla öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Bunlar arasında Viranşehir’de göstericiler arasında olan kız kardeşlerine polis müdahale ederken, balkondan görüp feryat edince balkona atılan gaz fişeğinden yere yıkılıp beyin travması geçiren 28 yaşındaki Aynur Kudin de var.
Olaylar sürerken Bingöl’de emniyet müdür yardımcısı ve bir baş komiser PKK’lılarca öldürüldü. Onları öldüren PKK’lılar olduğu iddiasıyla takip edilen bir araçta da dört kişi öldürüldü.
Siirt’te üç kişi AK Partili Kurtalan Belediye binasına saldırırken ateş açan korucular tarafından, iki kişi molotofla saldırdıkları benzin istasyonun sahipleri tarafından öldürüldü.
Mardin’e yerleşmiş iki Suud asıllı Suriyeli göçmen, yol çeviren PKK’lı grup tarafından şüpheli bulunarak infaz edildi. Fotoğrafları IŞİD’çi diye sosyal medyadan yayıldı.
Diyarbakır’da Menzil tarikatı mensubu bir adam sakalı cüppesi yüzünden IŞİD’çi diye öldürüldü. Yine Adana’da IŞİD’çi oldukları iddiasıyla bir baba ve oğul evlerinin önünde öldürüldü.
Antep’te ve İstanbul’daki gösterilerde Kobani için sokağa çıkanlarla milliyetçiler karşı karşıya geldi. Antep’te milliyetçi gruptan iki, Kobani göstericilerden iki kişi bu çatışmalarda öldü. 19 yaşındaki Sevgi Alıcı ise evinde yemek yerken pencereden giren bir kurşunla hayatını kaybetti.
Yine İstanbul Esenyurt’ta Kobani göstericileriyle, onların protesto eden milliyetçi grubun çatıştığı olayda sol gruplara mensup bir gösterici öldürüldü. Sultanbeyli’de böyle bir çatışmanın arasında kalmış iki çocuk babası 36 yaşındaki Serdar Aslan da kurşunlara hedef oldu.
Yani “6-8 Ekimde 50 ya da 52 vatandaşımız öldürüldü” derken, o sayıların içinde her kesimden insanlar var.
Bu çatışmalar sürdüğü iki gün boyunca Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Pervin Buldan’dan oluşan HDP’nin İmralı heyeti Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’yla görüşmeler yürüttüler.
Haberler ve sonraki açıklamalardan Sırrı Süreyya Önder-Efkan Ala diyaloğu üzerinden HDP ve hükümetin bu gösterileri bitirmek için birlikte çalıştığı görülüyor.
https://www.haberturk.com/gundem/haber/998045-hdp-heyeti-bakan-ala-ile-gorustu
Olayları ise 9 Ekim’de İmralı’da Öcalan’ın yazdığı ve devlet eliyle Demirtaş’a ulaştırılan bir mesaj bitirdi.
Demirtaş 9 Ekim günü Diyarbakır’da düzenlediği basın toplantısında “Dün gece itibarıyla Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı doğdu. Kendisinin de katliam ve büyük provokasyon tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin, tavsiye, önerdiğini belirtmek istiyoruz" dedi.
Daha sonra mahkemedeki savunmasında Demirtaş bu mesajın kendisine nasıl ulaştırıldığını şöyle anlattı:
“Hedefin çözüm süreci olduğunu düşündüğümüz için hükümet ‘İmralı’da Abdullah Öcalan’dan bir mektup getirirsek Selahattin Bey okur ve bunu kamuoyuna açıklar mı?’ diye milletvekilimiz Sırrı Süreyya Önder üzerinden bana haber gönderdi. Ben de bu şiddet, terör ve provakasyonların durması için her şeyi yapabileceğimi, buna da hazır olduğumu belirttim. 9 Ekim’de şiddet olaylarını kınadığımızı, durması gerektiğini, Öcalan’ın da mektubunda bunu belirttiğini paylaştım. Ayın 9’unda, bir gün sonra Adalet Bakanlığı İmralı cezaevine resmi bir devlet heyeti göndererek Öcalan’dan da bu provokasyonların durması konusunda çağrı yapmasını istedi. Öcalan da kendi el yazısıyla kısa bir not yazarak devlet yetkililerine teslim etti. Adalet Bakanlığı bu mektubun fotoğrafını WhatsApp üzerinden Sırrı Süreyya Önder’e, Sırı Bey de bana gönderdi. Ben o esnada Diyarbakır’da basın mensuplarını toplamış, çağrıyı tekrarlamaya, şiddetin durmasını istediğimizi belirtmeye ve Öcalan’ın da çağrısını eklemeye hazırlanıyordum. Nitekim o saatte mektup yetişti ve 9 Ekim’de şiddet olaylarını kınadığımızı, durması gerektiğini, Öcalan’ın da mektubunda bunu belirttiğini ifade ederek o mektubu da kamuoyuyla paylaştım. Dönemin Hükümeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu işbirliği ile uyum içerisinde bu şiddet olaylarının durmasını sağladık. Hükümet yetkilileri bana ve arkadaşlarıma samimi çabalarımızdan dolayı teşekkür ettiler.”
