Halil BERKTAY

Cevaplar (3) Gerçeğe ‘partizan’ yaklaşım
2.01.2013
5404

 Yılın son günü. 2013’e, beni çok düşündüren bir konuyla girmek istedim.

Bu, (tek) bir dâvâya veya bütün bir ideolojik çatıya (topyekûn) angajmanın, başka her şeye ve herkese bakışta nelere yol açtığıyla ilgili. Aslında, 1 ve 8 Ekim 2011’de çıkmış iki yazımın tekrarı.

Hayat giderek daha hızlı akıyor; hafızalar iyice kısalıyor; sorunlar unutulup gidiyor. Bundan bir küsur yıl önce, PKK’nın ve ona uyan BDP’nin 12 Haziran seçimleri öncesinden itibaren içine girdiği barıştan kaçma mecrası tartışılıyordu. Tam da çözüm umutlarının yükseldiği bir noktada, Meclise ve siyasete sırt çevirip, önceden alındığı zamanla anlaşılan “devrimci halk savaşı”na dönüş kararı için ayaküstü her türlü bahaneyi bulmak istiyor; kendilerini eleştirenlere ise “anti-Kürt” diye özetlenebilecek bir yaftayı yapıştırarak, deyim yerindeyse “anti-anti-Kürt” olmaya zorluyorlardı.

Bu tavrı, 1930’lardan 1980’lere Sovyetler Birliği’ni ve/ya uluslar arası komünist hareketi eleştirecek gibi olan herkesin “anti-komünist” diye suçlanıp “anti-anti-komünist” çatı altında kalmaya zorlanmasına benzeterek, İkinci Dünya Savaşı sonrasının Fransa’sından iki örnek vermiştim; bir kere daha aktarıyorum.

Viktor Kravçenko bir Sovyet bürokratıydı. 1944’te kaçıp ABD’ye sığındı. 46’da anılarını yayınladı : I Chose Freedom (Hürriyeti Seçtim). 47’de Fransa’da basıldığında (J’ai choisi la Liberté), Sovyetlerdeki tasfiyelere, katliamlara, özellikle de Gulag kamplarına dair anlattıkları yüzünden kıyamet koptu. PCF’nin entellektüel yayın organı Les Lettres françaises’de, bu yalanları Amerikan gizli servislerinin imal ettiği yazıldı. Bunun üzerine Kravçenko iftira ve karalama dâvâsı açıyor. Fakat duruşmalarda Sovyetlere ilişkin olgular konuşulmadı. Onun yerine solcu aydınlar, tarafların özsel olarak nerede durduğu, neyi temsil ettiği konusunda tanıklığa çağrıldı: Anti-faşist Direniş romancısı Vercors; Nobel ödüllü fizikçi Frédéric Joliot-Curie (Marie Curie’nin damadı, 1951’de Stalin Ödülü’nü de alacak): geneRésistance’tan, Paris’teki Modern Sanat Müzesi’nin direktörü Jean Cassou ve başkaları. Hepsi, (a) PCF’nin tertemiz Direniş sicilini; (b) Sovyetlerin su götürmez devrimciliğini; (c) Kravçenko’nun ise yazdıklarının gerçek olamayacağı ve kabul edilemeyeceğini tekrarladı. Mahkeme, lekeli ve güvenilmez sayılan Kravçenko’ya tek bir frank para cezası ödenmesine hükmetti.

Derken ikinci bir dâvâ çıkageldi. Stalin terörünün ikinci dalgası çerçevesinde, Macar komünist lideri Laszlo Rajk, Ekim ’49’da idam edildi. Dört hafta sonra David Rousset’nin, Le Figaro littéraire’de, Sovyettoplama kampları hakkında yapacağı araştırmada, Nazi toplama kamplarının eski mahkûmlarının kendisine yardımcı olmalarını isteyen yazısı yayınlandı (12 Kasım 49). Rousset, doğrudan doğruya Sovyet hukuk metinlerinden hareketle, bu kampların resmen iddia edildiği gibi “ıslâh evleri” değil, düpedüz temerküz kampları olduğunu; devlet açısından vazgeçilmez bir kamusal yıldırma ve sindirme işlevi taşıdığını ortaya koydu.

Gene kıyamet koptu ve bir hafta sonra, gene Les Lettres françaises’de PCF’den iki yazar, Rousset’yi sahte kaynaklarla Sovyetlere karşı adî bir saldırıya girişmekle suçladı. Viktor Kravçenko gibi David Rousset de buna karşı hakaret ve iftira dâvâsı açtı. Bu sefer işler pek PCF’nin umduğu gibi gitmedi. Bir kere Rousset de eski bir sosyalist, bir ara Troçkist, Direniş kahramanı, Buchenwald ve Neuengamme kamplarından sağ çıkabilmiş bir mazlumdu. İkincisi, kendi gibi çok saygın tanıklar buldu. Örneğin Margarete Buber-Neumann, hem Sovyet kamplarında, hem Molotov-Ribbentrop Paktı gereği 1940’ta SSCB’den Nazilere iade edildikten sonra Ravensbrück’te neler çektiğini dramatik ve karşılaştırmalı bir şekilde anlattı. Sonuçta Rousset dâvâyı kazandığı gibi, o neslin bilincini azıcık sarsmayı da başardı.

Kıssadan hisse, gerçekler inatçıdır. Şimdi, daha küçük ölçekte de olsa benzer örnekler, 2012’de yaşadığımız 1 Mayıs 1977 ve hâlâ süren Torosyan tartışmasıyla karşımıza çıkıyor. Belirli bir soyutlama kertesinde, çok benzer bir yan var. Birileri olgusal eleştiri ve çürütme kabul etmiyor; yanlışlığı iyice belirginleşen bir iddiayı bile inatla savunuyor. Çünkü varlığı, iddiası, şöhreti, kariyeri vb buna bağlı. Lâkin sonuç kendisi için felâket oluyor.

Ne çare, insan bazı şeyleri kolay, bazı şeyleri ise çok zor öğrenen bir yaratık. Onun için aynı tür hatâlar tekrarlanıyor; aynı tür tuzaklara düşülüp duruyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar