Yıldıray OĞUR
2008 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi’nde çekilmiş (Maalesef adını bulamadığım bir Akşam gazetesi muhabiri tarafından) o fotoğraftan daha iyi hiçbir şey anlatmıyor durumu.
51 yıl önce ABD Anayasa Mahkemesi siyahların beyazların okullarına girişine izin verince Arkansas’ın Little Rock kentindeki liseye kaydolan siyahi öğrenci Elzabeth Eckford’a yapılanları gösteren fotoğrafla “iki resim arasındaki dokuz farkı bulun” oyununa konacak kadar benziyorlar birbirine.
Sanki tarih tekerrür etmiyor, bizim çifte standardımızdan yorgun düşmüş gizli bir güç bizi başörtüsü yasağının aslında ne olduğuyla ilgili aydınlatmak istiyordu.
Biz bu iki fotoğrafı manşet yapmıştık o gün.
Ama görünen o ki başörtüsü yasağının aslında ne olduğu konusunda hâlâ aydınlanma sürecini tamamlayamayanlar var.
Bu yazının muhatabı kişisel Aydınlanma Çağı’na, bir yontma taş, ardından cilalı taş, bilumum değerli taşların çağları, tabii koskoca bir ilk çağ kadar uzak olan, yazıyı icat edip etmedikleri bile meçhuller, “oldu gözlerim doldu”dan başka bir tepkiyi hak etmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, tarihin hoş bir rövanşı olarak günlerdir televizyonlarda başörtülü kadınlar tarafından demokrasinin faziletleri konusunda iknaya çekilen Nur Serter, Necla Arat (Tabii o yazıyı intihalle keşfetmiş olabilir) falan değil...
Bu yazının muhatabı başörtüsü yasağına sessiz kalanlar, topu taca atanlar, başörtüsü yasağı diyen herkese ama mahalle baskısı diye koşanlar ve bu halde kendilerini hâlâ demokrat, özgürlükçü, solcu, insan hakları savunucusu falan sayabilenlerdir... Bu iki, resim arasında bir fark olmadığını görmeyenlerdir...
Mesela “Taraf’ın türbanlı kadın kontenjanından yazarları” olduğunu söyleyen Yıldırım Türker’dir bu yazının muhatabı... (Türk, Laz, Kürt, Ermeni, Yahudi kontenjanlarımız dolu.)
Radikal İki’de yayımlanan son yazısında “Kadınlar türbanlı ya da türbansız kamusal alanları doldursa da özgürlük ve eşitlik konusunda ulaşabilecekleri seviye şimdiki gurur tablomuzdan farklı olmayacaktır. Hatırlatmakta fayda var. Aksesuar, suç ortağı anlamına da gelir” diyerek yaptığı ortayı yarın Ümit Özdağ “Kürtlere haklarını versek ne olur, hâlâ bu kadar işsizlik, eşitsizlik var. Bazen kimlik suç ortağı olur” diye gole çevirse “Türkiye’nin vicdanı” bu kurnaz vicdansızlık karşısında ne diyecek?
Binlerce kadının hayatını mahveden, partiler kapattıran, her gün, her an yaşanan bir yasağı küçültüp cebinize sokarak kurtulamazsınız bu yasakla imtihan edilmekten. Hele devletin resmen kadınların bedenine, en yasal ve doğrudan müdahalesini kadın hakları bayrağını kaldırarak hiç kamufle edemezsiniz.
Bu yazının muhatabı devrim yapan diğer Radikal’in özgürlükçü-solcularıdır ayrıca.
“Muhafazakâr Kemalizm hegemonyasını yitirdi. Son sembolik savaşını kamusal alanda başörtüsü cephesinde verip kaybedecek. Bence gerçek ve isabetli endişe kaynağı İslamcı muhafazakârlık” diyerek meseleden kaçış planını yazan Koray Çalışkan’dır mesela.
Demek 80 yıldır binlerce kişinin ölümüne, hapislerde çürümesine neden olan muhafazakâr Kemalizm bitmiş... Ne ayıp insan bir haber verir giderken, dokuz sütuna manşet yapardık...
Kemalist hegemonyanın gidişini kaçıranlar için son bir şans onu “son sembolik savaşını vereceği başörtüsü cephesinde” yakalamak olabilir. O halde bu sembolik savaşta bari bir yerde durun da yasak bitsin. Yoksa yine asker kaçağı mı oldunuz? Bu meseleyi iki yıl önce tam Meclis çözecekken “Dayatmaları reddediyoruz: Özgürlüklerimizden de laiklikten de taviz vermeyeceğiz!” diye bildiri yayımlayarak özgürlük meselesinin laiklik krizine dönüşmesine lojistik destek sağladığınız işbirlikçi çizgisinde misiniz yoksa?
Bu yazının muhatabı başörtüsü yasağı gibi resmî bir yasağın asılı durduğu havadan nem kaparcasına bir şımarıklıkla mahalle baskısından endişelere kapılanlardır... Binnaz Toprak’tır mesela...
Başörtüsü yasağı gibi bir resmî zulmün devlet eliyle yaşatıldığı bir ülkede yaşayan bir laik için her şeyi unutup mahalle baskısından endişelenmek, başörtüsüz gezmenin kanunla yasak olduğu İran’ın zengin muhitlerinde dindarlara mahalle baskısı olduğunu söylemek kadar şımarıkçadır, bencilcedir hâlbuki.
Bugün laik bir demokratın asıl endişelenmesi gereken, iki sene önce “Henüz Özgür Olamadık” bildirisiyle herkes için özgürlük isteyen başörtülü kadınların gösterdiği civanmertliği gösterecek laik bir bildirinin çıkmamasıdır...
Bugün laik bir demokrat için esas duygu, laiklik adına endişeye kapılmak değil, başörtüsü yasağını savunan laikler adına utanmaktır.
Ve bu utanma duygusunu kaybetmiş olma ihtimalidir asıl endişelenilmesi gereken...
[email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sessizlik neden en büyük tehdittir?
25.06.2025 - “Marg bar Amrika!” nereden çıkmıştı?
21.06.2025 - Türkiye’de legal siyaset yapmak mı, İsrail’in proxy örgütü olmak mı?
18.06.2025 - Mesele dış politika ve güvenlik, aptal!
16.06.2025 - Tıraşçı Ahmet’in oğlu nasıl CHP’li oldu?
15.06.2025 - Greta’nın büyüklüğü bizi küçültür mü?
11.06.2025 - İzmir Limanı’ndaki hamallar greve gittiğinde..
8.06.2025 - Kürtler Türkiye’ye ne zaman gelmişti?
4.06.2025 - Bir grevin anlattığı
2.06.2025 - PKK’nın sahiden silah bıraktığının delili…
1.06.2025
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
ali uzun
Değerli Mehmet Abicim İdris Naimin yaptığı açıklamaların partinin görüşü olup olmadığını bilmiyorum diye yazmışsın.Başbakan ve diğer bakanlar da açıklama yaparak kınama yaptılar ya bu beyanatlara.