Halil BERKTAY
9 temmuzda başladığım bir alt-dizinin sonuna geliyorum. Yedi buçuk hafta oluyor, Atilla Oral’ın Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu kitabından yola çıkalı. Daha çok, Atatürk’ün bilim ve tarih anlayışını eleştirdim. Türk Tarih Tezi ve Güneş-Dil Teorisi’nin ne kadar uyduruk olduğunu bir kere daha hatırlatmaya çalıştım. Madalyonun bir yüzünde Türk ırkçılığının, diğer yüzünde Arap ve İslâm düşmanlığının yattığına değindim. Bu mektup aracılığıyla, Atatürk’ün mütehakkim kişiliği ve çevresiyle ilişkilerine de dikkat çektim. Devlet ve lider direktifiyle, “böyle buyurdular”la bilim yapılamayacağını; yapıldı sanılanın da zaman içinde çatır çatır çökeceğini vurguladım.
Yani bir anlamda, Atilla Oral’ın tam tersini yaptım. Yazar, Atatürk’ün 16-17 Ağustos 1931 mektubunu göklere çıkarmış, başka her şeyi ve herkesi ise yerin dibine batırmış. Ben ise mektubu, bir “Tek Parti, Tek Adam” rejiminin röntgenini almak için kullandım.
Buradan geliyoruz, son meseleye. Peki, sonuçta TTK neden sansürlemiş Atatürk’ün mektubunu ? Ya da, sansürlemiş mi acaba ? Veya, nereye kadar ? Aramızdaki fark, bu sorulara da yansıyor.
Atilla Oral için mesele, bir “Atatürkçülük ve düşmanları” veya bir “devrim ve karşı-devrim” ikileminden ibaret. Atatürk bir devrim yapmış. Her şeyi, her dediği doğru. Ama Osmanlıcılar, mürteciler, İslâmcılar geri gelmiş. Atatürk’ün yolundan sapmışlar. Özellikle Türk Tarih Tezi ile Arap ve İslâm tarihi konularında, onun her biri ayrı bir cevher olan doğrularını halktan gizlemeye girişmişler. Açıkça söylenmese de, şöyle bir imâ söz konusu : TTK bunları “özel arşiv”ine kapatıp kamuoyundan saklamasa, belki de “çıplak ve çıfıt Araplığa” ya da “Camii Ezher kaçkınlığı”na karşı uyanıklık korunacak; yani “karşı-devrim” olmayacakmış.
Mı acaba ? İlk önce şu hususa dikkat çekeyim. Atilla Oral’ın sansüre isyanı ilkesel değil. Tamamen siyasî. Örneğin ben, Atatürk’e ilişkin istisnasız bütün belgelerin, içerikleri ne olursa olsun, herhangi bir siyasî hesapla değil, sadece bilim ve gerçek adına, kamuoyuna ve bütün araştırmacılara açılmasından yanayım. Atilla Oral ise sansürlenen mektubu yayınlama ve hesabını sormayı, hep belirli bir siyasî fayda anlayışı içinde yapıyor.
İkinci husus ise hayli ironik. Maalesef Atilla Oral’ın siyasî tahmin veya kestirimi tamamen yanlış. Bu mektubun ister o zaman, ister şimdi yayınlanmasından, Atatürkçülüğe gelecek en ufak bir siyasî fayda yok. Tam tersine, mektup gayet “gayrı-politik”; politically correct değil. Kitlesel bir konsensüsün gerektirdiği esnek “takiyye”den uzak. Atatürk ve Atatürkçülük için, aleniyet kazandığı takdirde büyük bir zaaf teşkil ediyor.
Sansürlenmesinin nedeni de bu –ve şimdi kritik noktaya geliyoruz; bu sansür Atatürk’ün onayıyla başlamış olmalı. Atilla Oral, sansürün sonradan oluştuğunu varsayarken, çok basit bir gerçeği atlamış : Mektubun tarihi 1931, Atatürk’ün ölümü ise 1938. Yani bu yedi yıl boyunca da mektup TTK’da ve kapalı kapılar ardında. Belki “özel arşiv”de, belki başka bir yerde. Atatürk hoşnutsuz olsaydı, bu gizlilik devam eder miydi sanıyorsunuz ?
