Atilla Aytemur
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası ve yerine Lüfti Elvan’ın atanmasıyla iktidar ve piyasalar nefes aldı.
Niyetleri böyle miydi, her şey bir plan dahilinde mi gerçekleşti, olayın henüz sıcak olduğu şu günlerde kolay kestirilemez. Ancak, değişen dünya şartlarında, yeni bir başlangıç için iktidarın Albayrak’ı kurban etmekten başka yol bulamadığını düşünmek makul görünüyor.
Bu yazıda amacım istifa olayının kulis bilgileri üzerinden bir değerlendirmeye girişmek değil. İstifayla birlikte iktidar ülkeyi kötü gidişten kurtaracak, normalleşme sağlayacak bir kapasite ve istikrar ortaya koyabilir mi, onu sorgulamak istiyorum.
Konuya girmeden evvel, şöyle geçerken istifa üzerinde de birkaç kelime ile durmak istiyorum.
Kabile devleti değiliz ama…
Öncelikle Berat Albayrak’ın devlet adabına ve teamüllere sığmasa bile, fevkalade zamane bir iletişim aracını, Instagramı seçip, istifasını onunla kamuoyuna duyurması ve devletin de bu suretle “haberdar” olması, en az istifası kadar dikkat çekiciydi. Bu tercih bir zorunluluk muydu (örneğin ailesinin yönettiği medyanın korkarak yer vermemesi, vb), sosyal medyayı sık kullanmanın yarattığı alışkanlığın sonucu muydu, yoksa önceden hesaplanmayan incitici siyasal mesafelenmelerin yarattığı psikolojik dalgalanmaların neticesi miydi, saptamak zor. Ama ne olursa olsun hafızalara nakşolduğu muhakkak.
Herkesin dikkatini çekmiş; açıklamada, Albayrak’ın içinde bulunduğu ortamı ima eden, “at izi it izine karıştı” şeklinde bir cümlesi var. Bunun bir itham mı, yoksa tespit mi olduğu belli değil ama önemli olduğu çok açık. “Allah sonumuzu hayreylesin” temennisini ise ülkenin geleceğinden duyduğu derin endişe ve ürküntüden çok, yaşadığı iç anlaşmazlıkların sertliğinden, beklenmezliğinden ve yıkıcılığından bir an önce kurtulma isteğine bağlama eğilimindeyim.
İkinci nokta ise iktidarın ve yandaş medyanın, söz konusu istifa hakkında saatler boyunca üç maymunu oynamasıdır. Bu durumu normalize etmek için seçilen söylem ise, ne yazık ki tam da tek adam rejimlerine uygun oldu: “Atayan makam kim ise durumu açıklayan da o olacaktır.” Hele, bir gün önce istifasını cümle aleme duyurmuş bir bakanı, nice saatler sonra Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen açıklamada “sağlık sorunları nedeniyle görevden affını isteyen” şeklinde tanımlayıp, bunun kabul edildiğinin duyurulması bir başka tuhaflıktı.
Türkiye’nin kabile devleti olmadığını biliyoruz. Lakin, bu istifa olayı etrafında yaşanan tuhaflığın benzerinin kabile demokrasilerinde bile görüldüğünü sanmıyorum.
İktidar ve piyasa nefes aldı
Asıl konumuza gelince, önce şu tespiti yapalım: Merkez Bankası başkanlığına Naci Ağbal’ın atanmasını takiben, Berat Albayrak Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa edip de koltuk boş kalınca, özellikle finans piyasalarında, döviz kurları ve altın fiyatlarında çok dikkat çekici düşüşler yaşandı ve TL değer kazanmaya başladı. Yerine Lütfi Elvan’ın atanmasıyla bu gelişme biraz daha hız ve istikrar kazandı. Merkez Bankası’nın önümüzdeki günlerde düzenleyeceği toplantılar ise ilave beklentiler yaratmış durumda.
Anlaşılıyor ki genel olarak finans çevreleri, bu değişikliği en azından şimdilik olumlu karşılamış görünüyor. Borsa ve tahvil benzeri dolaylı yatırım alanlarına, son günlerde dış piyasalardan yapılan para girişi de buna işaret ediyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ekonominin tekrar rayına sokulması ve toparlanması için, parti olarak üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını açıklaması da, bu bağlamda önemli gelişmelerden biri.
