Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Bir inanç kavgası öyküsü: Kan iftirası
9.06.2012
3583

 

105 yıl önce... Tarih, 22 Mart 1901... Yer, İzmir... Aslen Sakız Adası’ndan olan, İzmir’in San Dimitri Mahallesi’nde oturan Anatas Konstantin Kalikikopulo adlı 17 yaşındaki Rum genci ortadan kaybolur.

Annesi oğlunu arar bulamaz. İşyerine giderek oğlunu sorar, işe gelmedi derler. Çare bulamayınca başpiskoposa haber verir.

Halk arasında dolaşan rivayete göre başpiskopos kadına “Oğlun artık yok. O melek oldu.” demiştir.

Başpiskoposun bu sözleri anne ve yakınları tarafından yaklaşan Hamursuz Bayramı nedeniyle ve dinsel inançlarından ötürü çocuğu Yahudilerin katlettiği şeklinde yorumlanır... Belki başpiskopos biraz da böyle demek istemiştir...

Rivayet tez yayılır. Mahalleli Rumlar, Aya Fortini Kilisesi önünde toplanırlar.

Birkaç saat içinde iş büyür. Şehre yayılan haber Rumlarla Yahudiler arasında çatışmalara yol açar, çeşitli mahallelerde Yahudiler dövülür, hakarete uğrar.

27 Mart Çarşamba gününden itibaren çatışmalar giderek artar.

Yahudi cemaati yetkilileri İzmir Valisi Kâmil Paşa’ya başvurmak zorunda kalırlar. Gerçekten de Aya Fortini Kilisesi’nin etrafı şehrin dört bir yanından gelmiş infial içindeki Rumların toplanma yeri olmuştur.

29 Mart günü durum ciddileşir. Birkaç bin kişiyi bulan Rum kalabalığın kilise önünde toplanması üzerine, önlem olarak Yahudilere ait dükkânlar kapatılır. Manisa ve Aydın’dan takviye olarak iki alay asker getirtilir.

Vali kilisedekilerin hep beraber dışarı çıkmalarının önlenmesini emreder. Nümayişçileri kontrol etmek için güvenlik kuvvetleri süngü takmak zorunda kalırlar. Çıkan arbedede 1 kişi “delik deşik olarak” ölür. 15 kişi ağır yaralanır.

Olaylar esnasında tahrikçilerin bir kısmı çan kulesine çıkarak kampana çalarlar. Bunun üzerine kilisenin çevresine toplanan Rumların sayısı artar. Büyüyen hadiselerde 42 kişi gözaltına alınır.

Gerilim ve olaylar birkaç gün sonra aniden biter...

Zira Anastas, Göztepe’de bir kahvede ortaya çıkmıştır...

Yani ölmemiş, sadece ağabeyinden azar işittiği için evi terk etmiş, arkadaşlarıyla Urla ve Çeşme’de birkaç gün geçirmiştir.

Çocuk, vali tarafından başpiskoposa gönderilir, daha sonra bütün şehirde dolaştırılır. Bu suretle ve asayişi sağlamak için alınan önlemlerle şehir tekrar sükûnete kavuşur. Halk “Padişahım çok yaşa!” nidalarıyla dağılır. İki saat sonra dükkânlar tekrar açılır ve hayat normale döner.

Güvenlik yeniden temin edilmişse de Yahudilere karşı kötü niyet yok olmaz. Sokaklarda saldırıya uğrarlar, kadın ve çocukların üzerine kaynar su ve kireç dökülür, taş atılır, hakaret edilir.

Nereden çıkmıştı bu husumet ya da bu kanaat diye merak edenlere şunu söylemek gerekir:

Bu ilk olay değildi...

19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’ndaki cemaatler arası ilişkiler (özellikle Rumlar ve Yahudiler) arasında bu tür olaylara tanık olunmuştu.

Bu olaylar “kan iftirası” olarak adlandırılırdı.

Kan iftirası, anti-semitzimin ırkçı, asılsız, kasti bir söylentisine dayanırdı.

Buna göre Yahudilerin, Hamursuz Bayramı’nda, hamursuz ekmeğinde Hıristiyan kanı kullanmak için cinayet işledikleri söylentisi yayılırdı...

Bu söylentiler Doğu Avrupa ve Rusya’da Yahudilerle Hıristiyanları sıkça karşı karşıya getirmiş, katliamlara yol açmıştı. Osmanlı’da ise 19. yüzyılın ikinci yarısında özellikle Rumların yoğun bulunduğu yörelerde, Avrupa etkisine açık liman şehirlerinde Yahudilerin Hamursuz Bayramı yaklaştıkça düzenli olarak patlak verirdi. Hep aynı şekilde: Bir Hıristiyan çocuğu kaybolur ve dinsel katil iddiaları ortaya atılır ve ortalık karışırdı.

Mesela 1872’de İstanbul’da Yaakov Sasson adlı bir Yahudi işportacının bir Ermeni çocuğu öldürüp çuvalına koyarak dinî amaçlarla kullanmak için götürdüğü iddia edilmişti. İzmir’dekinden daha sınırlı olmakla birlikte İstanbul’da olaylar yaşanmış, tutuklamalar olmuş ama sonunda işportacının suçsuzluğu ispatlanmıştı...

Osmanlı toprakları, Doğu Avrupa’da karşılaşılan türden programlara sahne olmamıştır. Osmanlı padişahları bu iftirayı kınayan fermanlar yayınlamışlardır.

