Yıldıray OĞUR
“Misyonerlik görüntüsü altında ülkemizi birkaç parçaya bölmek ve kalacak küçük bir kısmı FETÖ/PDY’nin yönetimine vermek”
“FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üst düzey sorumluları ile gizli bir şekilde irtibata geçerek, ayrıca PKK terör örgütü üyeleri ile koordineli bir şekilde faaliyet yürütmek suretiyle bir etnik kökeni Türkiye Cumhuriyetinden ayrıştırarak belirli amaçlar doğrultusunda yönlendirmeye ve yönetmeye çalışmak”
2018 yılında Türkiye Cumhuriyeti savcıları tarafından hazırlanan bir iddianameye göre ülkeyi bir kaç parçaya bölüp, geriye kalan küçük bir parçasını da FETÖ’ye verecek, bir etnik kökeni yönlendirip, yönetmeye çalışan kişinin adı Andrew Craig Brunson.
Adını, tutuklandığı Kasım 2016’dan beri gazetelerde “FETÖ’cü papaz”, “Papaz kılığındaki CIA casusu” olarak duymuş olabilirsiniz. Bu kadar mühim biri olunca “Pensilvanya’daki Papaz’la takas edilmesi” de teklif edilmişti.
Türkiye ile ABD arasında kriz başlıklarından biri olan Rahip Brunson hakkında nihayet 18 ay sonra yazıldı. İddianameye geçmeden şu ana kadar olanları özetleyelim.
Brunson, Kuzey Karolinalı, Evanjelik Presberiteryan Kilisesi’ne bağlı 48 yaşındaki bir misyoner.
Misyoner bir anne babanın oğlu olarak Meksika’da büyümüş. 80’ler ve 90’ların başına kadar babasının öğretmenlik yaptığı Kuzey Karolina’daki Montreat Koleji çevresinde yaşamış. Kolejde, yine misyoner bir ailenin kızı olan Norine’la tanışmış ve evlenmişler. Illinois’teki Trinity Evangelical Divinity adlı Hrisitiyan üniversitesinde öğretim görmüş.
Yani iki kuşak bütün hayatlarını dine ve misyonerliğe adamış insanlar var karşımızda.
1993 yılında, 25 yaşlarındayken misyonerlik çalışmaları için Türkiye’ye gelen Brunson çifti, 23 yıldır İzmir ve çevresinde merkezi Alsancak’taki Diriliş Kilisesi olan misyonerlik çalışmalarını yürütüyordu. En büyüğü 18 yaşında olan üç çocukları da Türkiye’de doğmuş ve büyümüş.
Alsancak’ta eski bir İngiliz konsolosluk binasından çevrilmiş kiliselerinin 30-40 arasında değişen bir cemaatleri vardı. Kilise, ABD’deki Orta-Atlantik Papaz Yönetim Evi’ne bağlıydı ve oradan gelen bağışlarla çalışmalarını sürdürüyordu.
Aslında her şey İzmir'de oturma izni biten Brunson ve eşinin tekrar oturma izni almak İzmir İl Göç İdaresi’ne başvurmasıyla başlıyor.
İlk olarak Ağustos ayında yapıldığı anlaşılan başvuru üzerine, İzmir İl Göç İdaresi, Ankara’daki İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
Yabancılar Daire Başkanlığı ve İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Daire Başkanlığı’na prosedüre uygun olarak yazı yazıyor.
İddianameye göre bu yazışmalar sırasında “şüphelinin isterse ikamet izni alabilme imkanı var iken pek çok kez geçici oturma talebi alarak, ısrarla bir ikametinin bulunmamasına dikkat ettiğinin tespit edildiği, bu tespitin şüphelinin niyetinin sorgulanmasına neden olduğu” değerlendiriliyor.
Yani soruşturmayı başlatan, 23 yıldır neden geçici oturma izni ile İzmir’de yaşadığıyla ilgili “şüphelinin niyetinin sorgulanması.”
