Halil BERKTAY
Bazı dış gözlemlerden sonra, gelelim işin özüne. (1) Atatürk içerik olarak, Türk ve İslâm tarihi hakkında ne demiş ? (2) Bu görüşler, o gün ve bugün, bilim karşısında, tarihçiliğin dünya çapındaki ölçüleri ve pratiği açısından nerede duruyor ?
Sonra (3) Atilla Oral mektubun kendisine ne diyor ? (4) TTK’nın bu “sansür”ünü nasıl yorumluyor ? (5) Mektubun ağır üslûbunu da hesaba kattığımızda, olay, Tek Adam ve Tek Parti dönemine asıl hangi bakımlardan ışık tutuyor ?
Mustafa Kemal’in 16-17 Ağustos 1931’de Yalova’dan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Yüksek Riyaseti’ne yazdığı not, “Mektubumuza haşiyedir” diye başlıyor. Buradan, Zakir Kadirî’nin İslâm Tarihi taslaklarına karşı daha önce yazılıp yollanmış, belki daha uzun bir “ilk ve esas mektup”un mevcut olduğunu anlıyoruz. Atilla Oral’ın TTK yöneticilerinden yaptığı alıntılardaki “özel arşiv”e göndermeler de bunu doğruluyor.
“Haşiye”nin doğrudan doğruya tarihe ilişkin önermeleri 1.-7. paragraflarında yer almakta. Ayrıştırarak üzerinden gideceğim. (1a) Cebrail’in, Hira dağındaki mağaraya çekilen Muhammed’e görünüp Rabbin, Allahın adına oku talimatı vermesini Atatürk “İkre, Bismi, Rabbi” diye özetleyip “safsata” olarak niteliyor.
(1b) İslâmiyetin çıkışı sırasında Arapların “kumsal çöller”de, oysa Türklerin “zengin medeni muhitler”de yaşadığını öne sürüyor.
(1c) Devamla, Araplar “medeni cihanlar”a ve “bilhassa Türk zengin medeni muhitleri”ne girdiklerinde “yapmadıkları tahrifat kalmadı”, diyor. Arapların “İslâm’dan evvel cihanşümul Türk medeniyetinin bütün vesikalarını imha” ettiklerini iddia ediyor.
(1d) Kudüs kuşatması hakkında İslâm kaynaklarında anlatılan bir anekdot vardır. Bizans’a (Doğu Roma’ya) ait olan Kudüs’ün önde gelenleri, kentin anahtarlarını ancak halifeye teslim edebileceklerini söyleyince, dünya ve iktidar nimetlerine sırt çevirip sade bir yaşam tarzını benimsediği vurgulanan Ömer, üzerinde yamalı gömleğiyle ve tek bir deveye kölesiyle nöbetleşe binmek suretiyle gelip, Kudüs civarındaki Cabiye’de Halid bin Velid, Ebu Ubeyde ve Yezid bin Ebu Süfyan’la buluşur. Komutanlarını Romalılar gibi süslü elbiseler içinde ve gene süslü, güzel atlara binmiş görünce kızar; yere atlayıp onlara (sembolik olarak) taş atar; ne çabuk fikir ve reyinizden döndünüz diye azarlar. Komutanlar biz silâhlarımızdan başka süs bilmeyiz deyip özür dileyince barışırlar.
Anlaşılan, Zakir Kadirî de yeni lise kitapları için kaleme aldığı İslâm Tarihi bölümlerinde de, İslâmiyetin ilk baştaki eşitlikçi, bölüşümcü, sosyal adaletçi özlemlerini yansıtan bu meseli aktarmış. Atatürk işin bu yanını umursamıyor.
(1d.1) Kudüs’ü kuşatan orduyu “Arap ırkından başka ve yüksek ırklardan mürekkep” diye tarif ediyor.
(1d.2) Bu ordunun “yüksek ve muhteşem huzuru”nda Halife Ömer’in “o ordunun kumandanlarına karşı yerden taş alarak atmak” suretiyle –şimdi dikkat– “çıplak ve çıfıt Araplık” (vurgu benim) gösterdiğini savunuyor.
(1e) “Bunu artık Türk çocuklarına bir fazilet gibi okut”mamalıyız, diyor. Devamında, “bir hırka ve bir hurma hikâyesi[nin] artık bir insanlık fazileti olarak gösterilme”mesini talep ediyor.
(1f) Son ve belki en kritik nokta, İslâm devletlerinde yaygın olarak görülen köle veya gulam ordularıyla ilgili. Geçmişte olduğu gibi günümüz tarihçiliği de bu “askerî kölelik” kurumunu, İslâm medeniyetinin Avrupa devletleri ve ordularından farklı bir özelliği olarak kaydediyor. Arap yayılması doğu İran’a dayandığında, Emevî döneminin Arap-İslâm devleti “Kıpçak çölü”ne (deşt-i Kıpçak) komşu oldu. Hem Batı Asya bozkırının Türk aşiretlerini İslâmiyete kazanmaya, hem de steplere akın düzenleyerek özellikle erkek çocuk ve gençleri esir alıp götürmeye giriştiler. Böylece İslâm devletlerinin hassa (muhafız) orduları daha çok Türk kökenli askerî kölelerden oluşmaya başladı. Güçlenen bu hassa orduları zamanla darbeler de tezgâhlayıp iktidarı ele geçirdiler. Böylece İslâm âleminde “pretoryen devletler” fenomeni yaygınlaştı. Gazneliler ve Mısır’da Memlûkler, bu türün çarpıcı örnekleridir. Osmanlıların batıya doğru yayılırken önce Hıristiyan savaş esirlerinden kurduğu, sonra bir “devşirme” operasyonuna dayandırdığı kul (yeniçeri) orduları da aynı kurumun Balkan ortamına uyarlanması sayılır.
Atatürk’ün “haşiye”sinden, Zakir Kadirî’nin de İslâm Tarihi taslaklarında bu çok iyi bilinen tarihî gerçeklere yer verdiğini anlıyoruz. Ne ki, Atatürk için bunlar yanlış ve/ya söylenmemesi gereken şeyler. “Bu kölelerin Türk çocukları olduğu”ndan kim gurur duyabilir ? Türklerin “çok kahraman evlatlar”ı zamanla “Arap İmparatorluğu”na hâkim olduysa, onlara nasıl köle denebilir ? Böyle gerçekleri söylemek zorunda olmadığımızı imâ ediyor : “Efendi’ye, Sahib’e, Hâkim’e köle demek ve esir, zelil, naçiz insanlara [= Araplar] efendi demek, tarihin ifade etmemizi emrettiği bir şe’niyet [kötülük] müdür ?”
(1g) Bu bağlamda Atatürk’ün Araplardan, “Muhammed’in Halifesi unvanını taşımak maskaralığında bulunanlar”; Türklerden ise onları “emir ve iradelerine ram” edenler diye söz etmesi de dikkat çekiyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları



























































































Hrac Madooglu
Eyvah, Hasan Cemal uluslararasi gazetecilik odulu almis. Ustelik odulun ismi "ViCDAN VE DURUSTLUK ODULU". AK Partinin satilmis kose yazarlarini cat diye catlatacak bir olay. Onlar Kabatas yalanini savundukca daha cok batarken, onuru ve cesareti ile karanliga karsi mucadele eden bir gazeteci en yuksek mertebeye yukselmis.