Bu olaylarla ilgili uzun bir süre ne Cumhurbaşkanı ne de hükümet yetkililerinden HDP’yi ve Demirtaş’ı doğrudan suçlayan bir açıklama duyulmadı.
19 Ekim’de Başbakan Davutoğlu, Akil İnsanları yeniden topladı. 11 saati aşan bir görüşme yapıldı, çözüm sürecine bağlılık tekrarlandı.
29 Ekim’de de muhalefetin tepkilerine rağmen Peşmerge güçlerinin Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesine izin verildi.
6-8 Ekim olaylarının ardından çözüm sürecini yeniden ayağa kaldırmak için HDP- hükümet-İmralı arasında yoğun görüşmeler yaşandı.
Özellikle 17-25 Aralık operasyonları sırasında Demirtaş’ın, “Cemaat öyle bir hale getirdi ki, halkın önüne bir tarafta yolsuzluk, bir tarafta siyasi darbe konuldu. Halk öyle bir noktaya geldi ki, siyasi darbe olmasın diye hırsızlığı sineye çekti. Cemaat bu hale getirdi, AKP’den hesap sormamızı engelledi” demesi, operasyona siyasi darbe diyen açıklamaları hükümet çevrelerinde memnuniyetle karşılanmıştı.
6-8 Ekim olaylarından üç ay sonra hükümet çevrelerinde ve iktidara yakın medyada HDP, Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder algısının nasıl olduğuyla ilgili bir kaç haber paylaşmak yeterli:
“HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamasında takipçilerine 'şapşik' dedi.” (Yeni Şafak)
https://www.yenisafak.com/gundem/demirtastan-sapsik-tweeti-2048764
https://www.ensonhaber.com/politika/selahattin-demirtas-takipcilerine-sapsik-dedi-2014-12-18
https://www.internethaber.com/demirtasin-sapsik-tweeti-twitteri-yikti-748949h.htm
“HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş grup toplantısında AK Parti ile HDP'nin genel seçim için anlaştığı iddialarına ilişkin konuştu ve CHP'ye çok sert sözlerle yüklendi.”
https://www.haberturk.com/gundem/haber/1038533-kilicdarogluna-hem-davet-hem-elestiri
“HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, TBMM Genel Kurulu’nda AKP’li vekillerle gülerken çekilmiş fotoğraflarıyla ilgili gelen eleştirilere, kendilerine küfretmeyen bütün vekillerle konuşabileceklerini söyleyerek yanıt verdi.”
“Sırrı Süreyya Önder: Bizzat barışın meşruiyetini tartışmaya açarak, Kürt halkı özelinde Türkiye'de bir barış gerçekleşecekse de bunun AKP döneminde gerçekleşmemesi temennisine varan; ancak barışın ve barış sürecinin yarattığı kazanımları bir kenara iten bir algı oluşuyor.”
https://t24.com.tr/haber/ne-iyi-bir-savas-vardir-ne-de-kotu-bir-baris,274877
Nitekim dün 6-8 Ekim’den altı yıl sonra koluna iki polisin girerek gözaltına alındığı Sırrı Süreyya Önder, 6-7 Ekimden sadece 5 ay sonra 28 Şubat 2015 günü Dolmabahçe Sarayı’nda şimdi hapiste olan İdris Baluken, dün hakkında 6-8 Ekim soruşturmasında fezleke hazırlanan Pervin Buldan’la birlikte, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal ve o dönem çözüm sürecini yürüten Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu’nun yanında Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısını okumuştu.
