Abdurrahman Dilipak
Hac ve Kurban’ı geride bıraktık. Ve Muharrem ayındayız. Ama o iklimin bizi bırakmaması için aklımızda tutmamız gereken şeyler var. Bu konuları, gündelik hayattan örnekler vererek açıklamaya çalışacağım. Ekonomi, politika, her şey bu örneklerle ilgili olabilir.. “İman ettim” diyen herkesi ilgilendiren konular bunlar. Bunlardan sıkılanlara gelince, onlar kendilerine baksınlar. Vahiy ve sünnete dayalı hatırlatmalarda içleri sıkılanların içlerinde bir hastalık vardır.
Ayet şöyle der: “Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azab vardır.” (Bakara, 2/10)
Fussilet 26 da Kur’an ayetleri okunurken onun sesini bastırmak için gürültü çıkaranlardan söz eder.
Enfal 2’de buyurulur ki, “Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” Yüzlerini buruşturup rahatsızlık duyanlara gelince onlar kaybedenlerdir.
Şeytan bize hep yaptıklarımızı hoş gösterir. Geçmişle övünmemizi öğütler, gelecek için ham hayallerle bizi oyalar. Oysa göklerin hazinesinin anahtarı kimsenin elinde değildir. Ve Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Kader, rızık ve ecel Allah’ın iradesi içindedir ve O’nun hükmünün ortağı da yoktur.
Şeytan insanı kandırmak için bin tane hileye sahiptir. Zaruretten olmadığı halde, bir şeyi zaruret gibi gösterir. Mefsedeti maslahat gibi sunar. İnsanın zaaflarını kullanır, helal olmayan bir menfaati fırsat olarak takdim eder. Güya o menfaatle hayır yapacak, günahını affettirecektir. Bu Şeytanın bir hilesinden, yalanından başka bir şey değildir.
Şeytan haramı helal göstermede, muzır’ı zaruret gibi göstermede mahirdir. Allah (cc) mealen buyurdu ki, “İnsanlar! Allah›ın vâdi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok hilekâr şeytan da Allah’ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın.” (Fatır 5)
Ah insanlar, insancıklar. Servet ve iktidarınızla, muamelatınızla “DÜNYA HAYATI”, o “Seküler hayat” oyun ve eğlence alemi sizi aldatmasın. Bu Şeytanın hilesidir. “O çok hilekar olan Şeytan” öte yandan Allah’ın kerem ve merhametini öne sürecek, korkma Allah affeder diyecektir. Cami yapar, okul yapar, yurt yaparsın diyecektir. Allah’ın affedici olduğunu söyleyerek seni günaha teşvik edecektir. “Tevbe edersin, Hacca gider defteri sildirirsin” diyecektir. “Hem senden başka herkes yapıyor, Tarikatçısı da, İlahiyatçısı da, Şeyhin müritleri de, en Müslüman sen misin, onlardan daha mı iyi biliyorsun” diyecektir. “Sen yemeyecek yapmayacaksan, onlar yiyip yapacaksa, senin yapmadığını onlar yapacak, o zaman sen onların yanında hizmetçi mi olacaksın” diyecektir. Şeytanın aldatması, Zemahşeri’nin tefsirinde, yukarıdaki ayetle ilgili “Allah’ın çok bağışlayıcı” olduğundan bahisle, hatta bugün Mevlana’nın “Ne olursan ol gel” dizelerinden yola çıkarak ve konu asıl mecrasından saptırılarak, “Allah’ın en büyük günahları bile affedebileceği” konusu; insanların zaaflarını ve menfaatlerini harekete geçirerek günah işlemekte cür’et ve cesaretini artırıcı bir yönde kullanarak, sonuçta, “herkes yapıyor, hem zaten ben çok daha az yapıyorum bu kadarcık günahı da Allah bağışlar” gibi telkinler şeklinde kendini göstermektedir.
Herkes başkasının Şeytanını lanetlerken, kendi Şeytanını kucağından ayırmıyor, ne yazık ki! Oysa Mekke’ye de gitsek, Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail’in yaptığı gibi, ötekilerinin Şeytanını değil, kendi nefsimize taht kurup oturan Şeytanımızı taşlamamız gerekiyor.
Şeytan, insanları, “ ‘Allah kerim’dir, senin ibadetine ihtiyacı yoktur. O, gafurdur, rahîmdir’ diyerek günahlara veya ‘O, her şeye vekildir’ diyerek tembelliklere sürükleyip, imkânlarını kötüye kullanmaya sevk etmek ister.” Elbette Allah kerimdir, gafurdur, rahimdir, vekildir. Ama Şeytan bunu bağlamından çıkarıp, ilahi muradın dışında başka bir anlamda insanlara öğütlemektedir.
