Eser KARAKAŞ
Türkiye’de iktisat ideolojisi çok geri bir ideolojidir. Bu saptamamı çok sayıda olgu destekler ama muhtemelen bu olguların en başında enflasyon olgusu etrafında yapılan tartışmalar gelir.
Enflasyon bizde ilginç süreçlere tekabül ediyor; dünyada çok sayıda ülke enflasyon belasını defedebilmiş iken Türkiye bu işi bir türlü beceremiyor.
Geçmişte OPEC petrol krizi ile tüm dünyada enflasyon yükseldi. Bizde her yerden daha da fazla yükseldi ama bu petrol ihracatçısı gelişmiş ülkelerin tümünde makul sürelerde enflasyonla mücadele kazanıldı. Bu bela bir daha ciddi boyutlarda hortlamadı ama Türkiye 2000’lerin ilk seneleri hariç ki bu dönem de AB perspektifi nedeniyle gelecek beklentilerinin hem içeride hem dışarıda çok iyileştiği bir dönem, enflasyonla mücadelede daima ülke olarak mağlubuz.
Bu mağlubiyetin çok sayıda nedenleri mevcut ama en başlarında yine enflasyon gerçeği hakkında yanlış bilgilerimiz.
Türkiye’de çok geniş kesimlerce hatta akademianın küçük de olsa bir bölümü tarafından enflasyonun temel zararının alt gelir grupları aleyhine olmak üzere gelir bölüşümünün bozulması olarak sunulur. Bu doğru değildir, doğru yanı olsa da ancak bir dolaylı neticedir.
Enflasyonun temel zararı, kaynak dağılımını bozarak kısa ve orta vadede ekonomik etkinliğe zarar vermesidir, gelir bölüşüm yapısının bozulması bu etkinsizliğin bir sonucu olabilir sadece.
Meseleye yanlış baktığınızda enflasyon belasıyla mücadelede de yanlışlar yapıyorsunuz ve bunun maliyeti de çok büyük oluyor.
Arjantin çok uzun süre dünyada uzak ara enflasyon şampiyonu oldu, Javier Milei’nin başkanlığı ile (2023 sonu, bu çok önemli) beraber çok radikal önlemler devreye girmeye başladı ve 2025 ortalarında yani yaklaşık 18-19 aylık bir süre içinde aylık enflasyon yüzde 2’nin altına düştü. Çok kısa bir süre içinde Arjantin enflasyonunun yıllık tek haneli seviyelere gelmesi bekleniyor. Bu süreçte de enflasyona bu kadar radikal neşter atılmasının maliyetleri tartışıldı, tartışılıyor, bu çok doğal, bu konuya geleceğim şimdi.
Bizde ise 2021 Eylül ayından itibaren Erdoğan taammüden, bilerek, isteyerek enflasyonu patlattı. Orta vadede Phillips eğrisi ekonomisini çalıştırdı, işsizlik iki haneliye gelmedi. 2023 seçimlerini kazandı, 2023 Haziran’ında da Mehmet Şimşek’i iş başına çağırdı, Şimşek rasyonel çözümler uygulayacağız dedi ama göreve gelişinin ikinci senesini çok geçtik, aylık enflasyon yüzde üçe oturmuş gibi duruyor yani enflasyonla mücadele kaybedildi.
Burada yapılan temel yanlış enflasyon süreçlerinin tahribatının enflasyonla radikal mücadele etmenin maliyetinin altında olacağı saçma, cahil sanısıdır.
Enflasyonla radikal ve etkin (sonuç alıcı) mücadelenin büyük maliyetleri vardır ama mücadeleyi etkinsiz yapmanın maliyeti çok daha ağırdır.
Seçimler 2027 sonu ya da 2028 başı olacağı tahmin ediliyor, Haziran 2023’de yapılması gereken en uzun bir senelik bir vadede enflasyonu yüzde beşin altına düşürmek için her mümkün enstrümanın, maliye politikaları çok önemli, devreye sokmak olmalı idi ama geri iktisat ideolojileri ve popülist siyasi görüşler devreye girdi, enflasyonla mücadele bir kez daha, bir kez daha kaybedildi, çok muhtemeldir 2027 ya da 2028 seçimlerine Türkiye çok yakın geçmişte alay konusu olan Arjantin’den çok daha yüksek bir enflasyonla girecek.
Milei’nin son seçim kısmi zaferini Trump’ın Arjantin seçmenine vadettiği yirmi milyar dolara bağlayanlar oluyor, bu konuda çok net bir şey söyleyemem ama benim kanaatim kısa sayılacak bir vadede enflasyonla mücadelede başarının temel belirleyici olduğu.
Şimşek’in göreve başlamasının üzerinden iki buçuk sene geçti, aylık enflasyon yüzde 3 bandına oturdu, önümüzde aylarda daha da yükselebilir.
Bu satırların Yeni Arayış’ta yayınlandığı sabah TÜİK Ekim enflasyon oranını açıklayacak, İTO’ya göre Ekim aylık enflasyon yüzde 3.31, bakalım TÜİK kaç ilan edecek ama sonuç üç aşağı beş yukarı belli, Türkiye AB günleri hariç her zaman olduğu gibi enflasyonla mücadeleyi bir kez daha kaybediyor.
Erdoğan ise marifetmiş gibi Alman Şansölyesinin yerinde Kopenhag kriterleri hatırlatması üzerine “Biz yolumuza Ankara kriterleri ile kendi değer yargılarımızla, kendi değerlerimizle devam ediyoruz” maalesef diyebilmiştir.
Neden enflasyonda, hukuk endeksinde havlu attığımızın faili belli değil mi?
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTYASAK… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargıda HSK sorunu 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyar dolarlık bataklık! 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciNe çocuğu… 9 doğuruyoruz ya! 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHeidegger’in Kulübesi’nin Heidegger’in Felsefesi ile ilgisi var mı? 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGülümsemeyi unuttuk; siyasiler unutturdular… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESüreci kim, neden istemiyor? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAtatürk için mevlit okutulmasından niye rahatsızlar? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBu evlerde kaç çocuk yaşar? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKokan tuzdan memlekete bir hayır gelmez 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Sosyal medya olsaydı Hayırlı Cumalar olmazdı” 10.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyasetteki durgun-durağan tablo ile anlamı 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk siyasetçinin kucağında uyuyor... 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
23.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025