O günlerde de kimse HDP’yi ya da Sırrı Süreyya Önder’i 6-8 Ekim için suçlamıyordu.
Peki bu suçlamalar ne zaman başladı?
Olaydan 8 ay sonra.
17 Mart’ta Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı ve 22 Martta Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatını tanımadığını açıklaması sonrası girilen 7 Haziran seçim sürecinde artık her meydanda Kobani olayları, Yasin Börü’nün katli HDP’ye dönük bir suçlamaya dönüşmüştü.
Ama buna rağmen yine de hukuki olarak bir adım atılmadı.
Bu soruşturmada ilk hukuki adım olaydan bir yıl sonra Ekim 2015’de yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından atıldı.
Ama o adım bugünküne hiç benzemiyordu. Haberden okuyalım:
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu, Kobani bahanesiyle 6-7 Ekim 2014'te gerçekleşen olaylara ilişkin açıklamaları nedeniyle HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri hakkında soruşturma başlattı. Edinilen bilgiye göre, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, MYK'nın milletvekili olmayan üyelerini ifade vermeye çağırdı.”
Dün evleri aranarak, gözaltına alınan HDP MYK üyeleri beş yıl önce ifadeye çağrılmıştı. Onlar da gidip ifadelerini verdiler. Kimse gözaltına alınmadı, kimsenin evi aranmadı.
6-8 Ekim olaylarında HDP’nin rolü defteri, ancak 2016 darbe girişiminin ardından Kasım 2016’da HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkında tutuklama kararı verilirken tekrar açıldı. Her iki isim de “terör örgütü üyeliği” ve 6-8 Ekim olayları nedeniyle “suç işlemeye alenen tahrik” ten tutuklandı.
Bu arada 6-8 Ekim olaylarında hunharca öldürülen Yasin Börü ve üç arkadaşının ölümüyle ilgili Diyarbakır’da açılan davada 41 sanık yargılandı.
2017 yılında karar açıklandı. 16’sı “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” ile “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlarından beşer kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. Çocuk yaşta olan 6 sanığa 110’ar yıl hapis cezası verildi.
Bu mahkemede mağdur avukatları iki kez Demirtaş dosyasıyla bu davanın birleştirilmesini talep ettiler ama mahkeme bu talebi iki kez reddetti.
Dün zırhlı bir araca bindirilerek gözaltına alınan Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de 6-8 Ekim soruşturmasında 31 Ocak 2017'de bir kere daha tutuklanmıştı. 8.5 ay tutuklu kaldıktan sonra da tahliye edilmişti.
Bilgen, o gün MYK toplantısına katıldığına ve o MYK toplantısında suç işleme çağrısı yapıldığına yönelik bir karar alındığına ilişkin tespit olmadığını ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuş, mahkeme kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vererek, Bilgen'e net 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.
Yani Bilgen, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına rağmen yeniden aynı suçtan gözaltına alınmış oldu.
Bu soruşturmanın tutuklu sanığı olan Demirtaş için de tuhaf bir durum var. Çünkü üç yıl boyunca tutuklu olarak yargılandığı 6-8 Ekim olayları davasında 2 Eylül 2019 günü tahliye edilmişti.
Bu tahliye kararının AİHM İkinci Dairesi’nin 20 Kasım 2018’de verdiği Demirtaş’ın tutukluluğunun makul süreyi aştığı kararına verilmiş bir cevap olduğu iddia edilmişti.
Hükümet AİHM Büyük Dairesi’ne bu kararla ilgili itiraz etmiş, itirazın 18 Eylül 2019’da görüşülmesinden önce de karar kesinleşeceği için ön almak amacıyla Demirtaş hakkında tahliye kararı verilmişti.
Fakat Demirtaş, 2013 Nevruz’unda, yani çözüm sürecinin başında, İstanbul’da yaptığı ve zamanında iktidara yakın gazetelerin birinci sayfalarından bile verdiği barış mesajları yüzünden övülmüş bir konuşma nedeniyle aldığı hapis cezası yüzünden tahliye edilememişti.
Avukatları bu cezanın yattığı süreden mahsup edilmesi için başvurmuştu ve bu Demirtaş’ın tahliye olması anlamına gelebilirdi.
Fakat tam bu aşamada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Eylül 2019’da 6-8 Ekim olayları için Demirtaş hakkında yeni bir soruşturma başlattı ve bu kez 302. maddeden yani devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçlamasıyla yeni bir tutuklama kararı çıkardı.
