Serdar KAYA
Kanada’daki üniversitemizde öğrencilere zaman zaman Kraliçe II. Elizabeth’i soruyoruz... Malum, II. Elizabeth, halen Kanada’nın da içlerinde bulunduğu 16 ülkenin kraliçesi. Dolayısıyla da, Kanada devletinin başında bir cumhurbaşkanı değil, kraliçenin temsilcisi olan bir Umumi Vali (governor general) bulunuyor. Zira pek çok Batı ülkesi gibi Kanada da bir anayasal monarşi. Ve yine pek çok Batı ülkesi gibi, aynı zamanda günümüz dünyasının en ileri demokrasilerinden biri.
Kanada ileri bir demokrasi olduğu için, bizler de öğrencilere özgür bir şekilde, “Sizce Kanada Kraliçe’ye bağlı kalmaya devam etmeli mi. Yoksa tam bağımsızlığını mı ilan etmeli” gibi sorular sorabiliyoruz. Onlar da bize ne düşünüyorlarsa söyleyebiliyorlar.
Herhalde ne demek istediğim anlaşılmıştır: Bizler aramızdan çoktan ayrılmış olan bir siyasi liderin ilkelerini terk etmeyi onlarca yıldan sonra bile hâlâ korka korka teklif edebilirken, onlar hayatta olan, hükmü halen süren ve 300 yıllık köklü bir gelenekten gelen kraliçelerine bağlılıklarını sona erdirme konusunu özgürce ve sakince tartışabiliyorlar.
Söz konusu tartışmanın “kraliçe yanlıları” ile “kraliçe karşıtları” gibi herşeyi siyah ve beyazlardan ibaret gören iki grup arasında gerçekleşmiyor olması da ayrıca önemli. Şöyle ki, öğrencilerin bir kısmı, Kanada’nın kraliyet ailesine artık ihtiyacı olmadığını ve devletin başında bundan böyle Kanada içinden birinin de bulunabileceğini ifade ederken, diğerleri ise, kraliyet ailesinin temsil ettiği köklü siyasi geleneğin önemini (convention) vurguluyor. Ancak her iki tarafta bulunanlar da, ekseriyetle karşı tarafın argümanlarındaki doğruluk payını takdir etmekten çekinmiyor.
Siyasi gelenek
Kraliçe söz konusu olduğunda siyasi gelenek vurgusu yapanlar, bir noktada illa ki, “Kraliçe olmasa da bir başkası aynı görevi yerine getirecek. Öyleyse zaten tanıyıp güvendiğimiz kraliçenin devletin başında bulunmasının ne mahsuru var?” şeklinde bir argümanı da dile getiriyorlar. Bu argüman, bir yönüyle gayet muhafazakâr. Ancak diğer yandan da, hem yerleşik kurumların ve onlara atfedilen mananın önemini vurguluyor, hem de işlevselliğe atıfta bulunuyor olması itibariyle son derece gerçekçi.
Şöyle ki, bizler alışageldiğimiz için çoğu zaman yadırgamasak da, sistemin içindeki pek çok kurum ve uygulama, aslında etiği tartışılmaya müsait olan çok sayıda öge barındırır. Örneğin, “seçim yapmak” ve “oyları saymak” gibi sistemin en temel uygulamaları dahi, sorgulanmaya epey müsait olan kimi varsayımlar üzerine kuruludur. (Mesela, Etyen Mahçupyan, liberalizm eleştirilerinde bu konularda önemli sorgulamalar yapar.)
Benzeri sayısız örnekten bir diğeri de cumhurbaşkanlığı makamıdır. Bizler, hükümetin başında zaten seçilmiş bir liderin bulunduğu pek çok ülkede aynı zamanda bir de devleti temsil ettiği söylenen ve sembolik ve seremonik bir görev ifa eden bir cumhurbaşkanının varlığını öyle alışageldiğimiz için yadırgamayız. Ancak, bu makam kendiliğinden değil, bir süreç sonrasında ortaya çıkmıştır ve büyük ölçüde saltanat/kraliyet makamından mülhemdir.
Özetle, geçmişi terk etmek zannedildiği kadar kolay değildir. Dahası, bugün yaşanan sorunlar, büyük ölçüde, geçmişten bugüne yaşanan değişimin ne şekilde ortaya çıktığı ile ilgilidir.
Padişah ve travma
Padişahlar ya da padişahlık makamı söz konusu olduğunda Türkiye’de sakin ve nitelikli bir tartışma yürütmek zordur. Zira tepkiler duygusal, hatta histeriktir. “Padişah” kelimesi telaffuz edildiği an, kimileri şartlı refleks sergileyerek derhal burnundan solumaya başlarken, kimi diğerleri de savunma psikolojisi içersine girer. Dolayısıyla, değil fikir alışverişi, sağlıklı bir tartışma dahi yaşanamaz.
İnsanların birbirleriyle sakin bir şekilde konuşabilmelerine dahi izin vermeyen böylesine çatışmacı bir siyasi kültürün oluşmuş olmasında, ülkenin siyasi dönüşümlerinin hep cebir ile gerçekleştirilmiş (ya da engellenmiş) olmasının payının olmadığını söylemek zordur. Bu siyasi kültürün izini, III. Selim suikastından (sözgelimi) 27 Mayıs’a ve bugüne dek uzanan uzun bir hat üzerinde sürebilmek mümkündür. Bu tarihî tecrübelerin her biri, ayrı travmalar doğurmuştur.
Spesifik olarak padişahlığın bu denli hassas bir konu haline gelmiş olması ise, her şeyden önce, halkın önemli bir kesiminin saltanatın kaldırılış şeklini içine sindirememiş olması ile ilgilidir. Bu, Batı’daki monarşi tecrübelerinden çok farklıdır. Örneğin, Avustralya’da 1999 yılında yapılan referandumda halkın yüzde 54,4’ü ülkenin Kraliçe II. Elizabeth’e bağlılığının sürmesi yönünde oy kullandı. Tabii söz konusu referandumda daha farklı bir sonuç da elde edilebilirdi. Ama her iki durumda da, bu, Türkiye tecrübesinden çok farklı olurdu.
Sonsöz
Bizim son padişahımız VI. Mehmed’di. VI. Mehmed, sürgün edildikten dört yıl sonra 1926 yılında İtalya’da yokluk içinde öldü. Cenazesi günlerce kaldırılamadı. Kendisi şu an Şam’da gömülüdür. Kanadalılar, II. Elizabeth hakkında özgürce ve sakince konuşabilirler. Ama biz, bunca yıl sonra bile VI. Mehmed hakkında rahatça konuşamayız.
Yazarlar
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014