Halil BERKTAY
[28-29 Mayıs 2016] Geçenlerde aHaber’den aradılar. 27 Mayıs’ın yıldönümü için yeni bir belgesel çekeceklermiş. Benimle de bir çekim yapıp tabii sonra yerine göre fragmanlar halinde kullanacaklarmış.
Gittim, anlattım düşündüklerimi. (1) Uzunca bir arkaplan vermeye çalıştım. 19. yüzyıl Tanzimat reformlarının yarattığı modern ordu (profesyonel subay kadroları), yargı ve bürokrasi, pekâlâ “devlet [eğitim] yoluyla oluşmuş” bir sosyal sınıftı (buna sağlıklı bir teşhis koymamızı, klasik Marksizm doğrultusunda sosyal sınıfları “sadece ekonomi yoluyla oluşur” sanmamız engelliyor). Geri ve ilkel bir topluma yukarıdan aşağı radikal reformlarla çağ atlatma projesinin asıl sahibi, hep bu sosyal sınıf oldu. Zaman içinde hem kendi kurumsal sürekliliğini korudu, hem de siyaset sahnesinde (sırasıyla) İttihatçılar, Kemalistler, Milli Mücadele sırasında Meclisteki Birinci Grup, sonra Halk Fırkası, sonra Cumhuriyet Halk Fırkası, sonra CHP ve CHP ve gene CHP diye tarif edebileceğimiz oluşumlar aracılığıyla temsil edildi. 1908’de (Abdülhamid rejimine karşı, içe dönük bir kavram olarak) Hürriyet diye yola çıktıysa da, zaman içinde (dışa dönük) İstiklâl parolasına kaydı. 1919-22’de zorunlu ve kaçınılmazdı elbet. Ama daha sonra da, imâ ettiği bütün “yekpare millî birlik ve beraberlik” olanaklarıyla birlikte, bu İstiklâl çizgisinden vazgeçmedi. Tek Parti’yi, Ebedî Şefi, Millî Şefi hep açık-örtük bu temel anlayışa, İstiklâl uğruna Hürriyet’ten şu veya bu ölçüde feragat edilebileceği fikrine dayandırdı.
Bu otoriter-modernist merkez-solun karşısında ise daha liberal-popülist bir merkez-sağ gelenek şekillendi. İttihat ve Terakki’nin başlattığı Hürriyet odaklılık, zaman içinde daha çok bu diğer kesime doğru yer değiştirdi. Cemiyetin ikinci kongresinde Ahmet Rıza’nın temsil ettiği katı merkeziyetçiliğe karşı çıkan Prens Sabahattin ve taraftarlarını, 1908-18 arasındaki İTC karşıtları, sonra Milli Mücadele sırasında Meclisteki İkinci Grup, sonra 1925’te (kısa zamanda kapatılan) Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF), sonra 1930’te (gene kısa zamanda kapatılan) Serbest Cumhuriyetçi Fırka (SF veya SCF) izledi. Zaman içinde “bürokrasi”ye alternatif olarak enikonu bir “burjuvazi” de gelişip güçlendi. 1945-46’dan itibaren Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP ve AKP’ye hayat verdi. Böylece kültürel anlamda muhafazakâr, dolayısıyla muhafazakâr-modernist veya ılımlı modernist diye tarif edebileceğimiz merkez-sağ, politikada büyük ve üstün bir devamlılık kazandı. Bir ara bu merkez-sağ gövdeden ayrılan Nizam - Selamet - Refah - Fazilet - Saadet (MNP, MSP, RP, FP, SP) İslamcılığı ise, döndü dolaştı; küreselleşme çağının icaplarına çok daha uygun bir AKP ile tekrar ana mecraya katıldı.
Ordu - yargı - bürokrasi sınıfı ve CHP ile oluşturduğu tarihsel blok ise, söz konusu sınıflaşma, toplumsal yapıda kök salma, büyüme ve olgunlaşmayı hazmedemedi. Yitirdiği iktidarı geri alma girişimleri, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerine; 1980’den 21. yüzyıla uzanan vesayet rejimine; bu çerçevede 28 Şubat 1997 yarı-darbesine ve 2002-2007 arasının yarım yamalak darbe heveslerine yansıdı.
(2) Röportajda, bu zeminde özel olarak 1950-60 arasına eğildim. Ordu ve bürokrasi içinde bu yeniyetme Demokrat Parti’ye karşı darbe özlemlerinin hep varolduğunu ve giderek CHP’ye daha fazla yansıdığını hatırlattım. Öte yandan, DP’nin kendi yükselişi ve sonra inişi üzerinde durdum. 1950-54 arasında (bütün icraatlarına kefil olmaksızın) en temel mesele olan demokrasi açısından görece iyi gittiklerine; ama ekonomide sıkıntıların baş göstermesiyle birlikte sertleşen kutuplaşma ortamında onların da çok fazla hatâ yapmaya başladığına dikkat çektim. Osman Bölükbaşı yüzünden Kırşehir’in cezalandırılmasını (ilçe yapılmasını); keza İsmet İnönü yüzünden Malatya’nın cezalandırılmasını (Malatya ve Adıyaman diye ikiye bölünmesini) bu hafiflik ve ciddiyetsizlikler arasında saydım.