Şam ve Rodos’ta yaşanan benzer olayların akabinde 1840’ta Sultan Abdülaziz bir ferman yayınlamış, 1865’te yaşanan Kuzguncuk iftirasından sonra 1866’da aynı fermanı teyit etmişti. 2. Abdülhamit’in 1898’de Patrik Konstantin’e verdiği ve onu da bu iftiraların son verilmesine yardıma çağıran emirnamesi bilinen evraklardandır.

Yıllar önce rastladığım, tekrar elime geçen bir evraktaki bu öykü, beni bu topraklar, gelenekler, özellikle zihniyet ve inanç kavgaları hakkında düşündürdü…

Umarım size de düşündürmüştür…

Kaynak: Esther Benbassa, Tarih ve Toplum, Haziran 1986

Aksiyon Dergisi

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)
  • Sıra Neferi

    Sıra Neferi

    5.10.2014 11:06

    MAHCUPYAN YALANLARI... Yanlış ve yalanlar üzerine kurulu bir E.Mahcupyan yazısı daha...Mahcupyana göre AKP "ahlaki bir dış politika" izlediği için eleştiriliyormuş. Şimdi şu "ahlaki dış politika"ya ilişkin bir kaç örnek hatırlayalım ; Afrikanın son yıllarda gördüğü en eli kanlı diktatör ve soykırımcı Sudan devlet başkanı El-Beşir, uluslararası ceza mahkemesi tarafından işlediği insanlığa karşı suçlardan dolayı mahkum edildiği için ülkesinden çıkamazken, AKP hükümeti B.Milletlerdeki güvenlik konseyi geçici üyeliğine oy almak için El-Beşiri kırmızı halılarla konuk etti ülkemizde...Gazzeyi kana bulayan İsrail devleti ile olan ticaret hacmi, son yılların rekor düzeyine erişti...Ortadoğu halklarının düşmanı, kanlı islami-sünni örgüt olan IŞİDin en büyük destekçisi olan AKP, bu desteğini HALEN devam ettiriyor...Suriye devlet başkanı Esadla yıllarca kardeşlik yapıldığı sırada Esad barış ve demokrasi güvercini miydi ? Bunlar mı "ahlaki" dış politika ? AKP 3 yıl önce Esad gitmeli demiş ama batı bu noktaya yeni gelmiş ! Batı değil 3 yıl, yıllardır Esadı devirmeye çalışıyor, RTE Esadla kardeşlik yaparken de batı Esadı devirmeye çalışıyordu. Suriyede PYDnin Esadı desteklediği yalanına gelince...RTE ile Esadın kardeş kardeş geçindiği 3 yıl öncesinde, PYD lideri Salih Müslim, yüzlerce Kürt muhalif gibi Esadın hapishanelerinde tutsaktı...Kürtler Özgür Suriye Ordusuna katılmadılar, doğru...Çünkü Kürtler yeni kurulacak Suriyedeki statülerinin ne olacağını ısrarla sormalarına rağmen hiç bir zaman buna yanıt alamadılar. Suriye muhalefeti toplantılarına oy hakkı olmadan katılmaları istendi...Açıkcası özellikle de Türkiyenin isteği üzerine, Kürtler adam yerine dahi konulmadı ve Suriye muhalefetinin kuyruğuna eklenmeleri istendi... Mahcupyan, hiç bilmediği Rojovada olanlar üzerine de ahkam kesiyor...Neymiş, Rojovada Kürtler sünni komşuların hissiyatlarını dikkate almamışlar, bu nedenle de IŞİD onlara yönelmiş ! Cehalet ve dezenformasyon böyle yarıştırılır ancak...Bu gün Rojavada Ortadoğuda şimdiye kadar görülmemiş bir örgütlenme ve siyasi oluşum hayata geçiriliyor. Bütün etnik ve farklı inanç ggruplarının özgürce temsil edildiği bir yönetim hayata geçiriliyor. Yönetim kadamelerinde Kürtler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler ve farklı inanç grupları özgürce temsil ediliyorlar...Ortadoğunun en büyük sünni arap aşiretlerinden olan Şemmar aşiretinin başı, Cezire Kantonunun eş başkanı... Mahcupyan, efendilerinin çığırtkanlığına devam ediyor...Neymiş, Kürtler AKP ile işbirliği yapsaymış, Kobane krizi yaşanmazmış, Kobaneden kurtuluş, hükümetin basiretine bağlıymış ! Mahcupyan, sahip olduğu uşaklık ruhunun herkesçe kabullenebileceğini sanıyor...Kürtler tam da Mahcupyan gibileri sayesinde efendilik taslamaya alışmış olan devletlere karşı isyan ve insanca bir yaşamı hayata geçirmeye soyundukları için Kobanede bunlar yaşanıyor...TCnin bugün halen İŞIDa devam eden desteğine rağmen Kobane 20 gündür katiller sürüsüne karşı direniyor... Ne Mahcupyan gibi uşaklar ne de onların efendileri, Kürt halkının insanca yaşam mücadelesini engelleyemeyecekler...

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    5.10.2014 19:52

    "AK Parti ahlaki sorumlulugu one cikarmakta"...Yahu birak AK Parti ile ahlak kelimelerini birlikte kullanmayi. Dindarlarin arasinda bile buna inanan kalmadi, sen neyin pesindesin? Kurtler, AK Partinin besleyip buyuttugu seriatci katillerle savasiyor. Sen kimden yanasin, onu soyle.

Yazarlar