Akif BEKİ
Bir süredir iddialı laflarla gürültü koparıyor, dikkatleri üstüne çekmek için çırpınıyor. Sahnelere geri dönebileceği bir fırsat kokluyor demek ki havada.

Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan'a meydan okuyor görünmesi, gerçekten sandıkta Erdoğan'ı devirip yerine geçme hülyalarına kendini kaptırdığından mı? Yahut bu planlı bir yanıltmaca da, istediği sadece Erdoğan'a kendini affettirip Türkiye'ye bir adet dönüş bileti edinmek mi?
Bittabii 2002 senesinin hatıralarını canlandırmaya doğru koşuyor.
4 ay öncesinde kurduğu parti, ekmek arası propaganda dağıtarak 3 Kasım seçimlerinde yüzde 7 buçuk oy toplamıştı.
Geçme şansları varken MHP ile DYP'yi yüzde 10 barajının altında bırakan faktör buydu.
Elindeki medya gücü ve onlarca trilyonluk astronomik kampanya bütçesiyle seçmen tavlayıp baraja yakın sağ partilerin oylarını bölmüştü.
Sonuçta eline geçen, AK Parti'nin üçte birlik oy oranıyla Meclis'te üçte ikilik çoğunluğu yakalayıp tek başına iktidara gelmesinin önünü açmak olmuştu.
Uzan, işte bu katkısına güvenerek bir süredir iktidara göz kırpıyor. Paris'teki kaçak hayatından memlekete dönüş vizesi karşılığında aynı senaryoyu, gelecek seçimlerde tekrar oynamaya hazır olduğu mesajları yolluyor.
Kopuşlar, çözülmeler, yeni partiler derken AK Parti'nin zora girdiği fikrinden cesaret bularak 'geçmişte kazandırdım, gene zafer kazandırabilirim' demeye getiriyor.
Ama şartlar değişti, çok sular aktı köprünün altından. Bugün imkan tanınsa yine oynayabilir mi aynı rolü?
Ne kafa karıştırma bombardımanlarına adayacağı eski medya gücü var, ne de döner ekmek dağıtarak akıl çelmeye savuracak deli parası. Maddi kuvveti de manevi kuvveti de eskisi gibi yerinde değil.
Nerede bir zamanların burnundan kıl aldırmayan o kudretli prensi? Kendisi eski görkemli günlerinin özlemiyle kavrulsa, bir daha kavuşma hayalleriyle avunsa da yeller esiyor yerinde.
'At var, meydan yok' ya da 'yerim dar oynayamıyorum' yollu göndermeleri, umduğu etkiyi uyandırmıyor bir türlü.
Anlaşılan bir kez de doğrudan Davutoğlu ve Babacan'a saldırarak sesini duyurmayı, 'al beni de asker eyle sevenlerinin dergahına' dilekçesiyle kabul makamına başvurmayı deniyor.
'Emrinizdeyim, sizden kopanların partisini yıpratarak aşağı çekme hizmeti vermeye amadeyim, ne duruyorsunuz kullanın beni' yakarışları, adresine ulaşsa bile...İkna edici mi, yapabileceğine inandırmayı başarabilir mi?
Şu kavaf işi tivitlerindeki bayağılıkla mı?
Davutoğlu'yla Babacan'a ait bir kare fotoğrafın üstüne yazdığı son mesaja bakın:
"Yabancı ajanlarla imzaladığınız belge elimde. Uluslararası mahkemelere sunulacak. Türk Milleti sizden hesap soracak. Yargılanacaksınız..."
Yahu, asgari ücretle istihdam edilen alelade bir trol bile daha iyisini tasarlayabilir.
Kırk paraya daniskasını yapabilecek kabiliyette troller, işe alınmak için birbirinin üstüne basıyor burada, Cem Uzan'ın haberi yok mu?
Bu prova gösterinin hem aff-ı şahane getireceğine hem de iktidar tarafından müstahdem kadrosuyla ödüllendirileceğine kendini cidden inandırmış olabilir mi?
Ne diyelim, bu performansa kırk bir buçuk kere maşallah. Biri çimdiklesin, uyanır belki bu tatlı rüyadan.

Lazcanın niye kimsesi yok?
Independent Türkçe sitesinde rastlayınca hem sevindim hem hüzünlendim.
Dünyanın ilk Lazca edebiyat dergisi ‘Uncire’, Ocak ayında yayın hayatına başlıyormuş.
Türkçe ‘Uykusuz’ demekmiş adı. Sloganı “Ç’ari do noşkerite ç’ari” ise “Yaz da kömürle yaz” anlamındaki bir Laz atasözü...
Kurucularından İsmail Güney Yılmaz, Tükenmez Haber’de veriyor müjdeyi.
Fakat dergiyi çıkarma amaçlarını “Lazcanın Lazlardan başka kimsesi yok” diye anlatması, dokundu bana.
Zazaca ne güne duruyor?
DEZA-PAR adıyla Zazaların önayak olduğu bir parti kuruldu. Ana vaatlerinden biri, Zazacayla birlikte unutulmaya, yok olmaya yüz tutan ne kadar dezavantajlı dil varsa hepsini yaşatma hedefini siyasete taşımak ve temsil etmek.
Bingöl Üniversitesi Zazaca hocalarının çıkardığı ‘Vir’ dergisini burada tanıtmam üzerine aradığında haberdar olmuştum.
Genel Başkan Dilaver Eren, adları Zazaca ‘Kuzen Partisi’ diye okunsa da Türkçe resmi açılımının ‘Demokrasi Zamanı’ olduğunu söylemişti.
Ondan ilhamla Vir, neden Uncire’nin kimi kimsesi, kuzeni olmasın? Niye el ele verip dayanışamasınlar?
Uncire’yi, Ardeşen ağırlıklı bir kadro hazırlayacakmış. Ama ikisi de edebiyat dergisi. Ardeşen’le Bingöl arasında bir edebiyat köprüsü oluşturulamaz mı?
Lazca, 2013’ten beri ilkokullarda seçmeli ders olarak haftada bir saat okutuluyor. Rize’de uğraşmışlar fakat, mütevazı bir Lazca dil merkezi açtıramamışlar hala üniversitede.
Oysa Bingöl’de güçlü bir Zaza Dili ve Edebiyatı bölümü mevcut. Bakarsınız, akademik düzeyde bile Lazcaya destek vermenin bir yolunu bulurlar. Fena mı olur Lazcayı Bingöl Üniversitesi kucaklasa?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
27.12.2025
25.12.2025
24.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
5.12.2025
4.12.2025