Neden istesin ki yayınlanmasını ? Daha önce de altını çizdiğim gibi, özel ve mahrem bir mektup söz konusu. Atatürk burada kendi iç çevresinden biriyle konuşuyor; devlet-içi bir talimat veriyor. Herhangi bir yerel kongreyi ya da 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni herkesin gözü önünde dua ederek açabilir; kitle seferberlik ideolojisi olarak, Zürcher’in “Müslüman yurtseverliği” diye tarif ettiği şeyi kullanabilir; Mehmed Âkif’in bu anlayışla yazılmış, gayet dinî ve içinde “Türk” sözcüğü tek bir kere geçmeyen İstiklâl Marşı’nı gene aynı siyasî cephe pragmatizmiyle onaylayabilir. Ama mektubunda, TTK başkanı ile arasında kalacağı varsayımıyla, Muhammed, din, vahiy, Ömer, İslâmiyet, halifelik ve Araplar hakkında çok farklı şeyler söylüyor. Üstelik de pek hoş olmayan bir üslûpla yapıyor bunları (o kadar ki, Atilla Oral Atatürk’ün aslında ırkçı ve Arap düşmanı olmadığına, çünkü Arapların gerçekten çıfıt ve çıplak olduğuna komik iki sayfa [s. 8-10] ayırdığı gibi, hitap tarzının da apolojisini yapmak, “kendine özgü hoşgörüsü ve zarif üslubuyla gönül almasını bil”diğinden dem vurmak [s. 1] ihtiyacını duyuyor).
Bu, devletin de, Atatürk’ün kendisinin de, halka göstermekten hoşlanacağı bir Atatürk değil. 19. yüzyıl bilimciliği, sonra İttihatçıların kısmen ateizmi, kısmen agnostisizminden süzülerek gelen modernist Türk milliyetçiliği (bkz. Şerif Mardin, Şükrü Hanioğlu), başka yer kalmadığı için “içeri”ye, Anadolu’ya göçmüş ve çok büyük çoğunluğu itibariyle Müslüman bir toplumun tepesine oturmuş. Bu tabanı kendi suretine uygun bir millete dönüştürmeye girişmiş. Buna göre bir “toplum sözleşmesi” oluşturmuş.
Ne kadar yerel kongrelerde uzlaşılarak varıldığını (Bülent Tanör), ne kadar yukarıdan dayatıldığını bir yana bırakalım. Öyle ya da böyle; bu “çözüm”de İslâmcılığa yer yok, ama liderin dinsiz görünmesine de yer yok. Balkan yenilgisinden beri Türk milliyetçiliği yararlı, kullanılabilir, tolere edilebilir bir Müslümanlığa muhtaç olduğunun son derece farkında.
Onun için, belki sansürden çok oto-sansür söz konusu. Birinci Cumhuriyet’in aşılamamış, bugün çok daha belirgin çelişkilerini yansıtıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları





























































































hatice
esra hanım ne güzel bir yorum getirmişsiniz sizi bravo.bir yandan pkk kürtlerin sözcüsü olamaz bir yandan terörle mücadele, siyasetle müzakere BDPyi kapsamakla birlikte, onun tekeline hapsedilmemelidir diğer yandan güya hakkını savunduğunuz gariban halk onuda roboski katliyamına kurban edin bütün bunlar olurken siz hala kendinizi ve yazma yeteneğinizi geliştirme manevraları yapmak için sayfanızda inciler döktürüyorsunuz.hiç değilse kendinizi biraz geliştirip de öyle yazın eza etmeyin insanlara