Yıldıray OĞUR
Genelkurmay’ın 27 Nisan gecesi sitesine AK Parti’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermesine karşı yayınladığı e-muhtıranın üç gün sonrası.
27 nisan gecesi Abdullah Gül, Ali Babacan, Cemil Çiçek, Ömer Çelik gibi bakanlar bir araya gelerek e-muhtıraya karşı sert bir karşı bildiri kaleme almış, aynı günlerde bu muhtıraya karşı aralarında dün önce beraat ettirilip, sonra absürt bir suçlamayla yeniden gözaltına alınan Osman Kavala’nın, bugün haklarında mahkemenin karar vereceği fantastik Büyükada davası sanıklarının da olduğu sivil toplum aktivistleri açıklamalar yapmış, hala hapiste olan Ahmet Altan gibi yazarlar muhtırayı eleştiren yazılar yazmışlardı.
30 Nisan 2007 günü ise Radikal gazetesinde ekonomi yazan ulusalcı bir yazar “Yaşadıklarımızın Ciddiyetini Fark Etmeyenlere” başlıklı bir yazı kaleme aldı. O yazıdan biraz uzunca bir alıntı okuyalım:
“Genelkurmay açıkça şunu söylüyor: Türkiye istediği yere gidebilecek bir gemi veya uçak değildir. Türkiye Cumhuriyeti ileri gidecektir ama bu gidiş sırasında takip edeceği bir ray vardır. Daha açıkçası Türkiye rayı belli olan bir trendir, bu ray dışına taşırılmaya çalışılırsa ana lokomotif üzerindeki haklarımızı kullanır ve treni yeniden raya döndürürüz, biz sistemin sigortasıyız.
Bu noktada soralım, bu mesaj piyasaları rahatsız etmeli mi? Kesinlikle etmemeli. Hükümet daha doğrusu “5 yıl önce aldığı yüzde 34 oy ile hala hükümet olmakta ısrar edenler ve cumhurbaşkanı da bizden olacak diyenler” mesajı alırlarsa sistem “yeniden başlatılmadan” normal sınırlar içinde dönecek ve tren rayına oturacak.
Değerli dostlar, bu noktada “olanları” tarif etmek istiyorum.
Geçtiğimiz hafta başına kadar AKP’nin “herkesin varolanlar içinde en iyisidir” diyerek uzlaşacağı” bir aday çıkaracağı beklentisi vardı. Erdoğan da yakın çevresine böyle olacağına dair net mesajlar verdi ve “öyle bir aday çıkaracağız ki; bunlar gerçekten iş yapmaya gelmiş” diyeceksiniz açıklamasını yaptı.
Daha sonra işin rengi değişti ve Erdoğan, Arınç’ın “ipoteğini” aşamayarak Arınç’a teslim oldu. Aralarında yapılan görüşmede Arınç’ın mutlaka “milli görüşten biri cumhurbaşkanı olacak” dayatması sonucu, “kendi aday olmak istemeyen” Erdoğan ile Arınç “ne sen, ne ben öyleyse Gül” formülü üzerinde anlaştılar.
Gül aday oldu ve seçim süreci başladı
O gün TBMM’de yaşananlar Türk halkı gibi Silahlı Kuvvetleri de rahatsız etti ve yaşananları Anayasal düzene karşı bir girişim gibi algılayan TSK, Genelkurmay Başkanlığı vasıtasıyla “kendi görev ve sorumluluklarını” Türk kamuoyuna hatırlattı.
Edindiğim bilgilerden de yola çıkarak net olarak söylüyorum; internet sitesine konan o paragraflar aslında rejimi koruma adına atılan bir adımdı, zaman kazandırmaydı. “Makinistlere treni kendiliğinden raya döndürme yolunda” zaman tanındı, rejime “kendini koru” mesajı verildi.
Geldiğimiz noktada durum çok açık, meydanlara toplanan kalabalıklar, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, Türk Silahlı Kuvvetleri kısacası “Türkiye Cumhuriyeti” bir bütün olarak mesajını veriyor ama hükümet direnmekte ısrar ediyor. Bu noktada kendine gelince “demokrasi” diyen hükümete bir çağrım var; bu ülkeyi seviyorsanız “yıpranmış bu yapının seçimsiz cumhurbaşkanı seçmesi için” direnmeyin. Son söz: Türk Silahlı Kuvvetleri “milli görüşten gelen birinin” Atatürk’ün koltuğuna oturmasını, “iç hizmet kanununda kendi verilen koruma ve kollama görevi gereği” engellenmesi gereken bir girişim olarak “algılıyor”. Lütfen bunu algılayın ve Türkiye’yi koruma adına, rejimi koruma adına gereğini yapın.”
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/yasadiklarimizin-ciddiyetini-fark-etmeyenlere-6431825
Berbat bir Türkçe’yle yazılmış, tahammül fersa bu uzun alıntıyı okumak zorunda bıraktığım için kusura bakmayın.
