Melih ALTINOK
Bir süre önce Dersim katliamı için devlet adına resmen özür dileyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, hafta sonu da kentte bir Cemevi'ni ziyaret etti. Davutoğlu burada yaptığı konuşmada, başta kamuda ayrımcılık iddiaları olmak üzere Alevilerin tüm demokratik taleplerini içeren açılım sürecinden bahsetti.
90 yıllık resmî söylem ve icraatları düşünülünce, sadece bu paragraf bile pek çok ilk ve azımsanamayacak oranda “iyi niyet” içeriyor. Ben Cumhuriyet tarihi boyunca sistematik ayrımcılıkla ve daha kötüsü katliamlarla terbiye edilen Alevilerin büyük çoğunluğunun bu adımı önemsediğini düşünüyorum.
Zaten sadece Alevileri değil, toplumun çoğunluğunu oluşturan gayrimüslimleri, Kürtleri ve dindarları da ötekileştiren ceberut devlet zihniyetindeki değişimin başka bir yolu da yok.
Devlet “çevreye” hapsedilip, siyasetin ve ekonominin “merkezinden” itinayla uzak tutulan kesimleri tanıdığını söyleyecek. Bu söylem çerçevesinde yürütülen politikaları açıkça reddettiğini kamuoyu önünde deklare edecek. Yaşanan acılar için özür dileyecek. Ardından da kolektif hafızalardaki yaraları saracak, açığı “telafi” edecek pozitif ayrımcılık reformlarını hayata geçirecek.
Buna karşın devletin bu hamlesinin muhatapları da, sürece eleştirileri ve önerileriyle katkı yapacaklar. Ancak burada önemli olan, söz konusu kesimlerin açılan diyalog zeminini tanımaları ve meşruiyetini kabul etmeleri. Zira kentte tüm aktörlerin oyunun kurallarını kabul etmesinden ibaret olan demokrasilerde, toplumsal yüzleşme süreçleri için başka bir mecra ve yöntem yok.
İstemezükçü cephe kazan kaldırdı
Dün muhafazakâr bir Başbakanın, tabanındaki kimi unsurların eleştirilerini göğüsleyerek attığı bu cesur adımın basındaki yankılarının izini sürdüm. Gariptir “istemezük” naraları, muhafazakâr camiadan ya da Alevileri temsil eden kesimlerden değil, ulusalcılardan ve daha az ulusalcı sol kesimlerden gelmişti.
Kimi, Başbakanın neredeyse oy alamadığı bir kesime yönelik bu açılımını ve jestlerini “siyasi rantçılığa” bağlıyordu. Oysa siyaset başka neydi ki? Ayrıca, bir iktidar partisinin seçim vaadi olarak demokratik hakların iadesini önermesi sevinilecek bir durum değil miydi? İktidarın, eşit ve açık siyaset kanallarında seçmenin demokratik araçlarla ikna edilmesiyle değil, zora dayalı devrimle elde edilmesini meşru gören bir zihniyete bunları anlatmak imkânsız elbette.
Bir diğer istemezükçü ise, Dersim Katliamı yıllarında kıyımdan övgüyle bahseden gazetesinin köşesinde, maksimalistlik oynuyordu. Sivil demokratik anayasa ve eşit yurttaşlık gibi, tüm Türkiyelileri bağlayan reformların, sadece Alevileri ilgilendiren ve Başbakanın bir günlük ziyaretinde çözülebilecek sorunlar olduğunu ciddi ciddi iddia eden yazar, “inanmayın” diyordu.
E tabii, yazarımız ve gazetesi, şimdiki iktidarın demokratik çözümünü küçümsemekte haklılar. Öyle ya, o yıllarda Alevilerin “halledilmesi” için Hitlerin "nihai çözümünü" önerenlere göre hükümetin açılımı o kadar da “nihai” değil.
Emlakçıları aradan çıkartmamız lazım
Emlakçıların derdi ne ev sahibi ne de kiracıdır. Ev sahibi-kiracı arasındaki çelişkiye dahil olup, bu çatışmayı kızıştırarak komisyonlarını arttırmayı hedeflerler. Sonuçta kiracı daha pahalı ev tutar, ev sahibi de daha fazla ödeyecek kiracı aranırken geçen sürede kira gelirinden olur.
Toplumsal çatışmaların sonlanması süreçlerinde, gerginlikten beslenen aracı kesimlerin uzlaşı lafını duyunca istavroz çıkartmalarının nedeni de farklı değil.
30 yıldır devletle savaşan PKK ve lideri yıllar sonra barışa ikna oluyor. İlk kez bir siyasal iktidar işin siyasi riskini üstlenip çözüme odaklanıyor. Taraflara dahil olmayan bu emlakçılar kazan kaldırıyor! Kürtleri “hani bağımsız devlet kuracaktınız” diye kışkırtıyor, ardından Türklere dönüp “vatan teröristlere satılıyor” diyor.
Alevi açılımı konusundaki tavırları da farksız değil. Dertleri Alevilerin sorunları olsa, çözümü mümkün kılacak ortamı oluşturmak yerine, “bırak dağınık kalsın” ezgisini tuttururlar mıydı?
Kazançlarını, Alevilerin, Kürtlerin, dindarların, gayrimüslimlerin sorunlarının çözülmemesinden, müzminleşmesinden sağlayan bu felaket emlakçılarının süreci uzatmaktan başka bir işe yaramayan tatlı diline kanmayın.
Artık kaybedecek vaktimiz yok. Tez elden, başımızı altına sokacak, bir arada yaşama iradesiyle kurulmuş bir çatıya ihtiyacımız var. Bunun tek yolu da, acı maliyeti, hız ve süreklilik açısından en avantajlı yöntem olan sahibinden demokrasi.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019