Dörtlü Takrir’i imzalayan kuruculardan, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü’nün istifası, Hürriyet Partisi’nin de DP’den kopması ve 1957 seçimlerine eğreti gidiş sürecinde, partiler-arası seçim ittifaklarının yasaklanması ve ayrıca, bir partiden istifa eden milletvekilinin altı ay içinde başka bir partiden aday olamıyacağına ilişkin bir “Köprülü maddesi”nin yasalaştırılmasını ayrıca eleştirdim. En çok da, CHP’nin olası darbeci gruplarla ilişkisini araştırmak üzere kurulan (15 kişilik) Meclis Tahkikat Encümeni’ne sadece soruşturma değil, aynı zamanda (olağanüstü bir mahkeme olarak) yargılama yetkisinin verilmesi; üstelik, kararlarına itiraz hakkının tanınmaması üzerinde durdum. Bunu, (a) Fransız Devriminin 1792-94 aşamasında Jakobenlerin kurduğu (12 kişilik) Kamu Selameti Komitesi ve (b) Kemalist Devrimin 1925-27 arasındaki en Jakoben aşamasında kurulan İstiklâl Mahkemeleri ile karşılaştırdım. Bu geleneğe karşı çıkmak Demokrat Parti’nin varlık sebebiyken, aşırı kutuplaşmanın seyri içinde tarihe ve siyasete karşı körleşerek benzer uygulamalara tevessül etmesindeki talihsizliği dile getirmeye çalıştım.
(3) Bütün bunlarla birlikte, dedim, 27 Mayıs 1960 darbesi yakın tarihimiz açısından tam bir felâket oldu. Siyasî yanlışların karşılığı gene siyasetle verilmeli; ceza kesilecekse seçimlerle kesilmeli; özel olarak 1961 seçimleri mutlaka yapılmalıydı. Varsın, gene DP kazansındı; kamuoyu öğrenir, alacak-verecek hesapları er ya da geç denkleştirilirdi -- yeter ki çok-partili demokrasiye anormal, demokrasi dışı zor ve şiddet karışmasın. Ama 27 Mayıs, bir bakıma Tek Parti döneminden de beter bir şekilde, orduyu tekrar sahneye çıkardı. Demokrasiye karşı askerî müdahaleyi her an gözetilmesi, kollanması gereken bir olasılığa dönüştürdü ve 1971-1980-1997’nin kapısını araladı. En büyük kötülüklerinden biri de, Demokrat Parti’nin yaptığı çeşitli hatâların soğukkanlılıkla incelenmesi ve tartışılmasını (aman, darbeye gerekçe oluşturmasın diye) imkânsız kılmasıdır. 27 Mayıs, DP’nin yanlışlarını silip yok etti bir bakıma. Oysa demokrasinin gelişip güçlenmesi açısından, o yanlışları da bilip konuşmaya çok ihtiyacımız var.
* * *
Yanlış anlaşılmasın: benim derdim, kendi söylediklerimin kırpılıp çarpıtılması değil. Eksiksiz kullanılması, hiç değil. Son yıllarda kimbilir kaç tane böyle röportaj verdim; bir buçuk saat konuşursam, olsa olsa beş dakikasının kullanılacağını çok iyi biliyorum. Zaten öyle birşey de olmamış; benden aldıkları parçacıklar gayet sağlıklı, bütünlüklü; doğru yerlerde kullanılmış.
Dolayısıyla öfkem ve tepkim kesinlikle kişisel nedenlerden kaynaklanmıyor. Yukarıda, kendi söylediklerimi, sağlıklı bir Tek Parti tahlili ve sonra Demokrat Parti tahlili nedir, onu hatırlatmak için uzun uzadıya aktardım. Ben sanıyordum ki, söz konusu belgeseli yapanlar da bu tarihi az buçuk biliyordur ve röportaj yaptıkları başka kişiler gibi benim anlattıklarım dan da üç aşağı beş yukarı bu çerçeve içinde yararlanacaklardır.
Ne gezer. 27 Mayıs Cuma gecesi 22’de hiç üşenmeden izlemeye koyuldum. Bir süre sonra dehşete kapıldım. Karşıma (i) Atatürk’ün Tek Parti otoritarizmi ve demokrasisizliğinden tümüyle tenzih edildiği; (ii) hattâ bu rejimin neredeyse ancak 1938’de, Atatürk’ün ölümünden sonra İnönü tarafından kurulmuş gibi gösterildiği; (iii) Atatürk ile İnönü arasındaki bütün anlaşmazlıkların, bambaşka bir dönemin cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile başbakanı Ahmet Davutoğlu arasındaki anlaşmazlıkları çağrıştıracak şekilde anlatıldığı ve hepsinde, “cumhurbaşkanının sözünden çıktığı” gerekçesiyle İnönü’nün haksız bulunduğu; (iv) 1950-60 arasında ise Demokrat Parti’nin bütün yanlışlarının elçabukluğu marifet silinip yokedildiği; (v) dolayısıyla Adnan Menderes’in (bir demokrasi şehidi olmanın da ötesinde) hiç hatâsız, her işi mükemmel, dört dörtlük bir azize dönüştürüldüğü; (vi) bu arada, (TCF’yi yok saymak, DP döneminin dış borçlarını Marshall Planına bağlamak, 5 Eylül 1961’de mahkemenin sadece üç kişi hakkında idam kararı verdiğini ya da Hasan Polatkan’ın İçişleri Bakanı olduğunu sanmak gibi) inanılmaz bilgi hatâlarının sergilendiği… bir ucube çıktı.
Herhalde, dönemi aslında hemen hiç bilmiyen bir cahili alıp oturtmuşlar masanın başına. Röportaj malzemelerini koymuşlar önüne. “Hadi bakalım; tek kötü adam İnönü, iyi adam tabii Menderes; bu ana motif etrafında basit bir senaryo yaz, elini çabuk tut, reisçiliğin güncel icapları açısından da Atatürk-İnönü ilişkisini herkesin anlayabileceği alegorik bir biçimde işle” talimatını vermişler. O da yazmış. Önümüze sınav kağıdı olarak gelse derhal çaktıracağımız, garip bir tarih yaratmış.
Detaylarını yarın anlatacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024