Kemal CAN
Korona kriziyle ilgili yazarken verilere dayalı saptamalar yapmak veya sayıları öne çıkartmak pek işe yaramıyor. Her türlü veri, olağanüstü bir hızla eskiyor. Yazılan her rakam daha birkaç saat geçmeden geçersiz hale geliyor. Covid 19 isimli virüs, her şeyden hızlı olduğuna inanmaya başlamış insanlara, teknolojiye ve sistemlere, hız neymiş bir güzel anlatıyor. Fakat virüsün yayılma hızına yakın bir sürat, bilgi dolaşımında da karşımıza geliyor. Güvenilirliği tartışmalı da olsa, manipülasyon yüklü de olsa, bilgiler ve veriler en az virüs kadar hızlı hareket ediyor. Bu hızlı bilgi hareketi bir taraftan doğru-yanlış süzgecini daha geçirgen hale getiriyor bir taraftan da fark etmeyi mümkün kılıyor. Çıkartılan sonuçlar çok sağlıklı olmasa bile, karşılaştırmalar yapılabiliyor, matematik modellerle daha ilerisini görme çabası biraz anlam kazanıyor. Öngörülen ile gerçekleşen arasındaki fark belirginleşiyor.
Mesela Türkiye’de iktidara yakın çevreler durumun pek iyi olmadığı hakkındaki bilgi dolaşımına çok sert tepki veriyorlar ama kullanmayı pek sevdikleri “Avrupa çöktü” haberlerini de yine aynı kaynaklardan almakta ve kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. Kendi ülkeleri için bozgunculuk olarak gördükleri bağımsız medyanın, başka ülkelerden geçtiği bilgileri büyük bir iştahla tüketiyorlar.
Böylesi derin krizlerin tam göbeğindeyken, bilgiyi üreten (kontrol eden) kaynaklar ve onun dolaşımını sağlayanların (denetleyenlerin) etkisi çok daha belirgin hale geliyor. Krizin ortaya çıkmasının, algılanmasının/algılatılmasının, soruna karşılık üretilmesinin ve meselenin yönetilmesinin her bir adımının, nasıl derin siyasi bir içerikle biçimlendiği çıplak halde karşımıza geliyor. “Çarklar durmaz” diyerek ekonomik hareketliliği önceleyen sonra da “evinizde durun” diyerek sorumluluğu üzerinden atan yöneticileri izledik. Konu kısa boylu Çinlilerin meselesi diyen bilim insanlarını, siyasetçileri seyrettik. “Abartacak bir şey yok, karşımızdaki biraz daha kuvvetli bir grip, kayıp sınırlı olacak” diyen “hesap adamlarını” dinledik. Ellerinde yeterli maske stoku bulunmayan yönetimlerin “maske kullanmak aslında faydasız”, test yaygınlaştırması becerilene kadar “çok test lüzumsuz” iddialarını yaydıklarına tanık olduk. Bunları taşıyan, köpürten medya organlarını gördük. Bugün salgınla ilgili kıyaslamalarda kullanılacak ölçülerin belirlenmesi, en önemli iletişim meselesi haline gelmiş gibi görünüyor. Başarılıyız, durumumuz fena değil veya herkes aynı durumda iddiaları için elverişli ölçütler üretiliyor. “Bardağın dolu tarafı” sınırını aşan zorlamalar görülüyor.