Bu niyet sorgusu üzerine muhtemelen istihbarat kaynaklı bir bilgi notu İzmir Göç İdaresi’ne gönderiliyor. İddianamedeki bütün suçlamalar da zaten bu bilgi notu etrafında dönüyor:
“Adı geçenlerin İzmir İli Alsancak semtinde bulunan Diriliş Kilisesinde faaliyetlerde bulundukları, burada ders ve vaazlar verdikleri, geçimlerini Orta-Atlantik Papaz Yönetimi Evi’nin her ay düzenli olarak gönderdiği maaş, konut ve yol yardımı aracılığıyla sağladıkları, Andrew Craig BRUNSON isimli yabancının, özellikle 2010-2013 tarihleri itibariyle Kürt orjinli vatandaşlara yönelik ayinler düzenlediği, İzmir’deki Protestan Kilisesi önderlerinin katılımıyla 09.10.2013 tarihinde gerçekleştirilen Önderler Toplantısında FETÖ/PDY ile diyalog kurulmasının faydalı olacağını belirttiği, 2015 tarihi itibariyle Suriye’ den ülkemize gelen sığınmacılara insani yardım sağlama görüntüsü altında misyonerlik faaliyeti yürüttüğü” belirtilmiştir.”
Yani “FETÖ’cü Papaz” iddiasının ve bu iddiayla ilk tutuklamanın delili, 2013 yılının ekim ayında yapıldığı söylenen bir toplantıda Brunson’un o günlerde henüz FETÖ değil cemaat olan grupla diyalog kurulmasının faydalı olacağını söylemesi. Tabii bunu kanıtlayan bir delil de yok ortada.
7 Ekim 2016 günü bu yazışmalardan habersiz olarak İzmir Göç İdaresi’ne gelen Brunson çiftine Ankara’dan gelen G-82 (Milli Güvenliğimiz Aleyhine Faaliyet tahdit) kodu ile oturma belgesi verilmeme kararı bildiriliyor. Brunson ve eşi sınır dışı edilmek üzere Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’ne gönderiliyorlar. 12 gün boyunca burada tutulduktan sonra, 19 Ekim günü eşi, Türkiye’den ayrılmamak şartıyla serbest bırakılıyor. Papaz Brunson ise 8 Kasım 2016 gününe kadar yani toplam bir ay daha burada tutulduktan sonra bir gece yarısı Terörle Mücadele’ye getiriliyor ve 9 Kasım 2016 günü hakim karşısına çıkarılarak FETÖ suçlamasıyla tutuklanıyor. Daha sonra da gazetelerdeki Bylockçu, FETÖ’cü, casus Papaz yayınları başlıyor. 10 ay sonra Ağustos 2017’de bir kere de darbecilik ve askeri casusluktan tutuklanıyor.
18 ay sonra nihayet iddianamesi yazıldı. Geçen hafta gazetelerde yine tuhaf haberlerle iddianame yer aldı.
İddianamedeki deliller; Dua, Ateş, Göktaşı kodlu üç gizli tanığın, bir hapishanede olan diğer tanıkların beyanları, Brunson’un telefonundan elde edilen bilgiler ve Gizli tanık Dua’nın verdiği dökümanlar.
Aslında iddianame Dua kod adlı bir gizli tanığın ifadesi üzerine kurulmuş.
Sadece iddianame değil, sınır dışı kararına yol açan ilk istihbarat raporunun kökeninin de bu ifade olduğunu anlıyoruz.
İddianameyi dikkatli okuyunca gizli tanık Dua’nın, Brunson’un tutuklanmasından önce polise ya da savcılığa gidip misyonerlikle ilgili ifadeler ve belgeler vermiş bir tanık olduğunu fark ediyoruz. Herhalde bu işleri biliyor denerek Brunson’la ilgili yeniden ifadesi alınmış. Bunları çıkardığımız cümle şu:
“Adı geçenin yabancı bir din adamı olması dikkate alınarak, hakkındaki iddiaların adli yönden incelenmesi amacıyla, Cumhuriyet Başsavcılığımıza bu konularda daha önceden bilgisi ve bir takım delillere sahip olduğunu söyleyerek müracaat eden ve ibraz ettiği bilgi ve belgelerin incelenmesini isteyen “Dua” kod isimli gizli tanığın konuya ilişkin ifadeleri alınmıştır.”
İşte ilk tuhaflık da zaten burada başlıyor.
Çünkü gizli tanık Dua’nin anlattıklarının büyük bir çoğunluğu ve verdiği belgelerin tamamı, LDS (The Church of Jesus Christ of Latter-day Saints) Kilisesi ya da bilinen adıyla Mormonların Türkiye’de faaliyetleri hakkında. Mormonluk, ABD’de Utah eyalatinde çoğunluğu oluşturan, milyonlarca insanın mensubu olduğu bir mezhep. grup. İddianamede bir casusluk faaliyeti gibi gösterilen Türkiye’de yaşayan ve bu kiliseye mensup olan askerler olması da tuhaf değil. Kilisenin sayfasında, Türkiye’deki ABD üslerinde olan Mormon kiliselerinin gösterildiği haritalar var.
https://ldschurchtemples.org/statistics/units/turkey/
Ama iddianamede uzun uzun verilen bu ifade ve bilgilerle Brunson’un ne ilgisi olduğu anlaşılmıyor.
