Yıldıray OĞUR
Büyük Britanya’nın Güney Yorkshire bölgesindeki Oaks Kömür Ocağı’nda 1866’da meydana gelen 361 kişinin öldüğü patlamayı Başbakan’ın tarihe meraklı ama sosyoloji ve psikolojiden pek anlamadıkları anlaşılan danışmanlarının usta işi Google taramaları sonucunda yeniden hatırladık. Lüzumsuz bilgiler hazır ortalığa dökülmeye başlandı. Aynı yıl Londra’da Meclis reformu nedeniyle Hyde Park’ta çok büyük ve çatışmalara dönen gösteriler olduğunu, Başbakan Lord Russell’ın istifa ettiğini de hatırlatalım. Devam edelim lüzumsuz bilgilere. Oaks Maden Kazası’nda ölenler arasında çocuk yaştaki işçiler de vardı. 19. Yüzyıl İngiliz kapitalizminin en vahşi manzaraları kömür madenlerinde yaşanıyordu. Çocuk ve kadın işçilerinin o madenlerdeki feci durumlarının çileden çıkardığı, ağlattığı ve o eserleri yazmakta ilham kaynağı olduğu isimlerden biri de Karl Marx’tı. Sonra Marx’ın da büyük katkılarıyla vahşi kapitalizm ehlileştirilmeye başlandı. Çalışma saatleri, işçi güvenliği gibi meseleler büyük patronlara ve devletlere kabul ettirildi. Avrupa’da işçi hakları o kadar gelişti ki madencilik maliyetleri kurtarmamaya başladı. Dünyanın en büyük kömür üretici ülkelerinden biri olan, kömürden başka da bir madeni olmayan Almanya işte bu yüzden 2018 yılına kadar kömür madenlerini tamamen kapatma kararı aldı.
Peki nasıl oldu da 2014 yılında, 150 yıl kadar sonra Türkiye, madencilikteki büyük teknolojik değişimlere, işçi güvenliği konusunda artan hassasiyete, önlemlere rağmen 1866’da İngiliz kapitalizminin en vahşi zamanlardaki bir maden kazasında ölen işçi sayısına ulaşan bir maden kazasını yaşayabildi?
Soma’da kömür madenciliğinin tarihi 1876’da Soma’da doğan Osman Ağa’ya kadar gidiyor. Gayrimenkul zengini Osman Ağa, bazen kahvehanelerde önüne bir taş parçası atılarak "Ağa!.. Bak bakalım; Bu senin aradığın kömür mü ?" diye dalga konusu olacak kadar kafayı kömür bulmaya takmış bir girişimcidir. Sonunda bulur. Savaş yıllarıdır. Erkekler ordudadır. Çoğunluğu kadın olan işçilerle kömürü çıkarmaya başlar. Gaz ölçümlerinde serçe ve kanarya gibi kuşları kullanır. Sonra Millî Mücadeleye katılır. Yunan ordusu gelmeden Redd-i İlhak Cemiyeti’nin parasını kaçırırken misafir olduğu bir arkadaşı tarafından öldürülür, paraya el koyan adam İstanbul’a kaçar, zengin bir iş adamı olur...
Soma’da çoğunluğu termik santralde kullanılmak üzere çıkarılan kömür, zor bir rezerv olarak biliniyor. Bunu en iyisi mi sahibi olduğu madende neredeyse küçük bir kıyametin yaşanmasına rağmen adı sürekli haber metinlerinden silinen, uzmanların sürekli profesyonelliğine vurgu yaptığı Soma’daki madenin sahibi Alp Gürkan anlatsın.
Tabii şimdi değil. 2011 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) Zonguldak’ta Bağlık-İnağzı sahasının 36 yıl işletme hakkını aldığında Zonguldak’ın yerel gazetelerinden Pusula’ya anlatmış Alp Gürkan. Zonguldaklılara pembe tablolar çizerken Soma ile ilgili de gerçekleri ağzından kaçırmış:
“İş anlamında da Soma zor burası kolay. Kalın damarlar var ama içinde metan var. Süratle yanıyor. Bizim aşağıdan yukarıya verdiğimiz kül inanılmaz düzeyde. Çimento fabrikası gibi. Burada metan çok deniliyor ama asıl Soma’ya gidilsin ve metanın nasıl olduğu görülsün...”