Yazar yazıda apaçık bir muhtırayı savunmakta ve hükümeti eğer Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nda ısrar ederseniz, darbe olur diyerek de tehdit etmekteydi.
Normal bir hukuk devletinde bir muhtırayı ve darbeyi savunmak suçtur.
Ama burası ne hukuken ne de siyaseten hiçbir zaman normal bir ülke olamadı.
Bu anormallikte Türkiye’yi her zaman herhangi bir ilkesi olmayan fırsatçılar için bir fırsatlar ülkesi yaptı.
Nitekim aynı yazar bir yıl sonra 2008’de bu kez bir yargı darbesi olan AK Parti kapatma davası için yine içinde darbe tehditleri olan şöyle bir yazı yazabildi:
“Son dönemde hükümet eden siyasi partinin 'artan kendine güveni' ve 'biz her şeyi yaparız, nasıl olsa ses çıkaran yok' tavrı, dün akşam itibariyle devletin çarklarından sadece birinin attığı bir adımla son bulmuş oldu. Devlet, hükümete, 'yeter, yol bitti' dedi... Eğer biraz uğraşıp bizler gibi gidişatı ''sorgulamayı'' deneseydiniz, açılan bu davanın Meclis’in açık kalmasının sigortası olduğunu anlardınız! Anlayana bu cümle de çok şey var! ”
https://forum.memurlar.net/konu/447720/ (Yazılarını her yerden sildirdiği için linkler yazıları alıntılamış sitelerden)
Ama işte dediğimiz gibi Türkiye fırsatlar ülkesi ve bir türlü o fırsat kapıları kapanmıyor.
İşte o fırsat anı Gezi olaylarında geldi. Bu ekonomi yazan ulusalcı yazar Gezi olaylarının arkasında “dış güçler ve faiz lobisi var” gibi analizlerle, “telekineziyle suikast girişimi” gibi fantastik açıklamalarla bir anda kendisini iktidar cephesine attı.
Atmakla kalmadı. Başbakan’ın başdanışmanı bile oldu. Hala da ‘Atatürk’ün koltuğunda oturan Milli Görüş’ten bir Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanı.
Hadi insanların fikirleri değişebilir diyelim. Fikirlerinin değiştiğine dair bir beyanı olmasa da...
Ama insan 2007’deki bu muhtıracı sicilini düşünüp, o gün hedef aldığı Cumhurbaşkanı adayına en azından darbeci demez, değil mi?
Ama işte bu fırsatçıların böyle bir lüksü var. Onları bağlayan hiçbir ahlaki, fikri standart yok.
O yüzden Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na karşı 2007’de muhtırayı böyle hararetle savunmuş bu başdanışman, dün Karar’da çıkan Abdullah Gül röportajını ‘darbe’ye bağlayıverdi.
Yine kötü Türkçe ve düşük mantık seviyesi için okurlardan özürle tam olarak şöyle yazdı:
“Durum ciddi sevgili dostlar. Çok açık ve net lafı dolandırmadan yazıyorum; Amaç çok açık ve RAND CORP raporunda açıkça yazıyor. Politik sistemin gerekirse askeri bir dokunuş ile düzeltilmesi, Erdoğan'ın sistem dışına itilmesi ve Türkiye'nin emperyalizme güller içinde eskisi gibi teslim edilmesi! Bu sabah aniden bahçemizde açan kraliçenin Gül'ü, bahçede emperyalist planını tamamladığını ve harekete geçeceklerini gösteriyor... kraliçenin Gül’ünün (Gezi kararı açıklanacağı gün yargıya baskı var diyerek ama altından sopa göstererek) katılması kervanın yola çıktığını gösteriyor!”
Eşinin başörtüsü yüzünden Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı yayınlanmış bir e-muhtırayı, darbeyi hararetle savunmaktan, Gül’ü parlamenter demokrasiye dönülmeli sözleri yüzünden darbecilikle suçlamaya kadar varmak...
Bunu yaparken de bir sürü yalanı, komplo teorisini peş peşe ekleyip, insanları korkutacak bir darbe fasaryasına bağlamak...
Normal bir akla ve ahlaka sahip insanları bıktıracak bir fikri ve ahlaki düzeyle karşı karşıyayız. Bu kadar iyi yetişmiş insanları, imkanları olan bir ülkenin birikimi, kendisinden başka derdi olmayan böyle insanlara emanet.
Yazmaya değmez diyorsunuz ama maalesef bu akıl, başdanışman olarak yıllardır Türkiye’nin ekonomi yönetiminde etkin konumlarda oturuyor. Sonuç malum...
İktidarın bu karakter tercihlerindeki ısrarı, neden Gül, Davutoğlu, Babacan gibi isimlerin yeni siyasi arayışlara girdiği sorusunun da aslında net bir cevabı...
Türkiye bu kadar medeniyet, karakter, mantık, ahlak erozyonunu gerçekten de hak etmiyor.
Siz ne dersiniz ‘sevgili dostlar’!
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025