Ali BAYRAMOĞLU
Haklılık, haksızlık, büyük siyaset, küçük siyaset, 'real politik'? Tüm bunlar bir yana, Suriye konusundaki gelişmeler 'ortalama demokrat vatandaş' için hem ilkesel olarak rahatsız edici hem siyasi olarak ürtücü bir istikamette gelişiyor.
Suriye'den düşen top mermileri, misliyle verilen yanıtlar, sınır birliklerinin tahkim edilmesi, Türkiye'nin Suriye'deki muhalif güçleri aktif desteği ve koruması, sıradan bir gerginlik halinden öte, adeta 'askeri nitelikli ve üstü kapalı bir çatışma'nın göstergeleri?
Son hadise, Türkiye'nin askeri kargo taşıdığı gerekçesiyle bir Suriye yolcu uçağını inişe zorlaması, diplomatik mühürlü kolileri açması ve içinden çıkanlara el koyması, yaşanan gerginlikte yeni bir sayfa açtı.
Bu durumun altının kuvvetli biçimde çizildiğini belirtelim.
ABD'den İngiltere'ye, Fransa'dan İtalya'ya Batı basının olaya bakışındaki ortak tespiti Türkiye ile Suriye arasındaki gerginliğin ciddi biçimde tırmandığı ve riskin arttığı yönündeydi. Sürtüşme çapının genişleyebileceği, Türkiye'nin Suriye Rusya'yla da ilişkilerinin gerginleşebileceğine özellikle belirtilen hususlar arasında yer alıyordu.
Malum BM'nin Suriye'ye yönelik silah amborgosu yok? Rusya Esat'ta silah yardımı yapıyor? Ve Türkiye kendi siyasi ve askeri angajmanları çerçevesinde, Suriye rejimini hasım kabul ederek hareket ediyor ve çevresindeki akışı kendi güvenliğinin de ötesinde denetlemeye çalışıyor.
Evet gerginlik tırmanıyor?
Ve olup biteni resmi söylemden hareketle 'rasyonalize etmek' pek mümkün değil?
Türkiye'nin geldiği nokta, ne dış politikanın bölgesinde ekonomik, barışıçıl ve pasif güç olma iddiasıyla, ne demokrasinin ve siyasetin erdemini dış politika üzerinden çevresine taşıma iddiasıyla uyumlu.
Suriye'den düşen top mermileri, Türkiye'ye yığılan mülteciler, Türkiye'nin Suriye politikasındaki artan sertliği tam olarak açıklamıyor?
Yaşanan gelişmeler ne sadece Suriye rejiminin zalimliği ne de Türkiye'nin buna tepkisiyle izah edilir durumda?
Siyasi fotograf bir açıdan şöyle görünüyor:
Türkiye'nin aslında merkezinde bulunmadığı ya da doğrudan aktörü olmadığı (Şii-Sunni, Batı-Doğu gibi) kimi gerginliklerin ön cephesinde yer alıyor. Uçak hadisesinin de gösterdiği gibi bu tutumunda keskin ve kararlı olmayı sürdürecek gibi duruyor.
Peki neden?
Yaygın kanaatin işaret ettiği gibi kaçan ölçülerden, yanlış okumalardan, fazla ve gereksiz risk almaktan mı kaynaklanıyor bu durum?
Sanmıyoruz?
Dış politik meselelerde yaşanan tökezleme, sadece dış politik yöntemlerden, kaçan ölçülerden, Gazze ve Suriye'yi iç mesele ilan etme aşırılığından, istenmeden çamura bulaşma halinden meydana gelmiyor.
Aynı zamanda siyasi iktidarın bunu böyle yapmak istemesinden, bölgede güç olma arayışından, güç ve egemenlik arasındaki ilişkiyi bilerek zorlamasından, dış politik alanı ve Ortadoğu'yu git gide kendi imaj ve siyasetinin taşıyıcı haline getirmesinden ileri geliyor.
Suriye bu açıdan kilit bir rol oynuyor?
Zira, yaşanan gelişmeler, önemli ölçüde, Türkiye'nin bölgede güç olma arayışını şu aşamada ve kendi angajmanlarıyla Suriye üzerine kanalize etmesinden kaynaklanıyor.
Eğer bu tespitlerde doğruluk payı varsa, o zaman, şüphe yok ki, Türkiye'nin dış politikasının Davutoğlu'nun yaptığından farklı bir şekilde tarif edilmesi gerekir.
Güç oyunu zor, riskli ve tehlikeli bir oyundur?
Cengiz Çandar'ın son dönem önemli yazılarında sık belirttiği gibi, Türkiye bir savaş politikası ya da savaşa giden bir politika izlemiyor.
Ancak bir güç politikası izliyor?
Ve bu çerçevede, devletin, emperyal bir güç gibi davranma deneyimi yoksunluğu da dikkate alınırsa, gelişmelerin seyrine kapılıp, onlar tarafından yönlendirilme riski her geçen gün artıyor.
AK Parti bu zor yolda kendi vatandaşını dahi ürkütüyor.
Dış politik hedefleri sadece niyetler ve tanımlar belirlemiyor, araçlar, yöntemler önemli.
Barış güçle sağlanmaz?
Silah, politika tanımını alt üst eder ve yeniden yapar?
Kaynak:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AliBayramoglu/suriye-ucagi-ve-gerginlikte-risk-donemi/34447
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025