Ayrıca Brunson’ın mensup olduğu kilise Evanjelik bir kilise ve onların Mormonlarla arası pek iyi değil, hatta bazıları onları Hristiyan olarak bile görmüyor.
Ama iddianamede uzun yıllardır Hristiyan ilahiyatçıların yapamadığı yapılmış, evanjelikler ile Mormonlar barıştırılmış ve sonra hepsi de FETÖ’ye bağlanmış:
“Şüpheli Andrew Craig BRUNSON’un FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısını gösteren önemli delillerden birisi, Dua kod adlı gizli tanığın ifadesinde geçen Mormonların Ülkemizdeki bir kısım mensubunun üye olduğu LDS Kilisesi ile yakından bağlantılı Sinan DURSUN ve Amerikalı eşi ile ilgili verdiği beyanlardır.”
Sinan Dursun Gülen’e yakın bir FETÖ yöneticisi, iddianameden eşinin de Mormon olduğunu öğreniyoruz. Böylece Mormonlar FETÖ’ye, Brunson da Mormonlara bağlanarak, Brunson’un “FETÖ ile bağlantısının en önemli delillerinden biri” ortaya çıkarılmış.
İddianameye göre Papaz Brunson’un FETÖ bağlantısını gösteren bir diğer delil de yine Gizli Tanık Dua’nın ifadesinde anlattığı bir konuşma ve toplantı.
İfadesinden okuyalım önce:
“Lozan Antlaşması’na göre Türkiye'de kilise açılması yasaktır. Bu nedenle daha sonradan FETÖ/PDY örgüt üyesi olduğunu öğrendiğim, fotoğraflarını görürsem teşhis edebileceğim Ramazan isimli bir avukat bunlarla toplantı yaptı ve onlara bu yasağı aşmanın yolunun dernekleşmek olduğunu söyledi. Bunlar da çözümün FETÖ'nün elemanları tarafından sağlanacağını düşünerek, kendi aralarında "bizim işimizi bunlar çözer" şeklinde konuşuyorlardı.”
Daha sonra gizli tanık, kendisine gösterilen fotoğraftan bu “Ramazan” diye tanıdığı kişinin FETÖ’nün Ege Bölgesi imamı Bekir Baz olduğunu teşhis etmiş.
Fakat bu konuşmanın veya toplantının hangi tarihte yapıldığı ile ilgili ne ifadede de ne de iddianamede bir bilgi yok. Böyle bir toplantı yapıldığı ya da böyle bir konuşma geçtiği ile ilgili bu gizli tanık ifadesinden başka bir delil de yok.
Gizli Tanık’ın diğer ifadelerinde 2005, 2006, 2011 tarihli olayları anlattığını düşününce, bu cemaat imamı ile görüşme ya da ondan kilise açmak için yardım çabasının 17/25 Aralık’tan önce olup olmadığı anlaşılmıyor. Çünkü eğer, istihbarat raporundaki tarih 2013 Ekim’iyse, o tarihlerde cemaat olan FETÖ’den bir konuda yardım istemek başta devlet olmak üzere milli bir spordu. Kilise açmak için yol arayan bir Papaz’ı bunla suçlamak epey absürt olur.
İfadede “Lozan’da kilise açılmasının yasak” olmasından bahsedilmesi de tuhaf. Çünkü 2003’de AB uyum yasaları çerçevesinde misyonerlerin, apartmanlarda kilise açabilmesinin önü açılmıştı. Belki de konuşma 2003 öncesine aittir. Ama bu yasağı dernek statüsünde aşabilecekleri bilgisi için de uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan ve zaten kiliselerini böyle açan bir Papaz’ın FETÖ’cü bir avukatın yardımına herhalde ihtiyacı yoktu.
Her bakımdan tuhaf.
İddianamede Brunson’un FETÖ ilişkisine gösterilen diğer tanık ifadeleri ve deliller kadar değil ama.
