Ali BAYRAMOĞLU
AK Parti'nin her daim artma eğilimi gösteren oy oranı, CHP'nin kendisini belli bir yaşam biçiminin temsiline kilitledikçe yüzde 20-25 arasında sabitlenen potansiyeli, Kürt hareketinin yüzde 5-6 civarındaki oyu, yüzde 10'larda seyreden keskin milliyetçi reaksiyon, MHP…
Ortalıkta bu siyasi dengeyi değiştirecek hiç bir ışık görünmüyor.
Daha da öte...
Başbakan'ın arzu ettiği başkanlık modeline geçilirse, 2014'ten itibaren AK Parti 5+5 sistemiyle bir 10 yıl daha, 2024'e uzanan bir iktidar süresi hedefine sahip.
"Başkanlık modeline geçiş doğru mudur, kolay mıdır" soruları bir yana, bilmek gerekir ki, "AK Parti'nin ana stratejisi" budur.
2002'den 2024'e, 22 yıl demektir...
Genç bir cumhuriyet ve eksik bir demokratik düzen için uzun bir süre...
100 yıllık öykünün beşte biri...
Bu, sadece spekülatif bir tahmin ya da varsayım değil...
Ciddiye alınması gereken bir ihtimal...
Bu ihtimalin taşıyıcısı da hiç şüphe yok ki, AK Parti kadar, hatta ondan daha çok, Tayyip Erdoğan'dır.
Nasıl?
Lider faktörünün Türk siyasetinin belirleyici unsurlarından olduğuna şüphe yok. Amerika, Fransa, İngiltere gibi ülkelerle karşılaştırıldığında dahi Türkiye bu konuda çok daha önde durur.
Bizde liderleri bu örneklerde olduğu gibi siyasi partiler üretmez, tersine siyasi partiler güçlerini ya da meşruiyetlerini önemli ölçüde liderlerinden alırlar.
12 Eylül sonrası partilerini yoktan var eden Ecevit ve Demirel örnektir. Özal başka bir örnektir.
Tersten de bakılabilir duruma...
CHP gibi kökleri olan bir parti bile, kendisini belirli bir yaşam biçimine hapsetmesinin yanında, uzunca bir süredir, Baykal'dan Kılıçdaroğlu'na, ancak liderinin gücü ya da siyasi özgül ağırlığı kadar anlam taşıyor, seçmenlerine ancak o kadar umut verebiliyor.
Tayyip Erdoğan en son ve en güçlü örnek...
Partisinden daha önde duran, partisini kendi kişiliği ve kimliğiyle besleyen, belediyecilikten yatırımlara, yasama faaliyetinden devlet kadrolarının şekillenmesine, güvenlik politikalarından çevre siyasalına kadar siyasi iktidara değen her konuda "hakim" ve "mikro management" anlayışını hayata geçiren bir lider tipi...
Ve başarıyı temsil ediyor..
Bu başarı paketinin içinde, toplumsal özgüven, etkili bir modernleşme, kamu hizmetinde ülkenin çıta yükseltmesi, siyasi ve ekonomik istikrar, güçlü gelecek fikri, demokrasi ve İslam birlikliğine oturan bir modeli var...
Erdoğan'ın başarı kaynaklı bu gücünü "yalnızlığı" pekiştiriyor...
Nitekim Türkiye daha önceki siyasi dönemlere oranla lider rekabetinin çok düşük olduğu bir evreden geçiyor. İsmet İnönü-Menderes-Bayar, Demirel-İnönü, Ecevit-Demirel-Erbakan, Çiller-Yılmaz tarzı rekabetlerin çok uzağında, siyasi alanın sadece tek bir isim, tek bir lider tarafından doldurulduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Bu koşullar veri alınırsa, başkanlık sistemi talebi ve önerisinin liderler arasındaki açık arayı sabit tutacak, Tayyip Erdoğan nezdinde AK Parti'ye uzun bir iktidar kapısını aralayacak bir düzenleme olacağına hiç şüphe yoktur.
Denebilir ki, parlamentonun mevcut koşullarında bu geçişin çok kolay olmayacağı açıktır.
Doğrudur. Ancak şu da açıktır ki ve AK Parti'nin Anayasa Komisyonu'na verdiği taslak da göstermektedir ki, önümüzdeki dönem tüm çaba ve AK Parti içi dahil siyasi kırılmalar bu çerçevede yaşanacaktır.
2014'ten 2015'e uzanacak iki seçimli dilimde, kim ne derse desin, açık başkanlık rejimi, fiili başkanlık rejimi, parlamenter rejimde devam gibi ihtimaller arasında ilk rejim tipinin şansı çok daha yüksek görünmektedir.
Ve şu soru kaçınılmaz bir sorudur:
Tekrar edelim, mümkün olursa, fiili ya da anayasal başkanlık rejimi, kurumsal gelenekleri ve kuşatması sınırlı bu ülkede AK Parti'nin tarih sahnesinden çekilmesi anlamına gelir mi?
Tartışılacaktır...
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025