Atilla YAYLA
2 Mart Perşembe günü babam 65 yıllık sevgili eşini, biz beş kardeş ise annemizi kaybettik. Canımız annemiz uzun bir hastalık döneminden sonra hayata veda etti. Şartlar ne kadar ağır, ıstırabı ne kadar büyük olursa olsun, hastalığı boyunca bir gün olsun isyan etmedi. Biz ona değil o bize moral ve metanet aşıladı. Daima “Allah böyle takdir etmiş” dedi. Mukadder sonu sabırla, tevekkülle bekledi. Bir Perşembe akşamı vefat etti ve bir Cuma günü, rahmetli-yağmurlu bir günde toprağa verildi. Bu dünyadan bir Zübeyde (Karahan) Yayla geçti.
* * *
Annelerle ve anne-evlat ilişkileriyle ilgili çok şey söylenmiş ve yazılmıştır. Bu yüzden belki de benim satırlarım bilinenleri tekrarlamaktan öteye geçemeyecek. Buna rağmen birkaç şey söylemek arzusundayım.
Annelerin evlatlarının hayatındaki yeri, önemi ve rolü tartışılmaz. Yaşınız kaç olursa olsun o sizin annenizdir ve siz onun daima gözü gibi sakındığı evladısınızdır, bebeğisinizdir. Çok genç olduğu zaman insanın annesinin değerini lâyıkı veçhile idrak ve takdir etmesi zor oluyor. Ancak, yaş ilerledikçe ve özellikle, hep söylendiği gibi, insanların kendisi anne-baba olunca, annelerin (elbette babaların da) kıymeti daha iyi anlaşılıyor ve takdir ediliyor. Herkes gibi benim de yaşadığım macera bu.
Yıllar önce, 1980’lerin başlarında, merhum hocam Prof. Dr. Aydın Yalçın’ın evinde Hoca ile annesi arasında kısa ama ilgimi çok çeken bir diyaloga şahit olmuştum. Hoca annesine “anne” diye seslendi ve annesi Hoca’ya “yavrum” diye cevap verdi. Hoca’nın seslenişi on yaşındaki bir çocuğun annesine hitabından ve annesinin cevabî hitabı sevecen bir annenin on yaşındaki çocuğuna hitabından farklı değildi. Bu olay o sıralarda yirmili yaşların ortalarında olan bana ilginç ve biraz da tuhaf gözükmüştü. Yıllar sonra anladım ki hiçbir tuhaflık yoktu. Bugün asıl tuhaf olan şeyin benim böyle düşünmem olduğunu biliyorum ve kendimi ayıplıyorum.
Gerek derslerimde gerekse ders dışı sohbetlerimizde öğrencilerime sık sık kahraman bulmak için uzağa gitmelerine gerek olmadığını, kahraman arıyorlarsa yakınlarına, evlerine, anne-babalarına bakmaları gerektiğini söylerim. Çoğu zaman pek az öğrencimin tasdik dolu söz ve bakışlarıyla karşılaşırım. Ama eminim, tüm öğrencilerim yaşları ilerledikçe, eğer sözlerimi hatırlıyorlarsa, bana hak veriyorlardır.
Şu fani, yalan dünyada, iyilikler kadar kötülüklerin, nimetler kadar sıkıntıların da bol olduğu beşerî âlemde, evlatlarını (çok hoş bir deyişle) “haram yedirmeden” büyüten, onları “namerde muhtaç etmeyen,” her ihtiyaçlarını elinden geldiğince karşılayarak hayata hazırlayan, onlara iyi insan olmanın gereklerini öğreten ve yaşatan her anne, her baba bir kahramandır.
Benim annem de öyleydi.
Annem 1933’te doğdu. Annesini 27 yaşında, kendisi daha sekiz yaşındayken kaybetti. Sonraki yıllarda iki ufak kardeşine küçük bir anne oldu. Bu yüzden en büyük dayım ve teyzem anneme her zaman hem abla hem anne gözüyle baktı. Sevgili annem 18 yaşında evlendi. Altı doğum yaptı. Beş sağlıklı çocuk dünyaya getirdi. Saçını süpürge ederek çocuklarını büyüttü.
Annem hayatın tüm zorluklarını yaşadı. Bu zorlukların bir kısmı ülkenin genel fakirlik ve sefaletinden, diğerleri ise hem dar hem geniş aile ortamından ve şartlarından kaynaklandı. Annem gibi babam da en büyük kardeş olduğu ve babasını erken kaybettiği için, benim anne-babama ailelerinin anne- babalığı gibi bir rol düştü. Sadece aile efradı değil bazı akrabalarımız, hattâ köylülerimiz ve kasabalılarımız da bu rolden yararlananlar kervanına katıldı. Bunda benim ailemin şehre ilk göç eden ailelerden biri olması da rol oynadı. Kasabamızdan ve köyümüzden Ankara’ya göç edenlerin birçoğunun yolu bir şekilde bizim evden geçti. Böylece annem ve babam gayet geniş bir ailenin merkezinde oturdu. Genellikle de bunun avantajlarını değil sıkıntılarını yaşadı.
Annem her anne gibi son nefesine kadar daima evlatlarını düşündü. Onların iyiliği için dua etti. Onları bebek gibi sakındı.
Artık annesizim. İçimde asla dolmayacağını bildiğim bir boşluk var. Ben de içinde anne boşluğu olanlar kervanına katıldım. Şimdi onları daha iyi anlıyorum. İster hasta olsun, ister hiç hareket edemesin, annenin bir sesi, bir nefesi, bir bakışı bile evlada şifa gibi geliyor. Artık bundan mahrumum. Ne var ki insanız, dünyanın kurallarını değiştiremeyiz. Annemizin, tüm annelerin mekânının cennet olmasını dilemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
Sanırım “cennet annelerin ayaklarının altındadır” sözünden daha hikmetli bir söz yok...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019