Delilerden biri Brunson’a 2015 yılında Whatsapp’tan Jacqueline adıyla kayıtlı kişinin gönderdiği fotoğraflar. İddianameden okuyalım: “...gönderdiği mesajlarda FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün hücre evlerinde toplantı ve sohbetlerinde örgüt üyeleri arasında yaptığı yemekler arasında olan ‘‘MAKLUBE’’ yemeğinin görüntüsü.” Maklube’nın bir Arap yemeği olduğunu da hatırlatalım.
Bir diğer delil de ifadesi alınan bir tanığın yine zaman mevhumuna hiç girmeden söylediği şu sözler: “..Alsancak’ta ismini şu anda hatırlamadığı farklı kaffelerde ve birkaç defada sahilde kendisini kilise cemaati olmayan ama şekil, görünüm itibari ile Fetöcü olarak nitelenen kimselerin dış görünümlerine benzeyen şahıslar ile gezdiğini veya oturduğuna şahit olduğunu.”
Bir diğer delil de Brunson’un telefonundan irtibatlı olduğu tespit edilen bazı isimlerin sonradan “FETÖ” soruşturmalarında işlem görmesi. Bu irtibatın ne olduğu ve yine tabii ki irtibat tarihleri yok. Bu isimlerden en çok irtibatta olduğu kişi ise, dokuz ‘irtibat’la Af Örgütü Yönetim Kurulu Başkanı, FETÖ’den hala tutuklu olan İzmirli avukat Taner Kılıç. Diğer irtibatlar KHK’yla meslekten çıkarılmış ya da soruşturma geçirmiş dört polis ve bir öğretmenle. İrtibat sayıları ise “1”.
Bu irtibatların cinsi, tarihi ve içeriği ise belirsiz.
Son delil Papaz Brunson’un cep telefonundan 15 Temmuz gecesi kendisini merak eden Kanada’daki bir arkadaşına attığı bir mesajın savcılık tarafından çevirisi:
“Merhaba Dan. Teşekkürler. Evet. Ben iyiyim. Sana cevap veremediğim için üzgünüm. Dün Norine’le buluşmak için Amerika’ya uçuyordum. Üç haftalığına çocuklarla olmak için Amerika’ya gelmeyi aylar önce programladık ve Türkiye için ilginç bir zamanda bu oldu. Türkleri sallayacak bazı olayları bekliyorduk-İsa’ya dönmek için gerekli koşullar oluştu. Darbe teşebbüsü bir şoktu. Birçok Türk geçmişte de olduğu gibi askeriyeye güvendi ancak bu sefer çok geçti. Ve darbe teşebbüsünden sonra bu başka bir sallama. Sanırım olaylar daha da kötüye gidecek. Sonunda biz kazanacağız. Seninle yakında iletişime geçmek üzere.”
Bu mesajdan savcı şu yorumu çıkarmış:
“...şüphelinin askeri darbe girişiminin başarısız olmasından üzüntü duyduğunu, “sonunda biz kazanacağız” ibaresiyle, ileride ülke içinde çıkması muhtemel iç karışıklıktan, bağlı bulunduğu illegal yapılanmanın stratejisi kapsamında faydalanmayı düşündüğünü umduğu ve bunu belirttiği şeklinde değerlendirilmiştir.”
Brunson’un bu mesaj için ne dediğini okuyalım şimdi de:
“Bana göstermiş olduğunuz mesajı hatırladım. Ben o tarihlerde Amerika Birleşik Devletlerine gitmiştim. Ama hangi hava yoluyla gittiğimi tam hatırlamıyorum. Almanya üzerinden gitmiş olabilirim. Bu mesajı Kanada’da bulunan bir arkadaşıma çektim. Ben bu mesajda darbenin başarılı olmamasına üzüldüğümü kastetmedim. Türk halkının hissettikleri konusunda izlenimimi aktardım. Dini inançla ve toplumun geçirdiği kaoslar sonucu halkın dine yönelmesi ile ilgili bir beklentiden ibarettir.”
Savcı bu ifadenin altına da dayanamayıp itirazını yazmış:
“...sonunda biz kazanacağız” sözleriyle de Ülkemizde uzun yıllardır sürdürülen ve 15 Temmuz 2016 tarihinde zirve noktasına ulaşan FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne karşı yürütülen mücadelede safını belirlediği ve FETÖ/PDY örgütüne desteğini açıkça belli ettiği, askeri darbe girişimi sonrası doğacak kaos ortamının sonucunda hedefleri doğrultusunda bir başarı umut ettiği tespit edilmiştir. Zira, bu mesajın sadece ülkemizde yaşayan bir yabancı din adamının sosyo ekonomik yorumu olmadığı, belirli bir hedef, strateji ve bilgi doğrultusunda, amacına ulaşamayan örgütsel bir eylemden dolayı duyulan rahatsızlığı beyan eden bir nitelik taşıdığı anlaşılmıştır.”