Yani Demirtaş, daha önce yargılanıp tahliye edildiği soruşturmada bir başka suçtan bir kere daha tutuklanmış oldu.
İşte dünkü gözaltı dalgası, AİHM kararına karşı Demirtaş’ın tahliyesini engellemek için yeniden güncellenmiş bu soruşturma kapsamında yapıldı.
İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak’a göre altı yıl sonra HDP’ye yönelik bu geniş operasyonun arkasında da yine AİHM ile ilgili bir manevra olabilir:
“AİHM Büyük Daire Demirtaş kararı yıl bitmeden çıkacak ve muhtemelen sonuçları sadece Demirtaş’la sınırlı kalmayacak. Büyük bir operasyonla o kararın uygulanmaması için gerekçe üretiliyor olabilir.”
Anayasa hukuku profesörü olan HDP eş genel başkanı Mithat Sancar’a göre ise bu operasyon sadece bir AİHM manevrası değil, iktidar açısından çok daha ciddi bir karara işaret ediyor.
Sancar, 6-7 Ekim’deki HDP MYK çağrısı yüzünden gözaltına alınan Sırrı Süreyya Önder’in ve fezleke hazırlanan Pervin Buldan’ın o günlerde HDP MYK üyesi bile olmadıklarını hatırlatıyor.
İkisinin bir ortak özellikleri daha var.
Çözüm sürecinde hükümet tarafından İmralı heyetine seçilen ve süreçte en aktif rolü oynayan iki isim olmaları.
Dünkü gözaltı listesinde olan Altan Tan ve Ayla Akat Ata da çözüm sürecinin başlangıcındaki ilk İmralı heyeti içinde yer almışlardı.
Bu heyetlerde yer alan Selahattin Demirtaş ve İdris Baluken zaten uzun süredir tutuklu.
Böylece çözüm sürecinde devlete güvenmiş, İmralı’ya gitmek, Kandil’e gitmek gibi şu anda yargılandıkları davaların hepsinden daha somut terör örgütüyle ilişki suçuna sokulabilecek fiilleri işlemeyi göze almış isimlerden beşi tutuklu ya da gözaltında.
Pervin Buldan için fezleke hazırlandı. Ahmet Türk de bir süre hapis yattıktan sonra tahliye edilmişti.
Son operasyonda gözaltına alınan Altan Tan, Ayla Akat, Sırrı Süreyya, Nazmi Gür, Emine Ayna aktif siyasete ara vermiş isimlerdi.
Uzun süredir HDP’yle mesafeli olan ve eleştirel açıklamalar yapan Altan Tan, 6-8 Ekim günkü MYK toplantısında da yoktu.
Daha da uzatabiliriz.
Ama bu uzun hikayede, 2020 yılının Eylül ayının sonunda altı yıl önceki soruşturma için bu isimlerin gözaltına alınmasına, evlerinin aranmasına hukuki bir gerekçe bulmak mümkün değil.
Altı yıl önceki soruşturmayı bugüne bağlayan tek gerekçe Başsavcılık açıklamasındaki şu cümlede saklı olabilir:
“Cumhuriyet Başsavcılığımız Terör Suçları Soruşturma Bürosunca 2014/146757 sayı ile soruşturma başlatılmış, soruşturma kapsamında Selahattin DEMİRTAŞ ve Figen YÜKSEKDAĞ ŞENOĞLU tutuklu olarak bulunmakta olup gelinen aşama itibariyle Ankara merkezli 7 ilde, 25.09.2020 tarihinden geçerli olmak üzere 82 şüphelinin gözaltına alınmasına karar verilmiştir”
“Gelinen aşama itibarıyla”
Bu kadar.
6-8 Ekim’den bir ay sonra, üç ay sonra, beş ay sonra gelmeyen o aşama, bir yıl sonra nazik bir ifadeye çağırma davetinden ibaret kalan bir soruşturmada nasıl oldu da altı yıl sonra o aşamaya gelindi, altı yıldır aranmamış evleri aranarak insanlar gözaltına alındı sorusunun cevabı meçhul.
Ama “gelinen aşamanın” hukuki bir aşama olmadığını anlamak için hukuk eğitimine ihtiyaç olmadığı açık, Türkiye’de bir süre yaşamış olmak yeterli...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025