Bununla beraber, herkesin kafasını meşgul eden soru, ekonomik hareketlilik yaratan bu kısmi rasyonelleşmenin, Türkiye’nin yarasına merhem olup olamayacağıydı.
Kısmi rasyonelleşme Türkiye’ye yeter mi?
Genel hatlarıyla söyleyecek olursak, ülke bir zamandan beri, birçok evrensel kriter bakımından demokrasi dışı bir mecraya demir atmış durumda. Türk tipi başkanlık rejimiyle birlikte demokrasiden uzaklaşma daha da arttı. Ülke nefes alamaz hale geldi.
Bu nedenle de, uluslararası araştırma ve siyasi değerlendirmelerde Türkiye, demokratikleşme yönünde hızla ilerleyen, AB kriterlerini benimseyen, hukukun ve kurumların işlediği, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün var olduğu, insan haklarına riayet edilen ülkeler arasında artık gösterilmiyor.
Tamamen içe büzülen, çevresine silahlı gücünü göstermekten öte anlamlı bir uluslararası etkinliği olmayan, yalnızlaşma halindeki bir ülkeyiz. Üstüne üstlük bir de adalet askıya alınmış, anayasa ve anayasal kurumların hükmü kalmamışsa, o ülkeye demokrasinin avdet etmesi, öyle birkaç ekonomik içerikli adımla olabilir mi?
Bu adımlar ne AK Parti iktidarını kurtarır, ne de Türkiye’nin normalleşmesine yeter!
Muhtevası belirsiz dönüş işaretleri
Herkes, bu sınırlı rasyonelleşmenin iktidara ve ülkeye yetip yetmeyeceği üzerine kafa yorarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı dikkat çekici konuşma gündeme düştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış yatırımcıyı çekmek için gereken bütün adımların atılacağını, faiz-enflasyon ilişkisinin gözetileceğini, vatandaşın tasarruflarında TL’yi tercih etmeleri gerektiğini, ekonominin her bakımdan toparlanması için gerekirse “acı reçete”ye başvurulacağını ifade etti. Ama konuşması bunlarla da sınırlı kalmadı.
Değişen dünya şartlarında bunların yeterli olmayacağını, kısa zaman içinde hukuk devleti ve siyasal sistem hususunda da bazı yeni adımların atılacağını açıkladı. Adalet Bakanı da, aynı minvalde hukuk, adalet ve yargı alanında reform hazırlıklarına dikkat çekti.
Sütten ağzı yanan…
Geride kalan yıllarda, özellikle de 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası, MHP ile kolkola girip Cumhur İttifakı’nı kurmayla başlayan aşırı milliyetçi, militarist, ötekileştirici, baskıcı, otoritaryen söylemden şimdi farklı bir söyleme yönelmek hiç kolay değil. Ülke her bakımdan ağır bir tahribat yaşadı. O nedenle, görülmesi ve dikkatle izlenmesi gerekiyor.
Bu değişikliklerin ABD seçimlerinde Biden’ın kazanmasına, hukuk ve usul tanımaz, otoriter popülist Trump’ın kaybetmesine denk gelmesi de, elbette önemli ve olumlu bir nokta olarak kaydedilmelidir.
Sonuç olarak, girilen yol başta finans çevreleri olmak üzere, bir nebze ferahlama yaratmıştır. Belki bir ölçüde normalleşme de sağlanabilir.
AK Parti iktidarı şu son günlere kadar toplum indinde ve ekonomi çevrelerinde güveni büyük ölçüde kaybetmiş durumdaydı. Şimdi belirgin bir rota değiştirme çabası var. Yine de seçim için kalan zamanda, iktidarın MHP ile malum ortaklığını devam ettirerek Türkiye’yi normal demokratik bir sürece sokmasının, birçok garabetin kaynağı olan tek adam rejiminden uzaklaşmasının ve toplumsal rıza üretmesinin pek kolay olmadığını düşünüyorum.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022