Halbuki Brunson’un cevabından iddianamede hiç bahsi geçmeyen yeni bir bilgiyle karşı karşıya geliyoruz. Brunson çifti, darbe sırasında çocuklarının da bulunduğu ABD’deymiş. Daha sonra da tutuklanacakları Türkiye’ye geri dönmüşler. Cevabı belirsiz soru şu; 18 aydır darbe, casusluk, FETÖ üyeliğinden hapiste yatan biri, savcıya göre “dahli olan ve başarısız olmasından da rahatsız olduğu” iddia edilen bir darbeden sonra neden
Türkiye’ye geri dönmüş?
Papaz Brunson’un 18 aydır üyeliğinden tutuklu yattığı FETÖ ile ilişkisine gösterilen deliller bunlar.
Ama iddianamede sadece FETÖ ve darbeyle ilişkisi olduğu iddia edilmemiş, Türkiye aleyhine faaliyette bulunduğu, casusluk yaptığı, PKK ile ilişki içinde olduğu ve bölücülük yaptığı da iddialar arasında.
Bu suçlamaların kaynakları da yine gizli ve açık tanık ifadeleri ve bazı telefon mesajları.
Yine Gizli Tanık Dua’nin bir şahitliği örneğin:
“F. B. İzmir Protestan Kilisesinin pastörüdür. Andrew Craig BRUNSON ile birlikte Kaya Prestij Otelinin 2.katında Efes Salonunda toplantı yapıyorlardı. Bu toplantıların amacı kilise toplantısı görünümünde daha çok bir beyin yıkama faaliyetiydi. Benim orada gördüğüm bir manzara; 25 tane Türk üniversite öğrencisi Amerikan Milli Marşı eşliğinde sağ ellerini göğsün sol yanına getirerek yemin ettikleri görüntüydü.”
Presbiteryan olan F.B. ile Evanjelik Brunson’un aynı ayinde buluşması, Mustafa İslamoğlu ile Cüppeli Ahmet Hoca’nın birlikte namaz kıldırması gibi bir şey olabilirdi. Biri Türk olan iki misyoner rahibin, ancak vatandaşlık kabul törenlerinde yapıldığı gibi Türk üniversite öğrencilerine ABD milli marşı eşliğinde yemin ettirmesi de epey fantastik görünüyor.
İfadenin devamında Brunson’un Kürtlere özel ilgili gösterdiği, Tuncelileri yurtdışına gönderdiği, Erdoğan ve Bahçeli’ye hakaretler eden mektuplar yazdığı, Kürtçe İncil hazırlattığı iddialarını yine sıfır delille anlatan Gizli
Tanık, Papaz Brunson’un Kürtlere ilgisinin sebebini ise şöyle açıklamış:
“Bunların inancına göre kayıp 13. bir kabile vardır ve bu kabile kutsaldır. Bunlar arasındaki ayrışmaya göre kayıp 13.kabile bir kısmına göre Kürtlerdir, bir kısmına göre Türklerdir. Andrew'in kilisesi 13. kabilenin Kürtler olduğuna inanmaktadır. Bu inanca göre Kürtler, Tanrı tarafından özel seçilmiş, kutsanmış bir kabiledir. Bu nedenle ayrı bir Kürdistan kurulması ve Kürtlerin layık olduğu Hristiyanlık diniyle buluşmalarını temin etmek, Diriliş Kilisesinin amaçlarından bir tanesidir.”
Ve komplo literatürünün vazgeçilmez iddialarından “Kayıp 13. Kabile” meselesi böylece bir iddianameye girmiş oldu. Ama Kayıp 13. Kabile’yi bu kez hep bilindiği gibi Yahudiler değil, Hristiyanlar arıyor.
Brunson’un 2015’de Suruç’ta göçmenlere yönelik çalışmaları, Suriyelilere yönelik çalışmaları, burada çektirdiği bir fotoğrafta zafer işareti yapmış çocuklar ve boğazında sarı-kırmızı-yeşil fular görünen bir kişi ve kilise cemaatinden Kürt-Türk meselesi yüzünden ayrılmış bir kaç tanığın ifadesi üzerinden Brunson PKK ile de ilişkilendirilmiş.