Devir “Cilalı adam devri”. Bu konuyu daha önce de yazmıştım. “İmage Maker”ler, Lobiler, PR şirketleri bunu yapıyorlar. Media bu görevi yapıyor. Captagon tüccarından tarikat şeyhi imal edebiliyorlar. Ya da bir ajandan ulusal önder de imal edebiliyorlar. İşin kötü yanı insanlar da bunlara inanıyor ve bunların peşinden gidebiliyorlar.
İnsanoğlu gariptir. Çoğu zaman kaçtığını sandığı şeye doğru koşar. Aşk ve öfke sarmalı içinde aklını ve vicdanını kaybeder, artık gözleri var görmez, kulakları var duymaz kalpleri vardır hissetmez. İhtirasla istediği şeyin imtihanı olacağını bilmez, oysa günde 40 defa Fatiha’yı okuruz da oradaki uyarının farkına varmayız. Hedef koyarız, hedef gösteririz, insanlar “öl de ölelim vur de vuralım” derler. Oysa varacağımız yer bambaşkadır. Din ve devlet büyüklerini Rab ve İlah edenler, dünyada da ahirette de perişan olacaklar. Allah zalimleri, onlara yardım edenlerin başına musallat edecek.
Dünya malı için ahiretlerini satanlar yok mu, onların varacakları yer kötü bir yerdir.
Biz ahireti bu dünyada kazanacağız. Burası ölümlü ve meşakkatli ve geçici aldatıcı olan bir yerdir. “Dünya” kelimesinin “alçaklık, kötülük” mânasındaki “denâet“ kökünden geldiği de ileri sürülür. Diyanet Ansiklopedisinde Dünya hayatına ilişkin şu bilgi de verilir: Dünya ve âhiret arasında bir tercih yapma mecburiyeti ortaya çıktığı zaman hiç tereddüt etmeden âhiret hayatının tercih edilmesi istenmiş, aksi davranışta bulunanlar şiddetle kınanmıştır (İbrâhîm 14/3; en-Nâziât 79/37-39). Çünkü âhiret dünyadan daha hayırlıdır (ed-Duhâ 93/4). Geçici ve süreksiz olan, kalıcı ve dâimî olana tercih edilemez. “Önce dünya” diyenler “dünya karşılığında âhireti satanlar” şeklinde nitelendirilmiş, değerli ve çok olanı verip değersiz ve az olanı satın almanın kârlı bir iş olmadığı ifade edilmiştir (el-Bakara 2/86, 90). Bu anlayışa sahip olanların yaptıkları işler kendilerine dünyada ve âhirette bir yarar sağlamaz (el-Bakara 2/217; Âl-i İmrân 3/22). Buna karşılık âhiretlerini kazanmak için dünyalarını satanlar övülmüştür. Bunun en güzel örneği şehidlerdir (en-Nisâ 4/74).
Dünya hayatı bizim için bir imtihan yeridir. Güç, saltanat, heva ve heveslerimize nail olma makamı değil. Bunun peşine düşenler aldananlar ve kaybedecek olanlar hüsrana uğrayacak olanlardır. Güç ve iktidar ancak bizi ilahi rızaya yakınlaştırdığı, bizi fıtrat yönünde hizmete vesile olduğu ölçüde meşrudur. Kur’an-ı Kerim’de; dünyanın aldatıcılığı, oyun, eğlence ve süs yönleriyle ilgili atıflarda bulunularak, ihtiyad edilmesi ve rızadan uzaklaşılması konusunda sakınılması istenir. Dünya hayatının bizi rızadan uzaklaştırmasına izin vermeden, diğer hayır alanlarındaki faaliyetlerimizi olumsuz anlamda etkilemesine izin vermeden dünya hayatını meşru çerçevede tutmamız gerekir. Zira Allah yeryüzünü bize mescid kılmaz ister. Bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak, mazlumlara yardım etmek, bizi yeryüzünün varisi kılmak, bizi rızasının tecellisinin vesilesi olarak görmek ister. Bizim dünya ile ilişkimiz bu anlamda ilahi rıza çerçevesi içinde olmak zorundadır. Değilse dünya hayatı bir cehenneme döner. Ah bu dünya! Yalancı dünya!.. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022