Geçtiğimiz günlerde bir kısmı açıklanan Metropoll Araştırma’nın anket sonuçları, krizin “başarı ölçütleri” açısından bir tartışma yarattı. Erdoğan’ın görev onayının korona krizi sürecinde 41’den 55’e çıkarak 14 puan yükselmiş görünmesine, özellikle muhalefet çevrelerinin tepkisine yol açtı. Hem bir şaşkınlık hem de bir itiraz dalgası oluştu. Elbette iktidara yakın kesimlerin de, aceleci övünmelerine neden oldu. Ancak söz konusu ölçümün, birinin başarılı bulunup bulunmamasıyla ilgili olmaktan çok, onun içinde bulunulan dönemdeki rolüne ilişkin olduğu dikkatten kaçıyor. Çünkü aynı şekilde dünyanın en kötü performanslarından birini sergileyen Trump’ın görev onayı da 6 puan kadar artmış durumda. (Belki bir kıyaslama imkanı verir diye Merkel’in görev onayının yüzde 80 civarına tırmandığını ekleyelim. Bilindiği gibi partisinin oy oranı 20-25 bandında ve kendisi de siyaseti bırakmaya hazırlanıyor) Sonuçta sert krizlerin ortasında yapılan bu ölçümler, siyasal destek veya memnuniyet terazisi özelliği taşımıyor, daha çok yüzlerin kime dönük olduğunun, dikkatin kimin üzerinde toplandığının düzeyini gösteriyor. Her “olumsuz durumda” “bazı fanilerin” neden olduğunu anlamadığı biçimde birden yükselen borsa sıçramaları gibi, hızla dalgalanan grafikler izlenebiliyor. Hesap kapatma zamanı geldiğinde ise başka resimler ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin salgınla mücadelede başarı ölçüsü, toplam ölüm sayısının düşük olması ve tedavi edilen sayılarındaki düzenli artış olarak gösteriliyor. Sağlık Bakanı her açıklamasında bu rakamların altını çiziyor. Daha önce de ölüm rakamları verilirken yaşlı olduklarının altının çizilmesinde olduğu gibi. Ancak aynı rakamlara başka türlü bakınca durum değişiyor. Mesela kapanan vaka sayılarında Türkiye’nin ölüm oranları pek çok ülkeden daha yüksek. Ayrıca genç ölüm oranlarında da sıralamada iyi bir yerde görünmüyor. Her meselede olduğu gibi korona krizinde de kriterleri belirleme imkanı, yönetme kapasitesiyle ilgili kanaatleri biçimlendiriyor. Örneğin, zorunlu hale getirilen maske kullanımı için herkese maske ulaştırmadaki karmaşa, dünyanın her ülkesine gönderilen forslu paketlerin gölgesinde kalıyor. Bu tarihten 45 gün sonra yapılacak sahra hastanesi “hazırlıklı olmanın” göstergesi gibi sunulabiliyor. En azından böyle kabul ettirilebileceği hesaplanıyor. Böyle zamanlarda artık pek etkisi kalmamış olan “ana akım” medya organları da eve sıkışmış insanların mecburiyetleri yüzünden beklenenden daha etkili hale geliyor. Dolayısıyla iktidarlar, “bakılması gereken” bilgileri, “bakılma mecburiyeti” artan organlarda daha kolay kontrol edebiliyor. İşte bu yüzden alternatif bilgi dolaşımı hem bazı soruşturmalarla hem de kısıtlamalarla engellenmek isteniyor.
Meclise getirilen torba yasadaki sosyal medya kontrolüne dair hazırlık çok dikkat çekici. Önlem paketine medya kontrolünün hayli ön sıralardan giriyor olması, fırsatlar ve rakamlar aleminin yakın gelecek için fazla iyimser yorumlanmadığının işareti sayılabilir. Prof. Yaman Akdeniz, getirilmek istenen düzenlemeyle, “Pandemi sonrasındaki Türkiye’de muhalifler daha çok yargılanacak ve ciddi bir dondurucu etki yaratılacak. Birçok kullanıcı susmayı tercih edecek ve oto sansür artacak” diyor. Ancak Akdeniz’in dikkat çektiği ilginç bir nokta daha var: “Tasarı bu platformları vatandaşla muhatap ediyor ve kişilik hakları ihlalleri ile ilgili taleplerini 72 saat içinde cevaplama zorunluluğu getiriyor.” Salgının yayılması konusunda “evde kal”, ekonomik sorunlar konusunda “biz bize yeteriz” kampanyalarıyla milleti sorumlu ve görevli yapan iktidar, kendi destekçilerine de “ne pahasına olursa olsun kendisini savunma” yanında, yeni bir işlev daha kazandırma niyetinde: Hoşlarına gitmeyen her paylaşımı “Emniyet Genel Müdürlüğü’nü” etiketleyerek şikayet eden taraftarlar, artık sosyal medya platformlarının belalısı haline gelecek. Rakamlar ve beklenen fırsatlar hakkında ne söylenirse söylesin, “hiçbir şey aynı olmayacak” dönemine ilişkin tedirginlik, her zaman daha fazla şey anlatıyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025