Brunson ifadesinde bu iddialarla ilgili ifadesinde şunu söylüyor:
“İddiaların aksine belli bir etnik yapıya özel amaçla vaaz vermediğini, kendisinin Kürtçe bilmediğini, Kiliseye kim gelirse onlara vaaz verdiğini, bunların içinde Kürt vatandaşların da olduğunu, cemaatten isteyen kişilerin kürsüye çıkarak vaaz verebileceklerini, bu şekilde on üç on dört kişinin vaaz verdiğini, bunlardan sadece bir tanesinin Kürt vatandaş olduğunu, herhangi bir etnik yapıya ayrıcalık yapmadığını, özellikle Kürtlere yönelik olarak bir ayin ve vaaz verme kastının olmadığını.”
İddialar ve deliller bu kadar müphem olunca, iddianamede Gizli Tanık Dua’nın verdiği Türkiye’deki bazı mormonlarla ilgili bilgiler, belgeler, bazı Amerikalı mormon askerlerin faaliyetleri ile ilgili deliller- ki bunların da doğruluğu hakkında bir değerlendirme yok- Rahip Brunson’a bağlanmış.
Gizli Tanık’ın adını verdiği Mormon askerlerden biriyle telefonun aynı yerde sinyal vermesi gibi bağlantılarla bu yapılmış. Örneğin şunun gibi:
“Şüpheli Andrew Craig BRUNSON’un kullandığı, inceleme işlemi bitirilen 0532 292 01 56 nolu GSM hattının HTS dökümlerinin kontrolünde, hakkında soruşturma yürütülen Kenneth C. ABNEY ile soruşturma kapsamında anlam yüklenecek şekilde, düzenli periyotlarla 3 kez aynı yerde bulunduğunun anlaşıldığı”
Böyle olunca da Gizli Tanık’ın teslim ettiği flash diskte yer alan, tam olarak ne olduğu belirsiz ama Mormon askerlerle ilgili olduğu anlaşılan “temas kurulacak beş Türk askeri listesi” sanki Brunson’un telefonundan çıkmış gibi haberleştirildi.
Ağır suçlamalara gerekçe gösterilen deliller arasında şöyle iddialar var: “Şüphelinin eylem ve fikir birliği yaptığı arkadaşlarından birisinin tartıştığı Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşına 2011 yılı Haziran ayında “6-7 yıl sonra yıkıntıların arasından seni bulup kafanı koparacağım.”
Bu eylem ve fikir birliği yaptığı kişi kim, neden birisinin bir arkadaşının 7 yıl önce söylediği bir söz birinin iddianamesine girer gibi sorular biraz lüks kaçabilir.
Çünkü iddianamede Rahip Brunson aleyhine ifadesi alınanlardan biri de savcılığa başvuran cinayet suçuyla hapiste yatan, bir ara hapisten firar etmiş bir mahkum. Onun anlattığına göre Brunson ve başka yabancılar 2013 yılının Mart ayında İstanbul’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde yapılan bir toplantıya telekonferans yöntemiyle bağlanıp gruplarına kaos kalkışması talimatı vermişler. Hatta bu katil tanık, bunu o zaman da ihbar etmiş ama dinlememişler ve Gezi olayları olmuş.
23 yıldır ailesiyle Türkiye’de yaşayan bir rahibi, AK Parti iktidarının demokratikleşme adımlarıyla yasallaşan misyonerlik faaliyetleriyle ilgili komplo teorilerinden oluşan bir iddianameyle tutuklayıp, hükümetlerinin politikalarından sorumlu olmayan milyonlarca Hristiyan vatandaşın düşmanlığını çekmek, evanjeliklerin iktidarda olduğu ABD’yle mevcut meselelere bir de tutuklu evanjelik rahip eklemenin kimseye bir faydası olmadığı herhalde açık...
Amerikalılar PKK, FETÖ meselelerinde Türkiye’ye büyük haksızlıklar yapıyor. Onlarla bunların kavgasını vermekte haklı Türkiye. Misyonerlerden de hoşlanmıyor olabilirsiniz. Ama bir rahibi yargılarken, cezaevindeki bir katilin itibarsız tanıklığından medet ummak Türkiye’ye yakışmıyor.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları














































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025