İşte bütün Türkiye o zorluğu gördü. O zorluk yüzünden Almanya ve gelişmiş ülkeler kömür madenciliğini bırakıyor. O zorluklar yüzünden nükleer santraller daha güvenli çözümler olarak öneriliyor.
Peki, öyleyse neden kimse Soma ve Zonguldak’taki kömür madenlerinin zorlukları, tehlikeleri artık sürdürülebilir olmadığı hakkında açıkça ve cesaretle konuşamıyor?
Yöre halkının konuşamaması normal. Siyasetçiler de onlardan çekinip susuyordur. Peki uzmanlar?
Akademinin konuşması zor. Soma Grubu’nun sahibi Alp Gürkan Türkiye’nin en iyi maden mühendisliği olan İTÜ Maden Mühendisliği’nin Akademik Danışma Kurulu üyelerinden biri. Şirket sektörde çok büyük ve profesyonel şirketlerin olmadığı Türkiye’de maden mühendisleri için en önde gelen iş kapılarından biri. Bahsettiğim röportajda Zonguldak’taki maden için iki İTÜ’lü akademisyenin yaptığı çalışmadan bahsediyor Gürkan. Bunun çok daha yoğun bir ilişki olduğunu tahmin etmek güç değil.
Aynı ilişki solcu Madenciler Odası için de geçerli. Onların da değerlendirmelerinde bu hassasiyet görülüyor.
Medyada Alp Gürkan ve Soma Grubu’nun sorumluluğunun üzerinden atlanması da tesadüf değil. Çok yazıldı. İlk işini bizzat Vehbi Koç’un referansıyla Koç Grubu’na bağlı bir madeni işleterek başlamış Gürkan. 2005’te TKİ işletmelerinden Soma’daki üretimi devralmış. 2007’de de yine Soma’da Ciner Holding’den bir kömür madenini almış.
Yani sermaye, medya çevrelerinin yakından tanıdığı bir isim. Sadece Hürriyet’ten Vahap Munyar’a verdiği ve son baktığımda sitede ulaşılamayan advertorial düzeyindeki haber bile bu dokunulmazlığın göstergesi.
Belki birileri de şirketin ve diğer maden şirketlerinin Türkiye ve yurt dışında ağırladığı diğer gazetecilerin isimlerini öğrenip, açıklar.
Hükümetle başka dünyalarının insanları oldukları da açık. Başbakanlığın yardım olarak dağıttığı kömürleri onların ürettiği iddiaları havada. En azından 2013 yılının Resmî Gazete'sine bakılırsa bu kömürlerin Zonguldak bölgesinden geldiği görülüyor...
Dün Twitter’da Mehmet Algan’ın yazdığı gibi Türkiye bu büyük trajediyi “Keleş ve havan mermilerinin kullanılmadığı bir iç savaş” halinde yaşıyor.
Yoksul madencilere vicdani yaklaşımların bir anda aralarında muhtemelen o madenci ailelerinin de pek çoğunun olduğu bedava kömür dağıtılan yoksul halkı aşağılamaya doğru soğukkanlı kayışı korkutucu.
Bu büyük trajedinin daha cenazeler çıkmadan, hükümeti devrime ritüellerine kömür olarak atılmaya başlanması da öyle.
Kaza haberini alınca aklına ilk gelenin Soma’da vefat eden işçilerin en az yarısının da içinde olduğu AKP’li seçmenlere küfretmek, iktidara yakın buldukları gazetecilere sarmak olan insanların bir insani duygusu olabileceğini düşünmek zor.
Başbakanlık 3 günlük ulusal yas ilan ederken şunu atladı. Burada artık bir ulus yok.
Ama…
1866 yılını dünya tarihi için unutulmaz yapanlardan biri de Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanının bu yıl yayınlanmasıydı. Romanın bir yerinde geçen o ifadeyi hatırlayalım:
“İktidar, ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir.”
150 yıl sonra bugün de iktidar, diklenmek değil eğilmeye, hesap vermeye ve gönül almaya cesaret edenindir.
Yazarlar
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025