Ülkemizde iki temel sorunumuz var. Yani realiteye uymayan iki nokta.
1-) Zengin aşırı zenginleşti ve toplumun genelinden koptu. Ülkede oluşan fiyat düzeyi bu nedenle reel değil. Pahalı restoranlar dolu, pahalı alışveriş merkezleri dolu, pahalı arabalar dolu, pahalı rezidanslar dolu… Ve bu aşırı fiyatları ödeyecek bir zengin kesimimiz oluştu.
Ne fiyata bakıyorlar ne de faize…
Evler satılıyor ama kiralık oranı düşmüyor. Demek ki, o evleri evi olmayanlar değil yine evi olanlar alıyor. Fiyata bakıyorsunuz, ya da bakamıyorsunuz. Daire fiyatı bile 150-200 milyon liralarda.
Zenginin ödediği vale ücretine fakir aile boyu yemek yiyebiliyor. Ya da zenginin verdiği bahşiş bile fakirin aylık gıda harcamasına eşit.
Siyah lüks arabaların cirit attığı ülkeyiz. Nitekim lüks araba satışları hiç hız kesmeden artmaya devam ediyor. Güya Mehmet Şimşek kemer sıktırıyormuş…
2-) Diğer önemli sorunumuz ise fakirin oyu… İngiltere’de Robin Hood zenginden alıp fakire vererek kahraman olmuştu; bizde öyle değil. Bizim ülkemizde 30-40 Hazine garantili müteahhide oluk oluk para akıyor.
Ama bunu soran ve sorgulayanları hain gören bir alt gelir grubu var. Bizde fakirden alıp zengine vermek itibar görüyor. Kırsal veya kenar mahalle tanımına bir de ileri yaş grubunu eklediğimizde görüyoruz bunları.
Eğitimli kesim umutsuzluğa düşerken ve de mutluluğunu kaybederken bu dediğim kesimler daha az etkileniyorlar.
Fakirden alınıp zengine verilmesi de pek umutlarında değil; ya da daha büyük bir dava uğruna bunları görmüyorlar.
Normalde eski yıllara göre oy tercihi olsa ülkede yüzde 1-2 oy oranına anca erişir denilecek iktidar 23 yılını bitirdi bile. Hadi 2015-2016 yılına kadar bir dengeyi anlarız ama ya sonrası?
ENFLASYON ve PAHALILIK
Herkesin dile getirdiği gibi ülkemizde şu an bir enflasyon sorunu var. Ama ısrarla pahalılık sorununun daha büyük olduğunu bir başıma kalsam da söylemeye devam edeceğim.
Mesela Türk-İş’in açıkladığı “Açlık Sınırı”… Burada 4 kişilik bir ailenin bir aylık zorunlu gıda harcaması hesaplanıyor. Yaklaşık 4 yıl önce 300 dolara satın alınan aynı gıda ürünleri şimdi 680 dolara çıkmış durumda.
Sürekli TL bazında fiyat artışına enflasyon diyoruz. Oysa biz fiyatların dolar bazında artışına bakıyor ve buna da pahalılık diyoruz.
300 dolar olan fiyatlar 680 dolara çıkmış ise ortada feci bir pahalılık var demektir. Enflasyon dursa bile pahalılık artık kaderimiz
Buradan nereye geleceğim?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2023 seçimlerinden sonra göreve geldiğinde kucağında nur topu gibi “ödemeler krizi” vardı. Affedersiniz ama yurtdışında okuyan evladınıza bile harçlık yollayamıyordunuz…
Evet, ödemeler krizini aştık ve rezerv biriktiriyoruz ama bu o kadar zor o kadar zor ki… Mesela Mart ayında kucağınıza yine İmamoğlu operasyonu gibi başka bir risk bırakılıyor.
Artık Merkez faiz indirse de piyasa indirmiyor. Yani riskler arttıkça artıyor.
İşin bir de fatura kısmı var tabii. Enflasyona ve pahalılığa neden olan şımarık zengin kesime adeta hiç dokunulmadı. Varsa yoksa dar gelirli kemer sıksın deniliyor. Oysa pahalılığın nedeni bu dar gelirli değil ki…
Dün açıklanan enflasyon verileri bir kez daha gösterdi ki durum ciddi. Dolar bazında bu derece artış göstermiş fiyatlara rağmen kur artışının oldukça üzerinde bir fiyat artışı devam ediyor. Sadece bu veri bile yeterli.
Acaba şimdi ne olacak? diye soranlara cevabım belli. Ülkemiz dengesizlik üzerinde denge arıyor. Bunun olmayacağı belli.
Fakirler (dar gelirliler) siyaseti
Zenginler de fiyatları belirlemeye devam ettiği sürece rasyonel zemine oturamayacağız. Acı çekmeye devam…
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025
16.10.2025
15.10.2025
13.10.2025