Akın ÖZÇER
Avrupa Konseyi (AK), çeşitli vesilelerle kaleme aldığım yazılarda hep altını çizdiğim gibi, Türkiye’nin kurucu üyesi sayıldığı bir kuruluş. 1949’da on ülke tarafından kurulmuş olan AK, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlükler gibi ortak değerler başta, üyeleri arasında idari, hukuki, ekonomik, sosyal, kültürel ve bilimsel konularda işbirliğini geliştirmek amacıyla faaliyet gösteriyor. AK, 90’lı yıllarda Avrupa Birliği’ne (AB) dönüşen AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) gibi uluslarüstü bir kuruluş değil ama hükümetlerarası nitelik taşıyor olması, üyelikten ve bu çerçevede aktolunan sözleşmelere taraf olmaktan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmeyebileceği anlamına gelmiyor doğal olarak.
Gel gör ki Türkiye bugün 47 üyesi bulunan AK’nin yeni üyeler için şart koştuğu siyasi ölçütleri bile geçen yazımda antidemokratik tutumlarına bir nebze değindiğim bürokratik elitlerinin karşı çıkması nedeniyle karşılamıyor. Bunlardan biri, 25 Eylül 1989 itibariyle zorunlu yargı yetkisini tanıdığımız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’yi mahkûm ettiği kararlarla gündeme gelen vicdani ret. En son Erçep kararıyla Mahkeme Türkiye’yi vicdani ret hakkını tanımaya çağırıyor. Ama farkındaysanız konu gündeme AK değil AB çerçevesinde getirilerek, Türkiye’nin üyelikten kaynaklanan bir yükümlülüğü değil de, kamuoyunda çekiciliğini artık yitirmiş olan AB’ye üye olmak için verilen bir ödünmüş gibi takdim ediliyor. CHP’li bir milletvekili kalkıp “ihanet projesi” ilan ettiği vicdani retle ilgili düzenleme için “AB böyle istedi, mecburuz gibi yaklaşımları kabul etmediğini” söylüyor. Ardından genel başkanı çıkıp “AB üyesi olacaksak, böyle düzenlemeler yapmalıyız” diyor. Peki ya AB üyesi olmayacaksak, AK üyeliği üyelikten, yükümlülükleri yükümlülükten sayılmıyor mu?
İhmal edilen bir başka özgürlük alanı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, 18 Mayıs 1954 itibariyle taraf olunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) hükümlerine ve AİHM’in bu hükümlerle ilgili içtihadına uygun düzenlenemeyen yükümlülüklerimizden biri. Bu özgürlükler de kamuoyuna AK üyeliğimizden kaynaklanan bir yükümlülük olarak değil, AB üyeliği için verilecek bir ödün olarak sunuluyor. Bu konuda bürokratik elitlerin, özellikle askerî kanadının herhangi bir rolünün bulunmadığını söylemek kolay değil. Zira daha 2004 tarihli 5237 sayılı TCK (Türk Ceza Kanunu) hazırlanırken, AİHM’in ifade özgürlüğü standardına uymayan 301. Madde’nin bir önceki yasadaki 312. Madde’den farklı olmaması için bakanlık koridorlarında koşuşturan üniformalı hukukçuları görmüşlüğüm var.
Tuhaf ama AB reform sürecinde önemli bir yıl olan (Meclis’ten en çok reformun geçtiği) 2004’te çıkan TCK’da nasıl oluyorsa 301 gibi bir madde yer alabiliyor. Öyle bir madde ki bu, 2008’de üzerinde yapılan muhalefetin ortalığı ayağa kaldırdığı küçük değişikliğe karşın Strasbourg ölçütlerini yine karşılayamıyor. Türkiye ifade özgürlüğüyle ilgili AİHS’in ilgili hükmüne ve AİHM içtihadına uygun bir ceza kanununu bunca yılda hazırlayamıyorsa, bunun üzerinde düşünülmesi gerekir. Ya siyasi irade böyle bir yasal düzenleme konusunda yeterince olgunlaşamıyor; o zaman bunun hesabı iktidar partisinden sorulur. Ya da siyasi iktidar istediği halde bürokrasiden bir türlü uluslararası yükümlülüklerimize uygun bir metin çıkmıyor; o zaman hükümet kalkar bunun hesabını ilgili bürokratlardan sorar.
AİHM’in Türk yargıcı Işıl Karakaş, geçen hafta NTV’de yayınlanan söyleşisinde, özellikle ifade ve basın özgürlüğü açısından Türkiye’nin AK’de “en kötü durumda olan, hakkında en çok ihlal kararı verilen ülke” olduğunun altını çiziyor. Bayan Karakaş, Dink kararında, “301. Madde’nin Yargıtay tarafından uygulanmasının ve yorumlanmasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığına” hükmeden AİHM’in, Akçam kararında ise, anılan maddenin AİHS’in 10. maddesine aykırı olduğunu açıkça ilan ettiğini vurguluyor. Basın özgürlüğüyle ilgili olarak TCK’nın yanı sıra Terörle Mücadele Kanunu’nun 2. ve 5. maddelerinin AİHS hükümleri ve AİHM içtihadıyla uyumlu olmadığına işaret eden Işıl Karakaş, Strasbourg Mahkemesi’ne yapılan başvurularda bu yıl kaydedilen önemli artışa da dikkat çekiyor.
AİHM’e bu yıl gelen başvurularda yargılama ve tutukluluk sürelerinin uzunluğu başı çekiyor. Işıl Karakaş, yasalarda tutukluluk süreleriyle ilgili değişiklik yapılmasına ihtiyaç olduğuna işaret ediyor ama faturayı yargıçlara da kesiyor. Diyor ki: “Davalarda ihlal bulmamızın temel nedeni, hâkimlerin klişeleşmiş, açıklama olmayan, meseleyi izah etmeyen, gerekçesi yetersiz cümlelerle kişilerin tutukluluğuna karar verip, altını imzalamaları.” Yargıçların da Türkiye’yi sıkı sıkıya bağlayan Strasbourg ölçütlerini titizlikle dikkate almaları şart elbette ama AK Parti’nin bu iç karartıcı tabloyu düzeltmek için yapması gereken hiçbir şey yok mu?
Kabul etmek gerekir ki iktidar partisinin gözönünde bulundurması gereken en önemli husus, 12 haziranda demokratikleşmeden ve yeni anayasadan yana olanların çoğunluğunun oyunu almış olması. Ama seçimlerin ardından geçen yaklaşık altı aya bakıldığında, atılması gereken adımların bir türlü gelmediği gözlemleniyor. Vesayet rejimi ise, bürokratik elitleriyle, bundan öncekiler gibi, bu iktidarı da esir almışa benziyor. Görüntü bu, umarım yanılıyoruzdur.
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023